Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre ise “Ulusal yasalarca daha genç bir yaşta reşit sayılma hariç, 18 yaşın altındaki her insan çocuk sayılır”.
Ülkemizde de bu rakam 18!
Türkiye son yıllarda bir ahlak çöküntüsü ve kültür yozlaşması yaşıyor. İnsanların öncelikleri çok değişti. Bu yozlaşmadan kuşkusuz en çok etkilenenler çocuklar oluyor.
Çocuk Vakfı tarafından hazırlanan “23 Nisan 2007’de Türkiye’nin Çocuk Gerçeği” raporuna göre, son 5 yılda çocuk suçlarında artış meydana geldi, çocuk ihmali ve istismarı da yaygınlaştı. 7 binden fazla çocuğun cinsel taciz gördüğü resmi raporlarda var! 40 binden fazla çocuk sokaklarda, aile sevgisinden uzak yaşıyorlar.
2009 yılında ABD Çalışma Bakanlığınca çocuk işçiliği ve zorla çalıştırmaya ilişkin hazırlanan raporda, ''Türkiye'de 8 ürünün (narenciye, pamuk, kimyon, mobilya, fındık, yer fıstığı, bakliyat, şeker pancarı )üretiminde çocuk emeği kullanıldığı'' ileri sürüldü.
Doğru dürüst bir çocuk koruma kanunumuz olmadığı için çocuklar bu ülkede hep zorda kalan oluyorlar! Her gün taciz, tecavüz ve istismara uğrayan çocukların ileride sağlıklı beyinlere sahip olmasını ve bu çocukların yarın bu ülkeyi yönetmesini nasıl bekleyebiliriz? Her gün çocukların istismarına yönelik bir haber bulmanız mümkün gazetelerde ve İnternet haberlerinde. Bu ortamda ruh sağlıklarının “düzgün” olmasını nasıl düşünebiliriz?
Küçücük çocuklara tacizden utanmayan boyu büyümüş ama kendisi küçük kalmış insanlar var bu ülkede. Kimi zaman babası, abisi, komşusu, arkadaşı, kimi zaman akrabası veya bir başkası tarafından tacize, istismara ve tecavüze uğrayan çocukların memleketi burası.
18 yaşından önce çocuk sayıldığı için eline silah tutuşturularak töre kurbanı edilen çocuklar var. Cezası düşük olduğu için yasadığı gösterilerin ön saflarında yine çocuklara görev düşüyor.
Porno sektörü gözünü küçük çocuklara dikti. Ve maalesef Türkiye’de İnternet kullanıcıların Google’de en fazla arattırdığı kelimelerden birisi oldu Çocuk Pornosu!
Çocuk her yerde çocuktur ve çocukluğunu her yerde yaşayabilmelidir. Bunun garantisi önce yasalar sonra ahlaklı bir toplum yaratmaktır.
Daha geçenlerde bir dağ yamacında bir Ceylan vuruldu. Kim vurdu, havan topu mu, küçücük bedenini parçalara ayıran bir mayın mıydı yoksa? İnsani değerlerimizi yitirmeden düşünürsek ne fark eder? Bir çocuğun hayalleri dağ yamacında esir düştü. Bir aile yavrusunu yitirdi. Bundan acı ne olabilir?
Kimin vurduğu değil bundan sonrası için önemli olan... Artık çocuklar üzülmesin, Ceylanlar vurulmasın. Çocuklar taş atmasın, baklava çalmasın ama cinayetin öznesi de olmasın!
Bölgecilik yaparak olayı Doğu ve Güneydoğu'dan gelen göçlere bağlamak veya o bölgelerdeki ailelerin maddi zorlukları sebebini gerekçe göstermek komik durur. Fakirlik her yerde fakirliktir.
Sadece Güneydoğu veya Doğu Anadolu’da musallat değil fakirlik. Ülkemin her yerinde. Mersin’de, Trabzon’da, Ankara’da, Artvin’de, İzmir’de, Antalya’da... Zenginliğimizle övünürken bu ülkenin kaderi yapıldı fakirlik.
Bu kaderden en fazla etkilenenler ise çocuklar.
Türkiye’de çocuk tacizi ve istismarı konusunda sorunun asıl kaynağı eğitimsiz bırakılmış yurttaşların ahlak çöküntüsüdür. Fukara yaşamların içinde uyanık istismarcılar ve dolayısıyla taciz, uyuşturucu, kaçakçılık, istismar oluyor...
Bunu engellemek için 23 Nisan törenlerinde makamları göstermelik olarak çocuklara bırakmak yetmez. Doğru dürüst bir çocuk koruma yasası bu ülkenin ihtiyacıdır acil çıkarılmalıdır. Ve ardından bilinçli aileler yetiştirmek ve bu düzenin değişmesi için kafa yormak ve kararlı olmak gerekir.
Ama zor... İnanının çok zor.
Türkiye’de çocuk olmak... Zor vesselam.
Son söz:
Ey ahlak fukarası hayal darbecileri. Bırakın çocukları iğrenç isteklerinizi karşılamasını beklemeyin, bırakın çocukları uçurtmalarını uçursunlar, ey çocuğum var diye böbürlenen torun meraklıları, erken yaşlarda evlendirmeyin çocuklarınızı, evlilik oyunu değil oyuncak bebekleri ile evcilik oyunu oynasınlar.
Ağır işlerde çalıştırmayın. Bisiklet sürmenin hayali eksik olmasın... Vücudunda sigara söndüren aileler. Gülmek en güzel çocukların gözlerine yakışır. Bırakın gözyaşları mutluluktan dökülsün.
Cumhuriyet’in yanılgısı
İnternet’in, yazılı basını bitirme ihtimali konuşula dursun tüm gazeteler İnternet’te de var olma savaşı veriyorlar. En fazla izlenme ve “tıklanma” için ellerinden geleni yapıyorlar.
Malum, reklam sektörü en fazla “tıklanan” siteye ilgi duyuyor haklı olarak.
Cumhuriyet Gazetesi uzun süre İnternet’te yer almadı. İnternet yayını başladıktan kısa süre sonra ise Cumhuriyet yazarları sadece ücretli sisteme üye olanlarca okunuyor.
İnternet’te, yazarların okunması Cumhuriyet İnternet sitesine daha fazla okur çekebilir. Bu durumda daha çok reklam alınabilir. Yazarların İnternet üzerinden okunması gazetenin bayi satışını düşürmez. Posta ve Hürriyet Gazeteleri bunun en önemli kanıtıdır.
http://yolagiden.blogspot.com/
">
Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre ise “Ulusal yasalarca daha genç bir yaşta reşit sayılma hariç, 18 yaşın altındaki her insan çocuk sayılır”.
Ülkemizde de bu rakam 18!
Türkiye son yıllarda bir ahlak çöküntüsü ve kültür yozlaşması yaşıyor. İnsanların öncelikleri çok değişti. Bu yozlaşmadan kuşkusuz en çok etkilenenler çocuklar oluyor.
Çocuk Vakfı tarafından hazırlanan “23 Nisan 2007’de Türkiye’nin Çocuk Gerçeği” raporuna göre, son 5 yılda çocuk suçlarında artış meydana geldi, çocuk ihmali ve istismarı da yaygınlaştı. 7 binden fazla çocuğun cinsel taciz gördüğü resmi raporlarda var! 40 binden fazla çocuk sokaklarda, aile sevgisinden uzak yaşıyorlar.
2009 yılında ABD Çalışma Bakanlığınca çocuk işçiliği ve zorla çalıştırmaya ilişkin hazırlanan raporda, ''Türkiye'de 8 ürünün (narenciye, pamuk, kimyon, mobilya, fındık, yer fıstığı, bakliyat, şeker pancarı )üretiminde çocuk emeği kullanıldığı'' ileri sürüldü.
Doğru dürüst bir çocuk koruma kanunumuz olmadığı için çocuklar bu ülkede hep zorda kalan oluyorlar! Her gün taciz, tecavüz ve istismara uğrayan çocukların ileride sağlıklı beyinlere sahip olmasını ve bu çocukların yarın bu ülkeyi yönetmesini nasıl bekleyebiliriz? Her gün çocukların istismarına yönelik bir haber bulmanız mümkün gazetelerde ve İnternet haberlerinde. Bu ortamda ruh sağlıklarının “düzgün” olmasını nasıl düşünebiliriz?
Küçücük çocuklara tacizden utanmayan boyu büyümüş ama kendisi küçük kalmış insanlar var bu ülkede. Kimi zaman babası, abisi, komşusu, arkadaşı, kimi zaman akrabası veya bir başkası tarafından tacize, istismara ve tecavüze uğrayan çocukların memleketi burası.
18 yaşından önce çocuk sayıldığı için eline silah tutuşturularak töre kurbanı edilen çocuklar var. Cezası düşük olduğu için yasadığı gösterilerin ön saflarında yine çocuklara görev düşüyor.
Porno sektörü gözünü küçük çocuklara dikti. Ve maalesef Türkiye’de İnternet kullanıcıların Google’de en fazla arattırdığı kelimelerden birisi oldu Çocuk Pornosu!
Çocuk her yerde çocuktur ve çocukluğunu her yerde yaşayabilmelidir. Bunun garantisi önce yasalar sonra ahlaklı bir toplum yaratmaktır.
Daha geçenlerde bir dağ yamacında bir Ceylan vuruldu. Kim vurdu, havan topu mu, küçücük bedenini parçalara ayıran bir mayın mıydı yoksa? İnsani değerlerimizi yitirmeden düşünürsek ne fark eder? Bir çocuğun hayalleri dağ yamacında esir düştü. Bir aile yavrusunu yitirdi. Bundan acı ne olabilir?
Kimin vurduğu değil bundan sonrası için önemli olan... Artık çocuklar üzülmesin, Ceylanlar vurulmasın. Çocuklar taş atmasın, baklava çalmasın ama cinayetin öznesi de olmasın!
Bölgecilik yaparak olayı Doğu ve Güneydoğu'dan gelen göçlere bağlamak veya o bölgelerdeki ailelerin maddi zorlukları sebebini gerekçe göstermek komik durur. Fakirlik her yerde fakirliktir.
Sadece Güneydoğu veya Doğu Anadolu’da musallat değil fakirlik. Ülkemin her yerinde. Mersin’de, Trabzon’da, Ankara’da, Artvin’de, İzmir’de, Antalya’da... Zenginliğimizle övünürken bu ülkenin kaderi yapıldı fakirlik.
Bu kaderden en fazla etkilenenler ise çocuklar.
Türkiye’de çocuk tacizi ve istismarı konusunda sorunun asıl kaynağı eğitimsiz bırakılmış yurttaşların ahlak çöküntüsüdür. Fukara yaşamların içinde uyanık istismarcılar ve dolayısıyla taciz, uyuşturucu, kaçakçılık, istismar oluyor...
Bunu engellemek için 23 Nisan törenlerinde makamları göstermelik olarak çocuklara bırakmak yetmez. Doğru dürüst bir çocuk koruma yasası bu ülkenin ihtiyacıdır acil çıkarılmalıdır. Ve ardından bilinçli aileler yetiştirmek ve bu düzenin değişmesi için kafa yormak ve kararlı olmak gerekir.
Ama zor... İnanının çok zor.
Türkiye’de çocuk olmak... Zor vesselam.
Son söz:
Ey ahlak fukarası hayal darbecileri. Bırakın çocukları iğrenç isteklerinizi karşılamasını beklemeyin, bırakın çocukları uçurtmalarını uçursunlar, ey çocuğum var diye böbürlenen torun meraklıları, erken yaşlarda evlendirmeyin çocuklarınızı, evlilik oyunu değil oyuncak bebekleri ile evcilik oyunu oynasınlar.
Ağır işlerde çalıştırmayın. Bisiklet sürmenin hayali eksik olmasın... Vücudunda sigara söndüren aileler. Gülmek en güzel çocukların gözlerine yakışır. Bırakın gözyaşları mutluluktan dökülsün.
Cumhuriyet’in yanılgısı
İnternet’in, yazılı basını bitirme ihtimali konuşula dursun tüm gazeteler İnternet’te de var olma savaşı veriyorlar. En fazla izlenme ve “tıklanma” için ellerinden geleni yapıyorlar.
Malum, reklam sektörü en fazla “tıklanan” siteye ilgi duyuyor haklı olarak.
Cumhuriyet Gazetesi uzun süre İnternet’te yer almadı. İnternet yayını başladıktan kısa süre sonra ise Cumhuriyet yazarları sadece ücretli sisteme üye olanlarca okunuyor.
İnternet’te, yazarların okunması Cumhuriyet İnternet sitesine daha fazla okur çekebilir. Bu durumda daha çok reklam alınabilir. Yazarların İnternet üzerinden okunması gazetenin bayi satışını düşürmez. Posta ve Hürriyet Gazeteleri bunun en önemli kanıtıdır.
http://yolagiden.blogspot.com/