Popüler kültür ve tekrarlanan imajlar
Burak Satar; bugüne dek bildiğimiz popüler kültür külliyatının antolojisini yeni nesiller için bir araya toplayıp, günümüzdeki iz düşümleriyle bir araya getiriyor.
Okuyacağınız bu kitapla Popüler Kültür'ün fenomenlerinin, günümüz sosyal medya fenomenlerine dönüştüğünü görecek, günümüz sanatının yapı taşlarını meydana getiren yaşanmış geçmiş zamanla, oluşmakta olan paralel yenidünya arasında sebep-sonuç kurabilmeye başlayacaksınız. Önümüzdeki kişiselleşme trendine ket vuran tüketim alışkanlıkları dahilinde kaliteden uzaklaşmaya mı başlıyoruz yoksa her bireyin yeniden kendine özgü ihtiyaçları mı oluşuyor? Bütün bu sorular en popüler yaklaşımla toplumun bize yüklediği, hayran olduğun modele seni itme arzusundan başka ne olabilir ki? Yaşadığımız sistem için bütün hayatını adayacak müstakbel tüketicilerin bugününü hazırlayan mihenk taşları ve üzerine yükselecek kapital sistemin cenin hali hakkında farkındalık sahibi olmanız için tez kıvamında bir başucu kitabı sunuyor sizlere Burak Satar.
Üniversite yıllarından beri takip ettiğim bir konu popüler kültür... Onun tüm kuşatmışlığını hissediyoruz üstümüzde... Okumalarıma ve master eğitimime devam ederken popüler kültürün oluşum sürecini bir kitapta toplanması gerektiğini düşündüm...Ve onun oluşum serüvenini bir tez kıvamında günümüze kadar olan sürecini akademik bir halde bu kitapta toparladım...
Astroloji hakkında ne düşünüyorsunuz ?
Bende Adorno gibi düşünüyorum...O astrolojiyi kültür endüstrisinin ürünlerinden biri olarak görür. Ona göre, geleneksel astroloji kurumsallaşmış batıl inançtır. Astrologlar, özel durumları hakkında hiç bir şey bilmedikleri insanlara otoriter tavsiyelerde bulunurlar. Bu onu statükoya uyumlu toplumsal yapıyla ve diğer tüm aynı burç bireylerle aynı kılar buda bir yanılsamadır...Herkesle bir olmaya başladığında buna yavaş yavaş alışmaya ve kanıksamaya başlarsın akıntıya kapılır gidersin. Kısacası tüm dünya insanlarının 12 adet karakterde olduğunu düşünmüyorum.. Ama hoş bir eğlence tabi :)
Senin için özgürlük nedir? Gelecek nesillerin özgürlüğü hiç tadamayacaklarını düşünüyor musun?
Özgürlük diyince aklıma hep Kafkanın Kızılderili olmak denemesi gelir. "Bir Kızılderili olsa insan! Hemen hazır, koşan bir at üzerinde, boşlukta eğilmiş, sarsılan yer üzerinde kısa sürelerle sarsılıp dursa, üzengilerden çekse ayağını, yani üzengi diye bir şeyin varlığını unutsa ve önünde uzayıp giden araziye dümdüz biçilmiş bir kır gözüyle baksa, derken atın bir başı ve gövdesi olduğunu unutsa!" özgürlük böyle bir şey bence unutmak günümüz dünyasında ise unutmamak üzerine yada hızlı unut yenisini aklına sok üstüne kurulu kısacası tüketmek tüketmek... Bu özgür yitimi "uzlet"in kaybolmasıyla başlıyor yani kaçış alanlarının yok olması çünkü sürekli bir izlenme var. (bak mesela telefonuna nerde olduğun yazıyor şuan... Bir göz izliyor seni yani... yada bir ay sonra bu saatte biz nerde olduğumuzu unutacağız ama kredi kartımız unutmacak :) ) Sanırım şu an bize de gelecek nesillere de sınırları çizilmiş alanlarda özgür yaşamak kalıyor...
Popüler kültürden korkmalı mıyız veya korunmalı mıyız... Düşman ve öteki sayılmadan; Uyum göstermemek ve popüler kültürden korunmayı başarmak mümkün mü?
Aslında ister kork ister korkma korunma şansına sahip değiliz onun bombardımanına her şekilde maruz kalıyoruz... Ondan korunmanın tek yolu sanat sanatçının yaptığı gibi kendine ait dünyalar oluşturmak...W.Worringer soyut kavramların sanatta psikoloji ile ilintilendirip sanatçının kabaca dünyadan korkmasıyla soyuta kaçıp, kendi dünyasını oluşturduğunu ifade eder... Lakin popüler kültürün kendine ait bu dünyayı kültür endüstrisinin çarklarına çekmek için formüleri tükenmiyor tabi... Bence Sanat festivalleri ve Bienaller bu sınırları çizilmiş özgürlük alanlarından birkaç tanesi... Hadi bakim bu alanda sanat yap gibi :) Ama ben yinede Adorno ve horkheimer gibi kurtuluşu sanattan bekliyorum ve umut ediyorum...
O halde kitapta kopyalanma diye bahsettiğiz şey bu dar alanda ortaya çıkıyor?
Evet; Toplum, manevi ve maddi kültür ile insan arasındaki ilişkilerin bir bütünüdür. bu bütünlük, yaşamdaki gelişim ve değişimler ile doğru oranda bir değişim içindedir. Toplumların tarihsel süreç içinde iç ve dış etkenlerden dolayı sosyo-kültürel, teknolojik değişimler geçirdiği ve toplumsal değerlerin de bundan etkilendiği görülür. İnsanın ilk önce doğayla başlayan hayat mücadelesi onu kontrole almaya başlamasının hemen ardından insan insana bir mücadeleye dönüştü. Bu dönüşüm sonucunda ise ortaya çıkan bireysel farklılıklar kültür ve teknolojik değişimleri oluşturdu. Kültürün yani başka bir deyişle yaşama biçimliliklerindeki farklılıklar ise, din ve geleneksel ve de töresel alt yapıları...Ancak endüstrileşme ile birlikte insanın yücelttiği değer yargıları da değişmeye başladı...Çünkü geleneksel ölçü ve değerler, yeni üretim sisteminin ortaya koyduğu yaşam koşullarını bozuyordu...Kültür endüstrisi burada devreye girdi ve kapitalizmin temel özelliği olan bütüncül bir toplum oluşturma ve toplumu teknoloji temelinde düzenleme ve genelin çıkarları adına tek biçimleştirme başlamış oldu.. Bu elbette ki kitle iletişim araçlarının (Moda, Sinema, Tv, Müzik, Bilgisayar oyunları vb.) sosyal sınıf ayrımı yapmadan aynı imajları önermesiyle (Saç, Bıyık, Aksan,Ses vb.) toplumu kopyalaşmaya ve bu imajlara koşulsuz hapsolmaya itti. Çünkü uymazsan dışlanırdın ve egemen sınıflar karşısında söz hakkın elinden alınabilirdi... Bu her ortama yansıdı bireyden reklama oradan sanata sanatçıya. Son olarak ortaya çıkan sosyal ağlar ise bu isteriyi bugün yaratma ortamlarıdır.
Üzerinde çalıştığınız yeni bir konu var mı?
Popüler kültürün dinamik olduğu ve her gün yeni mecralara yol aldığı kesin o günü bu günden kestirmek zor... Bende bu sarmalın içinde gözlemlerime devam ediyorum... bir kaç konu aynı anda barındırıyorum içimde, umarım yakında onları da sunma imkanım olur :)