Solun eğitim politikası

Günümüz eğitimi özgürleştirici olmadığı için eleştirilmektedir. Çünkü, eğitim otoriter düzenin...

Hasan Güneş hgunes0202@gmail.com

Günümüz eğitimi özgürleştirici olmadığı için eleştirilmektedir. Çünkü, eğitim otoriter düzenin işlemesine hizmet etmektedir. Eğitim, bireylerin zihinsel gelişimini sağlayacak aydınlanmalarına yardımcı olmalıdır. Ancak geliştirilecek tutum ve beceriler egemen sınıfın amaçlarını yerine getirecek şekilde düzenlendiğinden, eğitimden beklenen bu işlev yerine getirilememektedir.

Devlet okulu eğitimi ve sol eğitim neredeyse birbiriyle çelişen kavramlardır. Devlet okulları hakim toplumsal yapı tarafından desteklenir ve bunun karşılığında yapıyı desteklemek için çalışırlar. Ancak eğitimden istenen verim beklenecekse hükümetlerin kontrolü altına alınmalı, bilge kişilerin emri altında olmalıdır.

İnsan kişiliğinin oluşumunu ekonomiden bağımsız düşünemeyiz. Çünkü, maddi koşullar, gelişimi ve bilinci doğrudan etkileyen koşullardır. Kuşkusuz, solun öngördüğü “dayanışmacı” insan tipi toplumcu bir ekonomi ile sağlanabilir.

Solun öngördüğü eğitim “dayanışmacı” bireyler ve toplumlar yetiştirilmesi kolay olmamaktadır. Her şeyden önce eğitim kurumu ve ilgililer, bencilliğin kök salmasına yol açan ve bencilliği yayan neoliberal ekonomiye karşı bütün alanlarda mücadeleyi kendine görev bilmelidir. Çünkü, neoliberalizm tüm koşullarıyla demokrasinin bütün kalelerine saldırmaktadır. Solun eğitim anlayışı serbest piyasa köktenciliği tehdidine karşı, eleştirel düşünceyi referans almaktadır.

Eğitim anlayışı en başta otoriter olmayan bireyleri yaratacak bir niteliğe sahip olmalıdır. Kuşkusuz böyle bir süreçte ailenin rolü önemsenmelidir. Ancak, otoriteyi benimsememiş bireylerin dayanışmacı kültüre katkıları olasıdır. Diğer yandan, tüm insanların okullarını özgürce kullanmalarına izin verilmeli. Ancak böylece adil bir toplum yaratabilir. Yine insanların muhakeme güçlerini sürekli geliştirmeleri, hayatlarını nasıl düzenlemesi gerektiği konusunda katkı sağlayabilir.

Eğitim sürecinde insanın kendi inançları ve eylemlerini etkilemek için “Bireylere kendine sahip olma” niteliklerini kazandırmalıdır. Yine içselleştirilmiş otorite biçimleri “Kendi kendine sahip olmaya” engel olduğu için başta din eğitimi verilmemelidir. Dinsel, siyasal öğretilere bağlanmama özgürlüğü tanınmalıdır.

Eğitim özgür ortamda verilmelidir. Bunun diğer anlamı, çocuğu okula uydurmak değil, okulu çocuğa uydurmaktır. Öğrenciler istediği şeyleri yapmakta özgür olmalıdır.

Diğer taraftan solun öngördüğü eğitim, bireylere ilgi duymadığı şeyleri öğretmeme, yine sorumlu bir birey olmalarını sağlamak için “Kendi kararlarını kendilerinin vermelerine” izin verme gibi niteliklere sahiptir.

Solun öngördüğü eğitim politikalarından diğerleri arasında şunları göstermek olasıdır: çevremizdeki dünyanın nasıl keşfedileceğine karar vermek; yaşadığımız deneyimler üzerine düşünerek ve hayatımızın anlamını bulmak için “Aklımızı ve duygularımızı kontrol etmek”, bağımsız düşünebilmek için özgüven sağlamak. Öğrenme etkinlikleri, bireylerin kendilerini tanımalarına fırsat vermeli, öğretmen, öğrencilerin eşit haklara sahip olması, eğitimin yaşamla iç içe olması; topluluk kültürü ve bilincini oluşturabilmek için her öğrencinin kendisi olabilme hakkı tanınmalıdır.

">

Günümüz eğitimi özgürleştirici olmadığı için eleştirilmektedir. Çünkü, eğitim otoriter düzenin işlemesine hizmet etmektedir. Eğitim, bireylerin zihinsel gelişimini sağlayacak aydınlanmalarına yardımcı olmalıdır. Ancak geliştirilecek tutum ve beceriler egemen sınıfın amaçlarını yerine getirecek şekilde düzenlendiğinden, eğitimden beklenen bu işlev yerine getirilememektedir.

Devlet okulu eğitimi ve sol eğitim neredeyse birbiriyle çelişen kavramlardır. Devlet okulları hakim toplumsal yapı tarafından desteklenir ve bunun karşılığında yapıyı desteklemek için çalışırlar. Ancak eğitimden istenen verim beklenecekse hükümetlerin kontrolü altına alınmalı, bilge kişilerin emri altında olmalıdır.

İnsan kişiliğinin oluşumunu ekonomiden bağımsız düşünemeyiz. Çünkü, maddi koşullar, gelişimi ve bilinci doğrudan etkileyen koşullardır. Kuşkusuz, solun öngördüğü “dayanışmacı” insan tipi toplumcu bir ekonomi ile sağlanabilir.

Solun öngördüğü eğitim “dayanışmacı” bireyler ve toplumlar yetiştirilmesi kolay olmamaktadır. Her şeyden önce eğitim kurumu ve ilgililer, bencilliğin kök salmasına yol açan ve bencilliği yayan neoliberal ekonomiye karşı bütün alanlarda mücadeleyi kendine görev bilmelidir. Çünkü, neoliberalizm tüm koşullarıyla demokrasinin bütün kalelerine saldırmaktadır. Solun eğitim anlayışı serbest piyasa köktenciliği tehdidine karşı, eleştirel düşünceyi referans almaktadır.

Eğitim anlayışı en başta otoriter olmayan bireyleri yaratacak bir niteliğe sahip olmalıdır. Kuşkusuz böyle bir süreçte ailenin rolü önemsenmelidir. Ancak, otoriteyi benimsememiş bireylerin dayanışmacı kültüre katkıları olasıdır. Diğer yandan, tüm insanların okullarını özgürce kullanmalarına izin verilmeli. Ancak böylece adil bir toplum yaratabilir. Yine insanların muhakeme güçlerini sürekli geliştirmeleri, hayatlarını nasıl düzenlemesi gerektiği konusunda katkı sağlayabilir.

Eğitim sürecinde insanın kendi inançları ve eylemlerini etkilemek için “Bireylere kendine sahip olma” niteliklerini kazandırmalıdır. Yine içselleştirilmiş otorite biçimleri “Kendi kendine sahip olmaya” engel olduğu için başta din eğitimi verilmemelidir. Dinsel, siyasal öğretilere bağlanmama özgürlüğü tanınmalıdır.

Eğitim özgür ortamda verilmelidir. Bunun diğer anlamı, çocuğu okula uydurmak değil, okulu çocuğa uydurmaktır. Öğrenciler istediği şeyleri yapmakta özgür olmalıdır.

Diğer taraftan solun öngördüğü eğitim, bireylere ilgi duymadığı şeyleri öğretmeme, yine sorumlu bir birey olmalarını sağlamak için “Kendi kararlarını kendilerinin vermelerine” izin verme gibi niteliklere sahiptir.

Solun öngördüğü eğitim politikalarından diğerleri arasında şunları göstermek olasıdır: çevremizdeki dünyanın nasıl keşfedileceğine karar vermek; yaşadığımız deneyimler üzerine düşünerek ve hayatımızın anlamını bulmak için “Aklımızı ve duygularımızı kontrol etmek”, bağımsız düşünebilmek için özgüven sağlamak. Öğrenme etkinlikleri, bireylerin kendilerini tanımalarına fırsat vermeli, öğretmen, öğrencilerin eşit haklara sahip olması, eğitimin yaşamla iç içe olması; topluluk kültürü ve bilincini oluşturabilmek için her öğrencinin kendisi olabilme hakkı tanınmalıdır.

Tüm yazılarını göster