Normal insanların eğlence anlayışı...

Normal ve Anormal insan tavırlarıKırk yılda bir gece dışarı çıkalım dedik; ve bakın neler...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

Normal ve Anormal insan tavırları

Kırk yılda bir gece dışarı çıkalım dedik; ve bakın neler gördük;

Mesela, önce gece klüplerine giden, genç kız ve erkeklerin tavırlarını anlatayım ; ellerde sigara, en büyüğünden cep telefonları mümkünse i-phone olsun. Eller havaya modeli kızlarda tek elde sigara, erkeklerde; düşük bel kot, üstüne kazak, onun da üstüne fular, kızlar ful dekolte bluzlar, daracık skinny jeanler, pür makyaj, cep telefonlarına verilen, kafa kafaya tokuşmuş, sahte gülücüklü pozlar, erkeklerin ellerinde, muhtemelen babalarından yürüttükleri, en kalınından purolar, hani zengin göstersin hesabı. Konuşulan hiçbir kelimeyi anlayamayacak derecede yüksek müzik sesi, dip dibe oturup, yerinde oynayan kızlar ve düşük çalışan havalandırmadan dolayı, ortama yayılan, doğal sis ambiansını yaşatan sigara dumanları. Ne mi saçmalıyorum? Normal bir şekilde, Tünel" in, en iddialı mekanlarından birinde, eğlenen gençlerin hallerini söylüyorum.

İstanbul" un, eğlence ve gece hayatını anlatıyorum tabii.

Bence birileri bu gençlere beddua etmiş, bunlar da böyle, eğleniyoruz modunda, acı çekiyor. Dışardan öyle gözükmeseler de….

Yurtdışında da, pek çok restaurant, gece klubü, plaj bir sürü yer gördüm, hiç biri böyle saçma bir durumda değil…Gerçekten söylüyorum. Yani yaşlanmış falan da değilim, eğlenmeyi de çok severim ama bu eğlence değil.

Kırk yılda bir insan, evde oturmaktan sıkılıp, eşiyle gece dışarı çıkmaz mı? Çıktığıma çıkacağıma pişman oldum. Home home sweet home yani…Bir ara boğuluyorum, oksijen tüpü isteyim dedim, sonra aklımı başıma topladım. Sigaradan nefret ederim, hele kapalı ortamda bir sürü insan, aynı anda, ya da yak söndür, aralıklı sigara içerse, o ortam ne hale geliyor?

Göz gözü görmüyor dumandan. Bir kere yemek yenen yerde çok yüksek müzik olmaz, insan hem yemek yiyip, hem de aynı anda bağıramaz ki. Ayrıca müzik o kadar yüksek ki, insanın aklına konuşacak bir laf gelmesine imkan yok, papağan gibi içinden şarkı sözlerini mırıldanıyor, ortamdan kopmamak içinde, arada eşine dostuna, saf saf gülümsüyorsun. Garsona sipariş veriyorsun, çorba diyorsun, o ne getiriyor? Sorbe.

Sağır duymaz uydururmuş. Duyulacak gibi değil ki, tüm ağız okuyucular oraya toplanmış.

Neyse yarım saat oturduk, dışarı çıktık, birden imana geldim, Allah" ım çok şükür temiz havaya kavuştum, mis gibi diye.. Bir daha sen misin sokak isteyen yok istemem, yün örerim, dikiş dikerim, gene sokak istemem…( Bu arada ne dikiş dikmekten anlarım ne yünden)

Bir de hayalimdeki eğlence ortamını anlatayım. Anormal bir insan olarak, hani yukarda anlattığım gençlerin ki normal bir durumsa, benim durumum anormal oluyor ya. O bakımdan diyorum…

Efendim, gidiyorsun yemek yemeğe; geniş, temiz, şık bir dekorasyon, hafif ve klasik bir müzik, servis hızlı ve çeşitli. Garsonlar nazik ve akıllı, hemen siparişi alıp, hemen de servis yapıyor, gözü üzerinde ama rahatsız etmiyor, bir isteğin var mı diye masayı uzaktan kolluyor.

İnsanlar, akşam yemeğine uygun şıklıkta giyinmiş. Kaliteli ve abartısız, hareketler ölçülü, görgüsüz tavırlar yok, gösterişe değil, yemek yemeye gelinmiş belli , kimse kimseyi gürültüsüyle, taşkınlığıyla rahatsız etmiyor. Hem yemeğini yiyor, hem havadan sudan sohbet ediyorsun. Havalandırma süper, arada bir temiz hava veriyor, aynı zamanda ferahlatıcı bir parfüm kokusu geliyor. Yemeğini yedin mi , bir de müzik dinleyim diyorsun, doğru Beyoğlu" na yollanıyorsun. 80 lerin müzikleriyle başlayıp, Türkçe, Yunan" ca, Fransızca falan dünya müziklerine kadar her telden çalıyor, burada müziğin hafif olmasına gerek yok, zaten müzik dinlemeye gelmişsin, coşmak lazım.. Havalandırma iyiyse, hatta bir de tamamen şu sigara kalksa, bak o zaman eğlence tam kıvamını bulur bence…

Canlı müzikte de , iyi bir fasıl ekibi, Çile bülbülüm çile ile başlayıp, Çal kanunum çal" a doğru giden , aralarda müşteri vokalleriyle süslenen "Allah" nidaları fena mı olur yani? Eğlence dediğin budur yani. O da mı yetmedi, bir de üstüne dans..Vallahi, dökülmedik kurt kalmaz..

Neyse ben bu gece gezmesinden ağzımın payını aldım, bu gece hayatı beni bozar, bir daha eğlence falan istemem, böyle dumanaltı, böyle gürültüde olacaksam, şahsen evde oturup "yemekteyiz" seyrederim ya da oldu olacak, binlik puzzle yaparım..Normal olarak…

">

Normal ve Anormal insan tavırları

Kırk yılda bir gece dışarı çıkalım dedik; ve bakın neler gördük;

Mesela, önce gece klüplerine giden, genç kız ve erkeklerin tavırlarını anlatayım ; ellerde sigara, en büyüğünden cep telefonları mümkünse i-phone olsun. Eller havaya modeli kızlarda tek elde sigara, erkeklerde; düşük bel kot, üstüne kazak, onun da üstüne fular, kızlar ful dekolte bluzlar, daracık skinny jeanler, pür makyaj, cep telefonlarına verilen, kafa kafaya tokuşmuş, sahte gülücüklü pozlar, erkeklerin ellerinde, muhtemelen babalarından yürüttükleri, en kalınından purolar, hani zengin göstersin hesabı. Konuşulan hiçbir kelimeyi anlayamayacak derecede yüksek müzik sesi, dip dibe oturup, yerinde oynayan kızlar ve düşük çalışan havalandırmadan dolayı, ortama yayılan, doğal sis ambiansını yaşatan sigara dumanları. Ne mi saçmalıyorum? Normal bir şekilde, Tünel" in, en iddialı mekanlarından birinde, eğlenen gençlerin hallerini söylüyorum.

İstanbul" un, eğlence ve gece hayatını anlatıyorum tabii.

Bence birileri bu gençlere beddua etmiş, bunlar da böyle, eğleniyoruz modunda, acı çekiyor. Dışardan öyle gözükmeseler de….

Yurtdışında da, pek çok restaurant, gece klubü, plaj bir sürü yer gördüm, hiç biri böyle saçma bir durumda değil…Gerçekten söylüyorum. Yani yaşlanmış falan da değilim, eğlenmeyi de çok severim ama bu eğlence değil.

Kırk yılda bir insan, evde oturmaktan sıkılıp, eşiyle gece dışarı çıkmaz mı? Çıktığıma çıkacağıma pişman oldum. Home home sweet home yani…Bir ara boğuluyorum, oksijen tüpü isteyim dedim, sonra aklımı başıma topladım. Sigaradan nefret ederim, hele kapalı ortamda bir sürü insan, aynı anda, ya da yak söndür, aralıklı sigara içerse, o ortam ne hale geliyor?

Göz gözü görmüyor dumandan. Bir kere yemek yenen yerde çok yüksek müzik olmaz, insan hem yemek yiyip, hem de aynı anda bağıramaz ki. Ayrıca müzik o kadar yüksek ki, insanın aklına konuşacak bir laf gelmesine imkan yok, papağan gibi içinden şarkı sözlerini mırıldanıyor, ortamdan kopmamak içinde, arada eşine dostuna, saf saf gülümsüyorsun. Garsona sipariş veriyorsun, çorba diyorsun, o ne getiriyor? Sorbe.

Sağır duymaz uydururmuş. Duyulacak gibi değil ki, tüm ağız okuyucular oraya toplanmış.

Neyse yarım saat oturduk, dışarı çıktık, birden imana geldim, Allah" ım çok şükür temiz havaya kavuştum, mis gibi diye.. Bir daha sen misin sokak isteyen yok istemem, yün örerim, dikiş dikerim, gene sokak istemem…( Bu arada ne dikiş dikmekten anlarım ne yünden)

Bir de hayalimdeki eğlence ortamını anlatayım. Anormal bir insan olarak, hani yukarda anlattığım gençlerin ki normal bir durumsa, benim durumum anormal oluyor ya. O bakımdan diyorum…

Efendim, gidiyorsun yemek yemeğe; geniş, temiz, şık bir dekorasyon, hafif ve klasik bir müzik, servis hızlı ve çeşitli. Garsonlar nazik ve akıllı, hemen siparişi alıp, hemen de servis yapıyor, gözü üzerinde ama rahatsız etmiyor, bir isteğin var mı diye masayı uzaktan kolluyor.

İnsanlar, akşam yemeğine uygun şıklıkta giyinmiş. Kaliteli ve abartısız, hareketler ölçülü, görgüsüz tavırlar yok, gösterişe değil, yemek yemeye gelinmiş belli , kimse kimseyi gürültüsüyle, taşkınlığıyla rahatsız etmiyor. Hem yemeğini yiyor, hem havadan sudan sohbet ediyorsun. Havalandırma süper, arada bir temiz hava veriyor, aynı zamanda ferahlatıcı bir parfüm kokusu geliyor. Yemeğini yedin mi , bir de müzik dinleyim diyorsun, doğru Beyoğlu" na yollanıyorsun. 80 lerin müzikleriyle başlayıp, Türkçe, Yunan" ca, Fransızca falan dünya müziklerine kadar her telden çalıyor, burada müziğin hafif olmasına gerek yok, zaten müzik dinlemeye gelmişsin, coşmak lazım.. Havalandırma iyiyse, hatta bir de tamamen şu sigara kalksa, bak o zaman eğlence tam kıvamını bulur bence…

Canlı müzikte de , iyi bir fasıl ekibi, Çile bülbülüm çile ile başlayıp, Çal kanunum çal" a doğru giden , aralarda müşteri vokalleriyle süslenen "Allah" nidaları fena mı olur yani? Eğlence dediğin budur yani. O da mı yetmedi, bir de üstüne dans..Vallahi, dökülmedik kurt kalmaz..

Neyse ben bu gece gezmesinden ağzımın payını aldım, bu gece hayatı beni bozar, bir daha eğlence falan istemem, böyle dumanaltı, böyle gürültüde olacaksam, şahsen evde oturup "yemekteyiz" seyrederim ya da oldu olacak, binlik puzzle yaparım..Normal olarak…

Tüm yazılarını göster