"Behlül rolü bana da yakışırdı"
Ahu Tuğba ile birlikte hazırladıkları Reality Show ile popüler olan Meriç Erkan’ la sıra dışı röportaj……
HABER3.COM - EBRU EĞİNLİOĞLU // Samsun'dan çıkıp Teknik Üniversite’ de mühendislik okurken, yolda yürürken film teklifi aldı ve sonra tüm hayatı birdenbire değişti. Nasıl mı? Ayrıntıları röportajın içinde okuyacak ve şöhrete giden yolların nasıl olduğunu gerçek bir yaşam öyküsünün satır aralarında bulacaksınız. Yazarımız Ebru Eğinlioğlu'nun özel röportajı..
HOMOSEKSÜEL BİR YÖNETMENDEN AHLAKSIZ TEKLİF ALDIM.
Genellikle konuklarımla ilgili soru hazırlarken, Ekşi Sözlük’ e bakıyorum, burada neler var, enteresan neler sorulabilir diye. Sizinle ilgili de 8 sayfa entry girilmiş, esprili yaklaşımlar olmakla beraber, çok fazla eleştiri de var. Önce bu eleştirilerle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Şimdi eleştiri derken, bizim halk ilk önce eleştirel gözle bakmayı seviyor. Bir program ya da diziyi sonuna kadar, gözünü kırpmadan izliyor, sonra eleştirecek yer arıyor. Bizim o zaman yaptığımız o zaman bir ilkti. Reality Şovların çok başarılı bir örneğiydi. İlk olarak biz yaptığımız için de hem çok izlendi, hem de çok tepkiler aldı…
Vallahi gün içinde 4.sırayı gördüğümüz oluyordu. Çok izlendi. Ben aslında mizahi bir yaklaşımla yer aldım, o şovun içinde, ama ne kadar iyi oynamışım ki, hala insanlar gerçek miydi? Oyun muydu diye bu gün bile sorabiliyor…
Ben de sorayım o zaman gerçek değil miydi? Ahu Tuğba’ ya geçmişte, ya da o günlerde duygusal bir hissedişiniz olmadı mı?
Aslında o zamanlar, bu konuyla ilgili konuşmamız yasaktı, halen de öyle, ancak benim özel yaşantımda bu durum rahatsızlık yaratabiliyor. Herkes ekmeğinin peşinde. Ahu Tuğba ile aramızda, ne geçmişte, ne gelecekte öyle bir aşk olması falan söz konusu olamaz. Çünkü çok farklı yaratılışta insanlarız. Orada ben pek çok Türk erkeğinde görebileceğiniz özelliklerin toplandığı bir tipleme yarattım, biraz da mizah duygumu içersine kattım. Olay bundan ibaret. Şimdi de müthiş beni heyecanlandıran bir sinema filmiyle izleyenlerin karşısında olacağım, bazı sahneler Amerika’ da çekilecek. Finansal kısmı ile ilgili eksikler de tamamlanır tamamlanmaz, o filmi çekeceğim, bir komedi filmi olacak ve baş rolünde ben olacağım….Şimdi benim için bazı yapımcılar, Meriç Erkan mı o da kim, bitmiş adam falan diyebilir ama çok iddialı konuşuyorum, bu filmimden sonra, Meriç Erkan’ ın kaşesini ödemeye güçleri yetmeyecek. Kendi kendime bazı kararlar aldım.
Peki sizin çok popüler olmanıza neden olan o proje nasıl geldi size?
Bir gün Savaş Kalafat beni aradı, Ahu Tuğba’ nın peşinden gideceksin kardeşim dedi. Yoksa ben öyle yapımcıların falan peşinden koşan bir adam değilim.
Peki bir metin falan var mıydı?
İnanın yoktu, hem yazdım, hem yönettim, hem oynadım. Konsept başkalarına aitti ama tüm doğallıyla o mizanseni ben yarattım. 16 dakikalık bölümü tek seferde canlıda yayınlıyorduk, böyle bir ezber olabilir mi? Önce ATV’ de sonra Show Tv’ deydik 3,5 saat yayınlanıyordu. Kim sizi bu kadar uzun süre seyreder. Bizim millet aptal bir insanı bu kadar süre seyreder mi? 5 dak., 10 dak, değil ki, 3,5 saat canlı yayında insanları ekrana kilitliyorsunuz. Benim show man yönüm çok ön plandaydı.
Tepkiler almadınız mı? Sinir olanlar falan?
Hem de nasıl olmaz mı. Önce kendi yakın çevremden, sonuçta ben Anadolu’ dan gelmiş bir insanım, yetiştiğim büyüdüğüm topraklarda mutassıp insanlar var. Onlar bizim oralardan böyle adam çıkmaz dedi. Sizin oranın adamı öyle yapmaz ama sizin oranın showman’ i yapabilir. O farkı anlayamadılar.
Aslında ilk hikayenizi merak ediyorum, Anadolu’ dan çıktınız, nasıl oldu bu renkli dünyaya giriş en başından….
Çok enteresan oldu Ebru hanım yıl 1989. Üniversitede, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği okuyorum, bir spor salonuna gidiyorum Beyoğlu’ nda yolda yürürken, yanıma bir adam yaklaştı. Ben falanca menajerim, bir filmimiz var, sizi o filmde oynatmak istiyorum diye….
Haydaaa….
Evet bende ciddiye almadım, tedirgin oldum. Spor salonuna gittim, ben sporumu yaptım çıkarken, bir telefon, bu menajer adam. Nasıl buldu telefonu diye düşünürken, biz de her yerin telefonu bulunur diye, ısrarla çıkışta falanca kafeye gelin, bir çay içer konuşuruz diye ısrar etti. Neyse, ben de iki body guard arkadaşımı yanıma aldım gittim, böyle ısrar olunca. Meğer Ahu Tuğba ile çevrilecek bir film için, beni düşünmüşler…
Evet. Stüdyolarına gittim, Yücel Uçanoğlu filmin yönetmeni, Ahu Tuğba orada, tanıştım, anlaştık, okuluma döndüm. Çok mutluyum tabii. Bu arada manken bir arkadaşım var okuldan, o da beni ajansına yazdırmak istedi. Ona da peki dedim. O yıllarda Vizon Show’ lar var, en önemli defileler o organizasyonda oluyor. Provalar için yer bulamadılar, bizim ajansa geldiler, ben de kenardan provaları izliyorum. Bir manken sakatlanıyor, onun yerine Gülüm Ortaçlı’ nın yanında beni görüp istiyorlar. Ben o zaman kıvırcık uzun saçlıyım. Biz böyle mankenlik kursu falan alırken, birden kendimizi Vizon Show’ da buluyoruz. Ve böyle devam etti, bütün Vizon Show’ larda görev aldım. O dönemin ne kadar popüler mankeni varsa; Begüm Özbek, Esin Moralıoğlu, Atilla Saral v.s hepsiyle aynı podyumu paylaştık. 650 küsur katalog çektim. 35 civarı klipte oynadım. Bir Başka Gece isimli programda yer aldım, çok yoğun bir dönem çalışmalarım oldu. Taa ki, homoseksüel bir yönetmenin anormal teklifiyle karşılaşana kadar. O olaydan sonra, oradaki işimden oldum. Skeçlerde oynuyordum, hemen bıraktım.
Kimdi?
Sorun değil, rahmetli oldu. Ölmüş bir insanın ardından konuşmam.
Başka öyle çirkin teklifler aldınız mı?
Çok aldım. Ama öyle ucuz tekliflere kendimi satmam, çünkü Allah korkum var. Ayrıca mizacıma uygun değil, öyle ucuz şeyler. Ama Allah inancımın zaten beni pek çok günahtan koruduğuna inanıyorum.
Peki yaşı büyük hanımlardan uygunsuz teklifler geliyor mu?
Geliyor tabii, ben fiziğime özen gösteren bir insanım, biraz Türk tipinin dışındayım, dolayısıyla geliyor ama hamd olsun ki hiç harama gitmedim, Allah’ da her zaman benim rızkımı çıkartıyor. Sonra kavgalı, dövüşlü avantür filmlerde oynadım, orada da 16-17 tane filmim var. 300 bölüm falan dizilerde 2.sınıf rollerde oynadım.
Peki bu aralarda, oyunculuk eğitimi falan alayım demediniz mi?
Zaten işin içinde piştik, gerek kalmadı ki, alaylı olarak öğreniyorsunuz zaten. 89 daki Ahu Tuğba ile çektiğimiz filmden sonra 6 film teklifi daha aldım. Fakat bana; sana para veremeyiz ama biz bu filmleri çekince sen şöhret olacaksın dediler. O zaman ben Teknik Üniversite’ da aynı anda öğrenciyim, paraya ihtiyacım var. Dedim az bir para verin. Yok veremeyiz diyorlar yapımcı Feridun Kete. Türker İnanoğlu için çalışıyor. Ben de oynamadım o filmlerde, sonra İran’ lılarla çalıştım, para kazandım. Erkek mankenler para kazanır derler, hayır hiç kazanmaz, ben çok çalıştım kazandım, bu işten ekmek yiyen nadir insanlardanım. Hatta hanımlar da kazanmaz.
Doğru ev bile alamıyor bazısı…
Ne evi günlük masrafı bile çıkmaz normalde. Başka türlü rant sağlama peşindeler. Ben bir katalogda gözükeyim, ismim çıksın ama yemek yersek 500 lira verirsin gibi, çirkin şekilde davrananlar da var maalesef….Biz Anadolu kafalıyız, bize ne kadar medya maymunu gibi deseler de, biz her zaman işimize baktık, sonra benim esprilerim belden aşağı olmaz, ahlaki değerleri zedeleyici tavırlar bende göremezsiniz. Bu tür şeyleri sevmiyorum, şöyle bir felsefem vardır, şov yapıyorlar tamamen belden aşağı esprilerle. Çok zeki isen belden aşağı çalışma, bu dövüşte, belden aşağı çalışmak gibidir. Belden yukarı çalış da, zekanın parlaklığını görelim.
En çok merak edilen şeylerden biri de sizin o dönem yaptığınız reality show’ dan çok para kazanıp kazanmadığınız?
Çok kazanmadım. Bir işçinin 5 senede kazandığı parayı kazandım diyelim. 92 de Mahallenin Muhtarları’ na başladım.
Peki ne zaman duraklama oldu işlerinizde, çalıştınız, kataloglar, diziler, filmler falan, o ahlaksız tekliften sonra mı?
Yok o teklif ilk başladığımda geldi. Şimdi belli güçler var bu piyasada, bunlar film çekerken belli kişileri topluyor. Roller yemek masalarında dağıtılıyor.
Niye yetenek önemli değil mi?
Olmaz mı, önemli tabii ama o kadar çok şöhret olmak isteyen insan var ki, yani sadece yetenek de bir yere kadar. Böyle bir millet var mı? Kamerayı sokakta görüyorlar, 2 dak. görünsün diye, insanlar birbirinin üstüne çıkıyor, bizde bu işlere çok talep var.
Bakın sinemacı gözüyle bakınca, çok şaşaalı bir film değil ama ben eğlenceyi seven adamım, ben izlerken eğleniyorum, gülüyorum.
Peki bu güne kadar hiç çok istediğim bir projede yer almadım demişsiniz.
İşte az önce bahsettiğim proje benim çok içime sinen ve içinde olmaktan mutluluk duyduğum bir proje şimdi geldi önüme….
Mesela Aşk-ı Memnu raiting rekorları kırdı. Siz Kıvanç’ ın yerinde olmak istemez miydiniz?
Yani Kıvanç o role çok yakıştı. O rol onun kısmetiymiş. Bana yakışmaz mıydı? Bana da yakışırdı. Ama ben onun başarılı olmasına çok mutlu oldum. Bir kere bizim sinemamızda, benim gibi sarışın yeşil gözlü insanların rol alması zor oluyordu. Bana eskiden sen güzellik yarışmalarına katılma Türk tipi değilsin derlerdi. Şimdi o imajda kırılmış oldu. Kıvanç şimdi Arap ülkelerinde bile çok meşhur oldu, bu güzel bir şey.
Benim için de benzer bir şey bahsettiğiniz projeyi bırakalı 4 yıl oldu, hala insanlar bu projeyi konuşuyor, demek ki, akılda kalıcı bir etkimiz olmuş.
Ama önceden de mankenlik döneminiz var.
Evet insanlar beni ismen tanımasa bile cismen tanıyorlardı. Meşhur olmak artık çok zor bir şey değil. Mesele kalıcı olmak, ben zaten inşaatlar yapıyor, hayatımı ticari işlerle kazanıyorum. Ancak yurt dışında en çok rağbet gören 40 lı yaşlarımdayım. Eşim, dostum beni ekranda güzel projelerde görmek istiyor, onların heyecanları da beni tetikliyor. Onun için, yeni çekeceğim sinema filminde oynamak beni de çok heyecanlandırıyor. Son bir sponsora ihtiyacımız var, onu da finanse ettikten sonra ki yüksek bir meblağ değil, onu da tamamlar, tamamlamaz filmi hayırlısıyla çekeceğiz.
Asıl soruyu soralım artık, bekarsınız her halde, sizi beğenen genç hanımlar olabilir, hayalinizde nasıl bir kız var?
2o yaşını geçmeyen, başı kapalı, bana 5 tane çocuk doğuracak bir genç kız istiyorum.
Nasıl kapalı yani?
Ailemde hafızlar, kapalı insanlar var, kıskanç bir insanım benim örfüme, aile yapıma uygun bir kız, ailemle anlaşacak ancak böyle olabilir. Yanlış da anlaşılmasın, benim çoğu arkadaşım açıktır ama evlilik için, böyle bir isteğim var. Çocukluğumdan beri böyle bir hayalim var. Bana sadece ben olduğum için bağlı olacak, sevecek bir kadın istiyorum ve onu asla aldatmam. İnançlı, genç, çıtı pıtı bir hanı istiyorum.
Aşk olmadan, ben nasıl sadık kalabilirim, mutlaka aşık olmam lazım. Başı kapalı bir insana aşık olunmaz diye bir kural mı var?
Yok canım niye olmasın da siz böyle bir hayatın içinde, nasıl öyle bir insana aşık olacaksınız onu anlayamadım.
Dürüst bir insan arıyorum, günümüzde o kadar zor oldu ki samimi dürüst insanı bulmak. Ben size de çok teşekkür ediyor ve bunu yazmanızı istiyorum. Ben de sizi sorularınızı sorarken, o kadar samimi ve cana yakın buldum ki, gerçekten pek çok şey anlattım, sanki bir dostuma, çok yakın tanıdığım birine anlatır gibi. Haberci olmak, sadece ciddiyet ve soğuk bakışlarla ruhsuz sorular sormak değil, sizin gibi samimi ve hanım efendi bir şekilde de, işini yaparak oluyor. Demek ki böyle de olabiliyormuş.
Ben de çok teşekkür ederim. Esprili kişiliğiniz yanında, hem çok keyif aldım, hem de renkli ve düzgün bir insanı tanımış oldum. İşlerinizde başarılar dilerim, sağolun…..