Yeraltı Edebiyatını Bilir Misiniz?

Ne demiştim geçen yazımda?Nihat Doğan gibi kendimi çok yönlü bir kişilik olarak algılatacak...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

Ne demiştim geçen yazımda?

Nihat Doğan gibi kendimi çok yönlü bir kişilik olarak algılatacak olursak ; Biz bir gazeteci ve internet yazarı olarak, üzerimize düşen görevleri yapmaya çalıştık, yani güzel yurdumuzda kötüye giden işleri kıyasıya eleştirdik ama kimseye hakaret etmeden ve rencide edici sözler sarf etmeden….

Artık insanlar biraz apolitik olsun ve gündemin ağırlığından, sıkıntısından biraz kurtulsun, pozitif enerji depolasın.. Belki de buna en çok benim ihtiyacım vardır diye…

Her neyse bu gün bir kitaptan ve onun yazarından, kitaptaki kahramanın hikayesinden bahsedeceğim…

Efendim kitabın adı Aktör. Yazarı Oktay Güzeloğlu, türü ; Roman…

Dedikten sonra kitabın konusuna gelince, son derece tartışmaya açık bir konu, çünkü yeraltı edebiyatı tabir edilen, sıra dışı, kuraldışı, ezber bozan bir öyküsü var.

İki defa bir hayat kadınına aşık olan parasız, çulsuz,  tiyatrocu bir adamın hayatını anlatıyor….
Bu bir marifet değil diyeceksiniz. Haklısınız, eğer öyle derseniz.

Ama ben de diyeceğim ki; Peki duygularını, toplum baskısının ve değer yargılarının üzerinde tutan bir yürek alkışı hak etmiyor mu? Her ne kadar çok da tercih edilir bir durum olmasa da….
Biraz şekilcilikten, maddecilikten sıyrılmak gerekiyor bu duyguları yaşamak için, hele ki Türkiye gibi, birlikte nikahsız yaşamanın bile ‘ fuhuş’ sayıldığı bir ülkede yaşıyorsanız.

Diğer taraftan bakınca, sevmeden, mantık evliliği ya da görücü usulü ile bir evlilik yapmışsanız bu ayıp sayılmaz, kabul görür bizim toplumda.

Biz biraz duygularımızı bastıran bir kültürden geliyoruz. Mantığımızı duygularımızın önünde tutuyoruz, bu da bize toplumda kabul görür olmayı sağlıyor. Bu durum ne kadar mutluluk vericidir, o da kişiden kişiye değişir tabii….

Oktay Güzeloğlu isimli yazarın  diğer kitabı da ‘ Sokak Mobilyaları’ idi. Bence o da muhteşemdi.
O kitapta büyük kitapçılarda bulunmuyor, Beyoğlu’ nun bohem pasajları ya da sahaf kitapçılarında rastlayabiliyorsunuz. Bulmak için biraz emek sarf etmek lazım. O da daha bir keyifli oluyor.
O kitapta da, Beyoğlu’ nda hızlı hızlı geçip giderken birden bire karşımıza çıkan Beyoğlu’ nun evsiz, barksız insanlarının, bir nevi sembollerinin hayat öykülerini, nereden gelip, nasıl sokaklara düştüklerini, yaşamlarını nasıl sürdürdüklerini anlatan röportajlardan okuyorsunuz. Bence çok enteresan…. Orada da ancak günü kurtaran, anlık yaşayan insanların dokunaklı yaşamlarına giriyorsunuz….

İki kitabı da tavsiye ediyorum. Eğer bu yeraltı edebiyatı dedikleri şey ne menem şeymiş, yoksa mafyözik demek miyimiş, ne demekmiş  falan derseniz, alın bir göz gezdirin derim.
Şu gün içinde olduğumuz farklı bir dünyanın ve hayatların içine gireceğinizi garanti ederim…

">

Ne demiştim geçen yazımda?

Nihat Doğan gibi kendimi çok yönlü bir kişilik olarak algılatacak olursak ; Biz bir gazeteci ve internet yazarı olarak, üzerimize düşen görevleri yapmaya çalıştık, yani güzel yurdumuzda kötüye giden işleri kıyasıya eleştirdik ama kimseye hakaret etmeden ve rencide edici sözler sarf etmeden….

Artık insanlar biraz apolitik olsun ve gündemin ağırlığından, sıkıntısından biraz kurtulsun, pozitif enerji depolasın.. Belki de buna en çok benim ihtiyacım vardır diye…

Her neyse bu gün bir kitaptan ve onun yazarından, kitaptaki kahramanın hikayesinden bahsedeceğim…

Efendim kitabın adı Aktör. Yazarı Oktay Güzeloğlu, türü ; Roman…

Dedikten sonra kitabın konusuna gelince, son derece tartışmaya açık bir konu, çünkü yeraltı edebiyatı tabir edilen, sıra dışı, kuraldışı, ezber bozan bir öyküsü var.

İki defa bir hayat kadınına aşık olan parasız, çulsuz,  tiyatrocu bir adamın hayatını anlatıyor….
Bu bir marifet değil diyeceksiniz. Haklısınız, eğer öyle derseniz.

Ama ben de diyeceğim ki; Peki duygularını, toplum baskısının ve değer yargılarının üzerinde tutan bir yürek alkışı hak etmiyor mu? Her ne kadar çok da tercih edilir bir durum olmasa da….
Biraz şekilcilikten, maddecilikten sıyrılmak gerekiyor bu duyguları yaşamak için, hele ki Türkiye gibi, birlikte nikahsız yaşamanın bile ‘ fuhuş’ sayıldığı bir ülkede yaşıyorsanız.

Diğer taraftan bakınca, sevmeden, mantık evliliği ya da görücü usulü ile bir evlilik yapmışsanız bu ayıp sayılmaz, kabul görür bizim toplumda.

Biz biraz duygularımızı bastıran bir kültürden geliyoruz. Mantığımızı duygularımızın önünde tutuyoruz, bu da bize toplumda kabul görür olmayı sağlıyor. Bu durum ne kadar mutluluk vericidir, o da kişiden kişiye değişir tabii….

Oktay Güzeloğlu isimli yazarın  diğer kitabı da ‘ Sokak Mobilyaları’ idi. Bence o da muhteşemdi.
O kitapta büyük kitapçılarda bulunmuyor, Beyoğlu’ nun bohem pasajları ya da sahaf kitapçılarında rastlayabiliyorsunuz. Bulmak için biraz emek sarf etmek lazım. O da daha bir keyifli oluyor.
O kitapta da, Beyoğlu’ nda hızlı hızlı geçip giderken birden bire karşımıza çıkan Beyoğlu’ nun evsiz, barksız insanlarının, bir nevi sembollerinin hayat öykülerini, nereden gelip, nasıl sokaklara düştüklerini, yaşamlarını nasıl sürdürdüklerini anlatan röportajlardan okuyorsunuz. Bence çok enteresan…. Orada da ancak günü kurtaran, anlık yaşayan insanların dokunaklı yaşamlarına giriyorsunuz….

İki kitabı da tavsiye ediyorum. Eğer bu yeraltı edebiyatı dedikleri şey ne menem şeymiş, yoksa mafyözik demek miyimiş, ne demekmiş  falan derseniz, alın bir göz gezdirin derim.
Şu gün içinde olduğumuz farklı bir dünyanın ve hayatların içine gireceğinizi garanti ederim…

Tüm yazılarını göster