Parisa Karamnezhad... ''PAYRIKAIST'' adlı sanat tarzını yarattı

Haber3.com yazarı Pınar Korkut sordu, "Tebriz'in En İyi Kadın Fotoğrafçısı" Parisa Karamnezhad yanıtladı...

Pınar Korkut pinar.korkutt81@gmail.com

 

1981 yılında Tebriz'de doğan Parisa Karamnezhad ilk olarak on dört yaşında Tebriz'de düzenlenen festivalde portre dalında birincilik ödülünü kazandı. Modern sanat üsluplarına da meraklı olan Parisa, modern üsluptaki resimlerini sanat arşivine eklemeye başladı. Başarılarından dolayı 1998 yılında “Tebriz'in En İyi Kadın Fotoğrafçısı” unvanını aldı ve Tebriz Kültür Bakanlığı tarafından Tebriz Fotoğraf Kurumu'nun ilk mütevelli heyetine kurucu üye olarak atandı. 2007 yılında Tebriz Üniversitesi'nin daveti üzerine fotoğrafçılık öğretmenliği yapmaya başladı. 2008 yılında Kandovan Projesi için Tebriz Kültür Sanat Kurumu'nda mimarlık ve fotoğrafçılık üzerine ulusal bir seminer düzenledi.

Parisa Karamnezhad, 2011 yılından itibaren sanat projelerini geliştirmek için İstanbul'da sanat hayatına devam ediyor. 2012 yılında kendi sanat atölyesinde resim ve fotoğrafın birleşiminden ortaya çıkan "PAYRIKAIST" adlı sanat tarzını yaratan Parisa, yıllardır üzerinde çalıştığı kendine özgü yöntemi ile eserlerinde farklı bir sanat tekniği geliştirdi. Sanatçı, bu teknikle ürettiği eserler için önceden yazılmış ve kurgulanmış senaryolar akabinde sahneler hazırlıyor. Hazırladığı sahnelerde senaryosuna uygun model kullanan ve giysiler tasarlayan Parisa, öncelikle bu sahneleri lazer ışıklar yardımıyla fotoğraflıyor ve söz konusu karelerin basım aşamasının ardından ise boyama sürecine geçiyor. Eserlerini akrilik, yağlı boya ve pastel gibi materyaller kullanarak resim ve fotoğrafın birleşimi olarak ortaya çıkarıyor.

Sizi sizden dinleyebilir miyiz? Sanata olan ilginiz ilk ne zaman başladı?

Sanata olan ilgim çocukluktan itibaren başladı. Babam hobi olarak resim yapardı ve onu izleyerek sanat hayatımdaki küçük adımlarımı atmaya başladım diyebilirim. Evimizin duvarları resimlerle doluydu ve babamı da kıvırcık saçlı ressam Bob’a benzetirlerdi. Ayrıca babam evde hep müzik açardı. Halk müziğinden operaya uzanan bir müzik listesiydi. Sonralarda kendimi bildim bileli zihnimin ürettiği hikayelerin içinde yaşardım ve annem şaşkınlıkla herkese bu durumu anlatırdı. “Kıvırcık bebeğim saatlerce bir resmin önünde oturup sakin sakin izliyor” derdi. İç dünyamda o eserlerde neler yaşandığını anlamaya çalışırdım.

Resimlerinizin ilham kaynağı nedir? Nelerden etkileniyorsunuz?

İnsanlar, doğa, insanların ruhsal alemleri ve alt bilinç. İnsanları, hayvanları ve doğayı çok severim. Bir arkadaşım dünyaya sanki mercekle bakıyorsun ve her şey sende çok derin etki bırakıyor derdi bunun için kendimi şanslı hissediyorum.  Daha derin yaşamayı yaratıcının bana vadettiği bir güzellik olarak görüyorum.

Bir de tekniğinize değinmek istiyorum? Yaptığınız çalışmaları genel hatlarıyla anlatır mısınız? Önceden yazılmış ve kurgulanmış senaryolar akabinde sahneler hazırlıyorum. Hazırladığım sahnelerin senaryosuna uygun model bulup giysiler tasarlıyorum, öncelikle bu sahneleri lazer ışıklar yardımıyla fotoğraflıyor ve söz konusu karelerin basım aşamasının ardından, boyama sürecine geçiyorum. Eserlerimi akrilik, yağlı boya ve pastel gibi materyaller kullanarak resim ve fotoğrafın birleşimi olarak ortaya çıkartıyorum.

İran’da başladığınız sanat hayatınızı İstanbul’da yine kendisi de ünlü bir ressam olan eşinizle birlikte sürdürüyorsunuz. Bize bu yolculuğunuzdan bahseder misiniz?

Zaten eşimle tanışmam bambaşka bir hikaye ve onunla İstanbul’da hayatımızı birleştirmemiz benim için masal gibiydi. İstanbul’a geldiğimde 2 hafta kalacaktım, hedefim Fransa’ya geçmekti ama gerçekten havasında suyunda bir şey var ki şu anda 12 yıldır buradayım.

İran resim sanatı hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?

İran’nın derin kültüründen ve eski tarihinden dolayı sanat ülkede yaygındır, Dünya çapında çok iyi sanatçılara sahiptir ve sanat dünyasında kendine çok iyi bir yer edinmiştir. İranlı olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum

Türkiye’deki resim sanatını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye ve İran kültürel açıdan çok benzerlik taşımaktadır. Son zamanlarda Türkiye Çağdaş Sanat alanındaki eserleri beğeniyle takip ediyorum ve gün geçtikçe ilerlemelerden mutluluk duyuyorum.

İranlı bir kadın sanatçı olarak son dönemdeki ülkenizde yaşanan kadın hareketi ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Bir sanatçı olarak insan hakları ve özgürlükleri benim için de son derece önem taşımakta. Başörtü konusunda da herkes giyimi hakkında seçim yapmakta özgür olmalı.

Sanatta özgürlük konusundaki düşünceleriniz neler?

Özgürlük sanat ile yakından bağ kuran ve sanatçının hayatının önemli bir parçasıdır. Gerçek sanatçı zaten kendi yaşam biçimini şekillendiren, kendi değerlerini oluşturan bir bireydir; yaratıcı olmalı ve yaratıcı olabilmek için özgür olmalıdır. O yüzden tarih boyunca zaman zaman sanatçıların özgürlük için verdikleri mücadele ve emek dikkat çeker.

Türkiye’de galericilik ve koleksiyonerler ile ilgili fikirlerinizi alabilir miyiz? Türkiye’de galericilik açıkçası zor dönemlerden geçiyor. Pandemi süreci ve ardından ülkenin yaşadığı ekonomik sıkıntıları da göz önünde bulundurularak konuya baktığımızda ortaya çıkan tablo pek de iç açıcı değil. Galerimizin koleksiyonerleri çoğunlukla yurt dışından. Peki hedefinizde neler var?

İtalya Venedik’te bir galeri açtık. İkinci hedefimiz Londra’da galeri açmak ve yurt dışı bağlantılarımızı güçlendirmek. Kendi hayatımdaki kişisel hedeflerden bahsedecek olursam; Önceliğim sergilerimin devamı, kendi yaratmış olduğum sanat tarzımda sağlam adımlarla ilerlemek ve ikinci hedefim hikaye kitabımın basılması ki şu anda hazırlık aşamasındayız, üçüncü hedefim ise resim dalında yağlı boya çalışmalarımın devamında ilerlemek ve onları daha çok sanatseverle buluşturmak. Bir işi aşkla yaparak, bu duyguları paylaşmanın insanı son derece mutlu ettiğine inanıyorum.

Son olarak her zaman dolu dolu, huzurlu ve anlamlı yaşamak en büyük isteğimdir, kendim dahil herkesin hayatı bu şekilde yaşamasını arzularım.

Umarım dünyadaki tüm iyi insanlar için her şey onların gönlünce olur. Güzellikler sizinle olsun.

">

 

1981 yılında Tebriz'de doğan Parisa Karamnezhad ilk olarak on dört yaşında Tebriz'de düzenlenen festivalde portre dalında birincilik ödülünü kazandı. Modern sanat üsluplarına da meraklı olan Parisa, modern üsluptaki resimlerini sanat arşivine eklemeye başladı. Başarılarından dolayı 1998 yılında “Tebriz'in En İyi Kadın Fotoğrafçısı” unvanını aldı ve Tebriz Kültür Bakanlığı tarafından Tebriz Fotoğraf Kurumu'nun ilk mütevelli heyetine kurucu üye olarak atandı. 2007 yılında Tebriz Üniversitesi'nin daveti üzerine fotoğrafçılık öğretmenliği yapmaya başladı. 2008 yılında Kandovan Projesi için Tebriz Kültür Sanat Kurumu'nda mimarlık ve fotoğrafçılık üzerine ulusal bir seminer düzenledi.

Parisa Karamnezhad, 2011 yılından itibaren sanat projelerini geliştirmek için İstanbul'da sanat hayatına devam ediyor. 2012 yılında kendi sanat atölyesinde resim ve fotoğrafın birleşiminden ortaya çıkan "PAYRIKAIST" adlı sanat tarzını yaratan Parisa, yıllardır üzerinde çalıştığı kendine özgü yöntemi ile eserlerinde farklı bir sanat tekniği geliştirdi. Sanatçı, bu teknikle ürettiği eserler için önceden yazılmış ve kurgulanmış senaryolar akabinde sahneler hazırlıyor. Hazırladığı sahnelerde senaryosuna uygun model kullanan ve giysiler tasarlayan Parisa, öncelikle bu sahneleri lazer ışıklar yardımıyla fotoğraflıyor ve söz konusu karelerin basım aşamasının ardından ise boyama sürecine geçiyor. Eserlerini akrilik, yağlı boya ve pastel gibi materyaller kullanarak resim ve fotoğrafın birleşimi olarak ortaya çıkarıyor.

Sizi sizden dinleyebilir miyiz? Sanata olan ilginiz ilk ne zaman başladı?

Sanata olan ilgim çocukluktan itibaren başladı. Babam hobi olarak resim yapardı ve onu izleyerek sanat hayatımdaki küçük adımlarımı atmaya başladım diyebilirim. Evimizin duvarları resimlerle doluydu ve babamı da kıvırcık saçlı ressam Bob’a benzetirlerdi. Ayrıca babam evde hep müzik açardı. Halk müziğinden operaya uzanan bir müzik listesiydi. Sonralarda kendimi bildim bileli zihnimin ürettiği hikayelerin içinde yaşardım ve annem şaşkınlıkla herkese bu durumu anlatırdı. “Kıvırcık bebeğim saatlerce bir resmin önünde oturup sakin sakin izliyor” derdi. İç dünyamda o eserlerde neler yaşandığını anlamaya çalışırdım.

Resimlerinizin ilham kaynağı nedir? Nelerden etkileniyorsunuz?

İnsanlar, doğa, insanların ruhsal alemleri ve alt bilinç. İnsanları, hayvanları ve doğayı çok severim. Bir arkadaşım dünyaya sanki mercekle bakıyorsun ve her şey sende çok derin etki bırakıyor derdi bunun için kendimi şanslı hissediyorum.  Daha derin yaşamayı yaratıcının bana vadettiği bir güzellik olarak görüyorum.

Bir de tekniğinize değinmek istiyorum? Yaptığınız çalışmaları genel hatlarıyla anlatır mısınız? Önceden yazılmış ve kurgulanmış senaryolar akabinde sahneler hazırlıyorum. Hazırladığım sahnelerin senaryosuna uygun model bulup giysiler tasarlıyorum, öncelikle bu sahneleri lazer ışıklar yardımıyla fotoğraflıyor ve söz konusu karelerin basım aşamasının ardından, boyama sürecine geçiyorum. Eserlerimi akrilik, yağlı boya ve pastel gibi materyaller kullanarak resim ve fotoğrafın birleşimi olarak ortaya çıkartıyorum.

İran’da başladığınız sanat hayatınızı İstanbul’da yine kendisi de ünlü bir ressam olan eşinizle birlikte sürdürüyorsunuz. Bize bu yolculuğunuzdan bahseder misiniz?

Zaten eşimle tanışmam bambaşka bir hikaye ve onunla İstanbul’da hayatımızı birleştirmemiz benim için masal gibiydi. İstanbul’a geldiğimde 2 hafta kalacaktım, hedefim Fransa’ya geçmekti ama gerçekten havasında suyunda bir şey var ki şu anda 12 yıldır buradayım.

İran resim sanatı hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?

İran’nın derin kültüründen ve eski tarihinden dolayı sanat ülkede yaygındır, Dünya çapında çok iyi sanatçılara sahiptir ve sanat dünyasında kendine çok iyi bir yer edinmiştir. İranlı olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum

Türkiye’deki resim sanatını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye ve İran kültürel açıdan çok benzerlik taşımaktadır. Son zamanlarda Türkiye Çağdaş Sanat alanındaki eserleri beğeniyle takip ediyorum ve gün geçtikçe ilerlemelerden mutluluk duyuyorum.

İranlı bir kadın sanatçı olarak son dönemdeki ülkenizde yaşanan kadın hareketi ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Bir sanatçı olarak insan hakları ve özgürlükleri benim için de son derece önem taşımakta. Başörtü konusunda da herkes giyimi hakkında seçim yapmakta özgür olmalı.

Sanatta özgürlük konusundaki düşünceleriniz neler?

Özgürlük sanat ile yakından bağ kuran ve sanatçının hayatının önemli bir parçasıdır. Gerçek sanatçı zaten kendi yaşam biçimini şekillendiren, kendi değerlerini oluşturan bir bireydir; yaratıcı olmalı ve yaratıcı olabilmek için özgür olmalıdır. O yüzden tarih boyunca zaman zaman sanatçıların özgürlük için verdikleri mücadele ve emek dikkat çeker.

Türkiye’de galericilik ve koleksiyonerler ile ilgili fikirlerinizi alabilir miyiz? Türkiye’de galericilik açıkçası zor dönemlerden geçiyor. Pandemi süreci ve ardından ülkenin yaşadığı ekonomik sıkıntıları da göz önünde bulundurularak konuya baktığımızda ortaya çıkan tablo pek de iç açıcı değil. Galerimizin koleksiyonerleri çoğunlukla yurt dışından. Peki hedefinizde neler var?

İtalya Venedik’te bir galeri açtık. İkinci hedefimiz Londra’da galeri açmak ve yurt dışı bağlantılarımızı güçlendirmek. Kendi hayatımdaki kişisel hedeflerden bahsedecek olursam; Önceliğim sergilerimin devamı, kendi yaratmış olduğum sanat tarzımda sağlam adımlarla ilerlemek ve ikinci hedefim hikaye kitabımın basılması ki şu anda hazırlık aşamasındayız, üçüncü hedefim ise resim dalında yağlı boya çalışmalarımın devamında ilerlemek ve onları daha çok sanatseverle buluşturmak. Bir işi aşkla yaparak, bu duyguları paylaşmanın insanı son derece mutlu ettiğine inanıyorum.

Son olarak her zaman dolu dolu, huzurlu ve anlamlı yaşamak en büyük isteğimdir, kendim dahil herkesin hayatı bu şekilde yaşamasını arzularım.

Umarım dünyadaki tüm iyi insanlar için her şey onların gönlünce olur. Güzellikler sizinle olsun.

Tüm yazılarını göster