Erol Günaydın vefat etti !
Türk tiyatrosunun büyük ustası Erol Günaydın 79 yaşında hayatını kaybetti.
Türk tiyatro ve sinemasının en büyük isimlerinden Erol Günaydın, 79 yaşında hayatını kaybetti. Günaydın'ın vefatını kızı Günfer Günaydın, ''Babamı kaybettik'' diyerek Twitter'dan duyurdu.
Günaydın'ın kızı Günfer Günaydın, babasının bir süre önce Bodrum'dan İstanbul'a sevk edildiğini, babasının vefat haberini aldıktan sonra hastaneye gittiğini çok üzgün olduğunu ifade etti.
Erol Günaydın, Bodrum'da 6 Eylül'de KOAH alevlenmesine bağlı gelişen solunum ve dolaşım ve böbrek yetmezliği rahatsızlığı nedeniyle tedavi altına alınmış, 22 Eylül'de İstanbul'a sevk edilmişti.
SAHNEDE BİR ÖMÜR
1933'te Trabzon Akçaabat'a dünyaya gelen Günaydın, tiyatroya Galatasaray Lisesi bünyesinde başladı. Günaydın, 1955'te Haldun Dormen Cep Tiyatrosu'nda ''Papaz Kaçtı'' adlı oyun ile profesyonel aktörlük hayatına giriş yaptı.
1960'da 'Yeşil kurbağalar' ile ilk sinema filminde oynayan Erol Günaydın, elli yıllık bir süre içinde çok sayıda filmin ve tiyatro oyununun yanı sıra dizilerde de oynadı.
Nasreddin Hoca tiplemesi, meddah gösterileri, seslendirmeleri ve canlandırdığı diğer pek çok karakter ile tiyatronun büyük ustalarından kabul edilen Günaydın'ın nehir-söyleşisi 2007 yılında 'İki Kalas Bir Heves' adında kitaplaştırılmıştı.
Günaydın, 1967 yılında Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'Güzel Bir Gün İçin' filmiyle , En İyi Senaryo ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödüllerini kazandı.
Sıcak Bir Gülümseme...
Sayısız tiyatro oyununda, filmde ve dizide rol aldı Günaydın. Kimi zaman yüzünde, görenin içini acıtan sıcak bir gülümseme oldu kimi zaman gözyaşı...
Bir dönemin çocuklarının ilgiyle izlediği ''Ayı Yogi'' karakterine sesiyle can veren Günaydın, son nefesine kadar sahnede sevdiği gibi, sevgiyle olmaya devam etti...
Kendisiyle yapılan söyleşilerden oluşan ''İki Kalas Bir Heves'' adlı kitapta, ''İnsanlar hayatımın en büyük serveti. Bütün gezdiğim yerdeki insanlara hep sevgiyle baktım, onlardan da sevgi gördüm. Kimseye kızamadım, herkese hak verdim. Belki bu sevgi dağıtımı beni çok mutlu ediyor. Bu sevgiyle belki bana hayat verdiler, nefes aldırdılar. Her zaman gülüyorum, gülümsüyorum. N'apayım...'' sözcükleriyle içinden taşan sevgiyi kelimelere döken Günaydın, hayata gözlerini Trabzon'un Akçaabat ilçesinde açtı.
Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra profesyonel oyunculuk hayatına ''Papaz Kaçtı'' oyunundaki rolüyle adım atan Günaydın, Fransız ekolüyle gelenekselliği birleştirerek, Halide Edip Adıvar'ın unutulmaz eseri ''Sinekli Bakkal'' filminde Kız Tevfik tiplemesiyle ''zenne''liği denedi.
Yıllarca zenne olarak sahneye çıkan Günaydın, çocuk tiyatrosu kurup uzun seneler vatan toprağını karış karış dolaşarak halkı sanatla buluşturmaya çalıştı.
Meddahlık geleneğinin son temsilcilerinden
Kimi Akşehir'de Nasrettin Hoca kimi Ramazan'da meddah olarak gördü onu. Sanatçı, en sevilen diziler de filmlerde de rol aldı, küçük rollerin büyük sanatçısı da oldu...
Son yıllarda kendine özgü hiç de azımsanamayacak bir kitle edinen bir dizide, yatalak baba rolüyle izleyicinin gönlünde taht kuran Günaydın, bu rolü aslında biraz da mecburiyetten yatarak oynadı.
Günaydın, rahatsızlığının etkisiyle yürümekte zorlanmaya başladığında aslında seyirciye, elde ettiği başarının ve sevginin ne kadar haklı bir ''başarı'' olduğunu da gösterdi. Yattığı yerden sadece mimikleriyle oynayan Erol Günaydın, uzun süre bu başarısıyla konuşuldu.
Dizideki küçük rolünü öylesine işledi, öylesine süsledi ki beyaz camın karşısındakilere ''vay be'' dedirtmeyi başardı.
'Beni en çok etkileyen şey ahşaptır'
Ve günlerden bir gün tiyatroya olan aşkı sorulan Günaydın, buna şöyle cevap verdi:
''Tiyatroda beni en çok etkileyen, ahşaptır. Öyle güzel ahşaptır ki mis gibi kokar. Tiyatroya ilk girdiğimde o kokuyu aldım. Dedim ki tevekkeli değil, ustalar, 'iki kalas bir heves' derlerdi. İşte o kalasların kokusu sinmiş tiyatroya, benim hevesimle birleşmiş. O koku, hiçbir yerde olmayan bir kokudur. Vazgeçemediğim budur.''