Ayşenur Arslan muhalefete patladı: ''Halk TV susarsa...''
AK Parti, MHP ve BBP'nin suç duyurusunda bulunduğu gazeteci Ayşenur Aslan, muhalefetin sessiz kaldığını belirterek, ''Halk TV susarsa seçime nasıl gidecekiniz?'' dedi.
AK Parti, MHP ve BBP, gazeteci Ayşenur Arslan'ın Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) ile ilgili ifadelerine yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ayrı ayrı suç duyurusunda bulundu. Ayşenur Arslan suç duyurusuna ilişkin olarak, "Cumhur İttifakı benim hakkımda anlaşmış" dedi. Muhalefete de eleştiride bulunan Arslan, " Muhalefetten mesela 'Bir dakika ya bu cümle yüzünden neden bu kadar fırtına kopartıldı, neden kellesi vurula nidalarına başvuruldu' sorusu duymadım. Arayan olmadı mı? Birkaç kişi aradı beni o cenahtan ama önemli olan o değil. Ben değilim burada da mesele. Halk TV'yi susturmak meselesi. Eğer Halk TV susarsa, seçime nasıl gideceksiniz? Ne diyeceksiniz?" diye konuştu.
Arslan, "Ben giderim kafamı dinlerim, denizime girerim ama bu ülkede ya hep beraber olacağız ya hiçbirimiz kurtulamayacağız bunu bilin" ifadesini kullandı.
Arslan şunları kaydetti:
"Biz reklamdayken bana not geldi. Bazı kanallar son dakika, birazdan, flaş flaş haber veriyorlarmış benim hakkımda. Şu haberin özü, nesnesi... Cumhur İttifakı benim hakkımda anlaşmış. Mesela seçim sisteminde anlaşamıyorlar benim gördüğüm kadarıyla dar bölge, daraltılmış bölge... Mesela Sezen Aksu konusunda geri adım atınca Bahçeli kızdı falan ama benim konumda anlaşmışlar.
"Kanalın başına bir şey düşünüyorlar, inşallah düşünmüyorlardır"
Benim hakkımda suç duyurusunda bulunmuşlar. Kanalın başına bir şey düşünüyorlar… İnşallah düşünmüyorlardır olay benimle sınırlı kalır diye düşünüyorum. TCK 301'den suç duyurusunda bulunulmuş. TCK 301'i ben size kısacık okuyayım 'Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, Devletin kurum ve organlarını aşağılama suçu'nu düzenliyor.
Devlet, Cumhur İttifakı'ndan ibaret hale gelince tabii bunu daha fazla açıp konuşamaya gerek yok bir de az önce konuşurken dedi ki 'Senin sözlerin Kıbrıs'taki üstelik KKTC değilken var olan bir oluşum TMT' benim ona dair söylediğim üç cümle. Üstelik ben onu kast etmedim, şunu kast ettim diye de açtım. Olsun, eğer dövülecekse, karar verilmişse ne var bunda olur böyle şeyler. Bu olay Türkiye'yi, Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti'ni falan ilgilendirmiyor diyemezsiniz. Buna bizler karar verecek değiliz herhalde.
“301. madde hakkında soruşturma ve dava iznini Adalet Bakanı'nın vermesi vermesi gerekiyor”
TCK 301, 6 ayla 2 yıl arası hapis cezası öngörüyor. Bunun için tabii şöyle bir prosedür de gerekiyor. 301. madde hakkında soruşturma ve dava iznini Adalet Bakanı'nın vermesi gerekiyor. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ biliyorsunuz. Bekir Bozdağ da seçime doğru sertleşecek ortam için seçilmiş sert politikalar yürütecek daha doğrusu saray ne diyorsa yapacak isim olarak taktim edildi ya. Dolayısıyla izin verir mi verir. Mesela Hrant Dink, Türkiye'ye hakaretin h'si olmayan bir yazısı yüzünden tam da bu madde için suç duyurusunda bulunulmuştu. O zamanın adalet bakanı Cemil Çiçek, soruşturma, dava açılma iznini vermişti.
Ağzımdan yel alsın, böyle bir kapı açılıyor anlamında söylemiyorum bunları ama Adalet Bakanlarının bu çok az başvurulan bir maddedir o nedenle de hassas olduğu için Adalet Bakanlarının iznini tabiidir. Bunun için söylüyorum.
Dün akşam TMT'nin kurucularından, KKTC'nin ilk Cumhurbaşkanı ünvanını taşıyan Rauf Denktaş'ın oğlu Serdar Denktaş, benim üzerimden kopartılan fırtınaya dair iki şey söylemek için bağlandı. Çok teşekkür ediyorum kendisine iki şeyin ötesinde çok güzel şeyler de söyledi. 'Kötü niyetle söyleyecek biri değil. Ülkeyi seven, Atatürkçü bir kadın' dedi benim için. Sağ olsun çok iltifat etti diyeceğim ama hakikaten öyle mi öyle. Ülkemi seviyorum, Atatürk de kırmızı çizgilerimdendir. Dün akşam uzun uzadıya konuşuldu.
Şimdi bunlar bir fırtına yaratmak için, gündem değiştirmek için bir ara Sezen'i konuştuk şimdi beni konuşalım falan falan... Bir nefret söylemiyle bütün bunlar kabartılsın isteniyor. Ben kabartma tozuna katkıda bulunmak istemediğim için burada kesiyorum ama bir şartla keseceğim müsaade edersiniz.
Muhalefete eleştiri: Halk TV susarsa seçime nasıl gidecekiniz?
Muhalefetten mesela 'Bir dakika ya bu cümle yüzünden neden bu kadar fırtına kopartıldı, neden kellesi vurula nidalarına başvuruldu' sorusu duymadım. Arayan olmadı mı? Birkaç kişi aradı beni o cenahtan ama önemli olan o değil. Ben değilim burada da mesele. Halk TV'yi susturmak meselesi. Eğer Halk TV susarsa, seçime nasıl gideceksiniz? Ne diyeceksiniz?
"Alır başımı giderim bende o kadar kahraman, deli falan değilim"
Beni yalnız bırakırsanız en fazla ne olur biliyor musunuz? 6 ila 2 yıl ortasını 1 yıl bulurlar yatarı 6 aydır falan... Sonra alır başımı giderim bende o kadar kahraman, deli falan değilim.
Muhalefete seslenmek için söylüyorum. Kendimi acındırmak için söylemiyorum. Ben giderim kafamı dinlerim, denizime girerim ama bu ülkede ya hep beraber olacağız ya hiçbirimiz kurtulamayacağız bunu bilin. Gerçekten samimiyetle söylüyorum. CHP'den İYİ Parti'den Saadet'ten Gelecek Partisi'nden oradan buradan bana değil Halk TV'ye, düşünce ifade özgürlüğüne destek olmazsa.... 'O da öyle hassas meselelere girmeseydi...' Biz gazeteciler hassas meselelere gireriz. Bugün öyle bir hale getirdiler ki kendi kendimize kafamıza bekçi yerleştiriyoruz, otosansür uyguluyoruz. Türkiye Gazetesi'nin manşeti 'Adaları tartışırız' bir düşündüm gündeme getireyim mi getirmeyeyim mi hala düşünüyorum. Söyleyen Çavuşoğlu. Haklı bir noktadan kalkıyor. Diyor ki 'Yunanistan adaları silahlandırıyor' ama oradan şuraya geliyor 'Eğer böyle giderse adaların egemenliğini tartışmaya açarız' diyor. Bunu bir Dışişleri Bakanı bence söylememeli bu tehlikeli bir söylemdir. Tansiyon arttırır. Neticede ama bunu bile konuşmaya çekinir hale getiriyorlar biz gazetecileri.
"Troll fırtınası kar fırtınasından beter"
Troller, hakikaten bir troll saldırısı kar fırtınasından beter ama bu insanları susturmak için, sizi susturmak için ya hep beraber olacağız ya da hiçbirimiz bundan kurtulamayacağız. Yara almadan çıkan olmayacak bu süreçten.
Gerçekten bu memleketin insanları güzel bir hayat yaşamayı hak ediyor. Galiba bir şeyimiz eksik. Düşünmemizi istemeyenlerin götürdüğü yerde aklını, fikrini, bilgisini kaybeden kitleler meselesi var işin içinde. Olmayan o. Akıldan, bilgiden uzaklaştığınız zaman neler oluyor neler."