Cumartesi günü Theta Healing (Teta şifası) almak üzere bir workshop’ a katıldım. Ne olduğunu bilmeyen ve merak edenler için, hemen açıklayayım. Vianna Stibal diye bir hanımın kendi kanser hastalığı sırasında keşfettiği ve sağlık kazandığı bir yöntem oluyor. Bir enerji çalışması ve şifa bulma sürecinin, nasıl olduğunu anlatıyor. Çok da iddialı şeyler vaad ediyor. DNA aktivasyonu, yaşlılık bilincinin, enerjisel ve hücresel alandan çıkartılıp, yerine gençlik enerjisinin Yaratan’ dan talep edilmesini, ya da negatif bir kökleşmiş düşünceyi zihninden çıkartıp, yerine olumlu düşüncenin konulması gibi, gibi..
Bir çok çalışma yapabiliyorsunuz. Yalnız inanç sahibi olmayan insanlar için bu sistem çalışmıyor. Çünkü bu şifayı, Yaratan güçten talep ediyorsunuz. Dolayısıyla, inanç sahibi olmayınca, talep edilecek bir varlık kalmadığından, şifa doğal olarak gerçekleşmiyor.
Tabii bu tarz şeylere benim bakışım aslında şöyle, insan yaşamının belirli bir döneminde, varoluşunu sorguluyor. Bu bir ömür boyu da sürebilir, bir anda da bitebilir. Zaman kavramını çıkarttığımızda, o anda ne algılıyorsak, önemli olan o yaşadığımız andadır. Ben kendime göre, yaşantımda huzurlu bir dönemi aslında yakaladım ama yine de insan durağan bir varlık değil, andan ana yenileniyor, zaten yenilenmezse, dünyanın enerjisine karşı durmuş oluyor.
Bunlar tabii benim gözlemlerim, genel bir şey olmayabilir. Bir de ben hep kişisel gelişimin, kişiye özel olduğunu, kimsenin birbirinin ne yaşadığını, ne hissettiğini bilmediğini söylerim. Yani bir başkasının, kendi gelişiminde kullandığı yol, benim için iyi olmayabilir. Ya da tam tersi.
O zaman diyeceksiniz ki; Öyleyse niye başkalarının tecrübelerinden faydalanmak istiyorsun?
Şunun için; böyle iddialı bir yöntemden bahsediliyor, belki içinde benim için yararlı bir şeyler olabilir, onu da kaçırmak istemiyorum. Mesela insanın, beyin gücüyle yaşlanma sürecini durdurması mümkünmüdür? Belki öyledir, belki değildir. Kendim denemezsem, nasıl olsa yaşlanacağım ama belki bu yöntemle, bu kavramı ve gerçekliği değiştirme şansı kazanırım. Bir ihtimal, hep daha ileri gitme isteğimin bir yansıması. Tabii oturmuş dengelerimin sarsılması gibi bir riski de almış oluyorum ama o da hayatın tuzu biberi oluyor.
Her neyse ben kısaca bu şifayı, genele şifa verici bir biçimde toparlayayım.
Beynin, enerjisel anlamda beş değişik frekansı vardır; Beta, Alfa, Teta, Delta ve Gamma…
Yaptığımız her hareket ve söylediklerimiz, bu dalgaların frekanslarıyla ayarlanıyor. Zihnimiz genellikle konuşurken, Beta düzeyinde bulunuyor ve bir şeyi Yaratan’ da talep ettiğimizde bunun gerçekleşme olasılığı % 30 ila 40 civarında oluyor. Gözde canlandırma imajinasyon da ise Alfa düzeyinde olunuyor, hayal kurma anı veya uykuya dalmadan önceki halde oluyor. Burada da gözde canlandırmanın, talep üzerindeki etkisi % 50 gibi oluyor.
Bir sonraki aşama zihnin Teta durumu ise bir nevi meditasyon hali gibi oluyor. Aslında dua edilirken zihin bu enerji seviyesini algılıyor ve bu seviyede, Yaratan’ dan talep edilen şeylerin % 80 ve ya 90 oranında etkili olduğu söyleniyor.
Tabii bunlar bu şifada iddia edilen şeyler, doğruluğunu ben bilemem ama zaman zaman bu şifa tekniğini öğrenmeden de hepimizin yaptığı şeyler.
Hangimiz hayal kurmayız, hangimiz dua etmeyiz, hangimiz şöyle sakince oturup meditasyon hali gibi, nefes alıp vermeyiz. Yani aslında çok da yeni bir şey yok. Sadece bazen bildiğimiz şeyleri de unutabiliyoruz, önemli olan her şeyde pozitif düşünceyi esas kılmak ve duamızı, dileklerimizi Yaratan güçten, yani Allah’ tan istemek. Zihnimizi her zaman olumlu tarafta tutmak, olayları sakinlikle karşılamak, iç huzuru ve dengemizi her zaman korumak..
Günümüzde, yaşamın zor taraflarıyla çokça karşılaşıyoruz. Ben de yazılarımda eleştirel anlamda pek çok şeyi yazıyor ve dile getiriyorum. Çok da okunuyor ve gerekli yerlere pek çok mesajımın ulaştığını öğreniyorum ve tabii mutlu oluyorum. Amacım insanların daha iyi şartlarda yaşaması ve dilim döndüğünce yanlışların altını çizmek ki, o yanlışlar bir daha yapılmasın. Yoksa ben de romantik, edebi, mizahi yazılar yazabilirim. Ama bu sefer de içinde olduğumuz gerçeklerden uzaklaşmış oluruz. Önemli olan, gidip Tibet’ in dağlarında meditasyon yapıp negatif enerjilerin tümünden soyutlanmak değil, kaldı ki bu da bir tercihtir ama bence bu yaşamın içinde, bolca negatif uyaran varken, yaşamı daha mutlu ve anlamlı kılabilmek. Düzenimiz bozulduğunda da hemen farkında olmak, gerekenleri yapıp tekrar pozitif enerjide kalabilmek.
İnsan muhteşem bir varlık, kendi kendini yenileyen, hastalıklardan iyileşen, Yaratan’ ın enerjisini, içinde taşıyan bir mucize..
Anlamak çok kolay değil, zihnin sınırsızlığı konusunda evrenden bile derin olduğu söyleniyor. Belki de sadece durup bu şaheserin nasıl olduğunun farkına varmak bile insanın yaşamı boyunca sürecek bir yolculuk…
Yeter ki bunun anlamını ve önemini kavrayabilelim..
">
Cumartesi günü Theta Healing (Teta şifası) almak üzere bir workshop’ a katıldım. Ne olduğunu bilmeyen ve merak edenler için, hemen açıklayayım. Vianna Stibal diye bir hanımın kendi kanser hastalığı sırasında keşfettiği ve sağlık kazandığı bir yöntem oluyor. Bir enerji çalışması ve şifa bulma sürecinin, nasıl olduğunu anlatıyor. Çok da iddialı şeyler vaad ediyor. DNA aktivasyonu, yaşlılık bilincinin, enerjisel ve hücresel alandan çıkartılıp, yerine gençlik enerjisinin Yaratan’ dan talep edilmesini, ya da negatif bir kökleşmiş düşünceyi zihninden çıkartıp, yerine olumlu düşüncenin konulması gibi, gibi..
Bir çok çalışma yapabiliyorsunuz. Yalnız inanç sahibi olmayan insanlar için bu sistem çalışmıyor. Çünkü bu şifayı, Yaratan güçten talep ediyorsunuz. Dolayısıyla, inanç sahibi olmayınca, talep edilecek bir varlık kalmadığından, şifa doğal olarak gerçekleşmiyor.
Tabii bu tarz şeylere benim bakışım aslında şöyle, insan yaşamının belirli bir döneminde, varoluşunu sorguluyor. Bu bir ömür boyu da sürebilir, bir anda da bitebilir. Zaman kavramını çıkarttığımızda, o anda ne algılıyorsak, önemli olan o yaşadığımız andadır. Ben kendime göre, yaşantımda huzurlu bir dönemi aslında yakaladım ama yine de insan durağan bir varlık değil, andan ana yenileniyor, zaten yenilenmezse, dünyanın enerjisine karşı durmuş oluyor.
Bunlar tabii benim gözlemlerim, genel bir şey olmayabilir. Bir de ben hep kişisel gelişimin, kişiye özel olduğunu, kimsenin birbirinin ne yaşadığını, ne hissettiğini bilmediğini söylerim. Yani bir başkasının, kendi gelişiminde kullandığı yol, benim için iyi olmayabilir. Ya da tam tersi.
O zaman diyeceksiniz ki; Öyleyse niye başkalarının tecrübelerinden faydalanmak istiyorsun?
Şunun için; böyle iddialı bir yöntemden bahsediliyor, belki içinde benim için yararlı bir şeyler olabilir, onu da kaçırmak istemiyorum. Mesela insanın, beyin gücüyle yaşlanma sürecini durdurması mümkünmüdür? Belki öyledir, belki değildir. Kendim denemezsem, nasıl olsa yaşlanacağım ama belki bu yöntemle, bu kavramı ve gerçekliği değiştirme şansı kazanırım. Bir ihtimal, hep daha ileri gitme isteğimin bir yansıması. Tabii oturmuş dengelerimin sarsılması gibi bir riski de almış oluyorum ama o da hayatın tuzu biberi oluyor.
Her neyse ben kısaca bu şifayı, genele şifa verici bir biçimde toparlayayım.
Beynin, enerjisel anlamda beş değişik frekansı vardır; Beta, Alfa, Teta, Delta ve Gamma…
Yaptığımız her hareket ve söylediklerimiz, bu dalgaların frekanslarıyla ayarlanıyor. Zihnimiz genellikle konuşurken, Beta düzeyinde bulunuyor ve bir şeyi Yaratan’ da talep ettiğimizde bunun gerçekleşme olasılığı % 30 ila 40 civarında oluyor. Gözde canlandırma imajinasyon da ise Alfa düzeyinde olunuyor, hayal kurma anı veya uykuya dalmadan önceki halde oluyor. Burada da gözde canlandırmanın, talep üzerindeki etkisi % 50 gibi oluyor.
Bir sonraki aşama zihnin Teta durumu ise bir nevi meditasyon hali gibi oluyor. Aslında dua edilirken zihin bu enerji seviyesini algılıyor ve bu seviyede, Yaratan’ dan talep edilen şeylerin % 80 ve ya 90 oranında etkili olduğu söyleniyor.
Tabii bunlar bu şifada iddia edilen şeyler, doğruluğunu ben bilemem ama zaman zaman bu şifa tekniğini öğrenmeden de hepimizin yaptığı şeyler.
Hangimiz hayal kurmayız, hangimiz dua etmeyiz, hangimiz şöyle sakince oturup meditasyon hali gibi, nefes alıp vermeyiz. Yani aslında çok da yeni bir şey yok. Sadece bazen bildiğimiz şeyleri de unutabiliyoruz, önemli olan her şeyde pozitif düşünceyi esas kılmak ve duamızı, dileklerimizi Yaratan güçten, yani Allah’ tan istemek. Zihnimizi her zaman olumlu tarafta tutmak, olayları sakinlikle karşılamak, iç huzuru ve dengemizi her zaman korumak..
Günümüzde, yaşamın zor taraflarıyla çokça karşılaşıyoruz. Ben de yazılarımda eleştirel anlamda pek çok şeyi yazıyor ve dile getiriyorum. Çok da okunuyor ve gerekli yerlere pek çok mesajımın ulaştığını öğreniyorum ve tabii mutlu oluyorum. Amacım insanların daha iyi şartlarda yaşaması ve dilim döndüğünce yanlışların altını çizmek ki, o yanlışlar bir daha yapılmasın. Yoksa ben de romantik, edebi, mizahi yazılar yazabilirim. Ama bu sefer de içinde olduğumuz gerçeklerden uzaklaşmış oluruz. Önemli olan, gidip Tibet’ in dağlarında meditasyon yapıp negatif enerjilerin tümünden soyutlanmak değil, kaldı ki bu da bir tercihtir ama bence bu yaşamın içinde, bolca negatif uyaran varken, yaşamı daha mutlu ve anlamlı kılabilmek. Düzenimiz bozulduğunda da hemen farkında olmak, gerekenleri yapıp tekrar pozitif enerjide kalabilmek.
İnsan muhteşem bir varlık, kendi kendini yenileyen, hastalıklardan iyileşen, Yaratan’ ın enerjisini, içinde taşıyan bir mucize..
Anlamak çok kolay değil, zihnin sınırsızlığı konusunda evrenden bile derin olduğu söyleniyor. Belki de sadece durup bu şaheserin nasıl olduğunun farkına varmak bile insanın yaşamı boyunca sürecek bir yolculuk…
Yeter ki bunun anlamını ve önemini kavrayabilelim..