Zenci başkan Obama 2. dönemine gireli bir aydan fazla oldu. Yemin töreni az görkemli fakat samimi bir havada geçti. Hafızamda kalan tek görüntü Obama’nın Üst Mahkemenin baş hakimi karşısında yemin ederken, eşinin tuttuğu üst üste konmuş iki İncil’e el basmasıydı. Ama ne İncil’ler !!! Birisi asırlar önce köleliği kaldıran Lincoln’ün diğeri zencilere medeni haklarını kazandıran lider Martin Luther’in kişisel kutsal kitapları. Tabii yemini eden kişinin göbek adı Hüseyin olunca kare bir başka renkleniyor.
Konunun birde mizahi tarafı var; Süper güç ABD başkanının yemin törenindeki bu fotoğrafı bile ABD konusunda her gün komplo ahkamı kesen medya esnafının hafızalısını aşıyor.
Mezeler:
Keyifli bir akşam yemeği öncesi masaya gelen meze tepsisi vardır ya. İşte Başkanlarında buna benzer seçenekleri olmakta. Birinci dönem başkanlar genelde daha aç ve daha sabırsız müşterileri anımsatır.
Bir çok mezeyi seçerler ve yiyebileceğinden daha fazlasını masaya koydururlar. İkinci dönem başkanlarının gözü toktur. Siyaseten kendilerini kanıtlamışlardır. Üçüncü defa seçilme olasılıkları yoktur, siyasi işportacılıktan uzaktırlar.( Mr. Ironhand kulakların çınlasın). İkinci dönem başkanlar meze tepsisinde daha akılcı seçeneklerle yoğunlaşırlar.
İkinci ve son dönem başkanları ulvi, kalıcı ve yapısal konulara eğilirler ve derin toplumsal konularla güreşirler. Obama’nın yemin töreninden sonra birkaç hafta önce mecliste yaptığı konuşmada ikinci dönem başkanlarının ruh haliyle ilgili yeterince ip ucu vardı.
Amerika’nın ‘Hali Pür Meali’
Amerikan başkanları her sene yasama ve yürütme konusunda gündemlerini belirten bir konuşma yaparlar. Meclisin ortak oturumunda yapılan konuşma tüm kanallarda canlı yayınlanır. Başkanda bu ulusa sesleniş konuşmasında genel çerçeveyi çizer kamuyu motive eder. Geçtiğimiz günlerde Obama bu geleneksel konuşmasını yaptı. Başlıklar genelde beklenen çizgide gerçekleşti.
Obama öncelikle ekonomik konulara yoğunlaşmak istiyor. Bütçeyi denkleştirme, sağlık reformunu tabana yayma, asgari ücreti arttırma başlıca hedefleri. Siyaseten hedefleri ise daha ihtiraslı ve siyasi hedeflerinin bir kısmı ekonomik hedefleri de içeriyor. Başkan çevreye duyarlı enerji politikasını ve enerji bağımsızlığını hedefliyor. Başkan Amerika’nın şahin tutumundan vazgeçme niyetinde. Savaşları başlatan değil bitiren başkan olarak tarihe geçme arzusunda. Toplumda kanayan yara olan silahlı şiddete neşteri vuracak. Canlı yayında izlediğim Obama’nın başkan olarak ulusa sesleniş konusunda yaptığı konuşma beni ister istemez Türkiye’nin yakın geleceğine yönlendirdi.
Suriye:
Analizlerimi vakit ayırıp okuma teveccühünü gösteren dostlar Suriye konusunda geçmişte ayrıntılı yazılarımı hatırlarlar. O günkü medyatik rüzgarların aksine, ben Başkanlık yemini olmadan Amerika’nın askeri bir müdahalede bulunmayacağını yazmıştım. Bugün, Obama’nın bırakmak istediği mirasla Suriye’nin durumunu ele alınca ABD’nin askeri girişimlerden daha da uzaklaştığını görüyorum.
Tabii ki ABD’nin sağ gösterip sol vurma, sürpriz yapma avantajını saklı tutma gibi gizli gündemi olabilir. Bu olasılık her zaman var. Ancak komplo teorilerine mesafeli durup değerlendirme yaparsak ABD’nin Suriye’ye doğrudan askeri müdahalesi uzak görünmekte.
Bu durumun Türkiye’ye getirdiği sıkıntılar var. Dışişleri kurum olarak, Davutoğlu bakan olarak ve Erdoğan siyasi lider olarak Suriye sorununu sadece ‘Sünni’ hatta bağlayınca ortaya öngörülemeyen zorluklar çıktı. Şimdi Amerika bizi ‘sattı’ söylemiyle kendi kendimizi yıkayıp paklamadan önce Suriye konusunda rol alan tüm oyuncularla tekrar diyalog içine girme vakti. Gelişen yeni dinamiklere ayak uydurma zamanı. Davutoğlu’nun resmi sitede yayınladığı vecizesi gibi Suriye için ‘O satıh bütün dünyadır’
Tamam! Büyük çoğunluk Esad’nın gitmesini istiyor, fakat kimse taşın altına elini koymuyor. Dışişleri’nin uzantısı olan büyük elçiliklere hayati görev düşmekte. Özellikle de Washington’a.
2000 senedir karar vericilerin başucu kitabı olma özelliğini koruyan ‘Savaş Sanatı’ eserinin yazarı Sun Tzu’nun yazdığı gibi: ‘Sağlıklı istihbarat sağlıklı politika doğurur’
22 Şubat 2013
">
Zenci başkan Obama 2. dönemine gireli bir aydan fazla oldu. Yemin töreni az görkemli fakat samimi bir havada geçti. Hafızamda kalan tek görüntü Obama’nın Üst Mahkemenin baş hakimi karşısında yemin ederken, eşinin tuttuğu üst üste konmuş iki İncil’e el basmasıydı. Ama ne İncil’ler !!! Birisi asırlar önce köleliği kaldıran Lincoln’ün diğeri zencilere medeni haklarını kazandıran lider Martin Luther’in kişisel kutsal kitapları. Tabii yemini eden kişinin göbek adı Hüseyin olunca kare bir başka renkleniyor.
Konunun birde mizahi tarafı var; Süper güç ABD başkanının yemin törenindeki bu fotoğrafı bile ABD konusunda her gün komplo ahkamı kesen medya esnafının hafızalısını aşıyor.
Mezeler:
Keyifli bir akşam yemeği öncesi masaya gelen meze tepsisi vardır ya. İşte Başkanlarında buna benzer seçenekleri olmakta. Birinci dönem başkanlar genelde daha aç ve daha sabırsız müşterileri anımsatır.
Bir çok mezeyi seçerler ve yiyebileceğinden daha fazlasını masaya koydururlar. İkinci dönem başkanlarının gözü toktur. Siyaseten kendilerini kanıtlamışlardır. Üçüncü defa seçilme olasılıkları yoktur, siyasi işportacılıktan uzaktırlar.( Mr. Ironhand kulakların çınlasın). İkinci dönem başkanlar meze tepsisinde daha akılcı seçeneklerle yoğunlaşırlar.
İkinci ve son dönem başkanları ulvi, kalıcı ve yapısal konulara eğilirler ve derin toplumsal konularla güreşirler. Obama’nın yemin töreninden sonra birkaç hafta önce mecliste yaptığı konuşmada ikinci dönem başkanlarının ruh haliyle ilgili yeterince ip ucu vardı.
Amerika’nın ‘Hali Pür Meali’
Amerikan başkanları her sene yasama ve yürütme konusunda gündemlerini belirten bir konuşma yaparlar. Meclisin ortak oturumunda yapılan konuşma tüm kanallarda canlı yayınlanır. Başkanda bu ulusa sesleniş konuşmasında genel çerçeveyi çizer kamuyu motive eder. Geçtiğimiz günlerde Obama bu geleneksel konuşmasını yaptı. Başlıklar genelde beklenen çizgide gerçekleşti.
Obama öncelikle ekonomik konulara yoğunlaşmak istiyor. Bütçeyi denkleştirme, sağlık reformunu tabana yayma, asgari ücreti arttırma başlıca hedefleri. Siyaseten hedefleri ise daha ihtiraslı ve siyasi hedeflerinin bir kısmı ekonomik hedefleri de içeriyor. Başkan çevreye duyarlı enerji politikasını ve enerji bağımsızlığını hedefliyor. Başkan Amerika’nın şahin tutumundan vazgeçme niyetinde. Savaşları başlatan değil bitiren başkan olarak tarihe geçme arzusunda. Toplumda kanayan yara olan silahlı şiddete neşteri vuracak. Canlı yayında izlediğim Obama’nın başkan olarak ulusa sesleniş konusunda yaptığı konuşma beni ister istemez Türkiye’nin yakın geleceğine yönlendirdi.
Suriye:
Analizlerimi vakit ayırıp okuma teveccühünü gösteren dostlar Suriye konusunda geçmişte ayrıntılı yazılarımı hatırlarlar. O günkü medyatik rüzgarların aksine, ben Başkanlık yemini olmadan Amerika’nın askeri bir müdahalede bulunmayacağını yazmıştım. Bugün, Obama’nın bırakmak istediği mirasla Suriye’nin durumunu ele alınca ABD’nin askeri girişimlerden daha da uzaklaştığını görüyorum.
Tabii ki ABD’nin sağ gösterip sol vurma, sürpriz yapma avantajını saklı tutma gibi gizli gündemi olabilir. Bu olasılık her zaman var. Ancak komplo teorilerine mesafeli durup değerlendirme yaparsak ABD’nin Suriye’ye doğrudan askeri müdahalesi uzak görünmekte.
Bu durumun Türkiye’ye getirdiği sıkıntılar var. Dışişleri kurum olarak, Davutoğlu bakan olarak ve Erdoğan siyasi lider olarak Suriye sorununu sadece ‘Sünni’ hatta bağlayınca ortaya öngörülemeyen zorluklar çıktı. Şimdi Amerika bizi ‘sattı’ söylemiyle kendi kendimizi yıkayıp paklamadan önce Suriye konusunda rol alan tüm oyuncularla tekrar diyalog içine girme vakti. Gelişen yeni dinamiklere ayak uydurma zamanı. Davutoğlu’nun resmi sitede yayınladığı vecizesi gibi Suriye için ‘O satıh bütün dünyadır’
Tamam! Büyük çoğunluk Esad’nın gitmesini istiyor, fakat kimse taşın altına elini koymuyor. Dışişleri’nin uzantısı olan büyük elçiliklere hayati görev düşmekte. Özellikle de Washington’a.
2000 senedir karar vericilerin başucu kitabı olma özelliğini koruyan ‘Savaş Sanatı’ eserinin yazarı Sun Tzu’nun yazdığı gibi: ‘Sağlıklı istihbarat sağlıklı politika doğurur’
22 Şubat 2013