Taşlar bir bir yerine oturuyor.
Gelecek 4 yıl fazla seçim tartışmaları yapılmadan geçerse Türkiye için de olumlu bir süreç olacak.
Yorgun siyasetçi, esnaf, işadamı, emekli, yatırımcı, girişimci, işçi, memur, genç-yaşlı herkes için bir derlenme ve toparlanma dönemi.
Yeniye hazırlık.
Elbette siyasi partiler için de.
Bu 4 yılda onlar için de derlenip toparlanma zamanı.
Eski çamaşırları serme, yanlışları irdeleme, toplumsal dinamiğin sesine kulak verme.
Ama..Bu konuda umutlu gelişmeler var mı derseniz, ‘nerdeeee’..
‘Yeni Türkiye’ derken, bir çok kesimde ‘eski alışkanlıklar’.
Buna tüm partileri katıyorum.
Büyük seçim başarısı elde eden Ak Parti’nin Başbakan Davutoğlu’nun gerçekten olumlu balkon konuşmasından sonra içinden çıkan ve maalesef hala ‘toplumu ötkelieştirmeye çabalayan’ ‘çatlak sesleri’ de bir an önce ayıklaması şart.
Toplumdaki uzlaşma ve yumuşama en çok iktidarı rahatlatacaktır.
Yoksa..Hep gerginlik, hep kavga ve kaos en çok ülkeye, sonra da iktidara zarar verir.
Bu ‘iki kere iki dört’tür!
Muhalefete gelince..
Geçen yazımda işaret ettiğim ve toplumun büyük kesimince desteklenen ‘her şeye sıfırdan başlama’ ve ‘hedefe gitme’ umudundan uzak görünüyor.
Bakıyorum da ‘kucaklama’ ve ‘çağdaş tartışma’ yerine yine kavga ve çatışma.
En çok şaşırtanı da ‘muhalefetin yenilgiyi algılamaması’.
Allahım bu nasıl bir şey!
At gözlüğü siyasete bu kadar mı girdi?
Muhalefetin iktidar beklentisi yoksa elbette yenilgi yorumu da olamaz.
İktidar olunamayan her seçim kayıptır!
Kim ‘ben oyumu bir puan arttırdım’, kim ‘galip de değilim mağlup da’ diye halkı kandırabilir.
Gerçek ortada.
Oysa yenilgiden ders çıkarmak ve başarıya odaklanmak, daha doğrusu halkı kazanmaya çalışmak ve bunun için de geçmişin doğru muhasebesini yapmak en temel erdemdir!
Bir kere kıvırmadan, yanıp dönmeden söyleyelim; muhalefet kaybetmiştir.
Ama..1 Kasım da değil, 7 haziran da.
Halk 7 haziran da Ak Parti iktidarına ‘kırmızı kart’ göstermiş, ‘biraz çekilin’ demiştir.
Yüzde 60 oranında muhalefete verilen oylar bunun göstergesidir.
Yapılması gereken neydi?
Yüzde 60 destek alan partilerin bir araya gelmesi, koalisyon mu olur, dışarıdan destek mi, bir şekilde hükümeti kurmaları ve ona göre ülkeyi yönetmeleriydi.
Bu tablodan başka mesaj çıkar mı?
Arayanlara şaşıyorum.
Ne zaman ki; bilgisizlik ve beceriksizlik, ne zaman ki ‘eyyamcı kadrolar’ın Genel Başkanlara destek değil, köstek oldukları gelişmeler, işte o gün halkın kararı değişti.
‘Bunlar beceremeyecek, ülke kötüye gidiyor, bir dönem daha Ak Parti’ dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kayıtsız şartsız etkisinin ve gücünün hissedildiği Ak Parti’nin ve Başbakan Davutoğlu’nun o süreçte halkta oluşan mesajları doğru algıladığını da vurgulamak gerek.
‘Siyaset büyük ölçüde halkı anlama sanatıdır’ diye hep sık sık o yüzden söylüyorum.
Ben de bunu Türk siyasetinin büyük ustası rahmetli Demirel’den duymuştum.
CHP, MHP ve HDP seçimi ‘halkı anlamadıkları’ için kaybetti.
Belki de anlamak istemedikleri için.
Oysa ‘hükümet tatlısı’ altın tepsi içinde sunulmuştu Onlara.
Şimdi ‘bir araya gelmenin bir çok yolu vardı’ diye onu anlatıp ‘Hocalık kompleksimi’ tatmin edecek değilim.
Bilen biliyor, gören görüyor.
Kimse aptal değil!
Mesela şu olurdu; CHP ve MHP anlaşır, hükümet kurar, HDP de açıklama yapmadan destek verirdi. Bu MHP’yi rahatsız etmezdi.
Neyse..Artık yeni bir dönem.
Bari gelecek için muhalefet yeni söylemler ve eylemler gerçekleştirse..
Türkiye’de ciddi bir muhalefet sorunu var. Belki de demokrasinin hep tökezlemesi biraz bundan.
Buna çözüm bulacak da siyasi kadrolar.
Tabi ‘eski alışkanlıklar’dan kurtularak en çok..
Gazeteci – Yazar, Siyaset Bilimci ve Uluslar arası Strateji Uzmanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik e. Bakanı, 20. ve 21. dönem İzmir Milletvekili.
">
Taşlar bir bir yerine oturuyor.
Gelecek 4 yıl fazla seçim tartışmaları yapılmadan geçerse Türkiye için de olumlu bir süreç olacak.
Yorgun siyasetçi, esnaf, işadamı, emekli, yatırımcı, girişimci, işçi, memur, genç-yaşlı herkes için bir derlenme ve toparlanma dönemi.
Yeniye hazırlık.
Elbette siyasi partiler için de.
Bu 4 yılda onlar için de derlenip toparlanma zamanı.
Eski çamaşırları serme, yanlışları irdeleme, toplumsal dinamiğin sesine kulak verme.
Ama..Bu konuda umutlu gelişmeler var mı derseniz, ‘nerdeeee’..
‘Yeni Türkiye’ derken, bir çok kesimde ‘eski alışkanlıklar’.
Buna tüm partileri katıyorum.
Büyük seçim başarısı elde eden Ak Parti’nin Başbakan Davutoğlu’nun gerçekten olumlu balkon konuşmasından sonra içinden çıkan ve maalesef hala ‘toplumu ötkelieştirmeye çabalayan’ ‘çatlak sesleri’ de bir an önce ayıklaması şart.
Toplumdaki uzlaşma ve yumuşama en çok iktidarı rahatlatacaktır.
Yoksa..Hep gerginlik, hep kavga ve kaos en çok ülkeye, sonra da iktidara zarar verir.
Bu ‘iki kere iki dört’tür!
Muhalefete gelince..
Geçen yazımda işaret ettiğim ve toplumun büyük kesimince desteklenen ‘her şeye sıfırdan başlama’ ve ‘hedefe gitme’ umudundan uzak görünüyor.
Bakıyorum da ‘kucaklama’ ve ‘çağdaş tartışma’ yerine yine kavga ve çatışma.
En çok şaşırtanı da ‘muhalefetin yenilgiyi algılamaması’.
Allahım bu nasıl bir şey!
At gözlüğü siyasete bu kadar mı girdi?
Muhalefetin iktidar beklentisi yoksa elbette yenilgi yorumu da olamaz.
İktidar olunamayan her seçim kayıptır!
Kim ‘ben oyumu bir puan arttırdım’, kim ‘galip de değilim mağlup da’ diye halkı kandırabilir.
Gerçek ortada.
Oysa yenilgiden ders çıkarmak ve başarıya odaklanmak, daha doğrusu halkı kazanmaya çalışmak ve bunun için de geçmişin doğru muhasebesini yapmak en temel erdemdir!
Bir kere kıvırmadan, yanıp dönmeden söyleyelim; muhalefet kaybetmiştir.
Ama..1 Kasım da değil, 7 haziran da.
Halk 7 haziran da Ak Parti iktidarına ‘kırmızı kart’ göstermiş, ‘biraz çekilin’ demiştir.
Yüzde 60 oranında muhalefete verilen oylar bunun göstergesidir.
Yapılması gereken neydi?
Yüzde 60 destek alan partilerin bir araya gelmesi, koalisyon mu olur, dışarıdan destek mi, bir şekilde hükümeti kurmaları ve ona göre ülkeyi yönetmeleriydi.
Bu tablodan başka mesaj çıkar mı?
Arayanlara şaşıyorum.
Ne zaman ki; bilgisizlik ve beceriksizlik, ne zaman ki ‘eyyamcı kadrolar’ın Genel Başkanlara destek değil, köstek oldukları gelişmeler, işte o gün halkın kararı değişti.
‘Bunlar beceremeyecek, ülke kötüye gidiyor, bir dönem daha Ak Parti’ dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kayıtsız şartsız etkisinin ve gücünün hissedildiği Ak Parti’nin ve Başbakan Davutoğlu’nun o süreçte halkta oluşan mesajları doğru algıladığını da vurgulamak gerek.
‘Siyaset büyük ölçüde halkı anlama sanatıdır’ diye hep sık sık o yüzden söylüyorum.
Ben de bunu Türk siyasetinin büyük ustası rahmetli Demirel’den duymuştum.
CHP, MHP ve HDP seçimi ‘halkı anlamadıkları’ için kaybetti.
Belki de anlamak istemedikleri için.
Oysa ‘hükümet tatlısı’ altın tepsi içinde sunulmuştu Onlara.
Şimdi ‘bir araya gelmenin bir çok yolu vardı’ diye onu anlatıp ‘Hocalık kompleksimi’ tatmin edecek değilim.
Bilen biliyor, gören görüyor.
Kimse aptal değil!
Mesela şu olurdu; CHP ve MHP anlaşır, hükümet kurar, HDP de açıklama yapmadan destek verirdi. Bu MHP’yi rahatsız etmezdi.
Neyse..Artık yeni bir dönem.
Bari gelecek için muhalefet yeni söylemler ve eylemler gerçekleştirse..
Türkiye’de ciddi bir muhalefet sorunu var. Belki de demokrasinin hep tökezlemesi biraz bundan.
Buna çözüm bulacak da siyasi kadrolar.
Tabi ‘eski alışkanlıklar’dan kurtularak en çok..
Gazeteci – Yazar, Siyaset Bilimci ve Uluslar arası Strateji Uzmanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik e. Bakanı, 20. ve 21. dönem İzmir Milletvekili.