Türk siyasetinin bir bacağının aksadığını hepimiz biliyoruz. Maalesef Türk siyasetinin sol bacağı ciddi bir felç geçirmiş durumda. İster köklerine inin, ister lider kadrosuna bağlayın bu gerçek değişmeyecek.
Türk siyasetinin sol bacağı, yani CHP, AKP’yi iktidardan edebilecek bir siyasi çabanın içerisinde değil. Açıkçası buna gücünün de yetmediğini hepimiz görüyoruz.
Bugünkü siyasi iktidarın başarısı örgütçülükte gizlidir. Daha çok ve ekip halinde çalışmak, kazanılan her ne ise ekip halinde bölüşmek, herkesin sonunda memnun ayrılacağı bir yorgunluğa gönül koyması ancak ekip ruhu ile sağlanabilir.
Mevcut CHP ekip ruhunu yitirmiş görünüyor. Büyük umutlarla başkanlığa gelen Kılıçdaroğlu kendisinden bekleneni veremedi. Kişisel bir hırs içerisinde, çok koşuyor, uğraşıyor, istekleri, hedefleri var ama bu tempo kendisine iktidar getirmeyecek gibi görünüyor.
Uzun zaman önce yazdığım bir yazının başlığı “AKP’nin yanlışları CHP’yi iktidara taşıyor” şeklindeydi. AKP bunca yıldır yanlışlar yapmasına rağmen CHP bir türlü bu yanlışları kendisine iktidar avantaja çeviremedi. Tam tersi CHP’nin yanlışları AKP’yi iktidarda tuttu!
Seçimlerde örgütçülük önemlidir
Sadece iktidarı hayal ederek kazanılmaz iktidar! Çalışmak, aç kalmak, uykusuz kalmak, fedakarlık yapmayı gerektirir. Seçim kazanmak örgüt işidir. Sadece genel başkanın koşturması, istemesi iktidarın kazanılmasını sağlamaz. Kendine bağlı, kazanmayı isteyen bir ekip kurmak şarttır.
İşte bu noktada Mustafa Sarıgül faktörü ortaya çıkıyor. Ben Mustafa Sarıgül’ü tavrı, davranışları, örgütlenme biçimi, siyasi geçmişi, konuşmalarından hareketle Başbakan Erdoğan’ın solcusu olarak görüyorum!
AKP’nin tüzüğü gereği başbakan Erdoğan’ın tekrar başbakanlığa aday ol(a)mayacağından ötürü siyasi rakipleri bu durumu en iyi şekilde kullanacaktır. Bu durumu lehine çevirecek tek kişi Sarıgül gibi görünüyor. Şimdiden çalışmalara başladığını görüyoruz.
Seçmen tercihleri
Türkiye muhafazakar bir ülke. Gelmiş geçmiş seçimler incelendiğinde sağ-muhafazakar tabanın sürekli sayısal çoğunlukta olduğu bir gerçek. Ama tüm bunlara rağmen sağ kanatta siyaset yapan partiler de sayıca çoklardı. Ta ki 2002 seçimlerine kadar.
2002 seçimlerinde AKP tüm sağ seçmeni kendisine topladı ve bu toplanış ANAP, DYP gibi son dönemde sağ tabandan en çok nemalanan partileri tarihin çöplüğüne yolladı. Sağ seçmen ve belli oranda sol seçmen sandıkta hiç zorlanmadan oyunu AKP logosunun altına basabiliyor. Peki, sol seçmen önümüzdeki seçimlerde oyunu kime verecek? İşte bu sorunun cevabı yine net değil!
Şimdi sol partiler için tek rakip var üç dönemdir tek başına olmasına rağmen girdiği seçimleri kazanan Adalet ve Kalkınma Partisi! Bir anlamda sol partilere ve sol siyasetçilere rol model olmalıdır AKP. Bu başarının nasıl elde edildiği araştırılmalı ve öncelikle CHP tarafından sola adapte edilerek seçimlerde uygulanmalıdır.
Yoksa bir seçimden sonra daha “halk bizi anlamadı” şarkısını söylemeye devam ederler. Oysa halk anlamıyorsa suç birazda halka bir türlü anlatmayı beceremeyenlerde değil midir?
İktidara giden yol yerel seçimlerden geçer.
Çünkü yerel kadroların başarısı bir sonraki seçim olan genel seçimlerde halka ipuçları verir.
Bu ipuçlarını yerel iktidarlar hazırlarlar. Gerek başarılı çalışmaları, gerekse yerel iktidarın sağladığı diğer avantajlar genel seçimler için önemli başka avantajlar yaratır. Peki, CHP elinde bulundurduğu belediye başkanlıklarında “geleceğe dair” çalışmalar içerisinde mi?
İstanbul gibi bir şehirde Büyükşehir başkanlığını kazanamamak partiye ciddi bir moral bozukluğu yaratmıyor mu? Sahi İstanbul belediyesi nasıl kazanılacak, CHP’nin bu konuda bir çalışması var mı? Yoksa klasik zihniyetle seçim başladığı zaman mı başlayacak seçim çalışmaları?
Her seçimde aynı rakibine yenilen ama yenilen pehlivan güreşe doymaz edasıyla “bir daha” diyen Murat Karayalçın’dan başka aday çıkaramıyor mu Ankara’da? Mersin gibi sosyal demokrasinin kalesi diye anılan bir şehir pislik ve bakımsızlık içerisindeyken Mersinli sırf inat uğruna başka partiye oyunu vermez mi? İktidarı hedefleyen bir parti için Mersin’in kaybedilmesi ciddi bir yara değil midir?
Antalya da, İzmir’de sular hiç durulmuyorken, kısacası, buraların tekrar kazanılma durumu bile tehlikedeyken CHP’nin iktidar yolu yerel seçimlerden geçebilir mi? Ya da CHP neden iktidar olamıyor sorusunun cevabı bu küçük notlarda gizli olabilir mi?
www.twitter.com/yolagiden
">
Türk siyasetinin bir bacağının aksadığını hepimiz biliyoruz. Maalesef Türk siyasetinin sol bacağı ciddi bir felç geçirmiş durumda. İster köklerine inin, ister lider kadrosuna bağlayın bu gerçek değişmeyecek.
Türk siyasetinin sol bacağı, yani CHP, AKP’yi iktidardan edebilecek bir siyasi çabanın içerisinde değil. Açıkçası buna gücünün de yetmediğini hepimiz görüyoruz.
Bugünkü siyasi iktidarın başarısı örgütçülükte gizlidir. Daha çok ve ekip halinde çalışmak, kazanılan her ne ise ekip halinde bölüşmek, herkesin sonunda memnun ayrılacağı bir yorgunluğa gönül koyması ancak ekip ruhu ile sağlanabilir.
Mevcut CHP ekip ruhunu yitirmiş görünüyor. Büyük umutlarla başkanlığa gelen Kılıçdaroğlu kendisinden bekleneni veremedi. Kişisel bir hırs içerisinde, çok koşuyor, uğraşıyor, istekleri, hedefleri var ama bu tempo kendisine iktidar getirmeyecek gibi görünüyor.
Uzun zaman önce yazdığım bir yazının başlığı “AKP’nin yanlışları CHP’yi iktidara taşıyor” şeklindeydi. AKP bunca yıldır yanlışlar yapmasına rağmen CHP bir türlü bu yanlışları kendisine iktidar avantaja çeviremedi. Tam tersi CHP’nin yanlışları AKP’yi iktidarda tuttu!
Seçimlerde örgütçülük önemlidir
Sadece iktidarı hayal ederek kazanılmaz iktidar! Çalışmak, aç kalmak, uykusuz kalmak, fedakarlık yapmayı gerektirir. Seçim kazanmak örgüt işidir. Sadece genel başkanın koşturması, istemesi iktidarın kazanılmasını sağlamaz. Kendine bağlı, kazanmayı isteyen bir ekip kurmak şarttır.
İşte bu noktada Mustafa Sarıgül faktörü ortaya çıkıyor. Ben Mustafa Sarıgül’ü tavrı, davranışları, örgütlenme biçimi, siyasi geçmişi, konuşmalarından hareketle Başbakan Erdoğan’ın solcusu olarak görüyorum!
AKP’nin tüzüğü gereği başbakan Erdoğan’ın tekrar başbakanlığa aday ol(a)mayacağından ötürü siyasi rakipleri bu durumu en iyi şekilde kullanacaktır. Bu durumu lehine çevirecek tek kişi Sarıgül gibi görünüyor. Şimdiden çalışmalara başladığını görüyoruz.
Seçmen tercihleri
Türkiye muhafazakar bir ülke. Gelmiş geçmiş seçimler incelendiğinde sağ-muhafazakar tabanın sürekli sayısal çoğunlukta olduğu bir gerçek. Ama tüm bunlara rağmen sağ kanatta siyaset yapan partiler de sayıca çoklardı. Ta ki 2002 seçimlerine kadar.
2002 seçimlerinde AKP tüm sağ seçmeni kendisine topladı ve bu toplanış ANAP, DYP gibi son dönemde sağ tabandan en çok nemalanan partileri tarihin çöplüğüne yolladı. Sağ seçmen ve belli oranda sol seçmen sandıkta hiç zorlanmadan oyunu AKP logosunun altına basabiliyor. Peki, sol seçmen önümüzdeki seçimlerde oyunu kime verecek? İşte bu sorunun cevabı yine net değil!
Şimdi sol partiler için tek rakip var üç dönemdir tek başına olmasına rağmen girdiği seçimleri kazanan Adalet ve Kalkınma Partisi! Bir anlamda sol partilere ve sol siyasetçilere rol model olmalıdır AKP. Bu başarının nasıl elde edildiği araştırılmalı ve öncelikle CHP tarafından sola adapte edilerek seçimlerde uygulanmalıdır.
Yoksa bir seçimden sonra daha “halk bizi anlamadı” şarkısını söylemeye devam ederler. Oysa halk anlamıyorsa suç birazda halka bir türlü anlatmayı beceremeyenlerde değil midir?
İktidara giden yol yerel seçimlerden geçer.
Çünkü yerel kadroların başarısı bir sonraki seçim olan genel seçimlerde halka ipuçları verir.
Bu ipuçlarını yerel iktidarlar hazırlarlar. Gerek başarılı çalışmaları, gerekse yerel iktidarın sağladığı diğer avantajlar genel seçimler için önemli başka avantajlar yaratır. Peki, CHP elinde bulundurduğu belediye başkanlıklarında “geleceğe dair” çalışmalar içerisinde mi?
İstanbul gibi bir şehirde Büyükşehir başkanlığını kazanamamak partiye ciddi bir moral bozukluğu yaratmıyor mu? Sahi İstanbul belediyesi nasıl kazanılacak, CHP’nin bu konuda bir çalışması var mı? Yoksa klasik zihniyetle seçim başladığı zaman mı başlayacak seçim çalışmaları?
Her seçimde aynı rakibine yenilen ama yenilen pehlivan güreşe doymaz edasıyla “bir daha” diyen Murat Karayalçın’dan başka aday çıkaramıyor mu Ankara’da? Mersin gibi sosyal demokrasinin kalesi diye anılan bir şehir pislik ve bakımsızlık içerisindeyken Mersinli sırf inat uğruna başka partiye oyunu vermez mi? İktidarı hedefleyen bir parti için Mersin’in kaybedilmesi ciddi bir yara değil midir?
Antalya da, İzmir’de sular hiç durulmuyorken, kısacası, buraların tekrar kazanılma durumu bile tehlikedeyken CHP’nin iktidar yolu yerel seçimlerden geçebilir mi? Ya da CHP neden iktidar olamıyor sorusunun cevabı bu küçük notlarda gizli olabilir mi?
www.twitter.com/yolagiden