Şarkının birinde “Bu dünyanın kahrını çek babam çek” diye bir nakarat var ya…
Ben de hemen kendime adapte ettim; “yaz babam yaz”… Yaz!..
Bin sıkıntı içinde olsan da, yaz… Sağdan sola okunduğunu sansan da, yaz…
Sen, bir sayfalık saltanat sayarak “yazmaya” adanmışken; hayat karşına kayırmacılıktan damıtılan refah ile kazanın dibine vurmuş katrandan sefalet görünümlerini dizse de, yaz!
Evet, “yazarak” çok az şeyin değişebildiğini yazanlar bilir...
Yine de toplumsallaşmanın etkili yolu; yazmaktır.
Bazen suya yazdığınız olur, ama bazen gelir, sorun çözmenin hazzında sizi bulur.
Rejimi, demokrasi yapan, muhalefettir, derler. Bu anlamda, düşüncenin serbestçe açıklanması, müellifleri kadar tüm kurumlar, hatta üretimin verimi açısından da önemlidir.
Sistemdeki telafi mekanizmalarının en uygun maliyetle çalışması; özgürlük içinde düşünce ve bilim üretmeye bağlıdır.
Elbette “yazı”da olgunluk, “okuyarak” biriktirilmiş bir doygunluğun sonucudur.
Bu anlamda daha yetişme çağında, “kitap okumanın” özendirilmesi, bilgi ve deneyimlerin serbestçe paylaşılması çok önemlidir...
İnsana yatırım yapmadan toplumsal hasat elde edilemez.
Çok şey yıkılmış ya da elinizden alınmış olabilir. Tekrar başlamak ve daha iyisini yapmak; düşünceyle, kitapla, makaleyle, araştırmayla, özgür bireyler yetiştiren okullarla olanaklı olur.
Düşüncenin ürünü / özgürlüğün verimi olan yazılı yapıtlar; demokrasinin sigortası ve ekonominin lokomotifidir.
Paylaşılması en tartışmasız kalıt, fakirliğe, yoksulluğa, yalnızlığa meydan okunan, yazılardır.
Ve “kültürel zenginlik”, zenginliğin diğer tüm anlatım ve formları kadar önemlidir…
Sosyal gelişmişliğin en az maddi ölçütler kadar kayda alındığı günümüz dünyasında..
Yazmak, özgürleşmek, var’olmak; topluma ve geleceğe adanmaktır….
Yaz babam yaz!
">
Şarkının birinde “Bu dünyanın kahrını çek babam çek” diye bir nakarat var ya…
Ben de hemen kendime adapte ettim; “yaz babam yaz”… Yaz!..
Bin sıkıntı içinde olsan da, yaz… Sağdan sola okunduğunu sansan da, yaz…
Sen, bir sayfalık saltanat sayarak “yazmaya” adanmışken; hayat karşına kayırmacılıktan damıtılan refah ile kazanın dibine vurmuş katrandan sefalet görünümlerini dizse de, yaz!
Evet, “yazarak” çok az şeyin değişebildiğini yazanlar bilir...
Yine de toplumsallaşmanın etkili yolu; yazmaktır.
Bazen suya yazdığınız olur, ama bazen gelir, sorun çözmenin hazzında sizi bulur.
Rejimi, demokrasi yapan, muhalefettir, derler. Bu anlamda, düşüncenin serbestçe açıklanması, müellifleri kadar tüm kurumlar, hatta üretimin verimi açısından da önemlidir.
Sistemdeki telafi mekanizmalarının en uygun maliyetle çalışması; özgürlük içinde düşünce ve bilim üretmeye bağlıdır.
Elbette “yazı”da olgunluk, “okuyarak” biriktirilmiş bir doygunluğun sonucudur.
Bu anlamda daha yetişme çağında, “kitap okumanın” özendirilmesi, bilgi ve deneyimlerin serbestçe paylaşılması çok önemlidir...
İnsana yatırım yapmadan toplumsal hasat elde edilemez.
Çok şey yıkılmış ya da elinizden alınmış olabilir. Tekrar başlamak ve daha iyisini yapmak; düşünceyle, kitapla, makaleyle, araştırmayla, özgür bireyler yetiştiren okullarla olanaklı olur.
Düşüncenin ürünü / özgürlüğün verimi olan yazılı yapıtlar; demokrasinin sigortası ve ekonominin lokomotifidir.
Paylaşılması en tartışmasız kalıt, fakirliğe, yoksulluğa, yalnızlığa meydan okunan, yazılardır.
Ve “kültürel zenginlik”, zenginliğin diğer tüm anlatım ve formları kadar önemlidir…
Sosyal gelişmişliğin en az maddi ölçütler kadar kayda alındığı günümüz dünyasında..
Yazmak, özgürleşmek, var’olmak; topluma ve geleceğe adanmaktır….
Yaz babam yaz!