Devleti borçlu, halkı borçlu bir Türkiye mi?
Gençleri geleceksiz, işçisi güvencesiz bir Türkiye mi?
Dış borcu bağımsızlığının sınırına dayanmış, fiziki sınırları göçler ile kalbura çevrilmiş bir Türkiye mi?
Eğitimi, sağlığı "paraya" endekslenmiş, emeklisi sürünen bir Türkiye mi?
Kültür-sanat hayatı yozlaşmış, caddeleri, sokakları çığırından çıkmış bir Türkiye mi?
Sporda mağandalığın, turizmde andavallığın, çarşı pazarda fahiş fiyatlamanın girdabındaki bir Türkiye mi?
Aklı başında, yüreği vatanında, sevgisi toplumunda yer tutan hiç kimse yukarıdaki görünümü sergileyen bir Türkiye istemez...
Ancak tüm bu olumsuzluklar dünden bugüne oluşmadığı gibi, bugünden yarına da güzel bir Türkiye tablosuna erişmek zordur...
Zordur, zahmetlidir; ancak bambaşka bir Türkiye de elbette mümkündür.
Üreten, kalkınan, dört mevsim yedi bölge refah içinde yaşanılan, büyük uygarlığıyla Dünya'da saygın yerini yücelten,
halkı dirlik, Ulusu birlik içinde,
eğitimde, sağlıkta, sosyal güvenlikte, uygarlık düzeyinin üzerine çıkan 1 Türkiye;
Sanırım hepimiz özlemidir...
Bu "özleme" erişmek ciddi, planlı çabaları ve adeta bir ulusal seferberliği gerektirir.
İlerleme anlamıyla gelişme ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal, kurumsal veçhesiyle bir bütün olarak geçerli olmalıdır.
Türkiye, yönünü, yolunu, yörüngesini çok doğru olarak saptamak ve artık zaman kaybetmemek zorundadır...
Evet üreten
Evet hakça bölüşen
Evet özgürce söz söyleyen
Evet Dünya ile yarışan bir Türkiye istiyorum ve halkımız da bunu istiyor; çok iyi biliyorum.
Ulusun kaynakları, halkın çalışkanlığı, gençlerin dinamizmi doğru bir program ve yetkin öncü kadrolarla buluşursa;
Er ya da geç özlenen Türkiye tablosu ortaya çıkacaktır...
O güne dek ve yaşadıkça,
Türkiye:
dilimde, düşümde, düşüncemde ve dualarımdadır...
">
Devleti borçlu, halkı borçlu bir Türkiye mi?
Gençleri geleceksiz, işçisi güvencesiz bir Türkiye mi?
Dış borcu bağımsızlığının sınırına dayanmış, fiziki sınırları göçler ile kalbura çevrilmiş bir Türkiye mi?
Eğitimi, sağlığı "paraya" endekslenmiş, emeklisi sürünen bir Türkiye mi?
Kültür-sanat hayatı yozlaşmış, caddeleri, sokakları çığırından çıkmış bir Türkiye mi?
Sporda mağandalığın, turizmde andavallığın, çarşı pazarda fahiş fiyatlamanın girdabındaki bir Türkiye mi?
Aklı başında, yüreği vatanında, sevgisi toplumunda yer tutan hiç kimse yukarıdaki görünümü sergileyen bir Türkiye istemez...
Ancak tüm bu olumsuzluklar dünden bugüne oluşmadığı gibi, bugünden yarına da güzel bir Türkiye tablosuna erişmek zordur...
Zordur, zahmetlidir; ancak bambaşka bir Türkiye de elbette mümkündür.
Üreten, kalkınan, dört mevsim yedi bölge refah içinde yaşanılan, büyük uygarlığıyla Dünya'da saygın yerini yücelten,
halkı dirlik, Ulusu birlik içinde,
eğitimde, sağlıkta, sosyal güvenlikte, uygarlık düzeyinin üzerine çıkan 1 Türkiye;
Sanırım hepimiz özlemidir...
Bu "özleme" erişmek ciddi, planlı çabaları ve adeta bir ulusal seferberliği gerektirir.
İlerleme anlamıyla gelişme ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal, kurumsal veçhesiyle bir bütün olarak geçerli olmalıdır.
Türkiye, yönünü, yolunu, yörüngesini çok doğru olarak saptamak ve artık zaman kaybetmemek zorundadır...
Evet üreten
Evet hakça bölüşen
Evet özgürce söz söyleyen
Evet Dünya ile yarışan bir Türkiye istiyorum ve halkımız da bunu istiyor; çok iyi biliyorum.
Ulusun kaynakları, halkın çalışkanlığı, gençlerin dinamizmi doğru bir program ve yetkin öncü kadrolarla buluşursa;
Er ya da geç özlenen Türkiye tablosu ortaya çıkacaktır...
O güne dek ve yaşadıkça,
Türkiye:
dilimde, düşümde, düşüncemde ve dualarımdadır...