Son iki yıl içinde özellikle Deniz Kuvvetlerinde görev alan subayların intihar etmesi gözlerin TSKya çevrilmesine sebep oldu. Askerlik mesleğinde sert bir hiyerarşi, ağır bir disiplin ve büyük bir psikolojik baskı var. Bu mesleğin içinde olanlar her an ölümle burun buruna yaşamak zorundalar ve silahları tek dostları gibi her daim yanlarında.
Buna rağmen birçok Türk genci bu onurlu görevin sahibi olmak ister; iyi ama maaşı iyi, kariyeri yüksek askeriye gibi önemli ve hassas bir kurumdabir subay nasıl olur da intihar eder? Bu askerlerin intiharı hangi gruba girer? Çaresizlik mi, sorgulamalar karşısında bir ruh çöküntüsü mü, yoksa soruşturmalara bir protesto mu? Nitekim son olayda Yarbay Ali Tatar'ın karısına yazdığı mektupta bunlara ait ipuçlarını hissedebiliyorsunuz.
Gazetelere yansıyan haberlere göre Yarbay, TSK üst makamlarına bu psikolojik harekâta karşı neden sessiz kaldıklarını sormuş... İntiharın temelinde ekonomik sebepler olmayacağı neredeyse kesin. Çünkü bugüne kadar ne ailesi ne yakın çevresi bu yönde bir söz sarf etmedi.
Peki, bir insanın intiharı karşısında mutlu olunabilir mi? Son gelişmeler bu soruya ne yazık ki "evet" cevabını veriyor. Acı ama maalesef gerçek bu. Bazı bildik isimler köşelerinde bu ölümler üzerinden kalem oynatıyorlar. İmalarda bulunuyorlar. Kendilerine vazife çıkarıyorlar ve patronlarına yaranma çabasına giriyorlar. Belli bir izleyici kitlesinin sadece dinleyici olduğu bir monologdur yaptıkları. Oysa kaybolan hayatların üzerinden ne lâfebeliği ne de monolog yapılamaz.
Ne demek istediğimi şu manşetleri okursanız anlayacaksınız: 20 Aralık tarihinde Haber7.com manşeti: "Şüpheli" Yarbay Ali Tatar intihar etti!. Bu haberde şüpheli sözü tırnak içine alınıyor veüstüne basa basa manşete taşınıyor. Yeni Şafak manşeti ise:"Suikasttan aranan yarbay intihar etti" şeklindeydi. Yeni Şafak manşeti de benzer hesaplaşmanın manşete taşınmasından başka bir şey değildi. Gazeteye göre suikasttan arandığı için intihar etmişti. Bu kadar basit işte!.
Odatv.com sitesinde de haberdi. Bazı Sabah ve Vakit yazarları Yarbay'ın Aleviliğini öne çıkarmışlardı. Oysa birçok arkadaşı bile Yarbay'ın Alevi olduğunu cenaze sonrasında öğrenmişler. Yarbay'ın Aleviliğini öne çıkarmak ile Maraş katliamında evlere çarpı işareti koymanın veya Danıştay saldırısında "İşte o üyeler" manşeti atmanın arasında ne fark var?
TSKda görev yapan insanlar şüpheli oldukları için intihar ediyorlarsa bu ne ile açıklanabilir. Onur ile mi? Onur ile açıklayacaksak bu ülkede yıllardır yaşanan kurban derisi yolsuzları, katliam sanıkları, kayıp trilyon davası ve Almanyadaki Deniz feneri davasındaki şüpheliler neden hala hayattalar? Neden birisi bile intihar etmeyi seçmedi?
Suçlu, şüpheli veya iftira edilen bir kişi sebebi ne olursa olsun intihar ediyorsa bu olay üzerinden siyaset yapılmaz. Altında mutlaka bir şeyler aranmaz. Ki; aranacaksa ve birileri arayacaksa bu savcıların işidir, köşe yazarlarının değil!
SON SÖZ: Müslüman Türk toplumunda ölenlerin arkasından kötü konuşmamak bir gelenektir.
www.twitter.com/yolagiden
http://yolagiden.blogspot.com/
">
Son iki yıl içinde özellikle Deniz Kuvvetlerinde görev alan subayların intihar etmesi gözlerin TSKya çevrilmesine sebep oldu. Askerlik mesleğinde sert bir hiyerarşi, ağır bir disiplin ve büyük bir psikolojik baskı var. Bu mesleğin içinde olanlar her an ölümle burun buruna yaşamak zorundalar ve silahları tek dostları gibi her daim yanlarında.
Buna rağmen birçok Türk genci bu onurlu görevin sahibi olmak ister; iyi ama maaşı iyi, kariyeri yüksek askeriye gibi önemli ve hassas bir kurumdabir subay nasıl olur da intihar eder? Bu askerlerin intiharı hangi gruba girer? Çaresizlik mi, sorgulamalar karşısında bir ruh çöküntüsü mü, yoksa soruşturmalara bir protesto mu? Nitekim son olayda Yarbay Ali Tatar'ın karısına yazdığı mektupta bunlara ait ipuçlarını hissedebiliyorsunuz.
Gazetelere yansıyan haberlere göre Yarbay, TSK üst makamlarına bu psikolojik harekâta karşı neden sessiz kaldıklarını sormuş... İntiharın temelinde ekonomik sebepler olmayacağı neredeyse kesin. Çünkü bugüne kadar ne ailesi ne yakın çevresi bu yönde bir söz sarf etmedi.
Peki, bir insanın intiharı karşısında mutlu olunabilir mi? Son gelişmeler bu soruya ne yazık ki "evet" cevabını veriyor. Acı ama maalesef gerçek bu. Bazı bildik isimler köşelerinde bu ölümler üzerinden kalem oynatıyorlar. İmalarda bulunuyorlar. Kendilerine vazife çıkarıyorlar ve patronlarına yaranma çabasına giriyorlar. Belli bir izleyici kitlesinin sadece dinleyici olduğu bir monologdur yaptıkları. Oysa kaybolan hayatların üzerinden ne lâfebeliği ne de monolog yapılamaz.
Ne demek istediğimi şu manşetleri okursanız anlayacaksınız: 20 Aralık tarihinde Haber7.com manşeti: "Şüpheli" Yarbay Ali Tatar intihar etti!. Bu haberde şüpheli sözü tırnak içine alınıyor veüstüne basa basa manşete taşınıyor. Yeni Şafak manşeti ise:"Suikasttan aranan yarbay intihar etti" şeklindeydi. Yeni Şafak manşeti de benzer hesaplaşmanın manşete taşınmasından başka bir şey değildi. Gazeteye göre suikasttan arandığı için intihar etmişti. Bu kadar basit işte!.
Odatv.com sitesinde de haberdi. Bazı Sabah ve Vakit yazarları Yarbay'ın Aleviliğini öne çıkarmışlardı. Oysa birçok arkadaşı bile Yarbay'ın Alevi olduğunu cenaze sonrasında öğrenmişler. Yarbay'ın Aleviliğini öne çıkarmak ile Maraş katliamında evlere çarpı işareti koymanın veya Danıştay saldırısında "İşte o üyeler" manşeti atmanın arasında ne fark var?
TSKda görev yapan insanlar şüpheli oldukları için intihar ediyorlarsa bu ne ile açıklanabilir. Onur ile mi? Onur ile açıklayacaksak bu ülkede yıllardır yaşanan kurban derisi yolsuzları, katliam sanıkları, kayıp trilyon davası ve Almanyadaki Deniz feneri davasındaki şüpheliler neden hala hayattalar? Neden birisi bile intihar etmeyi seçmedi?
Suçlu, şüpheli veya iftira edilen bir kişi sebebi ne olursa olsun intihar ediyorsa bu olay üzerinden siyaset yapılmaz. Altında mutlaka bir şeyler aranmaz. Ki; aranacaksa ve birileri arayacaksa bu savcıların işidir, köşe yazarlarının değil!
SON SÖZ: Müslüman Türk toplumunda ölenlerin arkasından kötü konuşmamak bir gelenektir.
www.twitter.com/yolagiden
http://yolagiden.blogspot.com/