Ben gerçek bir hayvan sever sayılmam, daha doğrusu, bazı insanlar, evcil hayvan bakacağız diye, bütün yaşam düzenlerini değiştirir, abartılı hareketler yaparlar. Hatta sizler de bazı ilanlar görmüşsünüzdür, gerçek hayvan severler, kedi ya da köpeklere yuva ararken, hayat boyu hiç terk etmeyecek sahip ararlar. Bu konu mesela bana çok ters gelir. Öyle ya insanlar, genç yaşlarda bir ömür boyu sürecek diye evlilikler yaparlar ama çoğu zaman bu iyi niyetler, ayrılmayla sonuçlanır. Nerede kaldı bir hayvancağıza ölene kadar bakma vaadi gerçek olsun. Bu ömür boyu lafını, gerçekçi bulmam. Bazen istemeden de olsa, çeşitli zorunluluklar nedeniyle aileye uyum sağlayamamış kedi ya da köpekler, ona daha iyi bakabilecek insanlara tekrar yuvalandırılabilirler. Evinde evcil hayvan bakmak, bana göre çocuk bakmaktan daha meşakkatlidir. Hiç büyümeyen ve dili olmayan bir küçük çocuğa bakmak gibi. Yatağa çiş yapar, büyük tuvaletini kapının arkasına yapar, insan gibi rahatsızlanır, ilaçlar, tedaviler v.s. Özetle, evcil hayvan bakmak zor iştir. Ama tabii tercih edileni, kendine sevgi yumağı bir dost alıp, ona ömür boyu bakabilmek ve yaşamı birlikte paylaşabilmektir.
Tüm bunları niye söyledim? Çünkü bu gün pet shoptan aldığım, yavru Scottish Fold cinsi kedim yaşamını kaybetti. Daha doğrusu, evde bu güne kadar baktığımız, kedi ya da köpeklerimizin ne zaman bir doğumu, ya da rahatsızlığı olsa ilk fark eden oğlum Sarper’ in uyarması üzerine, dün gece saat 2.00 gibi sokağımızın hemen 20 metre ötesinde bulunan Pet Life Veteriner Kliniği’ ne koşmamız ve tüm çabalarımıza rağmen.
Oradaki nöbetçi veteriner hekimin Uğur Ergun Tuncay’ ın olağanüstü çabalarıyla fazladan 2 saat daha yaşatabildik sadece. Zaten koma halde götürmüştük, oksijen çadırı, kortizon gibi ilaçların yapılmasına rağmen, biz yanından ayrıldıktan 2 saat sonra yaşama veda etmiş. Ama bir açıdan içim rahat ki, ona bizim evimizde geçirdiği kısacık 4 günde ve rahatsızlığının son anına kadar, patisini hiç bırakmadan, reiki vererek, ya da çok sevildiğini hissettirerek, yapabildiğimiz her şeyi yaptık. Biraz iyileşti, gırlamaya başladı, biz de büyük bir umutla, veterinerimizin yönlendirmesiyle evimize gittik.
Gece bir türlü uyuyamıyor ve yarı uykulu, yarı uyanık kabuslar görüyordum. Ve bekliyordum, sabah iyi haberlerini alacağım diye ama maalesef olmadı.
Evde ona seslendiğimiz adı ile Minnak melek oldu.
Üstelik pet Shop’ tan alalı sadece 4 gün olmasına rağmen… Neyse sağ olsun Pet Life’ in sahibi Nusret Bey, benim ricam üzerine, ‘Bana Pet Shop’ un numarasını verin ben arayayım ve durumu açıklayayım, sizin mağduriyetinizi nasıl giderebiliriz bakalım’ dedi.
Teşekkür ettim, iletişim numaralarını verip bekledim. Bir on dakika sonra hemen döndü ve dedi ki; Ebru hanım, kedinizi aldığınız yer, daha önce de bu tip olayların çokça yaşandığı ve en çok yavru hayvanın yurt dışından getirilip satıldığı bir yer, ismen bu insanları tanıyoruz. Ama çok da fazla bir şey yapabileceğimizi sanmıyoruz. Çünkü bu hayvancıklar, sağlıksız koşullarda, anne sütünden erken kesilerek, Türkiye’ ye getiriliyor. İddia edildiklerinden de daha küçükler. Bağışıklık sistemleri gelişmediği ve hijyen koşullarda bakılmadığı için de çeşitli virüslere yakalanıyor, bu şekilde birbirlerine geçirerek yaşamlarını kayıp ediyorlar.
Peki ne yapalım o zaman?
Siz güzellikle durumu anlatın, ben de konuştum zaten, bana dediler ki, bizden mama almadı, belki kediyi aç bıraktı da ondan öldü kedicik biz bilemeyiz ama galiba 4 gün olduğu için de yerine ufak bir meblağ öderseniz, size yeni kedicik verecek gibi gözüküyorlar.
Nusret bey tabii ki iyi niyetli davranıyor, ben zarar görmeyeyim diye.
Ama benim maksadım başka, mesele ölen kedinin yerine yenisini almak değil, o bir meta değil ki, hasta kedi öldü, şimdi yenisini verelim. Kolay mı benim hemen böyle bir şeye adapte olmam, belki artık hiç alamayacağım. Ben, buradan Tarım Orman Bakanlığı’ na gazeteci kimliğimin yanında bir vatandaş olarak çağrıda bulunuyorum. Lütfen yavru hayvanların ülkeye giriş ve çıkışını denetleyin, onların sağlıklı, aynı zamanda Avrupa Birliği kriterlerine uygun şartlarda yaşatılmasına, bakılmasına olanak sağlayın. Sıkı denetimler ve cezai yaptırımlar uygulayın. Biz de vatandaşlar olarak, böyle maddi ve manevi kayıplara uğramayalım…
Tabii ki bu kedilere yüksek meblağda ücretler ödeniyor, tabii ki onlar rahatsızlandığında ekstra masraflar oluyor. Bütün bunları bir kenara bırakırsak, manevi olarak da insan çok fazla yıpranıyor. Lütfen bu konularla ciddi ve samimi bir şekilde ilgilenin.
Nusret bey devam etti; İsterseniz eşinizle gidin sert bir konuşma yapın, ufak bir ücret ödeyerek yeni yavruyu alın. Çünkü bu insanlarla başka türlü başa çıkamazsınız.
E tabii kanunlarda açıklık olursa, böyle sağlıksız hayvan ticareti yapanlara caydırıcı cezalar olmazsa, bu Pet Shop’ cular Ali kıran baş kesen olur.
Ben gidip de, eşimi yanıma alıp, bağırıp çağırıp iş görmeyi kendime hakaret sayarım, kaldı ki işlerin böyle halledileceğine de inanan biri değilim. Ama maalesef bu Pet Shop’ ların tavırları işi bu raddelere getirmiş.
Otopsi yaptıralım, hayvanın neden öldüğünü öğrenelim sonra ben davamı açayım bu Pet Shop’ a ondan gerisini kanunlar ışığında çözelim dedim.
Nusret bey, artık otopsinin de belli yerlerde yapıldığını, onun da mümkün olmadığını ama veteriner olarak, kediciğin FİB isimli bulaşıcı viral bir enfeksiyondan öldüğüne dair biz gereken raporu tutarız ama elinize ne geçer bilemem, siz eğer yeni bir hayvan istiyorsanız, o kadar para vermişsiniz gidin uzlaşın diye akıl verdi. Hayvan sevgisinden, böyle kötü bir olay oldu diye vaz geçmeyin dedi.
Kararımı verdim, ben gitmemde, bu şartlar altında uzlaşmamda, bir vatandaş olarak görevimi yapar, köşemde kendimce çok önemli bulduğum bu mağduriyetimi paylaşırım. Hadi benim böyle bir şansım var diyelim. Köşe yazmayan ama yaşamını bir evcil dostla sürdürmek isteyen insanlar ne yapsın. Gidip Pet Shop’ lara efelik mi taslasın? Hiç tavsiye etmem, hak ve adalet yerini bulsun derim….Benden söylemesi….Bu gün belki bu yazımla biraz can sıkmış olabilirim ama bu kötü örnek, daha iyi günlere olanak sağlasın, insanlar, tehlikelerin farkına varsın ve olayı çözeceğim diye yanlış yollara sapmasın. Güzel bir hafta geçirmeniz dileklerimle.
Ben gerçek bir hayvan sever sayılmam, daha doğrusu, bazı insanlar, evcil hayvan bakacağız diye, bütün yaşam düzenlerini değiştirir, abartılı hareketler yaparlar. Hatta sizler de bazı ilanlar görmüşsünüzdür, gerçek hayvan severler, kedi ya da köpeklere yuva ararken, hayat boyu hiç terk etmeyecek sahip ararlar. Bu konu mesela bana çok ters gelir. Öyle ya insanlar, genç yaşlarda bir ömür boyu sürecek diye evlilikler yaparlar ama çoğu zaman bu iyi niyetler, ayrılmayla sonuçlanır. Nerede kaldı bir hayvancağıza ölene kadar bakma vaadi gerçek olsun. Bu ömür boyu lafını, gerçekçi bulmam. Bazen istemeden de olsa, çeşitli zorunluluklar nedeniyle aileye uyum sağlayamamış kedi ya da köpekler, ona daha iyi bakabilecek insanlara tekrar yuvalandırılabilirler. Evinde evcil hayvan bakmak, bana göre çocuk bakmaktan daha meşakkatlidir. Hiç büyümeyen ve dili olmayan bir küçük çocuğa bakmak gibi. Yatağa çiş yapar, büyük tuvaletini kapının arkasına yapar, insan gibi rahatsızlanır, ilaçlar, tedaviler v.s. Özetle, evcil hayvan bakmak zor iştir. Ama tabii tercih edileni, kendine sevgi yumağı bir dost alıp, ona ömür boyu bakabilmek ve yaşamı birlikte paylaşabilmektir.
Tüm bunları niye söyledim? Çünkü bu gün pet shoptan aldığım, yavru Scottish Fold cinsi kedim yaşamını kaybetti. Daha doğrusu, evde bu güne kadar baktığımız, kedi ya da köpeklerimizin ne zaman bir doğumu, ya da rahatsızlığı olsa ilk fark eden oğlum Sarper’ in uyarması üzerine, dün gece saat 2.00 gibi sokağımızın hemen 20 metre ötesinde bulunan Pet Life Veteriner Kliniği’ ne koşmamız ve tüm çabalarımıza rağmen.
Oradaki nöbetçi veteriner hekimin Uğur Ergun Tuncay’ ın olağanüstü çabalarıyla fazladan 2 saat daha yaşatabildik sadece. Zaten koma halde götürmüştük, oksijen çadırı, kortizon gibi ilaçların yapılmasına rağmen, biz yanından ayrıldıktan 2 saat sonra yaşama veda etmiş. Ama bir açıdan içim rahat ki, ona bizim evimizde geçirdiği kısacık 4 günde ve rahatsızlığının son anına kadar, patisini hiç bırakmadan, reiki vererek, ya da çok sevildiğini hissettirerek, yapabildiğimiz her şeyi yaptık. Biraz iyileşti, gırlamaya başladı, biz de büyük bir umutla, veterinerimizin yönlendirmesiyle evimize gittik.
Gece bir türlü uyuyamıyor ve yarı uykulu, yarı uyanık kabuslar görüyordum. Ve bekliyordum, sabah iyi haberlerini alacağım diye ama maalesef olmadı.
Evde ona seslendiğimiz adı ile Minnak melek oldu.
Üstelik pet Shop’ tan alalı sadece 4 gün olmasına rağmen… Neyse sağ olsun Pet Life’ in sahibi Nusret Bey, benim ricam üzerine, ‘Bana Pet Shop’ un numarasını verin ben arayayım ve durumu açıklayayım, sizin mağduriyetinizi nasıl giderebiliriz bakalım’ dedi.
Teşekkür ettim, iletişim numaralarını verip bekledim. Bir on dakika sonra hemen döndü ve dedi ki; Ebru hanım, kedinizi aldığınız yer, daha önce de bu tip olayların çokça yaşandığı ve en çok yavru hayvanın yurt dışından getirilip satıldığı bir yer, ismen bu insanları tanıyoruz. Ama çok da fazla bir şey yapabileceğimizi sanmıyoruz. Çünkü bu hayvancıklar, sağlıksız koşullarda, anne sütünden erken kesilerek, Türkiye’ ye getiriliyor. İddia edildiklerinden de daha küçükler. Bağışıklık sistemleri gelişmediği ve hijyen koşullarda bakılmadığı için de çeşitli virüslere yakalanıyor, bu şekilde birbirlerine geçirerek yaşamlarını kayıp ediyorlar.
Peki ne yapalım o zaman?
Siz güzellikle durumu anlatın, ben de konuştum zaten, bana dediler ki, bizden mama almadı, belki kediyi aç bıraktı da ondan öldü kedicik biz bilemeyiz ama galiba 4 gün olduğu için de yerine ufak bir meblağ öderseniz, size yeni kedicik verecek gibi gözüküyorlar.
Nusret bey tabii ki iyi niyetli davranıyor, ben zarar görmeyeyim diye.
Ama benim maksadım başka, mesele ölen kedinin yerine yenisini almak değil, o bir meta değil ki, hasta kedi öldü, şimdi yenisini verelim. Kolay mı benim hemen böyle bir şeye adapte olmam, belki artık hiç alamayacağım. Ben, buradan Tarım Orman Bakanlığı’ na gazeteci kimliğimin yanında bir vatandaş olarak çağrıda bulunuyorum. Lütfen yavru hayvanların ülkeye giriş ve çıkışını denetleyin, onların sağlıklı, aynı zamanda Avrupa Birliği kriterlerine uygun şartlarda yaşatılmasına, bakılmasına olanak sağlayın. Sıkı denetimler ve cezai yaptırımlar uygulayın. Biz de vatandaşlar olarak, böyle maddi ve manevi kayıplara uğramayalım…
Tabii ki bu kedilere yüksek meblağda ücretler ödeniyor, tabii ki onlar rahatsızlandığında ekstra masraflar oluyor. Bütün bunları bir kenara bırakırsak, manevi olarak da insan çok fazla yıpranıyor. Lütfen bu konularla ciddi ve samimi bir şekilde ilgilenin.
Nusret bey devam etti; İsterseniz eşinizle gidin sert bir konuşma yapın, ufak bir ücret ödeyerek yeni yavruyu alın. Çünkü bu insanlarla başka türlü başa çıkamazsınız.
E tabii kanunlarda açıklık olursa, böyle sağlıksız hayvan ticareti yapanlara caydırıcı cezalar olmazsa, bu Pet Shop’ cular Ali kıran baş kesen olur.
Ben gidip de, eşimi yanıma alıp, bağırıp çağırıp iş görmeyi kendime hakaret sayarım, kaldı ki işlerin böyle halledileceğine de inanan biri değilim. Ama maalesef bu Pet Shop’ ların tavırları işi bu raddelere getirmiş.
Otopsi yaptıralım, hayvanın neden öldüğünü öğrenelim sonra ben davamı açayım bu Pet Shop’ a ondan gerisini kanunlar ışığında çözelim dedim.
Nusret bey, artık otopsinin de belli yerlerde yapıldığını, onun da mümkün olmadığını ama veteriner olarak, kediciğin FİB isimli bulaşıcı viral bir enfeksiyondan öldüğüne dair biz gereken raporu tutarız ama elinize ne geçer bilemem, siz eğer yeni bir hayvan istiyorsanız, o kadar para vermişsiniz gidin uzlaşın diye akıl verdi. Hayvan sevgisinden, böyle kötü bir olay oldu diye vaz geçmeyin dedi.
Kararımı verdim, ben gitmemde, bu şartlar altında uzlaşmamda, bir vatandaş olarak görevimi yapar, köşemde kendimce çok önemli bulduğum bu mağduriyetimi paylaşırım. Hadi benim böyle bir şansım var diyelim. Köşe yazmayan ama yaşamını bir evcil dostla sürdürmek isteyen insanlar ne yapsın. Gidip Pet Shop’ lara efelik mi taslasın? Hiç tavsiye etmem, hak ve adalet yerini bulsun derim….Benden söylemesi….Bu gün belki bu yazımla biraz can sıkmış olabilirim ama bu kötü örnek, daha iyi günlere olanak sağlasın, insanlar, tehlikelerin farkına varsın ve olayı çözeceğim diye yanlış yollara sapmasın. Güzel bir hafta geçirmeniz dileklerimle.