Sosyal medyada “uçup” bataklığa konan bir karı-koca ile başladı her şey…
Yeni İçişleri Bakanının “çetelerle savaşı” başlattığı günlerdir ve besbelli Türkiye her alanda bir büyük arınmaya muhtaçtır.
Türkiye “kara paranın” çamaşırhanesi olamaz. Mafya unsurlarının ihalelerde hakem heyeti, belediye rantlarının dağıtımında bilirkişi gibi işlev gördüğü bir ülke olarak da anılamaz.
Eğer bütün bu olumsuzlukların üzerine gidilmezse, namuslu polisler, ilkeli siyasetçiler, ahlaklı basın mensupları da yok yere zan altında kalır.
Dahası, ekonomide güven endeksi tepetaklak olur, ülkemize yabancı doğrudan yatırım gelmez, tam tersine ulusal artı değer de yurt dışına yönelir, kayıt-dışılık artar, vergi yapısı büsbütün bozulur…
Buna izin veremeyiz…
Serbest piyasa zaten halkı eziyor, bir de üstüne devletin şerefine tasallut edilmesine imkan sağlayamayız. Dahası bu serbest piyasa bile değil; tümüyle kuralsız, kayıtsız, karaborsa ekonomisi!
Orta yerde bir çark var: yurt dışından “içeriye”, yurt içinden “dışarıya” muhasebeden bağışık paralar takla atarak geziniyor… Her döngü, maşasına, yüzde 10 getiriyor; işte ahlaken rezil vaziyetteki görüntüler de böylece ortaya saçılıyor…
Peki böyle bir tabloyu nasıl oluşturduk?
Türkiye’de gelir hasılası açısından kayıt-dışı ekonomi % 20’lerde, istihdam bakımından % 80’lerdedir. Milyonlarca yeni göçerle bu oranlar daha da olumsuza gitmeye gebedir. Gelir dağılımı korkunç adaletsizlik içermekte en alt ve en üst gelir grupları arasında dokuz kata yakın fark belirmektedir. Bu durum süreğenleşmiştir.
Türkiye vergiyi kardan, kazançtan alamamaktadır. Çünkü faaliyet karları erimekte, birkaç seçilmiş holdingin; enerji ve elektrik arzında devlet malına konan şirketin ve de bankaların dışında girişimciler kan ağlamaktadır… Türkiye vergiyi kaynaktan maaşlardan ve vatandaşın gündelik tüketiminden, KDV’den ve ÖTV’den almaya “alışmıştır”…
2023 bütçesinde dolaylı vergilerin oranı Zonguldak’ın plakasıdır: % 67…
Gerek bu çarkıfelek ekonomisi, yani kayıtsızlık, kuralsızlık, gelir uçurumları, vergi adaletsizliği, yolsuzluklar ve kara-para aklamaların yanı sıra…
… uyuşturucu ticareti, kadın ticareti, silah kaçakçılığı, kumar ve fuhuş gibi rezilliklerde organize artış seyri, Türkiye’yi tersine çağ atlatan: 21. Yüzyılda 12. Yüzyıla bağlayan olgulardır…
Bu denli kuralsız bir ülkede, bu çarpık ekonomide son on yılda on bin yeni dolar milyoneri yanı sıra milyonlarca yeni işsiz yarattık!
O arada, Türkiye’de eğlence, futbol, “bahis”, şarkıcı konserleri, abuk sabuk sanatsal etkinlikler bağlamında dönen milyarlar vardır ve geçim derdindeki halk bunlara büyük bir infialle bakmaktadır…
Evet, tiksindirici servetlerin, infial uyandıran yoksulluğun ülkesiyiz.
Bu tabloyu istikrarlı büyüme, dengeli gelişme, dünya ile rekabet etme, bilim üretme, sanatta kendini gerçekleştirme ve sporda başarılar elde etmek için çabalayan insanlarımız hatırı için, şu yoksul ama fedakar halkımız için, mutlaka değiştirmeliyiz…
* MASAK daha da güçlendirilmelidir.
* Adli Tıp Kurumu daha da işlevselleştirilmelidir.
* “Nereden Buldun Yasası” yeniden ele alınmalıdır.
* “Hamili Çek” bir daha asla geçerli olmamalıdır.
* Servet Vergisi gündeme alınmalıdır.
* Okul Polisi uygulamaya konulmalıdır.
* Uyuşturucu ve Bireysel silahlanmaya sıfır tolerans sağlanmalıdır.
* İnterpol ile iş birliği artırılmalıdır.
* Sınırlarımız yeni göç dalgalarına kapatılmalıdır.
* Göçmenler uygun bir şekilde ülkelerine dönmeye ikna edilmelidir.
* Belediye ve kamu büyük ihaleleri tv.den naklen yayınlanmalıdır.
* Siyasetçiler kadar üst düzey bürokratların da mal beyanına özen gösterilmelidir.
Türkiye arınmalı halkının yüreği gibi tertemiz bir düzene kavuşturulmalıdır.
Büyük uygarlığımız ve kadim devlet geleneğimiz bunu başaracak niteliktedir.
">
Sosyal medyada “uçup” bataklığa konan bir karı-koca ile başladı her şey…
Yeni İçişleri Bakanının “çetelerle savaşı” başlattığı günlerdir ve besbelli Türkiye her alanda bir büyük arınmaya muhtaçtır.
Türkiye “kara paranın” çamaşırhanesi olamaz. Mafya unsurlarının ihalelerde hakem heyeti, belediye rantlarının dağıtımında bilirkişi gibi işlev gördüğü bir ülke olarak da anılamaz.
Eğer bütün bu olumsuzlukların üzerine gidilmezse, namuslu polisler, ilkeli siyasetçiler, ahlaklı basın mensupları da yok yere zan altında kalır.
Dahası, ekonomide güven endeksi tepetaklak olur, ülkemize yabancı doğrudan yatırım gelmez, tam tersine ulusal artı değer de yurt dışına yönelir, kayıt-dışılık artar, vergi yapısı büsbütün bozulur…
Buna izin veremeyiz…
Serbest piyasa zaten halkı eziyor, bir de üstüne devletin şerefine tasallut edilmesine imkan sağlayamayız. Dahası bu serbest piyasa bile değil; tümüyle kuralsız, kayıtsız, karaborsa ekonomisi!
Orta yerde bir çark var: yurt dışından “içeriye”, yurt içinden “dışarıya” muhasebeden bağışık paralar takla atarak geziniyor… Her döngü, maşasına, yüzde 10 getiriyor; işte ahlaken rezil vaziyetteki görüntüler de böylece ortaya saçılıyor…
Peki böyle bir tabloyu nasıl oluşturduk?
Türkiye’de gelir hasılası açısından kayıt-dışı ekonomi % 20’lerde, istihdam bakımından % 80’lerdedir. Milyonlarca yeni göçerle bu oranlar daha da olumsuza gitmeye gebedir. Gelir dağılımı korkunç adaletsizlik içermekte en alt ve en üst gelir grupları arasında dokuz kata yakın fark belirmektedir. Bu durum süreğenleşmiştir.
Türkiye vergiyi kardan, kazançtan alamamaktadır. Çünkü faaliyet karları erimekte, birkaç seçilmiş holdingin; enerji ve elektrik arzında devlet malına konan şirketin ve de bankaların dışında girişimciler kan ağlamaktadır… Türkiye vergiyi kaynaktan maaşlardan ve vatandaşın gündelik tüketiminden, KDV’den ve ÖTV’den almaya “alışmıştır”…
2023 bütçesinde dolaylı vergilerin oranı Zonguldak’ın plakasıdır: % 67…
Gerek bu çarkıfelek ekonomisi, yani kayıtsızlık, kuralsızlık, gelir uçurumları, vergi adaletsizliği, yolsuzluklar ve kara-para aklamaların yanı sıra…
… uyuşturucu ticareti, kadın ticareti, silah kaçakçılığı, kumar ve fuhuş gibi rezilliklerde organize artış seyri, Türkiye’yi tersine çağ atlatan: 21. Yüzyılda 12. Yüzyıla bağlayan olgulardır…
Bu denli kuralsız bir ülkede, bu çarpık ekonomide son on yılda on bin yeni dolar milyoneri yanı sıra milyonlarca yeni işsiz yarattık!
O arada, Türkiye’de eğlence, futbol, “bahis”, şarkıcı konserleri, abuk sabuk sanatsal etkinlikler bağlamında dönen milyarlar vardır ve geçim derdindeki halk bunlara büyük bir infialle bakmaktadır…
Evet, tiksindirici servetlerin, infial uyandıran yoksulluğun ülkesiyiz.
Bu tabloyu istikrarlı büyüme, dengeli gelişme, dünya ile rekabet etme, bilim üretme, sanatta kendini gerçekleştirme ve sporda başarılar elde etmek için çabalayan insanlarımız hatırı için, şu yoksul ama fedakar halkımız için, mutlaka değiştirmeliyiz…
* MASAK daha da güçlendirilmelidir.
* Adli Tıp Kurumu daha da işlevselleştirilmelidir.
* “Nereden Buldun Yasası” yeniden ele alınmalıdır.
* “Hamili Çek” bir daha asla geçerli olmamalıdır.
* Servet Vergisi gündeme alınmalıdır.
* Okul Polisi uygulamaya konulmalıdır.
* Uyuşturucu ve Bireysel silahlanmaya sıfır tolerans sağlanmalıdır.
* İnterpol ile iş birliği artırılmalıdır.
* Sınırlarımız yeni göç dalgalarına kapatılmalıdır.
* Göçmenler uygun bir şekilde ülkelerine dönmeye ikna edilmelidir.
* Belediye ve kamu büyük ihaleleri tv.den naklen yayınlanmalıdır.
* Siyasetçiler kadar üst düzey bürokratların da mal beyanına özen gösterilmelidir.
Türkiye arınmalı halkının yüreği gibi tertemiz bir düzene kavuşturulmalıdır.
Büyük uygarlığımız ve kadim devlet geleneğimiz bunu başaracak niteliktedir.