Ünlü şarkıcıdan yıllar sonra gelen itiraf: ''Her konuda şiddete uğramış bir kadınım''

Kadına şiddet konusunda farkındalık yaratmayı hedefleyen ve kadına şiddeti konu alan sinema filmi “Serçenin Gözyaşı”nın basın toplantısında konuşan ünlü şarkıcı Yeşim Salkım, toplantıda her türlü şiddete maruz kaldığını açıkladı.

Kadına şiddet konusuna dikkat çeken  ‘Serçenin Gözyaşı’ filmi 20 Ekim’de seyirciyle buluşuyor. Kadrosunda sanat dünyasının usta isimleriyle genç yeteneklerini buluşturan ‘Serçenin Gözyaşı’ filmi için İstanbul’da Taksim Sofitel Otel'de basın toplantısı düzenlendi. Filmde Nilüfer karakterini canlandıran başrol oyuncusu Ezgi Şenler, “Kadına şiddete dur dediğimiz bir film olacak.  Bir kişiye bile etki edebilirsek ne mutlu bize” dedi. 

 Basın toplantısına, filmin oyuncuları Ezgi Şenler, Yeşim Salkım, Soydan Soydaş, Arzu Cabar, Sedef Şahin, Evren Erler, Yağızkan Dikmen, Gülsüm Sayar ve Kubilay Penbeklioğlu’nun yanı sıra yönetmen Aysun Akyüz Mehdiabbas, senarist Şengül Boybaş, filmin hikaye yazarı Ali Eyüboğlu ve yapımcı Çağla Başak Çobanoğlu katıldı. 

 Filmin hikayesi, 70’li yıllarda başlıyor ve o yıllardan günümüze Türkiye’nin bir panoramasını sunuyor. Öldürülen kadınlara saygı duruşu niteliğindeki yapım, aynı zamanda çok zor günlerde sınanan büyük ve güçlü bir aşk hikayesine de odaklanıyor. 

 Ezilen, şiddete uğrayan, taciz edilen, öldürülen, ön yargılar nedeniyle toplum dışına itilen kadınların dramını beyazperdeye yansıtan filmin hikayesi, gazeteci Ali Eyüboğlu'na ait. Gerçek bir yaşam öyküsünden kaleme alınan film, aynı zamanda bir umut hikayesi. Yaşadıkları ne olursa olsun kadınların isteyince neler yapabileceğini etkileyici bir dille anlatan filmin kadınlara mesajı da şu şekilde:  ‘Artık susma! Konuşman lazım!’ 

 ŞENLER: KADINA ŞİDDETE DUR DEDİĞİMİZ BİR FİLM OLACAK 

 Filmde Nilüfer karakterini canlandıran başrol oyuncusu Ezgi Şenler, “Çekimler gayet keyifliydi. Dram işi çekiyoruz ama hem eğlendik hem üzüldük. Nilüfer gencecik pırıl pırıl 17 yaşında, hayalleri olan, okuyan bir genç kızken sadece bir gecede hayatında bir olay oluyor ve her şey başına yıkılıyor. Ondan sonra da Nilüfer’in mücadelesi başlıyor. Ben 70’lerdeki karakteri canlandırıyorum. Günümüzü de diğer arkadaşlarım canlandırdı. Kadına şiddete dur dediğimiz bir film olacak.  Yani bir kişiye bile etki edebilirsek ne mutlu bize. Kadınlar olarak susmamamız gerektiğini ve şiddetin her türlüsüne karşı olduğumuzu gösteren bir film” dedi. 

 SEDEF ŞAHİN: O KADINLARI YÜREĞİMİZDE HİSSEDEREK ÇALIŞTIK 

 Emine karakterini canlandıran oyuncu Sedef Şahin, çekimlerin kolay olmadığını ifade ederek, “Bu filmde başka bir sorumluluğumuz vardı. Serçenin Gözyaşı, gerçek bir hikayeyi anlatıyor. İki kuşaktan beri anlattığımız bir hikaye, 1970’lerden günümüze hala çözemediğimiz bir problemi anlatmaya çalışıyoruz. Sette, o kadınları yüreğimizde hissederek çalıştık. Zaten filmimizin sloganı da bu ‘Yıldızlar kadar çoktular.’ Gerçekten yıldızlar kadar çok  kadınlarımızı kaybettik. Işık gibi sönüp gidiyor, yok oluyorlar. Bir insanın ölümü başka bir insan yüzünden olmamalı. Bu en sevdiği, en yakınındaki adamdan geliyor ve bunu anlatmaya çalışıyoruz. Emine karakterinin öğrenilmiş bir çaresizliği var, o da susmak. Anlaşılmadığını düşündüğü için susuyor. Şu anda birçok kadın maalesef suçlanma, dedikodu ve bir sürü kaygı sebebiyle susuyor. Emine karakteriyle biz bunu anlatmaya çalıştık. Bu filmle birlikte aslında susmazsan seni toplumda, toplumun bir yerinde anlayacak birileri var, sana umut ışığı olabilecek o öğrendiğin çaresizlikten çıkabileceğin bir yer mutlaka var, kendine inan, ayaklarının üstünde durmayı bil, güçlü ol ve konuş, susma artık, yalnız değilsin deyip hepsinin omzuna ufacık bir dokunmak istedik” diye konuştu. 

 ERLER: BÜTÜN SAHNELER ÇOK ZORDU 

 Filmde baba rolünü canlandıran Evren Erler, “1973 yılında geçen bir hikayenin parçasıyım. Şevki adlı bir karakteri oynuyorum. Şevki ailenin babası, iki erkek çocuğu, bir kızı ve eşi var. Köyde kaçakçılıkla uğraşıyor, o dönem için gayet normal karşılanan bir iş. Ailenin içine türlü sıkıntılar geliyor. Şiddet gören ailenin babasını oynuyorum. Bütün sahneler çok zordu” şeklinde konuştu. 

 SOYDAŞ: ÇOK CİDDİ VE CAYDIRICI MADDELERİN GELMESİ GEREKİYOR 

 Filmin kötü karakteri Geco'yu canlandıran Soydan Soydaş, “Oynadığım karakterin ismi Geco, bu karakter aslında benim için çok zor oldu. Geneli sosyal içerikli olan bir film. Kötüyü oynamak onu tam anlamıyla seyirciye yansıtmak bence bir oyuncu olarak çok zor. Kadına  şiddetle ilgili çok ciddi ve caydırıcı maddelerin gelmesi gerekiyor” dedi. 

 EYÜBOĞLU: ÇOK ETKİLEYİCİ SAHNELER VAR 

 Filmin hikaye yazarı Gazeteci Ali Eyüboğlu, “Bu 70’li yıllarda yaşanmış gerçek bir hikaye. Benim bir kenara not ettiğim, sinemada yakın çevreme anlattığım hikayeydi. Son anda senaryolaştırıldı ve filme aktarıldı. Toplum baskısı ve şiddetiyle çoğu kadının hayatı kararıyor. Söylentilerle, dedikodularla bunlar gerçekmiş gibi boyunlarına asılan yaftalarla hayatları kararıyor. Sadece onların değil ailelerinin de hayatları kararıyor. Bu film de bunu anlatıyor. Uzunca bir süre bilgisayarımda üstünde çalıştım. Zaten gerçek bir hikaye olduğu için yazmak zor bir şey değil. Benim hayatım yazı ve makale yazarak geçtiği için çok bir zaman almadı. Filmin final sahnesinden çok etkilendim. Çok etkileyici sahneler var” dedi. 

 BOYBAŞ: KADINLARIN YAŞADIĞI HER ŞEYİ KENDİ HÜCRELERİMDE HİSSEDEREK YAZMAYA BAŞLADIM 

 Yazar-Senarist Şengül Boybaş, “Ali beyin yazmış olduğu hikayeyi senaryolaştırıp çok güzel bir iş ortaya çıkardık. Aslında esinlenmek değil içimde hissetmekle ilgili bir durumdan yola çıktım. O kadınların yaşadığı her şeyi kendi hücrelerimde hissederek yazmaya başladım. Kadınlarımız çok değerli çünkü onlar evlat yetiştiriyor. Eğer kadınlarımız şiddete maruz kalırsa yetişen gençlik de şiddete maruz kalır. Doğal olarak da onlara sahip çıkmalı ve korumalıyız. Film 20 Ekim’de sinemalarda, herkes gitsin, izlesin. Filmde beni en çok etkileyen sahnelerden bir tanesi mezarlık sahnesi, çok hissedilerek yazılmış ve çekilmiş bir sahne. Oyuncular da dahil olmak üzere herkes çok başarılı iş çıkardı. Şiddet yaşayan çok sayıda mağdurumuz var. Bu mağdurlarla ilgili bir sahnemiz var, o sahnede hepsini anıyoruz. O sahne benim bugün bile tüylerimi diken diken yapan bir sahne. Kadına şiddetin kötü bir şey olduğunu, topluma zarar verdiğini, insanlar üzerindeki etkisinin tarifi ve tamiri zor bir duruma getirdiğini, toplumların böyle yozlaştığını, kadınların bu şekilde kendi olmaktan vazgeçtiği mesajları görecekler ama sonrasında umutsuzluğa kapılmamanın, her kadının bittiği yerden yeniden doğabileceğinin de mesajını alacaklar” diye konuştu. 

 MEHDİABBAS: UMARIM VERMEK İSTEDİĞİMİZ MESAJ YERİNE ULAŞIR 

 Yönetmen Aysun Akyüz Mehdiabbas, “Bu filmi kadın olmak hariç insan olarak çektiğim için çok mutluyum. Umarım vermek istediğimiz mesaj yerine ulaşır ve bir daha böyle filmler yapılmasına gerek kalmaz. Her filmin aşaması gibi çekimler kolay değil. Hele ki gerçek bir hikaye ve dokunaklı bir şey doğru bir mesaj vermek için uğraşıyorsanız çok daha titiz davranmanız gerekiyor. Ne mutlu ki bize, bu hassas duygunun farkında olan kamera önündeki oyuncularımız ve kamera arkasındaki tüm ekibimiz canla başla sarıldı. Ortaya farklı ve hissi yüksek bir şey çıktı. Çekimlerin yüzde 90’ı dönem olduğu için Çanakkale’nin Tamış köyünde yüzde 10’luk kısmı da İstanbul’da günümüz olarak gerçekleşti” ifadelerini kullandı. 

 OYUNCU KADROSU 

 Hazırlıkları 2 ay önce başlayan filmin 1970’li yılları anlattığı sahneleri Çanakkale’nin Tamış köyünde günümüz sahneleri ise İstanbul’da çekildi. Filmin oyuncu kadrosunda ise şu isimler yer alıyor: 

 “Ezgi Şenler (Nilüfer), Uğur Güneş (Gazi), Yeşim Salkım (Ayten), Soydan Soydaş (Geco), Tamer Karadağlı (Hakim), Özlem Gürses (Sunucu), Arzu Cabar (Sultan), Sedef Şahin (Emine), Evren Erler (Şevki), Kubilay Penbeklioğlu (Muhtar Hilmi), Bilge Şen Ündüz (Fatma Ana), Yağızkan Dikmen (Hakan), Ahmet Sarsılmaz (Sabahattin), Özgür Çağlayan İncesu (Deli Selim), Burcu Yüce (Hatice), Nilay Çömlekçi (Meryem), Gülsüm Sayar (Vildan), İbrahim Çavdar (Osman), Gökberk Bayındır (Kadir), Fatih Altınışık (Ekrem), Yağmur Ceren Bulman (Gülsüm), Burcu Baki (Ayşe), Sefa Demir (Halil), Mehmet Güler (Hamdi),  Ergin Deveci (Hüso), Sefa Şenel (İso), Erberk Sezer (Ali), Erol Sertel (Mesut), Şükrü Çetin (Burhan), Muharrem Fındıcak (Yakup), İsa-Musa Kadan (Galip/Talip) ikiz kardeşler, Neslihan Rayman (Tavukçu Hayriye).” 

 FİLMİN KONUSU 

 Kocası Mesut tarafından dövülen ve her türlü şiddete uğrayan Emine’nin hayatı bir gece yarısı yaşadığı korkunç bir olayla altüst olur. Kocasının şiddetine karşı koymaya çalışırken onu yaralayan Emine’nin avukatlığını mağdur kadınların davalarıyla ilgilenen ve bu konuda yaptığı başarılı projelerle tanınan avukat Ayten Çetiner üstlenir. Büyük bir tesadüf eseri Emine, Ayten’in annesi ile aynı köydendir. Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen bu köyde yaşananlar, ‘geçmişin geleceğin aynası’ olduğu tezini güçlendiriyor. 

Sonraki Haber