Yazıyorum yazıyorum ( yanlış anlaşılma riskine rağmen ) bir türlü anlatamıyorum. Hata bende herhalde. Tekrar yazacağım ve bu bağlamda seçimleri yorumlayacağım.
Daha önce belirttiğim gibi 'Sünniler Muktedir' oldu. Gidişat pek değişeceğe benzemiyor.
Eskiden muhafazakar sağ denirdi, şimdi vesayet sistemi erimeye başladığı için açık konuşabiliyoruz.
AKP, SP, HAS, BBP ve DP partilerinin aldığı toplam oy yüzde 53.5. Bu orana MHP'den 10 puan eklersek toplam oy yüzde 63.5 eder. İşte size çekirdek tabanı Sünni müslüman olan, bekli biraz laiklerden, belki biraz Alevilerden belki biraz beyaz Türklerden oy almış blok.
Kemalizm, darbeler, asmalar ve kesmelerin uzun vadede hiçbir işe yaramadığını ve sayısal çoğunluğun, akan su misali, kendi mecrasını bulacağı aşikar. Entelektüel açıdan ' Çoğunluğun kararları doğrumudur ?' tartışmasına girmeyeceğim, çünkü ayrı bir analiz konusudur.
Klişe keramettir. Türkiye'de sağ yüzde 65 sol yüzde 35 tir. Gerisi teferruattır. Sağı toparlayan lider iktidarı kesintisiz elinde tutar, ta ki çeteler devreye girinceye kadar. Önemli olan sağı elinde tutan liderin yozlaşmamasıdır.
Şimdi gelelim parti bazında kazanan ve kaybedenlere ve realite çekapına.
AKP : Oyunu arttırdı vekil sayıs azaldı. Başarılımıdır ? Evet başarılıdır, çünkü kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan bir ülkede üç defa iktidar koltuğuna oturmak zordur. Kendi çıkarlarını her türlü çıkarın üzerinde tutan medya, adalet ve savunma sistemlerini bünyesinde barındıran bir ülkede iktidarı korumak zordur. AKP bunu başardı. Mutsuz çoğunluklar sandık başında konuştu.
CHP : Finans dünyasının evrensel kuralı vardır; Piyasayla inatlaşma. Bu prensip, siyasal piyasalar içinde geçerli bir kavramdır. Ne de olsa Türkiye' de seçimler borsa havasında geçmekte. Kılıçtaroğlu ve/veya CHP'yi yönetenler siyasal piyasalarla inatlaşmışlardır. Kürt kökenli, Alevi bir vatandaşın Türkiye'de seçimle başbakan olması mümkün değildir. Gönül isterdi ki Türkiye bunu aşmış olsun ( bakınız Derin Irkçılık analizim) ama ne yazık ki demokrasimiz henüz orada değil. Bir an için Kemal Bey'in kişisel karakteristiklerini göz ardı etsek ve liderlik vasıfları artı partisinin vaadlerine baksak, alınan sonuç büyük hüsrandır.
Tabii kolay pes etmek yok. CHP Cumhuriyet tarihinle özdeşleşen muktedir olma gücüne sahiptir. İktidar olmasa bile, askeriyle, medyasıyla, yargısıyla, bürokrasisiyle her zaman muktedir olmayı başarmış bir partidir. Bu gücünün erozyona uğradığı son yıllarda, gerçek anlamda halkın partisi olma transformasyonunu, bu seçimde başaramamıştır. 'Büyük fedekarlılıkla' sahneye çıkartılan assolist Kemal Bey, seyircide fazla heyecan yaratamamıştır. Öyle 3-5 puan arttırımla kendini avutmak, olsa olsa, 'siyaset esnafına' dönüşümün üvertürü olur.
Kemal Bey'in yapacağı en büyük jest hemen genel başkanlıktan istifa edip, CHP'yi gerçek anlamda sosyal demokrat yapacak yeni bir başkan arayışına geçmektir.
MHP: Soğuk savaşın ürünü olarak siyaset dünyasına giren MHP barajı aştı. Bu bir başarıdır. Alınan yüzde 13 oy MHP'in sadece Kürt milliyetçiliğine endeksli bir siyasetle oy sınırınıda belirlemiştir. Bu bağlamda MHP, eğer değişmezse, muhalefetin gediklisi olmaya ve CHP'leşmeye aday bir parti görünümündedir. Bence bu olasılık ve gelecek, MHP için başarısızlıktır.
Bağımsız Adaylar : Bu grubu ikiye ayırırsak, Kürt milliyetçileri MHP'yle aynı sonucu paylaşmakta.
Vekil sayısının artması büyük başarıdır. Slogan ve ideoloji söyleminin dışında başka bir içeriği olmayan siyaset yüzde 7'ye bilemedin yüzde 10' dayanır. Bu bağlamda Kürt hareketinin siyasi partisi başarısızdır.
Diğer bağımsız adaylara gelirsek. Gerçek bir Cumhuriyet Öğretmeni olan rahmetli edebiyat hocam Enver Mücen'den bir anektod anlatarak analizimi bitirmek isterim. Namık Kemal ilerici görüşlerinden dolayı Padişah tarafından Kıbrıs'a sürgüne gönderilir. Karaköy rıhtımından gemiye binerlerken Namık Kemal sürün arkadaşlarından birine döner ve hayretler içinde sorar. ' Bizi uğurlamaya gelecek İstanbul halkı nerede ?' Aradan 150 sene geçti. Melül bakışlarında değişen bir şey yok. Unutmayalım bizim demokrasi tecrübemiz sadece 200 yıl önce başladı. Daha çok göreceklerimiz var.
">
Yazıyorum yazıyorum ( yanlış anlaşılma riskine rağmen ) bir türlü anlatamıyorum. Hata bende herhalde. Tekrar yazacağım ve bu bağlamda seçimleri yorumlayacağım.
Daha önce belirttiğim gibi 'Sünniler Muktedir' oldu. Gidişat pek değişeceğe benzemiyor.
Eskiden muhafazakar sağ denirdi, şimdi vesayet sistemi erimeye başladığı için açık konuşabiliyoruz.
AKP, SP, HAS, BBP ve DP partilerinin aldığı toplam oy yüzde 53.5. Bu orana MHP'den 10 puan eklersek toplam oy yüzde 63.5 eder. İşte size çekirdek tabanı Sünni müslüman olan, bekli biraz laiklerden, belki biraz Alevilerden belki biraz beyaz Türklerden oy almış blok.
Kemalizm, darbeler, asmalar ve kesmelerin uzun vadede hiçbir işe yaramadığını ve sayısal çoğunluğun, akan su misali, kendi mecrasını bulacağı aşikar. Entelektüel açıdan ' Çoğunluğun kararları doğrumudur ?' tartışmasına girmeyeceğim, çünkü ayrı bir analiz konusudur.
Klişe keramettir. Türkiye'de sağ yüzde 65 sol yüzde 35 tir. Gerisi teferruattır. Sağı toparlayan lider iktidarı kesintisiz elinde tutar, ta ki çeteler devreye girinceye kadar. Önemli olan sağı elinde tutan liderin yozlaşmamasıdır.
Şimdi gelelim parti bazında kazanan ve kaybedenlere ve realite çekapına.
AKP : Oyunu arttırdı vekil sayıs azaldı. Başarılımıdır ? Evet başarılıdır, çünkü kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan bir ülkede üç defa iktidar koltuğuna oturmak zordur. Kendi çıkarlarını her türlü çıkarın üzerinde tutan medya, adalet ve savunma sistemlerini bünyesinde barındıran bir ülkede iktidarı korumak zordur. AKP bunu başardı. Mutsuz çoğunluklar sandık başında konuştu.
CHP : Finans dünyasının evrensel kuralı vardır; Piyasayla inatlaşma. Bu prensip, siyasal piyasalar içinde geçerli bir kavramdır. Ne de olsa Türkiye' de seçimler borsa havasında geçmekte. Kılıçtaroğlu ve/veya CHP'yi yönetenler siyasal piyasalarla inatlaşmışlardır. Kürt kökenli, Alevi bir vatandaşın Türkiye'de seçimle başbakan olması mümkün değildir. Gönül isterdi ki Türkiye bunu aşmış olsun ( bakınız Derin Irkçılık analizim) ama ne yazık ki demokrasimiz henüz orada değil. Bir an için Kemal Bey'in kişisel karakteristiklerini göz ardı etsek ve liderlik vasıfları artı partisinin vaadlerine baksak, alınan sonuç büyük hüsrandır.
Tabii kolay pes etmek yok. CHP Cumhuriyet tarihinle özdeşleşen muktedir olma gücüne sahiptir. İktidar olmasa bile, askeriyle, medyasıyla, yargısıyla, bürokrasisiyle her zaman muktedir olmayı başarmış bir partidir. Bu gücünün erozyona uğradığı son yıllarda, gerçek anlamda halkın partisi olma transformasyonunu, bu seçimde başaramamıştır. 'Büyük fedekarlılıkla' sahneye çıkartılan assolist Kemal Bey, seyircide fazla heyecan yaratamamıştır. Öyle 3-5 puan arttırımla kendini avutmak, olsa olsa, 'siyaset esnafına' dönüşümün üvertürü olur.
Kemal Bey'in yapacağı en büyük jest hemen genel başkanlıktan istifa edip, CHP'yi gerçek anlamda sosyal demokrat yapacak yeni bir başkan arayışına geçmektir.
MHP: Soğuk savaşın ürünü olarak siyaset dünyasına giren MHP barajı aştı. Bu bir başarıdır. Alınan yüzde 13 oy MHP'in sadece Kürt milliyetçiliğine endeksli bir siyasetle oy sınırınıda belirlemiştir. Bu bağlamda MHP, eğer değişmezse, muhalefetin gediklisi olmaya ve CHP'leşmeye aday bir parti görünümündedir. Bence bu olasılık ve gelecek, MHP için başarısızlıktır.
Bağımsız Adaylar : Bu grubu ikiye ayırırsak, Kürt milliyetçileri MHP'yle aynı sonucu paylaşmakta.
Vekil sayısının artması büyük başarıdır. Slogan ve ideoloji söyleminin dışında başka bir içeriği olmayan siyaset yüzde 7'ye bilemedin yüzde 10' dayanır. Bu bağlamda Kürt hareketinin siyasi partisi başarısızdır.
Diğer bağımsız adaylara gelirsek. Gerçek bir Cumhuriyet Öğretmeni olan rahmetli edebiyat hocam Enver Mücen'den bir anektod anlatarak analizimi bitirmek isterim. Namık Kemal ilerici görüşlerinden dolayı Padişah tarafından Kıbrıs'a sürgüne gönderilir. Karaköy rıhtımından gemiye binerlerken Namık Kemal sürün arkadaşlarından birine döner ve hayretler içinde sorar. ' Bizi uğurlamaya gelecek İstanbul halkı nerede ?' Aradan 150 sene geçti. Melül bakışlarında değişen bir şey yok. Unutmayalım bizim demokrasi tecrübemiz sadece 200 yıl önce başladı. Daha çok göreceklerimiz var.