Son zamanlarda konuşulan Ece’ nin dil problemi artık kabak tadı verdi.
Bu gün yine Elif Dağdeviren’ in Türkmax’ ta yaptığı programda, bir geyik muhabbeti kıvamında konuşuluyordu, bünyeme fazla geldi hemen başka bir kanala zıplayıverdim.
Ben başka bir şeyden bahsedeceğim tabii. Biz ne kadar hala gelişmekte olan bir ülkeyiz ve ne kadar çok imajların peşinden koşuyoruz. Şu Osmanlı’ nın yıkımına sebep olan Avrupa özentimiz adeta genlerimize işlemiş.
Bizim konuştuğumuz bu beş dil meselesi, Avrupa’ nın her hangi bir ülkesinde, okula giden pek çok öğrencinin, doğal olarak sahip olduğu bir kavram.
Yani yurt dışında devlet bu eğitimi veriyor.
Biz de ise , devlet okullarında okuyan öğrenciler, bir lisanı bile doğru düzgün öğrenemiyorlar.
Özel okullarda da, iki dil veriliyor ama eğer gidip, yaz okulu, ya da her yıl yurt dışı tatili yapmaz ise çocuk, yine pratiği olmadığı için, dili konuşamıyor.
Bu kadar teknik bir konu.
Türkiye’ de okuyan birisi, çok özellikli bir durumu olması dışında 2 lisandan fazlasını, iyi konuşamaz ve yazamaz.
Bu bizim ülkemizin gerçeği. Yurt dışında çocukluğunda eğitim almış bir Türk çocuğu da, aynı yabancı çocuklar gibi 3 ün üstünde dil öğrenebilir.
Atla deve bir durum değil yani. İşin gereği bu şekilde.
Yani niye insanlar, biz 3 dil biliyoruz, 5 dil biliyoruz diye övünür dururlar anlamam.
Birileri de şakşakçı konumunda bu saçma kavrama arka çıkar.
Simultane tercüman olursun, ya da işin gereği tur rehberisindir filan kullanırsın o dilleri.
Ama hiç kullanmıyorsun, ortada ben şu kadar dil bilirim diye niye gezinirsin. Tercih meselesi tabii ama bana gereksiz geliyor.
Okan’ ın programdaki konseptini çok yerinde buluyorum.
Bir kere bir televizyoncu olarak, bu saçmalıklarla dalga geçiyor.
Protest bir sanatçı duruşu sergiliyor.
Kimseyi de zorla bu hale sokmuyor.
Beğenmeyen insan gitmez programına, adamın tarzı bu etrafta olup biten saçmalıkları eleştirmek ve dalga geçmek.
Ya kendine çok güvenirsin, Okan’ la sende onun üslübunda dalganı geçersin, ya da bozulduğun zaman alınıp gücenmezsin.
Sonra yıllardır konuşulur, neymiş efendim Okan telefona bağlanan seyircilere kötü davranıyormuş. Aramasınlar onlar da o zaman, tam tersi, adam hakaret ettikçe daha çok arıyorlar. Böyle bakınca, Okan medyanın delisi ama her köyün bir delisi vardır, o deliler de pek çok akıllıdan daha akıllıdır, bizdeki de öyle bir durum bence…
">
Son zamanlarda konuşulan Ece’ nin dil problemi artık kabak tadı verdi.
Bu gün yine Elif Dağdeviren’ in Türkmax’ ta yaptığı programda, bir geyik muhabbeti kıvamında konuşuluyordu, bünyeme fazla geldi hemen başka bir kanala zıplayıverdim.
Ben başka bir şeyden bahsedeceğim tabii. Biz ne kadar hala gelişmekte olan bir ülkeyiz ve ne kadar çok imajların peşinden koşuyoruz. Şu Osmanlı’ nın yıkımına sebep olan Avrupa özentimiz adeta genlerimize işlemiş.
Bizim konuştuğumuz bu beş dil meselesi, Avrupa’ nın her hangi bir ülkesinde, okula giden pek çok öğrencinin, doğal olarak sahip olduğu bir kavram.
Yani yurt dışında devlet bu eğitimi veriyor.
Biz de ise , devlet okullarında okuyan öğrenciler, bir lisanı bile doğru düzgün öğrenemiyorlar.
Özel okullarda da, iki dil veriliyor ama eğer gidip, yaz okulu, ya da her yıl yurt dışı tatili yapmaz ise çocuk, yine pratiği olmadığı için, dili konuşamıyor.
Bu kadar teknik bir konu.
Türkiye’ de okuyan birisi, çok özellikli bir durumu olması dışında 2 lisandan fazlasını, iyi konuşamaz ve yazamaz.
Bu bizim ülkemizin gerçeği. Yurt dışında çocukluğunda eğitim almış bir Türk çocuğu da, aynı yabancı çocuklar gibi 3 ün üstünde dil öğrenebilir.
Atla deve bir durum değil yani. İşin gereği bu şekilde.
Yani niye insanlar, biz 3 dil biliyoruz, 5 dil biliyoruz diye övünür dururlar anlamam.
Birileri de şakşakçı konumunda bu saçma kavrama arka çıkar.
Simultane tercüman olursun, ya da işin gereği tur rehberisindir filan kullanırsın o dilleri.
Ama hiç kullanmıyorsun, ortada ben şu kadar dil bilirim diye niye gezinirsin. Tercih meselesi tabii ama bana gereksiz geliyor.
Okan’ ın programdaki konseptini çok yerinde buluyorum.
Bir kere bir televizyoncu olarak, bu saçmalıklarla dalga geçiyor.
Protest bir sanatçı duruşu sergiliyor.
Kimseyi de zorla bu hale sokmuyor.
Beğenmeyen insan gitmez programına, adamın tarzı bu etrafta olup biten saçmalıkları eleştirmek ve dalga geçmek.
Ya kendine çok güvenirsin, Okan’ la sende onun üslübunda dalganı geçersin, ya da bozulduğun zaman alınıp gücenmezsin.
Sonra yıllardır konuşulur, neymiş efendim Okan telefona bağlanan seyircilere kötü davranıyormuş. Aramasınlar onlar da o zaman, tam tersi, adam hakaret ettikçe daha çok arıyorlar. Böyle bakınca, Okan medyanın delisi ama her köyün bir delisi vardır, o deliler de pek çok akıllıdan daha akıllıdır, bizdeki de öyle bir durum bence…