Soğuk Savaş’a Dönüş :
Ukrayna muhalefet lideri Yushchenko’nun zehirlendiği geçtiğimiz hafta Viyana’da belgelendi. İktidar zehirlenme olayını kesinlikle red etti ve siyasi proraganda malzemesi olarak kullanıldığını belirtti. Ukrayna’da ki seçimler Karadeniz havzası ve Türkiye’nin kuzeyinin 21. yüzyılda şekillenmesi açısından büyük önem taşımakta. Bu hafta bu konuyu analiz etmek istiyorum. Ne ki önce izninizle değişik yaş gruplarının okuduğu analizlerime perspektif kazandırmak için önce kısa bir tarih turu yapmakta yarar görüyorum.
Belki hatırlarsınız, Latin Amerika’nın en kuzey ülkesi Şili’de Marksist lider Allende 1970 yılında seçimleri kazanıp, demokratik bir şekilde iktidara gelince ABD derhal harekete geçmişti.
CIA ve Pentagon bağlantılı Şili Silahlı Kuvvetleri , Allende’yi devirdi. Şili Hava Kuvvetlerine bağlı jetlerin, Cumhurbaşkanlığı Köşkünün bombalamasının görüntülerini kim unutabilir. Sonunda Allende ölü bulunmuştu. Amerika’nın o günkü darbe mantığı ve askeri müdahalesinin nedeni net ve kesindi ; ABD’nin ‘arka bahçesi’ ve semti olan Latin Amerika’da Komünistlere hayat yoktu !
İki Eski Düşman Tam Dost Olurken :
Rusya Federasyonu Başkanı Putin ile ABD Başkanı Bush’un terorizm konusunda
Uzlaşarak bulunan ortak zeminde ilişkileri yumuşamaya başlamıştı. Son iki yıldır Amerika’nın Al-Kaide terörü korkusu, Rusya’nın Çeçen saldılarından zarar görmesi iki ülkeyi birbirine yakınlaştırdı. Ayrıca petrol alanında işbirliği yakınlaşmayı pekiştirdi. ABD’nin Orta Doğu petrolünden bağımsız kaynaklara yönelme çabası Rusya petrolünün ABD için önemli bir kaynak olmasını sağladı. ( Bkz. Petrol’de Son Tango analizi)
Ukrayna’da patlak veren gelişmelerden sonra iki ülke arasında yaşanan bahar havası birden bire kayboldu. Rusya’nın Ukrayna ile ilgili verdiği mesajlar sert ve saldırgan karaktere büründü. Şu anda ABD’nin başkenti Washington’da, Beyaz Saray, Pentagon, Dış İşleri ve CIA’de yapılan analizler, Putin’in Ukrayna konusuda tavrının ne olacağı konusunda yoğunlaşmış durumda. Rusya’nın kullandığı ifadelerin ‘kuru sıkı’ atışlar mı yoksa ‘soğuk savaş’ günlerine dönüş mü olduğu sorusu gündemde.
Putin’in ‘Anaç Rusya’ da ki Demir Yumruğu :
Rusya iç politikasında Putin giderek kontrolü eline geçirmekte. Putin sistematik bir şekilde demokratik ve şeffaf toplum ögelerinin teker teker kökünü kurutmakta.
Önce ‘oligarşik komprodorlar’ denilen grubu susturan Putin, arkadan medyaya yöneldi.
Bütün medya kuruluşlarında Putin ve Kremlin denetimi ele geçirdi. Gazetelerin editörleri haftada bir Kremlin’de toplanıp manşetlerin ve haberlerin neler olacağına karar veriyorlar. TV ekranlarında kimlerin gözükeceği önceden tespit ediliyor. Hiç bir canlı yayına yer verilmiyor. Putin, Rus siyasi partilerinin zaaflarını kullanarak parlementoda dizginleri eline geçirmiş durumda. Okullarda ‘Ortodoks Hristiyanlık’ eğitimi ve Rus milliyetçiliği zorunlu müfredat. Rusya’nin etnik mozaiği vb konular tabulaşmış durumda. Kremlin’in dışında hiç bir aykırı ve değişik görüşe, yazıya ve yayına fırsat verilmiyor. Bu kurallara uymuyanlar ‘bölücü ve vatan haini’ olarak cezalandırılıyor. Putin adeta sivil giyimli çağdaş Rus Çarı görünümünde. Bugünlerde Moskova’nın merkezi yönetimi yıllar önceki Ankara’nın tek partili demokrasi dönemini hatırlatıyor.
Ukranya : Rusya’nın Yumuşak Karnı
Tarihe baktığımızda Osmanlı-Rus savaşlarının çoğunun bugünkü Ukrayna topraklarında yer aldığını görmekteyiz. Kırım savaşından meşhur ‘magazinleştirilmiş’ Prut savaşına kadar bir çok kritik çarpışma Ukrayna ovalarında ve kıyılarında geçmiştir. O dönemin iki büyük gücü, Osmanlı ve Rus devletleri arasında Karadeniz havzasının ve Orta Avrupa’nin kontrolu için yapılan mücadelenin Ukrayna topraklarında yaşanmış olması rastlantı değildir.
Ukrayna, Batıda Karpat dağlarından, Polonya, Macaristan,Slovakya ve Romanya’nın birleştiği bölgeden, yani Orta Avrupa’nın kalbinden, Doğu’da Don nehrinin kıyılarına, yani Rusya’nın bağrına kadar uzanmaktadır. Batıdan Doğuya 1300 km. uzunluğundaki bu taşınmaz, Rusya ve Beyaz Rusya’nın yumuşak karnını sarmaktadır. Ukrayna’nin doğu sınırından Moskova 450 km, Volgograd ( Nazi ordularının durdurulduğu eski Stalingrad ) sadece 300 km.uzaklıktadır. Ayrıca Karadeniz kuzey sahilinin büyük bölümü ve Kırım yarım adasının tamamı Ukrayna’ya aittir.
Değerli okurlar işte Ukrayna’da sizlere demokratik devrim, ‘orange’ ayaklanma, demokrasiye geçiş, temiz topluma dönüş gibi Batı kaynaklı medya habelerinden aktarılan Ukranya seçimlerinin ardında yatan esas mücadele, Ukrayna’nın Rusya için hayati önem taşıyan coğrafyasının kontrolü mücadelesidir.
Batı’nın Bıçağı Rusya’nın Kemiğine Dayandı :
Sovyetlerin çöküşünden sonra ekonomik açıdan zayıf ve güçsüz kalan Ruslar bugüne kadar NATO’nun doğuya doğru genişlemesine ‘dur’ demediler ya da diyemediler.
Batı yanlısı Ukrayna mualefet lideri eğer iktidara gelirse Ukrayna’yı NATO’ya üye yapacağını belirtti.
Yukarıda sözünü ettiğimiz coğrafi konumundan dolayı, Rusya, Ukrayna’nın NATO’ya girmesini asla kabul edemez. Tarihin en vuruşkan ordularından olan ve ‘Blitzkrieg’ deyimini strateji literatürüne yerleştiren Hitler’in askeri gücü, büyük mücadele ve zaiyat vererek Stalingrad’a ulaşabilmişti. Modern çağda, Rus topraklarına en derinlemesine girmiş ve en ileri noktaya ulaşabilmiş Alman ordularına Stalingrad’a ulaşmanın ne kadar pahalıya patladığı tarihi bir gerçektir. Almanların bu deneyiminden sonra, muhtemel bir savaşın henüz ilk gününde NATO güçlerini Stalingrad’ın sadece 300 km ötesinde görmek isteyen hiç bir Rus siyasetçisi ve generali tanımıyorum.
Soğuk savas sonrası Polonya, Bulgaristan, Romanya ve Gürcistan’da kolayca Batı’ya yakın iktidarların koltuğa oturduğunu gören ABD, Ukrayna’da bu kadar Rus direnci ile karşılaşacağını tahmin edememişti. Batı Rusya’nın tahammül sınırına ulaştı.
Ukrayna’nın NATO Üyeliği Rusya Federasyonu’nun Sonu Olabilir :
Globalleşmenin getirdiği dinamikler, Kazakistan ve Türk Cumhuriyetleri ile Amerika arasında yoğun ekonomik ilişkiler yarattı. Diğer yandan Kırgizistan, Üzbekistan ve Afganistan’a Amerikan askeri güçleri yerleştirildi. Bu jeo-politik tabloya birde Trans-Kafkasya’da Gürcistan ve Azerbeycan üzerinden giderek artan Amerikan etkisi eklenince, Rusya’nın kendi güney bölgesinde ve Kafkaslarda etki alanı daraltılmış oldu. Rusya’nın nüfuz kullanma alanı pratikte 500 km genişliğinde Volgograd ( Stalingrad) koridoruna indirgenmiş bulunmakta. NATO’nun Ukrayna’yı üye yapması halinde Odesa ve Kırım’da açılacak deniz üstleri ile Karadeniz Amerikan gölü haline dönüşebilir.
Bu şartlarda Moskova’nın, Rus Federasyonu’nun ‘otonom’ ve yarı bağımsız üyelerini oluşturan, Çeçenistan,Tataristan, Başkodistan gibi ükelerin ‘merkez-kaç’ kuvvetine kapılmasını önlemesi, imkansızlaşır. Gorbaçevin başına gelen ‘kopmalar’ın ikinci ‘dalgası’ Putin’in kaderi olabilir.
Moskova ve Putin bu tür muhtemel senaryoların farkındadır. Ukrayna seçimlerinin sonucu Rusya için ulusal güvenlik meselesidir. Ruslar bağımsız ve batı ile ekonomik ilişkiler içinde olan bir Ukranya kabul edebilirler. Ancak NATO üyesi bir Ukrayna Rusya için asla kabul edilemez bir durumdur. Avrupa ve Amerika Ukrayna’da Rusların sinir uçlarına ulaşmıştır. Avrupa ‘Çizmeden yukarı’ çıktığını fark etmiştir ancak ABD durumun henüz farkında değildir. Amerika Rusya’yı kuşatma oyununa domino oynar gibi devam etmektedir. Amerika’nın kafasında sıradaki taş Moldova’dır.
Geçtiğimiz günlerde Hindistanı ziyaret eden Rus Savunma bakanı Amerika’nın Afganistan’daki tutumu eleştirmiş ve Amerika’ya terörizmle mücadele konusunda zorluk çıkara bileceklerini belirtmiştir.
Öte yandan Putin, Rusya’nın yeni model kıtalararası balistik füzeler üretimine başlayacağını belirtmiştir. Bu tür demeçler Rusya’nın Ukrayna konusunda ciddi tutumunun sinyalleridir. Ukrayna’da yenilenecek seçimler Rusya icin demokratikleşme filan değil, Rusya’nın hayatta kalma mücadelesidir. Rusya Ukrayna’nin NATO üyeliği konusunda Batı’dan garanti almadan Ukrayna seçimlerinden elini çekmez.Seçimlerde sonra bile Ukrayna’da Rusların açık ve gizli faaliyetleri durmaz. Geçmişte Amerika’nın Şili’de Allende’ye düzenlediği darbe ile Ukrayna’da muhalefet liderinin zehirlenmesi arasında parallelik bulunmaktadır.
Karadeniz’in Güney Sınırındakı Türkiye :
Değerli okurlar analizlerimizin sonunda konunun Türkiye açısından ne ifade ettiğine kısaca değinmek gelenek oldu. Bu haftada geleneği devam ettireceğiz.
Putin’in Ankara ziyaretinden sonra Türk medyasında Putin’in Ukrayna rahatsızlığı konusunda hiç bir yorum çıkmadı. Oysa ki Karadeniz’in güney kıyısı Türkiye’nin kontrolü altında. Putin Trans Kafkasya’da etkisini kaybetmemek için her zaman Türkiye’ye muhtaç. Ayrıca Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde artan Amerikan etkisini ‘nötr’ hale getirmek için Türkiye Rusya’nin ideal partneri. Son olarakta yaşlanan Avrupa’dan ve ‘kraldan kralcı’ Japon’ya dan umudu kesen Ruslar, ülkelerinin Amerika tarafindan Batı’dan, Güney’den, Kafkaslardan ve Orta Asya üzerinden ablukaya alınmasından rahatsız. Çemberin yavaş yavaş daraltılmasından husursuz olan Ruslar üç ülkeyle Amerikan nüfuzunu dengelemek arzusundalar; Çin, Hindistan ve Türkiye. Bu üçlü içinde hem NATO üyesi hem AB üyesi olmaya çalışan tek ülke Türkiye ve bu nedenle müstesna bir yere sahip.
Kamuoyu hacı yolu bekler gibi 17 Aralığı bekliyor.17 Aralık’ta pek bir şey olmayacak. Yaşlı, bezgin ve yorgun Avrupa dağı, minik bir beyaz fare doğuracak. Ukrayna seçimleri ve sonucu önümüzdeki 25 yıl için Türkiye açısından çok daha önemli
Soğuk Savaş’a Dönüş :
Ukrayna muhalefet lideri Yushchenko’nun zehirlendiği geçtiğimiz hafta Viyana’da belgelendi. İktidar zehirlenme olayını kesinlikle red etti ve siyasi proraganda malzemesi olarak kullanıldığını belirtti. Ukrayna’da ki seçimler Karadeniz havzası ve Türkiye’nin kuzeyinin 21. yüzyılda şekillenmesi açısından büyük önem taşımakta. Bu hafta bu konuyu analiz etmek istiyorum. Ne ki önce izninizle değişik yaş gruplarının okuduğu analizlerime perspektif kazandırmak için önce kısa bir tarih turu yapmakta yarar görüyorum.
Belki hatırlarsınız, Latin Amerika’nın en kuzey ülkesi Şili’de Marksist lider Allende 1970 yılında seçimleri kazanıp, demokratik bir şekilde iktidara gelince ABD derhal harekete geçmişti.
CIA ve Pentagon bağlantılı Şili Silahlı Kuvvetleri , Allende’yi devirdi. Şili Hava Kuvvetlerine bağlı jetlerin, Cumhurbaşkanlığı Köşkünün bombalamasının görüntülerini kim unutabilir. Sonunda Allende ölü bulunmuştu. Amerika’nın o günkü darbe mantığı ve askeri müdahalesinin nedeni net ve kesindi ; ABD’nin ‘arka bahçesi’ ve semti olan Latin Amerika’da Komünistlere hayat yoktu !
İki Eski Düşman Tam Dost Olurken :
Rusya Federasyonu Başkanı Putin ile ABD Başkanı Bush’un terorizm konusunda
Uzlaşarak bulunan ortak zeminde ilişkileri yumuşamaya başlamıştı. Son iki yıldır Amerika’nın Al-Kaide terörü korkusu, Rusya’nın Çeçen saldılarından zarar görmesi iki ülkeyi birbirine yakınlaştırdı. Ayrıca petrol alanında işbirliği yakınlaşmayı pekiştirdi. ABD’nin Orta Doğu petrolünden bağımsız kaynaklara yönelme çabası Rusya petrolünün ABD için önemli bir kaynak olmasını sağladı. ( Bkz. Petrol’de Son Tango analizi)
Ukrayna’da patlak veren gelişmelerden sonra iki ülke arasında yaşanan bahar havası birden bire kayboldu. Rusya’nın Ukrayna ile ilgili verdiği mesajlar sert ve saldırgan karaktere büründü. Şu anda ABD’nin başkenti Washington’da, Beyaz Saray, Pentagon, Dış İşleri ve CIA’de yapılan analizler, Putin’in Ukrayna konusuda tavrının ne olacağı konusunda yoğunlaşmış durumda. Rusya’nın kullandığı ifadelerin ‘kuru sıkı’ atışlar mı yoksa ‘soğuk savaş’ günlerine dönüş mü olduğu sorusu gündemde.
Putin’in ‘Anaç Rusya’ da ki Demir Yumruğu :
Rusya iç politikasında Putin giderek kontrolü eline geçirmekte. Putin sistematik bir şekilde demokratik ve şeffaf toplum ögelerinin teker teker kökünü kurutmakta.
Önce ‘oligarşik komprodorlar’ denilen grubu susturan Putin, arkadan medyaya yöneldi.
Bütün medya kuruluşlarında Putin ve Kremlin denetimi ele geçirdi. Gazetelerin editörleri haftada bir Kremlin’de toplanıp manşetlerin ve haberlerin neler olacağına karar veriyorlar. TV ekranlarında kimlerin gözükeceği önceden tespit ediliyor. Hiç bir canlı yayına yer verilmiyor. Putin, Rus siyasi partilerinin zaaflarını kullanarak parlementoda dizginleri eline geçirmiş durumda. Okullarda ‘Ortodoks Hristiyanlık’ eğitimi ve Rus milliyetçiliği zorunlu müfredat. Rusya’nin etnik mozaiği vb konular tabulaşmış durumda. Kremlin’in dışında hiç bir aykırı ve değişik görüşe, yazıya ve yayına fırsat verilmiyor. Bu kurallara uymuyanlar ‘bölücü ve vatan haini’ olarak cezalandırılıyor. Putin adeta sivil giyimli çağdaş Rus Çarı görünümünde. Bugünlerde Moskova’nın merkezi yönetimi yıllar önceki Ankara’nın tek partili demokrasi dönemini hatırlatıyor.
Ukranya : Rusya’nın Yumuşak Karnı
Tarihe baktığımızda Osmanlı-Rus savaşlarının çoğunun bugünkü Ukrayna topraklarında yer aldığını görmekteyiz. Kırım savaşından meşhur ‘magazinleştirilmiş’ Prut savaşına kadar bir çok kritik çarpışma Ukrayna ovalarında ve kıyılarında geçmiştir. O dönemin iki büyük gücü, Osmanlı ve Rus devletleri arasında Karadeniz havzasının ve Orta Avrupa’nin kontrolu için yapılan mücadelenin Ukrayna topraklarında yaşanmış olması rastlantı değildir.
Ukrayna, Batıda Karpat dağlarından, Polonya, Macaristan,Slovakya ve Romanya’nın birleştiği bölgeden, yani Orta Avrupa’nın kalbinden, Doğu’da Don nehrinin kıyılarına, yani Rusya’nın bağrına kadar uzanmaktadır. Batıdan Doğuya 1300 km. uzunluğundaki bu taşınmaz, Rusya ve Beyaz Rusya’nın yumuşak karnını sarmaktadır. Ukrayna’nin doğu sınırından Moskova 450 km, Volgograd ( Nazi ordularının durdurulduğu eski Stalingrad ) sadece 300 km.uzaklıktadır. Ayrıca Karadeniz kuzey sahilinin büyük bölümü ve Kırım yarım adasının tamamı Ukrayna’ya aittir.
Değerli okurlar işte Ukrayna’da sizlere demokratik devrim, ‘orange’ ayaklanma, demokrasiye geçiş, temiz topluma dönüş gibi Batı kaynaklı medya habelerinden aktarılan Ukranya seçimlerinin ardında yatan esas mücadele, Ukrayna’nın Rusya için hayati önem taşıyan coğrafyasının kontrolü mücadelesidir.
Batı’nın Bıçağı Rusya’nın Kemiğine Dayandı :
Sovyetlerin çöküşünden sonra ekonomik açıdan zayıf ve güçsüz kalan Ruslar bugüne kadar NATO’nun doğuya doğru genişlemesine ‘dur’ demediler ya da diyemediler.
Batı yanlısı Ukrayna mualefet lideri eğer iktidara gelirse Ukrayna’yı NATO’ya üye yapacağını belirtti.
Yukarıda sözünü ettiğimiz coğrafi konumundan dolayı, Rusya, Ukrayna’nın NATO’ya girmesini asla kabul edemez. Tarihin en vuruşkan ordularından olan ve ‘Blitzkrieg’ deyimini strateji literatürüne yerleştiren Hitler’in askeri gücü, büyük mücadele ve zaiyat vererek Stalingrad’a ulaşabilmişti. Modern çağda, Rus topraklarına en derinlemesine girmiş ve en ileri noktaya ulaşabilmiş Alman ordularına Stalingrad’a ulaşmanın ne kadar pahalıya patladığı tarihi bir gerçektir. Almanların bu deneyiminden sonra, muhtemel bir savaşın henüz ilk gününde NATO güçlerini Stalingrad’ın sadece 300 km ötesinde görmek isteyen hiç bir Rus siyasetçisi ve generali tanımıyorum.
Soğuk savas sonrası Polonya, Bulgaristan, Romanya ve Gürcistan’da kolayca Batı’ya yakın iktidarların koltuğa oturduğunu gören ABD, Ukrayna’da bu kadar Rus direnci ile karşılaşacağını tahmin edememişti. Batı Rusya’nın tahammül sınırına ulaştı.
Ukrayna’nın NATO Üyeliği Rusya Federasyonu’nun Sonu Olabilir :
Globalleşmenin getirdiği dinamikler, Kazakistan ve Türk Cumhuriyetleri ile Amerika arasında yoğun ekonomik ilişkiler yarattı. Diğer yandan Kırgizistan, Üzbekistan ve Afganistan’a Amerikan askeri güçleri yerleştirildi. Bu jeo-politik tabloya birde Trans-Kafkasya’da Gürcistan ve Azerbeycan üzerinden giderek artan Amerikan etkisi eklenince, Rusya’nın kendi güney bölgesinde ve Kafkaslarda etki alanı daraltılmış oldu. Rusya’nın nüfuz kullanma alanı pratikte 500 km genişliğinde Volgograd ( Stalingrad) koridoruna indirgenmiş bulunmakta. NATO’nun Ukrayna’yı üye yapması halinde Odesa ve Kırım’da açılacak deniz üstleri ile Karadeniz Amerikan gölü haline dönüşebilir.
Bu şartlarda Moskova’nın, Rus Federasyonu’nun ‘otonom’ ve yarı bağımsız üyelerini oluşturan, Çeçenistan,Tataristan, Başkodistan gibi ükelerin ‘merkez-kaç’ kuvvetine kapılmasını önlemesi, imkansızlaşır. Gorbaçevin başına gelen ‘kopmalar’ın ikinci ‘dalgası’ Putin’in kaderi olabilir.
Moskova ve Putin bu tür muhtemel senaryoların farkındadır. Ukrayna seçimlerinin sonucu Rusya için ulusal güvenlik meselesidir. Ruslar bağımsız ve batı ile ekonomik ilişkiler içinde olan bir Ukranya kabul edebilirler. Ancak NATO üyesi bir Ukrayna Rusya için asla kabul edilemez bir durumdur. Avrupa ve Amerika Ukrayna’da Rusların sinir uçlarına ulaşmıştır. Avrupa ‘Çizmeden yukarı’ çıktığını fark etmiştir ancak ABD durumun henüz farkında değildir. Amerika Rusya’yı kuşatma oyununa domino oynar gibi devam etmektedir. Amerika’nın kafasında sıradaki taş Moldova’dır.
Geçtiğimiz günlerde Hindistanı ziyaret eden Rus Savunma bakanı Amerika’nın Afganistan’daki tutumu eleştirmiş ve Amerika’ya terörizmle mücadele konusunda zorluk çıkara bileceklerini belirtmiştir.
Öte yandan Putin, Rusya’nın yeni model kıtalararası balistik füzeler üretimine başlayacağını belirtmiştir. Bu tür demeçler Rusya’nın Ukrayna konusunda ciddi tutumunun sinyalleridir. Ukrayna’da yenilenecek seçimler Rusya icin demokratikleşme filan değil, Rusya’nın hayatta kalma mücadelesidir. Rusya Ukrayna’nin NATO üyeliği konusunda Batı’dan garanti almadan Ukrayna seçimlerinden elini çekmez.Seçimlerde sonra bile Ukrayna’da Rusların açık ve gizli faaliyetleri durmaz. Geçmişte Amerika’nın Şili’de Allende’ye düzenlediği darbe ile Ukrayna’da muhalefet liderinin zehirlenmesi arasında parallelik bulunmaktadır.
Karadeniz’in Güney Sınırındakı Türkiye :
Değerli okurlar analizlerimizin sonunda konunun Türkiye açısından ne ifade ettiğine kısaca değinmek gelenek oldu. Bu haftada geleneği devam ettireceğiz.
Putin’in Ankara ziyaretinden sonra Türk medyasında Putin’in Ukrayna rahatsızlığı konusunda hiç bir yorum çıkmadı. Oysa ki Karadeniz’in güney kıyısı Türkiye’nin kontrolü altında. Putin Trans Kafkasya’da etkisini kaybetmemek için her zaman Türkiye’ye muhtaç. Ayrıca Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde artan Amerikan etkisini ‘nötr’ hale getirmek için Türkiye Rusya’nin ideal partneri. Son olarakta yaşlanan Avrupa’dan ve ‘kraldan kralcı’ Japon’ya dan umudu kesen Ruslar, ülkelerinin Amerika tarafindan Batı’dan, Güney’den, Kafkaslardan ve Orta Asya üzerinden ablukaya alınmasından rahatsız. Çemberin yavaş yavaş daraltılmasından husursuz olan Ruslar üç ülkeyle Amerikan nüfuzunu dengelemek arzusundalar; Çin, Hindistan ve Türkiye. Bu üçlü içinde hem NATO üyesi hem AB üyesi olmaya çalışan tek ülke Türkiye ve bu nedenle müstesna bir yere sahip.
Kamuoyu hacı yolu bekler gibi 17 Aralığı bekliyor.17 Aralık’ta pek bir şey olmayacak. Yaşlı, bezgin ve yorgun Avrupa dağı, minik bir beyaz fare doğuracak. Ukrayna seçimleri ve sonucu önümüzdeki 25 yıl için Türkiye açısından çok daha önemli