6 Şubat depremiyle birlikte ülkede her şey karıştı . Sinirler gerildi .Haklı , haksız tepkiler yükseldi Bazı gerçekler su yüzüne çıktı . Gerçekler , tepkiler ve isyanları beraberinde getirdi . Ama tepkiler de karşı tepkileri .
‘’Kızılay nerede ? ‘’ diye tepki gösterenlere Cumhurbaşkanı Erdoğan ,’ ‘ ’Be ahlaksız , Be adi , Be namusuz …’ şeklinde başlayan cümlelerle ağır cevap verdi .
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, stadyumlar da ‘’ Hükümet İstifa ‘’ diyenlere önce ‘’Beşiktaş Kulüp üyeliğinden istifa ederek’’ sonra da ‘‘Maçları seyircisiz oynatırız ‘’ diyerek cevap verdi .Yetmedi , partisinin TBMM grup toplantısında istifa isteyenleri , ‘’Alçakça bir kurgunun içinde ‘’ olmakla suçladı . ‘’Hükümet istifa’’ tezarahuatın da bulunan taraftarlara ‘’ceza’’ istedi .
Tepkiye , tepkiyle cevap vermek ne kadar doğru ?
Bu durum, zaman zaman insanlara yanlış kararlar verdirir. Bu yanlış kararların bedeli daha büyük olur, bu hataları düzeltmekte zaman içinde imkansızlaşır .
İktidar ve ortağının yapması gereken ‘’Aynaya bakmak Olmalı ‘’.
Yani , ‘’Biz nerede hata yaptık ? ’ ’ sorusunu kendilerine sormalılar .
Kızarak , tehdit ederek sorunlar çözülemez .
Çünkü , iktidar olmak zordur . İktidarda kalmaya devam etmek daha zor . İktidarda kalmanın bedelleri vardır .
İktidar olunca işini iyi ve doğru yapmak zorundasın .Yanlış yapmamalısın .Yanlış yapan bürokratına bedel ödetmelisin .O bedeli ona ödetmezsen zamanı gelince ödetmediğin bedeli sen ve iktidarın öder.
Şimdi gelelim yanlışlara .
Depreme müdahalede gecikme , Askerin hemen devreye sokulmaması , yardım yapacak kuruluşlara ve belediyelere ‘’tek elden yapılacak biz yapacağız ‘’diyerek kapının kapatılması. Depremin ilk günlerinde sosyal medyaya engel getirerek , enkaz altından gelebilecek mesajlarında engellenmesi .Üniversite ve yurtların kapatılması .Ve hala çadır sıkıntısı devam ederken ‘’skıntı yok ‘’ cevabı ile sorunların üstünün örtülmesi .
Yanlış çok .Saymakla bitmiyor .21 yıl iktidarda olup bu kadar çok yanlış yapmak ve yapmaya devam etmek .
En büyük yanlış Kızılay’ın .
Kızılay nedir ?
Görevleri nedir ? diye sorguladığınızda karşınıza şu yanıt çıkacak ;
‘’Ayrım gözetmemek , tarafsızlık ,bağımsızlık ve insanlık ilkeleri çerçevesinde hayır kurumu niteliğinde birlik ve evrensellik ilkesinden hareketle çalışan bir yardım kuruluşu ‘’.
Kızılay , ‘’Hayır Kurumu ‘’ ve ‘’Yardım Kuruluşu ‘’ olarak tarif ediliyor .
Kızılay’ın görevi ne ? diye soracak olursak ; Kızılay’ın görevi hem barışta hem savaşta insanların yanında yer almak. Her türlü felaket anında yaralıların ve mağdurların yardımına koşmak.
Yani , Ticaret yapmak değil. Şirket kurmak değil .
6 Şubat’dan bu yana Kızılay görev tanımına göre çalışmış mı ? diye soracak olursanız genel kanı ‘’Hayır’’ yönünde.
Çünkü ,Kızılay felaket anında yaralıların ve mağdurların yanında olması gerekirken elindeki çadırları ve yiyecekleri ‘’nakite’’ çeviriyordu .
Yani , Kızılay , bir anlamda ‘’hayır ve yardım kuruluşu ‘’ olduğunu unutmuş.Daha çok satış daha çok kar etmenin peşinde koşmuş.
Kızılay , hiçbir zaman şirket gibi yönetilemez .
Kızılay’ı şirket yapmak isterseniz amaç ve görevlerinin dışına çıkarsınız .
O zaman da Kızılay’ın yerini başka kuruluşlar doldurmak ister ,kontrolü kaybedersiniz .
Şimdi , tepki gösteren halka, tepki ile cevap veren siyasetçilere düşen görev , süreci yönetemeyen veya yanlış yöneten bürokratlarınızdan kurtulmak ,onlardan hesap sormak ,istifalarını istemek .
İstifa etmeyenleri görevlerinden almak ,soruşturma başlatmak .
İlk olarak Kızılay yönetiminden sonra da hükümet içindeki atama bakanlardan .
Seçilmişler nasıl olsa sandıkta hesap verirler .
Hükümet olarak , istifa mekanizmasını işletmezseniz ne Kızılay’a ,ne hükümete ne de partilerinize güven kalmaz.
Tepkilerde çığ gibi büyür . Ankara’da protokol yolunda üst geçide ‘’hükümet istifa ‘’pankartı asılır. Maçlarda da istifa sesleri yükselir .
Oylarınız düşer. Seçimler korkulu rüyanız olur .
Eğer , siz kendi içiniz de hesap soramazsanız , size hesap sorarlar .O zaman onlara kızmaya ve suçlamaya hakkınız yok .
Korkuyla üniversiteleri ve yurtları kapatabilirsiniz ,stadyumlara seyirci girişini yasaklayabilirsiniz , Sosyal medyaya erişimi kısıtlayabilirsiniz ama yaptığınız hataların ve gerçeklerin üstünü kapatamazsınız .
Siz yapmanız gerekeni yapmazsanız Neruda’nın dediği gibi ; ‘’Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz ‘’.
">
6 Şubat depremiyle birlikte ülkede her şey karıştı . Sinirler gerildi .Haklı , haksız tepkiler yükseldi Bazı gerçekler su yüzüne çıktı . Gerçekler , tepkiler ve isyanları beraberinde getirdi . Ama tepkiler de karşı tepkileri .
‘’Kızılay nerede ? ‘’ diye tepki gösterenlere Cumhurbaşkanı Erdoğan ,’ ‘ ’Be ahlaksız , Be adi , Be namusuz …’ şeklinde başlayan cümlelerle ağır cevap verdi .
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, stadyumlar da ‘’ Hükümet İstifa ‘’ diyenlere önce ‘’Beşiktaş Kulüp üyeliğinden istifa ederek’’ sonra da ‘‘Maçları seyircisiz oynatırız ‘’ diyerek cevap verdi .Yetmedi , partisinin TBMM grup toplantısında istifa isteyenleri , ‘’Alçakça bir kurgunun içinde ‘’ olmakla suçladı . ‘’Hükümet istifa’’ tezarahuatın da bulunan taraftarlara ‘’ceza’’ istedi .
Tepkiye , tepkiyle cevap vermek ne kadar doğru ?
Bu durum, zaman zaman insanlara yanlış kararlar verdirir. Bu yanlış kararların bedeli daha büyük olur, bu hataları düzeltmekte zaman içinde imkansızlaşır .
İktidar ve ortağının yapması gereken ‘’Aynaya bakmak Olmalı ‘’.
Yani , ‘’Biz nerede hata yaptık ? ’ ’ sorusunu kendilerine sormalılar .
Kızarak , tehdit ederek sorunlar çözülemez .
Çünkü , iktidar olmak zordur . İktidarda kalmaya devam etmek daha zor . İktidarda kalmanın bedelleri vardır .
İktidar olunca işini iyi ve doğru yapmak zorundasın .Yanlış yapmamalısın .Yanlış yapan bürokratına bedel ödetmelisin .O bedeli ona ödetmezsen zamanı gelince ödetmediğin bedeli sen ve iktidarın öder.
Şimdi gelelim yanlışlara .
Depreme müdahalede gecikme , Askerin hemen devreye sokulmaması , yardım yapacak kuruluşlara ve belediyelere ‘’tek elden yapılacak biz yapacağız ‘’diyerek kapının kapatılması. Depremin ilk günlerinde sosyal medyaya engel getirerek , enkaz altından gelebilecek mesajlarında engellenmesi .Üniversite ve yurtların kapatılması .Ve hala çadır sıkıntısı devam ederken ‘’skıntı yok ‘’ cevabı ile sorunların üstünün örtülmesi .
Yanlış çok .Saymakla bitmiyor .21 yıl iktidarda olup bu kadar çok yanlış yapmak ve yapmaya devam etmek .
En büyük yanlış Kızılay’ın .
Kızılay nedir ?
Görevleri nedir ? diye sorguladığınızda karşınıza şu yanıt çıkacak ;
‘’Ayrım gözetmemek , tarafsızlık ,bağımsızlık ve insanlık ilkeleri çerçevesinde hayır kurumu niteliğinde birlik ve evrensellik ilkesinden hareketle çalışan bir yardım kuruluşu ‘’.
Kızılay , ‘’Hayır Kurumu ‘’ ve ‘’Yardım Kuruluşu ‘’ olarak tarif ediliyor .
Kızılay’ın görevi ne ? diye soracak olursak ; Kızılay’ın görevi hem barışta hem savaşta insanların yanında yer almak. Her türlü felaket anında yaralıların ve mağdurların yardımına koşmak.
Yani , Ticaret yapmak değil. Şirket kurmak değil .
6 Şubat’dan bu yana Kızılay görev tanımına göre çalışmış mı ? diye soracak olursanız genel kanı ‘’Hayır’’ yönünde.
Çünkü ,Kızılay felaket anında yaralıların ve mağdurların yanında olması gerekirken elindeki çadırları ve yiyecekleri ‘’nakite’’ çeviriyordu .
Yani , Kızılay , bir anlamda ‘’hayır ve yardım kuruluşu ‘’ olduğunu unutmuş.Daha çok satış daha çok kar etmenin peşinde koşmuş.
Kızılay , hiçbir zaman şirket gibi yönetilemez .
Kızılay’ı şirket yapmak isterseniz amaç ve görevlerinin dışına çıkarsınız .
O zaman da Kızılay’ın yerini başka kuruluşlar doldurmak ister ,kontrolü kaybedersiniz .
Şimdi , tepki gösteren halka, tepki ile cevap veren siyasetçilere düşen görev , süreci yönetemeyen veya yanlış yöneten bürokratlarınızdan kurtulmak ,onlardan hesap sormak ,istifalarını istemek .
İstifa etmeyenleri görevlerinden almak ,soruşturma başlatmak .
İlk olarak Kızılay yönetiminden sonra da hükümet içindeki atama bakanlardan .
Seçilmişler nasıl olsa sandıkta hesap verirler .
Hükümet olarak , istifa mekanizmasını işletmezseniz ne Kızılay’a ,ne hükümete ne de partilerinize güven kalmaz.
Tepkilerde çığ gibi büyür . Ankara’da protokol yolunda üst geçide ‘’hükümet istifa ‘’pankartı asılır. Maçlarda da istifa sesleri yükselir .
Oylarınız düşer. Seçimler korkulu rüyanız olur .
Eğer , siz kendi içiniz de hesap soramazsanız , size hesap sorarlar .O zaman onlara kızmaya ve suçlamaya hakkınız yok .
Korkuyla üniversiteleri ve yurtları kapatabilirsiniz ,stadyumlara seyirci girişini yasaklayabilirsiniz , Sosyal medyaya erişimi kısıtlayabilirsiniz ama yaptığınız hataların ve gerçeklerin üstünü kapatamazsınız .
Siz yapmanız gerekeni yapmazsanız Neruda’nın dediği gibi ; ‘’Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz ‘’.