Değerli okurlar, birkaç ay önce İtalyan ekonomisinin yaşamaya başladığı sıkıntılardan söz etmiştim. Geçtiğimiz hafta İtalyan ekonomisinde ilginç gelişmeler yaşandı. Dünyaca ünlü kredi kurumu Standard & Poor İtalya'nın kredi notunu AA dan AA- ye düşürdü. Kredi notunun düşmesinin baş nedeni olarak Başbakan Berlusconi'nin kamu harcamalarını kontrol edememesi gösterildi.
1992'den Bu Yana :
1992 senesinde Maastricht'te imzalanan para birliği anlaşması ve kurulan kurumlar Almanların toplumsal hafızasına yerleşik olan enflasyon fobisini yansıtmakta idi. 'Eurozone' denilen alan güçlü Almanya'nın anti-enflasyonist psikolojisi ile kurulmuştu.
İki Almanya'nın birleşmesinden önce Batı Alman ekonomisi mali disiplin içinde ayakları yere sağlam basan bir ekonomi idi. Almanya'nın etrafındaki daha küçük ekonomiler 'Eurozone'da Almanya'nın etkisi ile güçlenen ekonomik istikrardan nasiplerini aldılar ve kredi notları yükseldi.
Birleşmeden sonra Almanlar Doğu'da tahminlerin çok ötesinde kamu harcamaları yapmak zorunda kaldılar. Alt yapı ve sosyal güvenlik gibi geri dönüşü uzun vadeye yayılmış harcamalar Alman bütçelerini zorladı.Ardından 2000 yılında patlayan teknoloji balonu, sonra 11 Eylül saldırıları ve en son Irak savaşından yediği darbeler, Almanları sersemletti. Almanların bütçe açıkları giderek büyüdü. Buna karşılık 2000 yılında bütçe fazlası rekor düzeyde olan ABD ise henüz Almanlar kadar sıkıntıda değil.
Rakamların Dili :
Anadolu coğrafyası rakam konuşmayı pek sevmez. Rakamsız folklorumuzun bilincindeyim. Yine de bir iki rakam vermek zorundayım. Son 3 yıldır Almanya, Maastricht limitleri olan yüzde 3 ( Bütçe Açığı/GDP ) oranını aşmakta. Bu gelişmenin sonucu olarak 'Eurozone' da bütçe açıkları giderek artmakta. Artan harcamalarla beraber enflasyon canavarı yavaş yavaş uyanmakta. Ayrıca Alman ekonomik büyüme hızı diğer 'Eurozone' üyelerininden düşük.
Tahterevalli ile Yükselen :
Yukarıda sıraladığım bütün ekonomik olumsuzluklar Alman ekonomisinin önümüzdeki yıllarda fazla parlak olmayacağının göstergesi. Bu günlerde, rahatsızlanan bedende eski hastalıkların nüksetmesi gibi, Alman ekonomisinin marazları tek tek ortaya çıkmakta. Esneklikten uzak emek piyasaları, girişimciye yönelik aşırı vergi ve sınırlama politikaları, işçi sendikalarının holdinglerle 'ahbap çavuş' ortaklıkları su yüzüne çıkan başlıca aksaklıklar.
AB'ye yeni üye olan ülkeler ve Almanlar sayesinde yüksek kredi notu alan diğer ekonomiler Alman ekonomisinin göstergelerini yakından takip etmekteler. Roma'dan başlayan kredi notunu düşürme Berlin'e sıçrarsa, Avrupa ekonomilerinde güçlü artçı sarsıntılar yaşanır. Düşük kredi notu faizlerin artmasına, borçlanmanın zorlanmasına yatırımın azalmasına yol açar. Alman ekonomisinin ağırlığı ile yükselen üyeler yine Almanların ağırlığı ile aşağı inebilirler.
Türkiye'yi İlgilendiren :
Türkiye de son yıllarda bol miktarda üniversite açıldı. Mutlaka bir ekonomi bölümü 'İhracat Talep Esnekliği' konusunda araştırma yapmıştır. Açık anlatımı ile, Almanya gibi en büyük ticaret partnerimizin büyüme oranı yüzde 1 azalırsa Türkiye'nin ihracatı yüzde kaç etkilenir, gibi. ( Eğer böyle bir çalışma yoksa ekonomi mekonomi, futbol mutbol diyerek ekranlarda 'havyar kesen' değerli hocaları göreve çağırırım ). Belki dikkatinizi çekmiştir, komşumuz Yunanistan sadece futbolda şampiyon olmadı, 'Eurozone'a geçerek fiyatlarda da Avrupa şampiyonu oldu. ( yüzde 3.60 )
Bu haftaki analizimi bitirmeden önce AB'ye girmek icin büyük umutlar besleyen politikacıların dikkatini çekerim. Siyaset bezirganlarının 'icra-i sanat' yaparken, AB'de ve 'Eurozone' da dolaşmanın Gülhane Parkında dolaşmaktan farklı olduğunun bilincinde olmalarını arzularım. Yoksa birileri ellerine yeni bir 'Hatt-ı Hümayun' tutuşturur.
Meraklısına Not :
GDP: Gross Domestic Product, Gayri Safi Milli Hasıla
Gülhane Hatt-ı Hümayunu : 1839 senesinde Gülhane'de okunan fermanla Osmanlı'nın 'hayranlık/şaşkınlık/eziklik/kızgınlık' kokteylinden oluşan Batılılaşma serüveni başladı. 2004 senesine geldik kokteyl sertliğinden birşey kaybetmiş değil serüven aynen devam etmekte.
Memet JOE
">
Değerli okurlar, birkaç ay önce İtalyan ekonomisinin yaşamaya başladığı sıkıntılardan söz etmiştim. Geçtiğimiz hafta İtalyan ekonomisinde ilginç gelişmeler yaşandı. Dünyaca ünlü kredi kurumu Standard & Poor İtalya'nın kredi notunu AA dan AA- ye düşürdü. Kredi notunun düşmesinin baş nedeni olarak Başbakan Berlusconi'nin kamu harcamalarını kontrol edememesi gösterildi.
1992'den Bu Yana :
1992 senesinde Maastricht'te imzalanan para birliği anlaşması ve kurulan kurumlar Almanların toplumsal hafızasına yerleşik olan enflasyon fobisini yansıtmakta idi. 'Eurozone' denilen alan güçlü Almanya'nın anti-enflasyonist psikolojisi ile kurulmuştu.
İki Almanya'nın birleşmesinden önce Batı Alman ekonomisi mali disiplin içinde ayakları yere sağlam basan bir ekonomi idi. Almanya'nın etrafındaki daha küçük ekonomiler 'Eurozone'da Almanya'nın etkisi ile güçlenen ekonomik istikrardan nasiplerini aldılar ve kredi notları yükseldi.
Birleşmeden sonra Almanlar Doğu'da tahminlerin çok ötesinde kamu harcamaları yapmak zorunda kaldılar. Alt yapı ve sosyal güvenlik gibi geri dönüşü uzun vadeye yayılmış harcamalar Alman bütçelerini zorladı.Ardından 2000 yılında patlayan teknoloji balonu, sonra 11 Eylül saldırıları ve en son Irak savaşından yediği darbeler, Almanları sersemletti. Almanların bütçe açıkları giderek büyüdü. Buna karşılık 2000 yılında bütçe fazlası rekor düzeyde olan ABD ise henüz Almanlar kadar sıkıntıda değil.
Rakamların Dili :
Anadolu coğrafyası rakam konuşmayı pek sevmez. Rakamsız folklorumuzun bilincindeyim. Yine de bir iki rakam vermek zorundayım. Son 3 yıldır Almanya, Maastricht limitleri olan yüzde 3 ( Bütçe Açığı/GDP ) oranını aşmakta. Bu gelişmenin sonucu olarak 'Eurozone' da bütçe açıkları giderek artmakta. Artan harcamalarla beraber enflasyon canavarı yavaş yavaş uyanmakta. Ayrıca Alman ekonomik büyüme hızı diğer 'Eurozone' üyelerininden düşük.
Tahterevalli ile Yükselen :
Yukarıda sıraladığım bütün ekonomik olumsuzluklar Alman ekonomisinin önümüzdeki yıllarda fazla parlak olmayacağının göstergesi. Bu günlerde, rahatsızlanan bedende eski hastalıkların nüksetmesi gibi, Alman ekonomisinin marazları tek tek ortaya çıkmakta. Esneklikten uzak emek piyasaları, girişimciye yönelik aşırı vergi ve sınırlama politikaları, işçi sendikalarının holdinglerle 'ahbap çavuş' ortaklıkları su yüzüne çıkan başlıca aksaklıklar.
AB'ye yeni üye olan ülkeler ve Almanlar sayesinde yüksek kredi notu alan diğer ekonomiler Alman ekonomisinin göstergelerini yakından takip etmekteler. Roma'dan başlayan kredi notunu düşürme Berlin'e sıçrarsa, Avrupa ekonomilerinde güçlü artçı sarsıntılar yaşanır. Düşük kredi notu faizlerin artmasına, borçlanmanın zorlanmasına yatırımın azalmasına yol açar. Alman ekonomisinin ağırlığı ile yükselen üyeler yine Almanların ağırlığı ile aşağı inebilirler.
Türkiye'yi İlgilendiren :
Türkiye de son yıllarda bol miktarda üniversite açıldı. Mutlaka bir ekonomi bölümü 'İhracat Talep Esnekliği' konusunda araştırma yapmıştır. Açık anlatımı ile, Almanya gibi en büyük ticaret partnerimizin büyüme oranı yüzde 1 azalırsa Türkiye'nin ihracatı yüzde kaç etkilenir, gibi. ( Eğer böyle bir çalışma yoksa ekonomi mekonomi, futbol mutbol diyerek ekranlarda 'havyar kesen' değerli hocaları göreve çağırırım ). Belki dikkatinizi çekmiştir, komşumuz Yunanistan sadece futbolda şampiyon olmadı, 'Eurozone'a geçerek fiyatlarda da Avrupa şampiyonu oldu. ( yüzde 3.60 )
Bu haftaki analizimi bitirmeden önce AB'ye girmek icin büyük umutlar besleyen politikacıların dikkatini çekerim. Siyaset bezirganlarının 'icra-i sanat' yaparken, AB'de ve 'Eurozone' da dolaşmanın Gülhane Parkında dolaşmaktan farklı olduğunun bilincinde olmalarını arzularım. Yoksa birileri ellerine yeni bir 'Hatt-ı Hümayun' tutuşturur.
Meraklısına Not :
GDP: Gross Domestic Product, Gayri Safi Milli Hasıla
Gülhane Hatt-ı Hümayunu : 1839 senesinde Gülhane'de okunan fermanla Osmanlı'nın 'hayranlık/şaşkınlık/eziklik/kızgınlık' kokteylinden oluşan Batılılaşma serüveni başladı. 2004 senesine geldik kokteyl sertliğinden birşey kaybetmiş değil serüven aynen devam etmekte.
Memet JOE