Seçim yapabilmek.

HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, Kozmik Oda ile ilgili söylentileri, ortaoyununa...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com
HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, Kozmik Oda ile ilgili söylentileri, ortaoyununa benzetmiş.
 Yine iddialı konuşmuş ve kendisine faşist diyenlerle de, hafif  dalgasını geçmiş; onlar Allah bilir, Mussolini ve Hitler’ i de asker sanıyorlardır. Demiş.
 Bu söylemlerinden sonra, şöyle bir parti liderlerini ve özelliklerini düşündüm.
Ben kendi adıma Osman Pamukoğlu’ nu lider kimliği açısından yeterli buluyorum.
 Ama bu görüntüsel bir şey, yani imajını bu günün şartları bakımından yeterli görüyorum.

Röportaj talebimiz kendisine gittiğinde, belirlenen gün ve saatte sorularımıza cevap verdi ve halka ulaşma fırsatını değerlendirdi. Bir kere, asistanları, yardımcıları son derece titiz, saygılı çalışıyor. Diyebilirsiniz ki, çünkü daha siyasetin içinde yeniler, dolayısıyla her türlü tanıtım fırsatını değerlendirmek istiyorlar.

 Bu da olabilir, tüm partilerin yaptığı gibi.

Yıllardır iktidarda olan A.K.P’ nin , Yeniköy’ ün gece kondu mahalleleri arasında irtibat büroları olduğunu gördüğümde, içimden bravo dedim, biz ancak, yolumuzu şaşırıp buralara düşüyoruz.
Onlar ise, halka hizmet için, teşkilatı çoktan kurmuşlar. Boşuna iktidar olunmuyor.

Başka partilerin liderleriyle de temaslarımız olmuştu, asistanlarını bile geçemedik, bir de neredeyse aradığımız için asistanlardan azar işitecektik.

Her neyse, söylemek istediğim aradaki işine sarılma, ciddiyet ve halk için bir şeyler yapma isteği.
 Dolayısıyla ben bu açıdan HEPAR’ ı kayda değer buluyorum.

Eleştirmek isteyenler diyor ki; Paşa siyaseti bilmiyor.

Doğru.

Siyaseti bilenlerle Türkiye yıllardır yönetiliyor.

Sonuçlar ortada.

Başbakanımızın Belediye Başkanı olduğu dönemlerde, televizyonlarda yaptığı konuşmaları hatırlıyorum da, bu günkü haline baktığımızda arada çok büyük olumlu yönde fark olduğunu görüyoruz.

Hitabet sanatında, bayağı bir ilerleme kaydetti.

İnsanlar yaptıkları işin içersinde de kendilerini geliştiriyorlar. Öyle olması gerekiyor.

Yine de, konu Türkiye’ yi ileriye götürecek siyaseti yürütecek iktidara talip olmaksa, bence liderlerin kişisel kimlikleri de çok fazla önem taşımıyor. Kadroları kimlerden oluşuyor.

Bir ayakkabı alırken bile 10 dükkan dolaşıyorsunuz, deniyorsunuz, çeşitli açılardan değerlendiriyorsunuz.

Ama ülkenizi idare edecek siyasetçi ve partiyi seçerken, yalnızca vaatler üzerine tercih yapıyorsunuz.

 Sonra bu değerlendirmeleri yaparken, kimin ne kadar bilinçli olduğu da tartışılır. Oyunu hangi kriterlere göre değerlendirip veriyor.

Ben olayı bu şekilde değerlendiriyorum.

Hangi partiyi seçerseniz seçin, o partinin yönetimde ne kadar başarılı olduğunu, ancak devleti idare etmeye başladıktan sonra görebiliriz.

Onun için, belki yapılması gereken daha sağlıklı bir seçim yapılabilmesi için, önce insanları bilinçlendirmek, devletten beklentilerinin ne olduğunu iyice anlamak.

İnsanımız, o kadar uzun zamandır, maddi anlamda zorluklar içersinde yaşıyor ki, talep etme güdüsünü kaybetmiş. Yani devletten ne isteyeceğini çok fazla bilmiyor.
 Eğitim bir  ülkenin en önemli meselesi. Tıpkı düşünce özgürlüğü gibi.  

Oğlumla sohbet ediyoruz. Diyor ki, anne, benim kazandığım bölümü, Jeofizik Mühendisliği’ ni  daha çok Anadolu’ dan gelen arkadaşlarım oluşturuyor.

 Çünkü onlar, İstanbul’ da yaşayan çocuklara göre, daha çok çalışıyorlar ve hırslılar.

İstanbul’ da yurt dışında okuyacak çocuklara, kolaylıkla eğitim verip, onları mezun etmeye yönelik okullar var mesela.

 Özel okullar tabii ki. İşini bilen insan, parası da varsa kolayca buralardan mezun oluyor.

 Ne kadar kalifiye, eğitimli oluyorlar. Orası tartışılır. Sonra da yurt dışına gidip, çok da iyi olmayan özel üniversiteleri okuyup, yurtdışında okudu oluyorlar. Böyle realiteler var.

Niye böyle olsun, bizim ülkemizde insanlar iyi eğitim alsınlar ve yurt dışına gitmeyi tercih etmesinler , bence doğrusu bu olur. Biz de de çok iyi okullar var. Ama herkes buralarda okuyamıyor, bu şansı kazanamıyor.

Ekonomi yine çok önemli, hangi parti iktidara gelirse gelsin, halkın genelinin gelir seviyesi yükselmiyorsa, o parti başarılıdır diyemeyiz.

Siyasi etkinlik.

 Niye yurt dışına gezmeye gittiğimizde bile, vize almak için bin bir soruya cevap verip,   vize alarak oralara gidelim. Değer mi yani. İnsana onur kırıcı gelmiyor mu?

Bu hakkı yaratamayan bir hükümet dış politikada başarılı diyebilir miyiz?

One Minute yani…

Onun için, bu günün şartlarında  sadece iyi lider bulmak da yeterli değil bence. Onun alt yapısının hazır olması daha önemli, kaldı ki, seçim yaparken, lideri değil, ülkenin geleceğini seçiyoruz.

 

 

 

">
HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, Kozmik Oda ile ilgili söylentileri, ortaoyununa benzetmiş.
 Yine iddialı konuşmuş ve kendisine faşist diyenlerle de, hafif  dalgasını geçmiş; onlar Allah bilir, Mussolini ve Hitler’ i de asker sanıyorlardır. Demiş.
 Bu söylemlerinden sonra, şöyle bir parti liderlerini ve özelliklerini düşündüm.
Ben kendi adıma Osman Pamukoğlu’ nu lider kimliği açısından yeterli buluyorum.
 Ama bu görüntüsel bir şey, yani imajını bu günün şartları bakımından yeterli görüyorum.

Röportaj talebimiz kendisine gittiğinde, belirlenen gün ve saatte sorularımıza cevap verdi ve halka ulaşma fırsatını değerlendirdi. Bir kere, asistanları, yardımcıları son derece titiz, saygılı çalışıyor. Diyebilirsiniz ki, çünkü daha siyasetin içinde yeniler, dolayısıyla her türlü tanıtım fırsatını değerlendirmek istiyorlar.

 Bu da olabilir, tüm partilerin yaptığı gibi.

Yıllardır iktidarda olan A.K.P’ nin , Yeniköy’ ün gece kondu mahalleleri arasında irtibat büroları olduğunu gördüğümde, içimden bravo dedim, biz ancak, yolumuzu şaşırıp buralara düşüyoruz.
Onlar ise, halka hizmet için, teşkilatı çoktan kurmuşlar. Boşuna iktidar olunmuyor.

Başka partilerin liderleriyle de temaslarımız olmuştu, asistanlarını bile geçemedik, bir de neredeyse aradığımız için asistanlardan azar işitecektik.

Her neyse, söylemek istediğim aradaki işine sarılma, ciddiyet ve halk için bir şeyler yapma isteği.
 Dolayısıyla ben bu açıdan HEPAR’ ı kayda değer buluyorum.

Eleştirmek isteyenler diyor ki; Paşa siyaseti bilmiyor.

Doğru.

Siyaseti bilenlerle Türkiye yıllardır yönetiliyor.

Sonuçlar ortada.

Başbakanımızın Belediye Başkanı olduğu dönemlerde, televizyonlarda yaptığı konuşmaları hatırlıyorum da, bu günkü haline baktığımızda arada çok büyük olumlu yönde fark olduğunu görüyoruz.

Hitabet sanatında, bayağı bir ilerleme kaydetti.

İnsanlar yaptıkları işin içersinde de kendilerini geliştiriyorlar. Öyle olması gerekiyor.

Yine de, konu Türkiye’ yi ileriye götürecek siyaseti yürütecek iktidara talip olmaksa, bence liderlerin kişisel kimlikleri de çok fazla önem taşımıyor. Kadroları kimlerden oluşuyor.

Bir ayakkabı alırken bile 10 dükkan dolaşıyorsunuz, deniyorsunuz, çeşitli açılardan değerlendiriyorsunuz.

Ama ülkenizi idare edecek siyasetçi ve partiyi seçerken, yalnızca vaatler üzerine tercih yapıyorsunuz.

 Sonra bu değerlendirmeleri yaparken, kimin ne kadar bilinçli olduğu da tartışılır. Oyunu hangi kriterlere göre değerlendirip veriyor.

Ben olayı bu şekilde değerlendiriyorum.

Hangi partiyi seçerseniz seçin, o partinin yönetimde ne kadar başarılı olduğunu, ancak devleti idare etmeye başladıktan sonra görebiliriz.

Onun için, belki yapılması gereken daha sağlıklı bir seçim yapılabilmesi için, önce insanları bilinçlendirmek, devletten beklentilerinin ne olduğunu iyice anlamak.

İnsanımız, o kadar uzun zamandır, maddi anlamda zorluklar içersinde yaşıyor ki, talep etme güdüsünü kaybetmiş. Yani devletten ne isteyeceğini çok fazla bilmiyor.
 Eğitim bir  ülkenin en önemli meselesi. Tıpkı düşünce özgürlüğü gibi.  

Oğlumla sohbet ediyoruz. Diyor ki, anne, benim kazandığım bölümü, Jeofizik Mühendisliği’ ni  daha çok Anadolu’ dan gelen arkadaşlarım oluşturuyor.

 Çünkü onlar, İstanbul’ da yaşayan çocuklara göre, daha çok çalışıyorlar ve hırslılar.

İstanbul’ da yurt dışında okuyacak çocuklara, kolaylıkla eğitim verip, onları mezun etmeye yönelik okullar var mesela.

 Özel okullar tabii ki. İşini bilen insan, parası da varsa kolayca buralardan mezun oluyor.

 Ne kadar kalifiye, eğitimli oluyorlar. Orası tartışılır. Sonra da yurt dışına gidip, çok da iyi olmayan özel üniversiteleri okuyup, yurtdışında okudu oluyorlar. Böyle realiteler var.

Niye böyle olsun, bizim ülkemizde insanlar iyi eğitim alsınlar ve yurt dışına gitmeyi tercih etmesinler , bence doğrusu bu olur. Biz de de çok iyi okullar var. Ama herkes buralarda okuyamıyor, bu şansı kazanamıyor.

Ekonomi yine çok önemli, hangi parti iktidara gelirse gelsin, halkın genelinin gelir seviyesi yükselmiyorsa, o parti başarılıdır diyemeyiz.

Siyasi etkinlik.

 Niye yurt dışına gezmeye gittiğimizde bile, vize almak için bin bir soruya cevap verip,   vize alarak oralara gidelim. Değer mi yani. İnsana onur kırıcı gelmiyor mu?

Bu hakkı yaratamayan bir hükümet dış politikada başarılı diyebilir miyiz?

One Minute yani…

Onun için, bu günün şartlarında  sadece iyi lider bulmak da yeterli değil bence. Onun alt yapısının hazır olması daha önemli, kaldı ki, seçim yaparken, lideri değil, ülkenin geleceğini seçiyoruz.

 

 

 

Tüm yazılarını göster