Referandum bitti analizler mebzul. Eh artık banada bir analiz yapmak farz oldu.
Bundan 28 ay önce genel seçim sonuçlarını değerlendirirken ' Dörtiye = Dört Türkiye' analizimde bugünün sonuçlarını öngörmüştüm. O gün yazdım, CHP yeni bir partiye hamiledir. Bugün Kılıçtaroğlu doğdu.
Aynı analizde milliyetçilikten ulusalcılığa dönen MHP'yi mercek altına almıştım. MHP politikaları sadece Kürt politikasına odaklamış olursa maliyeti yüksek olur, pahalıya mal olur şeklinde bir sonuca ulaşmıştım. 'Netekim' olduda.
Bölünme Var Mı ?
BenceBDP boykotu başarısız olmuştur. Boykot kendini sadece Hakkari ve Şırnak gibi statejik önemi olmayan illerde tam anlamda kendini hissettirmiştir. Güney Doğuda Van, Kars, Malatya v.b. illerde boykot ters tepmiştir.
Yakın çevremdeki dostlarıma haftalar önce kişisel referandum tahminimi 55-45 'Evet' olarak iletmiştim.
Bunu tahmin etmek o kadar basitti ki, masraflı araştırmalara gerek yoktu. İslamiyet kültür şemsiyesi altında olan Sünni Kürt vatandaşların 'Evet' oyları, ortadan 50-50 bölünmü kamuoyunda yüzde 10'luk bir salınım yaratacak ve sonuç 55-45 'Evet' çıkacaktı. İstanbul, Türkiye'nin aynası olarak tam bu sonucu gösterdi.
Başka Bir Bölünme Var :
Bölünme denince akla hemen Güney Doğuda bağımsız bir Kürt Devleti gelmekte. Böyle bir sonuç ne bölgedeki Kürtlerin ne de Ankara'da ki merkez yönetiminin yetkisinde. Bölünme konusunda oyuncu sayısı çok. Konu tarafları aşar. İlgili güçlerin çıkar çatışmasının kesiştiği ortak nokta, statükonun korunması. ( Komplocuları rahatlatayım. İran'dan dolayı ABD, önümüzdeki 25 sene Irak ve Türkiye'nin toprak bütünlüğünü korumak arzusunda)
Ancak gözlerden kaçan başka bir bölünme var. Coğrafi olmayan, fiziksel olmayan başka bir kopma söz konusu. Trakya, İzmir ve çevresindeki iller siyaset kültürü olarak Anadolu yarım adasında tamamen kopmuş durumda !!!
Antalya, Mersin, Adana ve Hatay daha farklı. Bu illeri Trakya ve İzmir çevresinle aynı kefeye koymak yanlış olur. Bu illerin 'hayır' da ortak olması koptukları anlamına gelmiyor.
İzmir bölgesi ve Trakya'nın bu kopukluğu önümüzdeki genel seçimde çok daha ciddi 'siyaset malzemesi' olmaya namzet.
Anayasa Değişikliği Tanzimat Kadar Önemli Bir Milat :
Evrensel insan haklarına, devlet fetişiziminden uzak bir anayasaya yönelmek genelde, hayırlı bir başlangıç. 200 yıldır çağdaşlaşma ve batılılaşma arasında bocalayan bir millet sonunda doğru yolu buluyor. Dünyada değişen rüzgarları doğru okuyamayan elitler ( ya da kanaat önderleri ) sonunda boyaya boyaya kendi kendilerini odanın köşesine sıkıştırdılar.
Bir defa daha yazıyorum. Soğuk Savaş bitti. Artık 'Komünistler' geliyor tehlikesi yok. İnönü versiyonu Kemalist tehdit 'Şeriat Geliyor' öcüsü yok.
Elitlerin Iskaladığı :
Bu arada dünyada iki önemli trend demlenmekte. Birincisi 'derin ekolojiye dayalı kapitalizm'( Bu konuda Mayıs 2008 de yazdığım 'Derin Ekoloji ve Kapitalizm' analizim arşivde). Bu gelişmeyi çok ciddiye almaz zorundayız. İsveç modeli filan gibi saçma fantazi arayışlarına gerek yok.
İkinci önemli trend 'faith based = inanca dayalı' demokrasi anlayışı. İnsanlar teknolojik gelişmenin getirdiği yabancılaşmayla bir inanç etrafında toplanıp, iman etmek istiyor. Grek kent devletlerinde doğan demokrasi Zeus altarının temelini oluştururdu. Yeni trend demokrasi inancın üst yapısını oluşturmakta, alt yapısını değil.
Bu noktada iki unsura açıklama getirmek istiyorum. Birincisi, Sovyetleri global oyunda köşeye kıstırmak için ABD'nin yarattığı 'Ilımlı İslam'dan söz etmiyoruz. İkincisi, 19 yüzyıl Avrupasında, Papalık ve kilise nüfuzunla çatışmaya giren yükselen komünizmin / sosyalizm etkisine karşı Fransız devlet aygıtının geliştirdiği sentez model, 'Laicite' artık 'passe'. 19 Yüzyıl ortamında Türkiye Cumhuriyetinin kurucularının tanıdıkları tek örnek model laiklik, dünyada rafa kaldırıldı. Şimdi artık, insan ve insan hakları, tarifi yapılmamış devlet çıkarlarının üstünde duran bir yaklaşım makbul. Ne yazık ki son 20 yıldır başka frekansta yayın yapan Türkiyeli elitler bu trendleri doğru okuyamadı.
Yan Ürünleri İzleyeceğiz:
Her devrimle beraber sosyal değişiklikler kaçınılmaz. Gürültülü devrimlerde değişiklikler patırdılı olmakta. Sessiz devrimlerde değişiklikler daha uzun soluklu ve 'fark edilmekden' yaşanıyor. Türkiye'de yaşanan sessiz bir devrimdir. Anayasa değişikliğinin getireceği öngördüğüm bazı yan ürünler var. Daha kolay farketmeniz umuduyla kısaca sıralayacağım.
Birincisi, İstanbul Dükalığı, tanıdığımız haliyle tamamen dağılacak. Bu 'Kostantiniye Ruh'un' yok olacağı anlamına gelmiyor. O Ruh'a kendini satacak kuyrukta bekleyen çok.
İkincisi, İstanbul Dükalığı ve Ankara' daki siyasi iktidarın tutkallığını yapan İstanbul medyası artık yaşayan bir mevtaya dönüşecek. Medya Ankara'daki hükümetlerden ekonomik rant sağlama rolünü yiterecek. Bundan sonra bol bol 'kes-yapıştır' habercilik ve paparazzilik yaygınlaşacak, çünkü medya hem ekonomik sıkıntıda, hemde millet artık medyayı eğlence kaynağı olarak görmek istemekte. Kısacası ne kadar şaklabanlık o kadar reyting.
Üçüncü ve en önemli değişiklikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünyanın ve bölgenin şartlarına uygun, NATO'nun ihtiyaçlarından uzak, modern ve demokratik bir ülkenin silahlı kuvvetleri olmaya yönelmesi olacak.
Yukarıdaki üç şart yerine gelince dördüncü ve hasret kaldığımız şart, 'Bağımsız Yargı' zuhur edecek. Alışık olduğumuz Adalet Bakanlığının memurları savcılar ve hakimler değil, evrensel hukukla bilinçlenmiş hukukcular vatandaşa hizmet verecek.
Bizlerde 'Guguk Devleti' ' ya da 'Kimin Devleti ?' gibi yazılar yazmaktan kurtulacağız.
">
Referandum bitti analizler mebzul. Eh artık banada bir analiz yapmak farz oldu.
Bundan 28 ay önce genel seçim sonuçlarını değerlendirirken ' Dörtiye = Dört Türkiye' analizimde bugünün sonuçlarını öngörmüştüm. O gün yazdım, CHP yeni bir partiye hamiledir. Bugün Kılıçtaroğlu doğdu.
Aynı analizde milliyetçilikten ulusalcılığa dönen MHP'yi mercek altına almıştım. MHP politikaları sadece Kürt politikasına odaklamış olursa maliyeti yüksek olur, pahalıya mal olur şeklinde bir sonuca ulaşmıştım. 'Netekim' olduda.
Bölünme Var Mı ?
BenceBDP boykotu başarısız olmuştur. Boykot kendini sadece Hakkari ve Şırnak gibi statejik önemi olmayan illerde tam anlamda kendini hissettirmiştir. Güney Doğuda Van, Kars, Malatya v.b. illerde boykot ters tepmiştir.
Yakın çevremdeki dostlarıma haftalar önce kişisel referandum tahminimi 55-45 'Evet' olarak iletmiştim.
Bunu tahmin etmek o kadar basitti ki, masraflı araştırmalara gerek yoktu. İslamiyet kültür şemsiyesi altında olan Sünni Kürt vatandaşların 'Evet' oyları, ortadan 50-50 bölünmü kamuoyunda yüzde 10'luk bir salınım yaratacak ve sonuç 55-45 'Evet' çıkacaktı. İstanbul, Türkiye'nin aynası olarak tam bu sonucu gösterdi.
Başka Bir Bölünme Var :
Bölünme denince akla hemen Güney Doğuda bağımsız bir Kürt Devleti gelmekte. Böyle bir sonuç ne bölgedeki Kürtlerin ne de Ankara'da ki merkez yönetiminin yetkisinde. Bölünme konusunda oyuncu sayısı çok. Konu tarafları aşar. İlgili güçlerin çıkar çatışmasının kesiştiği ortak nokta, statükonun korunması. ( Komplocuları rahatlatayım. İran'dan dolayı ABD, önümüzdeki 25 sene Irak ve Türkiye'nin toprak bütünlüğünü korumak arzusunda)
Ancak gözlerden kaçan başka bir bölünme var. Coğrafi olmayan, fiziksel olmayan başka bir kopma söz konusu. Trakya, İzmir ve çevresindeki iller siyaset kültürü olarak Anadolu yarım adasında tamamen kopmuş durumda !!!
Antalya, Mersin, Adana ve Hatay daha farklı. Bu illeri Trakya ve İzmir çevresinle aynı kefeye koymak yanlış olur. Bu illerin 'hayır' da ortak olması koptukları anlamına gelmiyor.
İzmir bölgesi ve Trakya'nın bu kopukluğu önümüzdeki genel seçimde çok daha ciddi 'siyaset malzemesi' olmaya namzet.
Anayasa Değişikliği Tanzimat Kadar Önemli Bir Milat :
Evrensel insan haklarına, devlet fetişiziminden uzak bir anayasaya yönelmek genelde, hayırlı bir başlangıç. 200 yıldır çağdaşlaşma ve batılılaşma arasında bocalayan bir millet sonunda doğru yolu buluyor. Dünyada değişen rüzgarları doğru okuyamayan elitler ( ya da kanaat önderleri ) sonunda boyaya boyaya kendi kendilerini odanın köşesine sıkıştırdılar.
Bir defa daha yazıyorum. Soğuk Savaş bitti. Artık 'Komünistler' geliyor tehlikesi yok. İnönü versiyonu Kemalist tehdit 'Şeriat Geliyor' öcüsü yok.
Elitlerin Iskaladığı :
Bu arada dünyada iki önemli trend demlenmekte. Birincisi 'derin ekolojiye dayalı kapitalizm'( Bu konuda Mayıs 2008 de yazdığım 'Derin Ekoloji ve Kapitalizm' analizim arşivde). Bu gelişmeyi çok ciddiye almaz zorundayız. İsveç modeli filan gibi saçma fantazi arayışlarına gerek yok.
İkinci önemli trend 'faith based = inanca dayalı' demokrasi anlayışı. İnsanlar teknolojik gelişmenin getirdiği yabancılaşmayla bir inanç etrafında toplanıp, iman etmek istiyor. Grek kent devletlerinde doğan demokrasi Zeus altarının temelini oluştururdu. Yeni trend demokrasi inancın üst yapısını oluşturmakta, alt yapısını değil.
Bu noktada iki unsura açıklama getirmek istiyorum. Birincisi, Sovyetleri global oyunda köşeye kıstırmak için ABD'nin yarattığı 'Ilımlı İslam'dan söz etmiyoruz. İkincisi, 19 yüzyıl Avrupasında, Papalık ve kilise nüfuzunla çatışmaya giren yükselen komünizmin / sosyalizm etkisine karşı Fransız devlet aygıtının geliştirdiği sentez model, 'Laicite' artık 'passe'. 19 Yüzyıl ortamında Türkiye Cumhuriyetinin kurucularının tanıdıkları tek örnek model laiklik, dünyada rafa kaldırıldı. Şimdi artık, insan ve insan hakları, tarifi yapılmamış devlet çıkarlarının üstünde duran bir yaklaşım makbul. Ne yazık ki son 20 yıldır başka frekansta yayın yapan Türkiyeli elitler bu trendleri doğru okuyamadı.
Yan Ürünleri İzleyeceğiz:
Her devrimle beraber sosyal değişiklikler kaçınılmaz. Gürültülü devrimlerde değişiklikler patırdılı olmakta. Sessiz devrimlerde değişiklikler daha uzun soluklu ve 'fark edilmekden' yaşanıyor. Türkiye'de yaşanan sessiz bir devrimdir. Anayasa değişikliğinin getireceği öngördüğüm bazı yan ürünler var. Daha kolay farketmeniz umuduyla kısaca sıralayacağım.
Birincisi, İstanbul Dükalığı, tanıdığımız haliyle tamamen dağılacak. Bu 'Kostantiniye Ruh'un' yok olacağı anlamına gelmiyor. O Ruh'a kendini satacak kuyrukta bekleyen çok.
İkincisi, İstanbul Dükalığı ve Ankara' daki siyasi iktidarın tutkallığını yapan İstanbul medyası artık yaşayan bir mevtaya dönüşecek. Medya Ankara'daki hükümetlerden ekonomik rant sağlama rolünü yiterecek. Bundan sonra bol bol 'kes-yapıştır' habercilik ve paparazzilik yaygınlaşacak, çünkü medya hem ekonomik sıkıntıda, hemde millet artık medyayı eğlence kaynağı olarak görmek istemekte. Kısacası ne kadar şaklabanlık o kadar reyting.
Üçüncü ve en önemli değişiklikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünyanın ve bölgenin şartlarına uygun, NATO'nun ihtiyaçlarından uzak, modern ve demokratik bir ülkenin silahlı kuvvetleri olmaya yönelmesi olacak.
Yukarıdaki üç şart yerine gelince dördüncü ve hasret kaldığımız şart, 'Bağımsız Yargı' zuhur edecek. Alışık olduğumuz Adalet Bakanlığının memurları savcılar ve hakimler değil, evrensel hukukla bilinçlenmiş hukukcular vatandaşa hizmet verecek.
Bizlerde 'Guguk Devleti' ' ya da 'Kimin Devleti ?' gibi yazılar yazmaktan kurtulacağız.