Özeleştiri yapma sırası Kürtlerde

Bir önceki yazımızda Türkiye’nin batısında yaşayan Kürtlerin olası bir federasyon veya bölünme...

Özden Yolagiden ozden.yolagiden@gmail.com
Bir önceki yazımızda Türkiye’nin batısında yaşayan Kürtlerin olası bir federasyon veya bölünme senaryosunda alacağı veya alması gereken tavrı irdelemiş, Kürtler aslında ne istiyorlar diye de sormuştuk. Bu yazıda olaya başka bir açıdan bakmaya çalışacağız.
 
Öncelikle bir tespit yapmak gerekirse, 80’li yıllarda Türkiye’nin çoğu yerinde görülen hukuksuzluk, Doğu ve Güneydoğuda can acıttı. Bölgedeki sorunların çoğu, kimi iktidarlarca görmezden gelindi. İç ve dış güçlerin bu durumu kullanması ile bölgede terör eylemleri yoğunlaştı. Terör, coğrafi zorluklar, feodalite, faili meçhuller, işsizlik, geri kalmışlık vb etkenlerle bölge halkı hayatını bir şekilde sürdürmek adına başka bölgelere göç ettiler.
 
PKK 1984 yılından itibaren askeri kurumlara saldırdı. Sivil hedeflere pek ilişmeyen saldırılar, teröre doğrudan destek vermeyen Kürtlere, batıda bir nefret ve ayrımcılık hiç yapılmadı. Aksine, Kürtlerin, ülkenin diğer bölgelerinde yaşayan yurttaşlarla iletişiminde ve bir yaşam kurmalarında fayda sağladı.
 
Diğer azınlıklarla birlikte homojenize bir toplum mutlu huzurlu yaşarken, PKK ve destekçi siyasetçiler bu toplumu ayrıştırmak için var güçleri ile çalıştılar, çalışıyorlar. Ayrılıkçı Kürt siyasetçiler, Avrupalı ve ABD’li dostlar(!), bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapmış Kürtlerden olan Turgut Özal, darbeci Kenan Evren bile federasyon tartışılsın diyebilmişti! ABD’nin Kürt Devletine destek veriyor görünmesi bir kandırmacadır. Olası bir Kürt devleti ABD’nin kuklası olacaktır.
 
25 yıldır süren çatışmalar bazı Türk aydınlarını da artık usandırmış olmalı. Kimi liberaller gibi Ahmet Altan uzun süredir benzer konuyu dile getiriyordu, Ertuğrul Özkök'ün “gerekirse ayrılalım” yaklaşımı da bu bıkkınlığın açık göstergesidir. Geri dönüşü olmayan bir yoldur bu! Artık Kürtler değil, Türkler ayrılığı konuşur oldular.
 
Kürtler sosyolojik ve siyasi taleplerini özgürlük ortamında dile getirilmesi noktasında elbette özgürdürler, ama ayrıştırıcı talep ve önerilere tepki vermesi gerekenler de yıllardır Türklerle bir arada yaşayan Kürtlerin ta kendisidir. Bir takım siyasetçilerin ihtiraslarıyla oluşan öfke birikmeleri, sosyal patlamaya dönüşebilir ama ayrılığı konuşmak bu ülkeye ve bu ülkede yaşayan hiç kimseye mutluluk getirmeyecektir. Ülkenin batısı ağlarken, doğusu gül(e)mez.
 
İşin bu noktaya gelmesinin Kürtlerin BDP’ ye, BDP’nin PKK’ya verdiği destekle geldiğini de kabul etmelidirler. Artık karşı tarafın sürekli suçlandığı bir eleştirel anlayıştan, özeleştiri iklimine ulaşmamız gerekiyor. Uzun zamandır Türk yazar, siyasetçi ve aydınlar bu tartışmaları yapıyorlar, Militarizmi, bölgenin refahını, demokratikleşmeyi, faili meçhulleri ve hukuksuzlukları tartışıyorlar. Yıllardır yapılan hatalar dile geliyor. 20 yıl önceki Türkiye değiliz artık.
 
Kürtler de kendilerini sorgulamalıdırlar. Hatalarını, yanlışlarını görmeli, olası ayrılık senaryosunda alacakları tavrı değerlendirmelidirler. Hiçbir hata tek taraflı değildir. Şimdi sıra Kürtlerde… İnsan haklarına dayalı, demokratik hak ve özgürlüklerle donatılmış bir ülkede birlikte yaşamak istiyorsak artık Kürtlerinde özeleştiri yapma ve hatalarını görme vakti gelmiştir. Yeterince gecikilmiş bir meselede, bunu onlarca, yüzlerce gencin bedenini toprağa emanet etmeden yapmak gerekiyor.
Daha çok geç olmadan…
">
Bir önceki yazımızda Türkiye’nin batısında yaşayan Kürtlerin olası bir federasyon veya bölünme senaryosunda alacağı veya alması gereken tavrı irdelemiş, Kürtler aslında ne istiyorlar diye de sormuştuk. Bu yazıda olaya başka bir açıdan bakmaya çalışacağız.
 
Öncelikle bir tespit yapmak gerekirse, 80’li yıllarda Türkiye’nin çoğu yerinde görülen hukuksuzluk, Doğu ve Güneydoğuda can acıttı. Bölgedeki sorunların çoğu, kimi iktidarlarca görmezden gelindi. İç ve dış güçlerin bu durumu kullanması ile bölgede terör eylemleri yoğunlaştı. Terör, coğrafi zorluklar, feodalite, faili meçhuller, işsizlik, geri kalmışlık vb etkenlerle bölge halkı hayatını bir şekilde sürdürmek adına başka bölgelere göç ettiler.
 
PKK 1984 yılından itibaren askeri kurumlara saldırdı. Sivil hedeflere pek ilişmeyen saldırılar, teröre doğrudan destek vermeyen Kürtlere, batıda bir nefret ve ayrımcılık hiç yapılmadı. Aksine, Kürtlerin, ülkenin diğer bölgelerinde yaşayan yurttaşlarla iletişiminde ve bir yaşam kurmalarında fayda sağladı.
 
Diğer azınlıklarla birlikte homojenize bir toplum mutlu huzurlu yaşarken, PKK ve destekçi siyasetçiler bu toplumu ayrıştırmak için var güçleri ile çalıştılar, çalışıyorlar. Ayrılıkçı Kürt siyasetçiler, Avrupalı ve ABD’li dostlar(!), bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapmış Kürtlerden olan Turgut Özal, darbeci Kenan Evren bile federasyon tartışılsın diyebilmişti! ABD’nin Kürt Devletine destek veriyor görünmesi bir kandırmacadır. Olası bir Kürt devleti ABD’nin kuklası olacaktır.
 
25 yıldır süren çatışmalar bazı Türk aydınlarını da artık usandırmış olmalı. Kimi liberaller gibi Ahmet Altan uzun süredir benzer konuyu dile getiriyordu, Ertuğrul Özkök'ün “gerekirse ayrılalım” yaklaşımı da bu bıkkınlığın açık göstergesidir. Geri dönüşü olmayan bir yoldur bu! Artık Kürtler değil, Türkler ayrılığı konuşur oldular.
 
Kürtler sosyolojik ve siyasi taleplerini özgürlük ortamında dile getirilmesi noktasında elbette özgürdürler, ama ayrıştırıcı talep ve önerilere tepki vermesi gerekenler de yıllardır Türklerle bir arada yaşayan Kürtlerin ta kendisidir. Bir takım siyasetçilerin ihtiraslarıyla oluşan öfke birikmeleri, sosyal patlamaya dönüşebilir ama ayrılığı konuşmak bu ülkeye ve bu ülkede yaşayan hiç kimseye mutluluk getirmeyecektir. Ülkenin batısı ağlarken, doğusu gül(e)mez.
 
İşin bu noktaya gelmesinin Kürtlerin BDP’ ye, BDP’nin PKK’ya verdiği destekle geldiğini de kabul etmelidirler. Artık karşı tarafın sürekli suçlandığı bir eleştirel anlayıştan, özeleştiri iklimine ulaşmamız gerekiyor. Uzun zamandır Türk yazar, siyasetçi ve aydınlar bu tartışmaları yapıyorlar, Militarizmi, bölgenin refahını, demokratikleşmeyi, faili meçhulleri ve hukuksuzlukları tartışıyorlar. Yıllardır yapılan hatalar dile geliyor. 20 yıl önceki Türkiye değiliz artık.
 
Kürtler de kendilerini sorgulamalıdırlar. Hatalarını, yanlışlarını görmeli, olası ayrılık senaryosunda alacakları tavrı değerlendirmelidirler. Hiçbir hata tek taraflı değildir. Şimdi sıra Kürtlerde… İnsan haklarına dayalı, demokratik hak ve özgürlüklerle donatılmış bir ülkede birlikte yaşamak istiyorsak artık Kürtlerinde özeleştiri yapma ve hatalarını görme vakti gelmiştir. Yeterince gecikilmiş bir meselede, bunu onlarca, yüzlerce gencin bedenini toprağa emanet etmeden yapmak gerekiyor.
Daha çok geç olmadan…
Tüm yazılarını göster