Bizim seçimlere yoğunlaştığımız şu günlerde Ukrayna’da şaşırtıcı haberler geliyor.
Gelen işaretler, Batı’nın yoğun şekilde yeni ve değişik seçenekleri tarttığını, karar verme noktasında belirsizlik içine düştüğünü gösteriyor.
Tabii bunlar sadece başlangıç işaretleri. Önümüzdeki haftalarda belirsizliğin ne yöne doğru evrileceğini daha iyi göreceğiz.
Ukrayna’nın aylardır konuşulan büyük bahar taarruzunu mayıs içinde başlatması bekleniyordu. İlk sürpriz Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’den geldi. Büyük taarruzun yakında başlamayacağını, önce Ukrayna ordusunun askeri yeteneğini daha da güçlendirmek istediklerini açıkladı.
Halbuki NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Ukrayna’ya vaat edilen silah ve askeri malzemenin %98’ini teslim ettiklerini söylemişti.
Batı’da pek çok çevre aylardır büyük Ukrayna saldırısını konuşuyor ve bunun Rusya’ya “öldürücü son darbe” olabileceğini söylüyordu. Ne oldu?
Acaba Zelenski aldatmaca peşinde mi? Yakında saldırı yok havası pompalayarak, uzun cephe hattı boyunca savunma önlemleri oluşturan Rus ordusunda gevşeme yaratıp ani bir saldırı mı yapılacak? Bu ihtimal zayıf görünüyor.
Batı’dan akan muazzam desteğe rağmen, Ukrayna muhtemelen risk almaktan kaçınıyor.
Çünkü Ukrayna’nın büyük taarruzu muhakkak dikkat çekici bir zafere taşıması gerekiyor. Mesela Kırım’ın alınmasa bile kuşatılması veya Ukrayna ordusunun Azak Denizi’ne inmesi gibi.
Aksi takdirde Batı’dan gelen yardımların yüksek düzeyde sürmesi zor. Taarruzun yenişmezlikle sonuçlanması hatta küçük toprak kazanımları dahi Batı’yı ikna etmeye yetmeyebilir, askeri ve ekonomik destek düşebilir.
Tabii bir de üçüncü ve felaket anlamına gelebilecek ihtimal var. Taarruz başarısızlık ve büyük kayıplarla sonuçlanırsa, Rusya’nın karşı saldırıya geçerek ağır darbeler vurması.
Zelenski erteleme kararını kuşkusuz Ukrayna ordusu kurmaylarına danışarak aldı. Ukraynalı komutanların Amerikalılarla yakın çalışma içinde olduğunu biliyoruz. Savaş ve harekât planlarını beraber yapıyorlar. Amerika’nın elinde, Rusya’nın askeri yetenekleri ve sahadaki konuşlanmaları hakkında geniş istihbarat var.
Büyük olasılıkla Amerikalı komutanlar, Rusya’ya karşı başlatılacak büyük taarruzun ciddi riskleri hakkında Ukrayna tarafına görüş bildirdi.
Batı’dan gelen yardımı azaltıcı sonuç doğurması dışında, büyük taarruzun Ukrayna için başka riskleri de var. 15 ayı geride bırakan savaş sonunda Ukrayna ordusu ciddi asker gücü sıkıntısı yaşıyor. Taarruzda yeni ve büyük zaiyatlar söz konusu olursa, dayanma sınırları zorlanabilir.
Savaşın ilk gününden itibaren Batı medyası, Rusya’nın aşırı derecede yüksek ve Ukrayna ordusunun kayıplarından misliyle daha fazla zaiyat verdiği haberleri yaydı.
Bu dezenformasyonun doğru olmadığını defalarca yazdık. Şimdi ilginç bir şekilde, bizzat Amerikan istihbarat kaynaklarından sızan bilgiler bunu teyit ediyor.
Kısa süre önce medyaya düşen ‘Pentagon belgeleri’ verilerine göre Ukrayna’nın zaiyatı 124,500-131,000, Rusya’nın zaiyatı 189,500-223,000 arasında tahmin ediliyor.
Bunlar ABD’nin değişik istihbarat örgütlerinin kendi hükümetine sunduğu bilgiler. Kayıplar her iki taraf için korkunç derecede yüksek; Rusya’nın zaiyatı ortalama %61 daha fazla.
Savaşta genel kural saldıran tarafın daha yüksek zaiyat vermesidir. Savaşın büyük bölümünde Rusya saldıran, Ukrayna savunan taraf oldu. O açıdan bakılırsa, Ukrayna’ya kıyasla Rusya’nın aşırı yüksek zaiyat vermediği ortada.
Buna karşılık Rusya’nın nüfusu 3,2 kat daha fazla ve yaklaşık o nispette daha geniş asker havuzuna sahip. Rusya’nın savaşın son döneminde izlediği ‘yıpratma savaşı’ stratejisi ile uzun dönemde Ukrayna’nın askeri gücünü çökertme hedefi, büyük ölçüde bu sayılar üzerine kurulu.
Zaiyat verileri ve saldırı sırsında ciddi kayıplar verme riski belli ki Ukrayna’nın büyük taarruzu ertelerken dikkate aldığı önemli bir husus oldu.
İyi haber alma kanallarına sahip Politico, Biden yönetimi içindeki çok sayıda kaynağa dayandırdığı haberde şimdi değişik senaryolar üzerinde çalışıldığını yazdı.
Habere göre Beyaz Saray’ın üzerinde durduğu senaryolardan biri, Ukrayna sorununu “dondurulmuş krize” dönüştürmek. Çünkü Beyaz Saray içinde “yaklaşan karşı taarruzun Rusya için öldürücü darbe oluşturmayacağı hakkında giderek güçlenen bir kanaat var.”
Başarısızlık beklentisinin kibar dille ifade edilmiş şekli.
Dondurulmuş krizin en bilinen örneği Kore. Ateşkes anlaşması yapıldı, ülke Kuzey ve Güney Kore olarak ikiye ayrıldı, ama 1950’lerden bu yana henüz barış anlaşması imzalanmış değil. Savaş hukuken devam ediyor.
Bu arada ABD Genelkurmak Başkanı General Mark Milley’in çarpıcı açıklamasına işaret edelim: “Savaş müzakere masasında son bulacak, ne Rusya ne Ukrayna amacına ulaşacak.”
ABD’nin hedefi Rusya’ya diz çöktürmekti, acaba vaz mı geçti?
Batı medyasında ‘Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sonuç vermedi’ mealinde çıkan haber ve yorumlara artık giderek daha sık rastlanıyor. Batılı seçkinlerin en saygın yayınlarından ‘The Spectator’ dergisinde 13 Mayıs tarihli bir değerlendirmenin başlığı şöyle: Rusya’ya karşı ekonomik savaşın çuvallama nedenleri.
Biraz tebessüm ederek okudum. Adeta savaşın ilk günlerinden beri bizim yazdıklarımızı özetlemiş. O günlerde Batı medyası Rus ekonomisinin nasıl çökeceğini anlatıyor, bizim aydınlarımızın çoğu papağan gibi tekrarlıyordu.
Avrupa’da Zelenski’ye en yoğun destek bazı Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerinden geliyor, bunların liderliğini Polonya yapıyor. Şaşırtıcı bir haber onlarla ilgili: Polonya Zelenski’ye artık bir şekilde savaşı bitir, gerekirse istifa etmenin bir yolunu bul demiş.
Olası bir ateşkes veya barış anlaşması durumunda Zelenski’nin koltuğunda oturabilmesi zor. Hatta hayatı bile Ukraynalı milliyetçilerin tehdidi altında olabilir.
Mart 2022’de Antalya barış anlaşmasını, Amerika’nın telkin ve baskılarına teslim olarak bozdu. O günden sonra Ukrayna büyük toprak parçaları kaybetti – ve ütüne on binlerce şehit verdi. Hesabı kim verecek?
Henüz teyit edilmeyen başka bir habere göre CIA tarafından Zelenski’ye daha somut öneriler yapılmış: İstifa et, İtalya’da rahat bir emeklilik hayatı sürdürmen için sana her türlü desteği verelim. Zelenski reddetmiş.
Son sürpriz Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Rasmussen’den geldi: Eğer Ukrayna Rusya ile barış görüşmelerinin zamanı geldi diye düşünüyorsa, Danimarka o görüşmelere temmuz ayında ev sahipliği yapmaya hazırdır.”
O görüşmelere “Hindistan, Brezilya, Çin gibi ülkelerin” katılımı da gerekecekmiş.
Danimarka Dışişleri Bakanı’nın böyle bir açıklamayı Washington’dan yeşil ışık almadan yapması imkansız.
Neler oluyor?
Washington, barış yapılsın dedikleri için düne kadar kem gözle baktığı ülkelerin şimdi katkısını mı istiyor?
Sürpriz gelişmeler önümüzdeki haftalarda netleşsin, söyleyecek çok şey var. Ama gelişmeler Ukrayna için hayra alamet değil.
Ukrayna krizinden çıkarılacak çok ders var.
Bunlardan biri, bir milletin kaderini asla başka devletlere teslim edecek şekilde hareket etmemesi.
( Kaynak )
">Bizim seçimlere yoğunlaştığımız şu günlerde Ukrayna’da şaşırtıcı haberler geliyor.
Gelen işaretler, Batı’nın yoğun şekilde yeni ve değişik seçenekleri tarttığını, karar verme noktasında belirsizlik içine düştüğünü gösteriyor.
Tabii bunlar sadece başlangıç işaretleri. Önümüzdeki haftalarda belirsizliğin ne yöne doğru evrileceğini daha iyi göreceğiz.
Ukrayna’nın aylardır konuşulan büyük bahar taarruzunu mayıs içinde başlatması bekleniyordu. İlk sürpriz Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’den geldi. Büyük taarruzun yakında başlamayacağını, önce Ukrayna ordusunun askeri yeteneğini daha da güçlendirmek istediklerini açıkladı.
Halbuki NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Ukrayna’ya vaat edilen silah ve askeri malzemenin %98’ini teslim ettiklerini söylemişti.
Batı’da pek çok çevre aylardır büyük Ukrayna saldırısını konuşuyor ve bunun Rusya’ya “öldürücü son darbe” olabileceğini söylüyordu. Ne oldu?
Acaba Zelenski aldatmaca peşinde mi? Yakında saldırı yok havası pompalayarak, uzun cephe hattı boyunca savunma önlemleri oluşturan Rus ordusunda gevşeme yaratıp ani bir saldırı mı yapılacak? Bu ihtimal zayıf görünüyor.
Batı’dan akan muazzam desteğe rağmen, Ukrayna muhtemelen risk almaktan kaçınıyor.
Çünkü Ukrayna’nın büyük taarruzu muhakkak dikkat çekici bir zafere taşıması gerekiyor. Mesela Kırım’ın alınmasa bile kuşatılması veya Ukrayna ordusunun Azak Denizi’ne inmesi gibi.
Aksi takdirde Batı’dan gelen yardımların yüksek düzeyde sürmesi zor. Taarruzun yenişmezlikle sonuçlanması hatta küçük toprak kazanımları dahi Batı’yı ikna etmeye yetmeyebilir, askeri ve ekonomik destek düşebilir.
Tabii bir de üçüncü ve felaket anlamına gelebilecek ihtimal var. Taarruz başarısızlık ve büyük kayıplarla sonuçlanırsa, Rusya’nın karşı saldırıya geçerek ağır darbeler vurması.
Zelenski erteleme kararını kuşkusuz Ukrayna ordusu kurmaylarına danışarak aldı. Ukraynalı komutanların Amerikalılarla yakın çalışma içinde olduğunu biliyoruz. Savaş ve harekât planlarını beraber yapıyorlar. Amerika’nın elinde, Rusya’nın askeri yetenekleri ve sahadaki konuşlanmaları hakkında geniş istihbarat var.
Büyük olasılıkla Amerikalı komutanlar, Rusya’ya karşı başlatılacak büyük taarruzun ciddi riskleri hakkında Ukrayna tarafına görüş bildirdi.
Batı’dan gelen yardımı azaltıcı sonuç doğurması dışında, büyük taarruzun Ukrayna için başka riskleri de var. 15 ayı geride bırakan savaş sonunda Ukrayna ordusu ciddi asker gücü sıkıntısı yaşıyor. Taarruzda yeni ve büyük zaiyatlar söz konusu olursa, dayanma sınırları zorlanabilir.
Savaşın ilk gününden itibaren Batı medyası, Rusya’nın aşırı derecede yüksek ve Ukrayna ordusunun kayıplarından misliyle daha fazla zaiyat verdiği haberleri yaydı.
Bu dezenformasyonun doğru olmadığını defalarca yazdık. Şimdi ilginç bir şekilde, bizzat Amerikan istihbarat kaynaklarından sızan bilgiler bunu teyit ediyor.
Kısa süre önce medyaya düşen ‘Pentagon belgeleri’ verilerine göre Ukrayna’nın zaiyatı 124,500-131,000, Rusya’nın zaiyatı 189,500-223,000 arasında tahmin ediliyor.
Bunlar ABD’nin değişik istihbarat örgütlerinin kendi hükümetine sunduğu bilgiler. Kayıplar her iki taraf için korkunç derecede yüksek; Rusya’nın zaiyatı ortalama %61 daha fazla.
Savaşta genel kural saldıran tarafın daha yüksek zaiyat vermesidir. Savaşın büyük bölümünde Rusya saldıran, Ukrayna savunan taraf oldu. O açıdan bakılırsa, Ukrayna’ya kıyasla Rusya’nın aşırı yüksek zaiyat vermediği ortada.
Buna karşılık Rusya’nın nüfusu 3,2 kat daha fazla ve yaklaşık o nispette daha geniş asker havuzuna sahip. Rusya’nın savaşın son döneminde izlediği ‘yıpratma savaşı’ stratejisi ile uzun dönemde Ukrayna’nın askeri gücünü çökertme hedefi, büyük ölçüde bu sayılar üzerine kurulu.
Zaiyat verileri ve saldırı sırsında ciddi kayıplar verme riski belli ki Ukrayna’nın büyük taarruzu ertelerken dikkate aldığı önemli bir husus oldu.
İyi haber alma kanallarına sahip Politico, Biden yönetimi içindeki çok sayıda kaynağa dayandırdığı haberde şimdi değişik senaryolar üzerinde çalışıldığını yazdı.
Habere göre Beyaz Saray’ın üzerinde durduğu senaryolardan biri, Ukrayna sorununu “dondurulmuş krize” dönüştürmek. Çünkü Beyaz Saray içinde “yaklaşan karşı taarruzun Rusya için öldürücü darbe oluşturmayacağı hakkında giderek güçlenen bir kanaat var.”
Başarısızlık beklentisinin kibar dille ifade edilmiş şekli.
Dondurulmuş krizin en bilinen örneği Kore. Ateşkes anlaşması yapıldı, ülke Kuzey ve Güney Kore olarak ikiye ayrıldı, ama 1950’lerden bu yana henüz barış anlaşması imzalanmış değil. Savaş hukuken devam ediyor.
Bu arada ABD Genelkurmak Başkanı General Mark Milley’in çarpıcı açıklamasına işaret edelim: “Savaş müzakere masasında son bulacak, ne Rusya ne Ukrayna amacına ulaşacak.”
ABD’nin hedefi Rusya’ya diz çöktürmekti, acaba vaz mı geçti?
Batı medyasında ‘Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sonuç vermedi’ mealinde çıkan haber ve yorumlara artık giderek daha sık rastlanıyor. Batılı seçkinlerin en saygın yayınlarından ‘The Spectator’ dergisinde 13 Mayıs tarihli bir değerlendirmenin başlığı şöyle: Rusya’ya karşı ekonomik savaşın çuvallama nedenleri.
Biraz tebessüm ederek okudum. Adeta savaşın ilk günlerinden beri bizim yazdıklarımızı özetlemiş. O günlerde Batı medyası Rus ekonomisinin nasıl çökeceğini anlatıyor, bizim aydınlarımızın çoğu papağan gibi tekrarlıyordu.
Avrupa’da Zelenski’ye en yoğun destek bazı Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerinden geliyor, bunların liderliğini Polonya yapıyor. Şaşırtıcı bir haber onlarla ilgili: Polonya Zelenski’ye artık bir şekilde savaşı bitir, gerekirse istifa etmenin bir yolunu bul demiş.
Olası bir ateşkes veya barış anlaşması durumunda Zelenski’nin koltuğunda oturabilmesi zor. Hatta hayatı bile Ukraynalı milliyetçilerin tehdidi altında olabilir.
Mart 2022’de Antalya barış anlaşmasını, Amerika’nın telkin ve baskılarına teslim olarak bozdu. O günden sonra Ukrayna büyük toprak parçaları kaybetti – ve ütüne on binlerce şehit verdi. Hesabı kim verecek?
Henüz teyit edilmeyen başka bir habere göre CIA tarafından Zelenski’ye daha somut öneriler yapılmış: İstifa et, İtalya’da rahat bir emeklilik hayatı sürdürmen için sana her türlü desteği verelim. Zelenski reddetmiş.
Son sürpriz Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Rasmussen’den geldi: Eğer Ukrayna Rusya ile barış görüşmelerinin zamanı geldi diye düşünüyorsa, Danimarka o görüşmelere temmuz ayında ev sahipliği yapmaya hazırdır.”
O görüşmelere “Hindistan, Brezilya, Çin gibi ülkelerin” katılımı da gerekecekmiş.
Danimarka Dışişleri Bakanı’nın böyle bir açıklamayı Washington’dan yeşil ışık almadan yapması imkansız.
Neler oluyor?
Washington, barış yapılsın dedikleri için düne kadar kem gözle baktığı ülkelerin şimdi katkısını mı istiyor?
Sürpriz gelişmeler önümüzdeki haftalarda netleşsin, söyleyecek çok şey var. Ama gelişmeler Ukrayna için hayra alamet değil.
Ukrayna krizinden çıkarılacak çok ders var.
Bunlardan biri, bir milletin kaderini asla başka devletlere teslim edecek şekilde hareket etmemesi.
( Kaynak )