Sonunda Ergenekon Davası tutuklu sanığı Mustafa Balbay’ ın yaklaşık 5 yıl süren tutukluluğu sona erdi ve ‘Makul Tutukluluk Süresi’ aşıldığı için tahliye oldu.
Pek çok kesimde bu haber mutluluk verici karşılandı haliyle…
Ancak; önemli bir konu var ki o da bu tahliye sebebinin diğer uzun süre tutuklu kalanlara da örnek teşkil etmesi. Daha doğrusu, geçtiğimiz günlerde, Demokratikleşme Paketi’nin içinde yer alan, KCK’ dan hüküm giyenlere siyaset yolunun açılması. Dolayısı ile Apo’ nun sebest kalıp, siyasete girip girmeyeceği…
Halkın en çok merak ettiği ve rahatsız olduğu konuların başında geliyor.
Ergenekon Davas’ ında işleyen süreçte, cemaate yakın olan isimler, bu davaların içinde hukuksal açıdan eksikler ya da yanlışlar olmasını söylemesi kafaları karıştırmıştı.
Her zaman söyleniyordu ama hukumete bu kadar yakın daha doğrusu aynı saflarda yer alan bir grubun böyle açıklamalar yapması.
Hem de yerel seçimler yaklaşırken, bu safraların atılması operasyonu bir kez daha dava sonuçlarının tekrar gözden geçirilmesine sebep oldu. Ardından gelen tahliye haberi, Ergenekon’ dan tutuklu diğer gazetecilere de örnek teşkil etmesi bakımından büyük sevinç sebebi oldu.
Asıl önemli olan bundan sonra ki gelişmeler. Yani Apo’ nun da bu KCK sanıklarına siyaset yapma hakkının tanınması ile ilgili çıkacak yasadan faydalanıp, faydalanamayacağı. Aynı zamanda bir siyasi partiye üye olup, olamayacağı.
Öcalan’ ın durumu için yapılan açıklamalarda; Genel Af ya da hastalık gerekçesi ile çıkması halinde; ‘Denetimli Serbestlik’ hükmü uygulanmaması halinde bir siyasi partiye üyeliği mümkün olabilecek bilgisi var…
Zaten Kürt vatandaşların da beklentisi bu yönde, bırakın üyeliği serbest kalması en kötü ihtimalle ev hapsine çıkmasını bekliyorlar. Bunun için de Barzani- Erdoğan görüşmesini referans gösteriyorlar.
Türk devletinin sonraki adımı Abdullah Öcalan ile anlaşarak Türkiye'deki Kürt sorunu çözmek olacaktır. Yani PKK ile anlaşma yoluna gidecektir. Bu anlaşmanın olabilmesi için Öcalan'ın serbest kalması en azında ev hapsine çıkması lazım. Devlette biliyor ki Öcalan içeride olduğu müddetçe PKK ile bir anlaşmaya varması mümkün değil. Çünkü İran çözüm sürecinden rahatsız PKK içindeki kendisine yakın kadroların desteği ile çatışmaları tekrar başlatabilir. Ama eğer Öcalan serbest kalırsa PKK'yi tam kontrol edip, İran'ın sabotajlarını engelleyebilir. Ama Öcalan İmralı'da tutsak kalırsa bu süreç 2015 genel seçimlerinden önce çöker.
İşte Kürt kökenli bir köşe yazarının, yazısından ayırdığım alıntı böyle değerli okurlar. Onların düşünceleri, beklentileri böyle olabilir.
Ama bizim beklentilerimiz de bunun da tam tersi. Özgürlük ve adalet herkes için olmalı kuşkusuz ama en önemli değerlerimizden taviz vererek değil. Ya da barış adına pek çok taviz vererek değil. O zaman o sürecin adını barış değil taviz süreci koyun oldu olacak. Açık seçik ifade edin ya da çıkıp yok öyle şey deyin…
">
Sonunda Ergenekon Davası tutuklu sanığı Mustafa Balbay’ ın yaklaşık 5 yıl süren tutukluluğu sona erdi ve ‘Makul Tutukluluk Süresi’ aşıldığı için tahliye oldu.
Pek çok kesimde bu haber mutluluk verici karşılandı haliyle…
Ancak; önemli bir konu var ki o da bu tahliye sebebinin diğer uzun süre tutuklu kalanlara da örnek teşkil etmesi. Daha doğrusu, geçtiğimiz günlerde, Demokratikleşme Paketi’nin içinde yer alan, KCK’ dan hüküm giyenlere siyaset yolunun açılması. Dolayısı ile Apo’ nun sebest kalıp, siyasete girip girmeyeceği…
Halkın en çok merak ettiği ve rahatsız olduğu konuların başında geliyor.
Ergenekon Davas’ ında işleyen süreçte, cemaate yakın olan isimler, bu davaların içinde hukuksal açıdan eksikler ya da yanlışlar olmasını söylemesi kafaları karıştırmıştı.
Her zaman söyleniyordu ama hukumete bu kadar yakın daha doğrusu aynı saflarda yer alan bir grubun böyle açıklamalar yapması.
Hem de yerel seçimler yaklaşırken, bu safraların atılması operasyonu bir kez daha dava sonuçlarının tekrar gözden geçirilmesine sebep oldu. Ardından gelen tahliye haberi, Ergenekon’ dan tutuklu diğer gazetecilere de örnek teşkil etmesi bakımından büyük sevinç sebebi oldu.
Asıl önemli olan bundan sonra ki gelişmeler. Yani Apo’ nun da bu KCK sanıklarına siyaset yapma hakkının tanınması ile ilgili çıkacak yasadan faydalanıp, faydalanamayacağı. Aynı zamanda bir siyasi partiye üye olup, olamayacağı.
Öcalan’ ın durumu için yapılan açıklamalarda; Genel Af ya da hastalık gerekçesi ile çıkması halinde; ‘Denetimli Serbestlik’ hükmü uygulanmaması halinde bir siyasi partiye üyeliği mümkün olabilecek bilgisi var…
Zaten Kürt vatandaşların da beklentisi bu yönde, bırakın üyeliği serbest kalması en kötü ihtimalle ev hapsine çıkmasını bekliyorlar. Bunun için de Barzani- Erdoğan görüşmesini referans gösteriyorlar.
Türk devletinin sonraki adımı Abdullah Öcalan ile anlaşarak Türkiye'deki Kürt sorunu çözmek olacaktır. Yani PKK ile anlaşma yoluna gidecektir. Bu anlaşmanın olabilmesi için Öcalan'ın serbest kalması en azında ev hapsine çıkması lazım. Devlette biliyor ki Öcalan içeride olduğu müddetçe PKK ile bir anlaşmaya varması mümkün değil. Çünkü İran çözüm sürecinden rahatsız PKK içindeki kendisine yakın kadroların desteği ile çatışmaları tekrar başlatabilir. Ama eğer Öcalan serbest kalırsa PKK'yi tam kontrol edip, İran'ın sabotajlarını engelleyebilir. Ama Öcalan İmralı'da tutsak kalırsa bu süreç 2015 genel seçimlerinden önce çöker.
İşte Kürt kökenli bir köşe yazarının, yazısından ayırdığım alıntı böyle değerli okurlar. Onların düşünceleri, beklentileri böyle olabilir.
Ama bizim beklentilerimiz de bunun da tam tersi. Özgürlük ve adalet herkes için olmalı kuşkusuz ama en önemli değerlerimizden taviz vererek değil. Ya da barış adına pek çok taviz vererek değil. O zaman o sürecin adını barış değil taviz süreci koyun oldu olacak. Açık seçik ifade edin ya da çıkıp yok öyle şey deyin…