Rövanşist Jakoben Bir Liberallik

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ ın, geçtiğimiz günlerde Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay hakkında...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ ın, geçtiğimiz günlerde Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay hakkında, ‘Özkan’ ın feryadına kulak verilmeli’ demesi, Ertuğrul Özkök’ ün bu günkü yazısında, vicdana geldi zaten dindar insanlar vicdanlı olur muhasebesine ve bu söylemi  köşesine taşımasına neden olmuş.

Enteresan….

 

 Tuncay Özkan’ ı şahsen hiç sevmesem ve meydanlara bir çok emekliyi, işçiyi, çoluğu, çocuğu toplayıp, sürekli iktidara ve Başbakan’ a boğazını paralarcasına bağırmasından, hakaretlerinden hiç haz etmesem de, ve  A.K.P’ liler gibi dindar olmasam da, herkes gibi bende, artık bu insanların suçlarını bilmeden  yaklaşık 1,5 yıldır içeride tutulmasından dolayı  üzgünüm.

 

Yani bir kere bu olayın artık dinle vicdanla ilgisi yok.

Adamlar, neyle suçlandıklarını bilmeden hakikaten bu kadar zamandır içeride tutuluyorsa, referanduma sunulan yeni Anayasa’ da  inşallah bu konuyla ilgili de  düzenlemeler vardır.

 

Hani yeni Anayasa kişisel hak ve özgürlüklerin önünü açacakmış ya,

mutlaka hukumet, taslağı hazırlatırken, bu insanların mağduriyetini de örnek olarak göz önüne almıştır diye düşünüyorum, o zaman sayın Arınç’ ın samimiyetine inanabilirim.

   

Aksi takdirde,  benim gibi normal bir vatandaşla, Arınç’ ın yakınması arasında hiçbir fark olmaz…..

Arınç’ ın yakınması, bazı iyi niyetli ve dindar kesimlerce sadece;

 

Yahu bu Arınç’ ta ne vicdanlı, ne adaletli insanmış, Özkan bu kadar zaman meydanlarda A.K.P’ ye sövdü, saydı, yine de adamcağız onun hakkını savunuyor’ noktasına getirir ki.

 

Her ne kadar iyi niyetli bir söylemde olsa, lafla peynir gemisi yürümez.

Sonuca bakmak lazım. Bu çıkışın, 12 Eylül’ de oy kaygısıyla yapılmadığı ne malum.

Ben bir vatandaş olarak, olayı böyle değerlendiririm.

 

Eğer Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ ın feryadına kulak verilecekse, hukumet de, gerçekten böyle düşünüyorsa, samimiyse  her ne kadar yargıya müdahele edilmese de, dava sürecini hızlandırıcı kararlar alabileceklerini düşünüyorum.

 

İşte o zaman, Arınç’ ın söylemlerine  inanabiliriz, yoksa Ahmet’ in, Mehmet’ in, benim, sizin  üzüntünüzle,  Arınç’ ın üzüntüsü arasında maalesef pek bir fark olmuyor.

 

Ertuğrul Özkök’ e gelince, o da her halde kendisini hala Hürriyet’ in genel yayın yönetmeni sanıyor.

Öyle ya, yazısı çok olumlu ve pozitif bir mahiyet içermekle birlikte, var olan gerçekleri yansıtmıyor….

Biraz ortada kuyu var yandan geç havası taşıyor.

Olsun  yine de güzel   ülkemizde çok iyi niyetli insanlar var, bir tek biz kötüyüz ….

Olayları değerlendirirken samimiyet derecesine ve gerçeklere  bakıyoruz…..

Demek ki Özkök’ ün dediği gibi  Rövanşist Jakoben birLiberallik anlayışımız var….

">

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ ın, geçtiğimiz günlerde Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay hakkında, ‘Özkan’ ın feryadına kulak verilmeli’ demesi, Ertuğrul Özkök’ ün bu günkü yazısında, vicdana geldi zaten dindar insanlar vicdanlı olur muhasebesine ve bu söylemi  köşesine taşımasına neden olmuş.

Enteresan….

 

 Tuncay Özkan’ ı şahsen hiç sevmesem ve meydanlara bir çok emekliyi, işçiyi, çoluğu, çocuğu toplayıp, sürekli iktidara ve Başbakan’ a boğazını paralarcasına bağırmasından, hakaretlerinden hiç haz etmesem de, ve  A.K.P’ liler gibi dindar olmasam da, herkes gibi bende, artık bu insanların suçlarını bilmeden  yaklaşık 1,5 yıldır içeride tutulmasından dolayı  üzgünüm.

 

Yani bir kere bu olayın artık dinle vicdanla ilgisi yok.

Adamlar, neyle suçlandıklarını bilmeden hakikaten bu kadar zamandır içeride tutuluyorsa, referanduma sunulan yeni Anayasa’ da  inşallah bu konuyla ilgili de  düzenlemeler vardır.

 

Hani yeni Anayasa kişisel hak ve özgürlüklerin önünü açacakmış ya,

mutlaka hukumet, taslağı hazırlatırken, bu insanların mağduriyetini de örnek olarak göz önüne almıştır diye düşünüyorum, o zaman sayın Arınç’ ın samimiyetine inanabilirim.

   

Aksi takdirde,  benim gibi normal bir vatandaşla, Arınç’ ın yakınması arasında hiçbir fark olmaz…..

Arınç’ ın yakınması, bazı iyi niyetli ve dindar kesimlerce sadece;

 

Yahu bu Arınç’ ta ne vicdanlı, ne adaletli insanmış, Özkan bu kadar zaman meydanlarda A.K.P’ ye sövdü, saydı, yine de adamcağız onun hakkını savunuyor’ noktasına getirir ki.

 

Her ne kadar iyi niyetli bir söylemde olsa, lafla peynir gemisi yürümez.

Sonuca bakmak lazım. Bu çıkışın, 12 Eylül’ de oy kaygısıyla yapılmadığı ne malum.

Ben bir vatandaş olarak, olayı böyle değerlendiririm.

 

Eğer Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ ın feryadına kulak verilecekse, hukumet de, gerçekten böyle düşünüyorsa, samimiyse  her ne kadar yargıya müdahele edilmese de, dava sürecini hızlandırıcı kararlar alabileceklerini düşünüyorum.

 

İşte o zaman, Arınç’ ın söylemlerine  inanabiliriz, yoksa Ahmet’ in, Mehmet’ in, benim, sizin  üzüntünüzle,  Arınç’ ın üzüntüsü arasında maalesef pek bir fark olmuyor.

 

Ertuğrul Özkök’ e gelince, o da her halde kendisini hala Hürriyet’ in genel yayın yönetmeni sanıyor.

Öyle ya, yazısı çok olumlu ve pozitif bir mahiyet içermekle birlikte, var olan gerçekleri yansıtmıyor….

Biraz ortada kuyu var yandan geç havası taşıyor.

Olsun  yine de güzel   ülkemizde çok iyi niyetli insanlar var, bir tek biz kötüyüz ….

Olayları değerlendirirken samimiyet derecesine ve gerçeklere  bakıyoruz…..

Demek ki Özkök’ ün dediği gibi  Rövanşist Jakoben birLiberallik anlayışımız var….

Tüm yazılarını göster