Müsaadenizle ruhumu seviyorum

Bizim toplumda enteresan çelişkiler vardır. Mesela gazeteciler birbirini çekemez ve sürekli...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

Bizim toplumda enteresan çelişkiler vardır. Mesela gazeteciler birbirini çekemez ve sürekli eleştirir, sürekli biribirlerine ders verirler. Tabii böyle olması da doğal, çünkü herkes yazabilir, resim yapabilir, şarkı söyleyebilir.

Hatta bence mümkün olduğunca 'doğal' olanı ve kişinin ruh enerjisini yansıtıyor olması çok daha güzel. Yani yazılar ya da resimlerin.

Mesela Yannis isimli New- Age akımının öncülerinden Yunan besteci ve şarkıcı, hiç nota bilmeden şarkılarını bestelermiş, hala öylemidir bilmem ama müthiş bir yetenek ve hiç çeşitli sebeplerle kirlenmeye uğramamış.

O nedenle ben de mesela, beğendiğim sanatçıları örnek alarak,  ilk defa  yazma ve köşe yazarlığına başladığımda, 1,5 yıl kadar   önce tasarladığım üzere, sizinle konuşur gibi, hiç düzeltme yapmadan, tek seferde yazmaya karar vermiştim. Çünkü, yazımın  üzerinde çok oynarsam doğallığı bozulur diye düşünürüm.

Oysa ben o anda içimden geçenleri sizinle paylaşmak istiyorum, böylesi benim için vazgeçilmez oluyor. Bir yerden girip, başka yerden çıkabiliyorum. Yazamazsam, doğum sancısı çeker gibi oluyorum, ne yediğimden, ne içtiğimden bir lezzet alıyorum, cümleler boğazımda düğümleniyor ama bir türlü çıkmıyor ve ben rahatlayamıyorum. Ne zaman ki, kilitler çözülüyor, ben de rahatlıyorum. Dışavurum sürecim tamamlanıyor.....

Sabah kalkıyorum falanca medya sitesi, yazarın yazısını koymuş, efendim hanımefendi ya da beyefendi şikayet etmiş, yazar kirliliğinden, isim vermeden şikayetler, laf geçirmeler falan.  Ne gerek var, beğenmiyorsanız okumayın....Hayır, beni hedef alıyorlar demiyorum,  kimbilir kime kızmışlar, kimden yaraları var da gocunuyorlar. Çok gereksiz, böyle  isim vermeden içlerini boşaltıp, kurşunları havaya boşluğa sıkıyorlar.  Açıkça şuna kızdım, buna sinir oluyorum desenize. Bana ne ama.

Yazık kendilerine gerçekten, böyle sokak köpekleri, korudukları alana bir yabancı girince, havaya tırsık tırsık havlar, bir taraftan korkudan titrer de kuyruğu dik tutma telaşına girip efelenirler ya, bunlarınki de o hesap. Kime kızdınız, kimle derdiniz, isim de vermeden, karşı taraf pirim yapmasın diye.... Allah akıl fikir versin.

Negatif enerji yükleniyorlar, en büyük zarar da kendilerine....

Ben de dile getirince bana da geçti negatif enerji, artık gün içinde daha çok çalışmam gerek bunu atabilmek için.

Her neyse, yaşam o kadar da kalıcı ve kıskançlıklarla, hırslarla gidilecek kadar uzun bir zaman diliminde  yer almıyor. Hepimiz kiracıyız.  Bu günden 100 yıl üzerine koyun, bir mucize olmadıktan sonra hiç birimiz yokuz. Hele 500 yıl sonra izlerimiz bile silinecek. Torunlarımızın, torunlarının, torunları falan bizi hatırlarmı? Hiç sanmıyorum. Artık o zaman telepatiyle mi anlaşılacak, ya da Mars' ta mı yaşanır bilmem.

Mesela küçük, küçük en küçük torunlardan biri;'' ya benim büyük büyük babaannemin babaannesi zamanında çok modern bir kadınmış, internet denen telepatinin babası bir sistemde, yazarmış '' diye bahseder mi acaba??? Kim bilir belki....Hiç fena olmaz.

Onun için yaşamınızı nefret, kıskançlık gibi negatif duygularla beslemeyin. Kimse için değmez.

Değerli bir okurum demiş ki, yorumlarda; siz her halde kendinizi çok beğeniyorsunuz gibi bir laf etmiş. Ona da kısaca bir cevap vereyim. Güzel olmak kötü bir şey değil , mutlu olunacak bir şey tabii ki.

Ben kendimi fiziksel olarak değil ama ruhsal ve akılsal olarak çok severim diye cevap vereyim. Güzellik çok göreceli, kime göre güzellik ölçüleri  tartışılır. Kaldı ki, bu günün şartlarında herkes güzel, ameliyatlar, bu sektöre yapılan yatırımlarla artık güzel olmayanı dövüyorlar neredeyse....

İnsan ruhunun güzelliğini ve enerjisini fiziksel bir beden görüntüsüne indirgemek yalnış olur. Bedenden ruhu çekip aldığınızda, cansız bedenin ne kadar donuk olduğunu görürüz, bedene ışığını, aydınlığını, güzelliğini veren ruhtur, diğeri bir araçtır. Eğer beden de bir güzellik görüyorsak, bunun kaynağını ruhta aramak daha doğrudur. Diğeri bizi aydınlatan  ruha haksızlık ve onun enerjisini bedenle sınırlamak olur.....

Bedeni süsleyebiliyoruz, o halde ruhumuzu neden süslemeyelim.

Güzel sözlerle, güzel işlerle, hepimiz için güzel bir hafta olması dileğiyle.....

">

Bizim toplumda enteresan çelişkiler vardır. Mesela gazeteciler birbirini çekemez ve sürekli eleştirir, sürekli biribirlerine ders verirler. Tabii böyle olması da doğal, çünkü herkes yazabilir, resim yapabilir, şarkı söyleyebilir.

Hatta bence mümkün olduğunca 'doğal' olanı ve kişinin ruh enerjisini yansıtıyor olması çok daha güzel. Yani yazılar ya da resimlerin.

Mesela Yannis isimli New- Age akımının öncülerinden Yunan besteci ve şarkıcı, hiç nota bilmeden şarkılarını bestelermiş, hala öylemidir bilmem ama müthiş bir yetenek ve hiç çeşitli sebeplerle kirlenmeye uğramamış.

O nedenle ben de mesela, beğendiğim sanatçıları örnek alarak,  ilk defa  yazma ve köşe yazarlığına başladığımda, 1,5 yıl kadar   önce tasarladığım üzere, sizinle konuşur gibi, hiç düzeltme yapmadan, tek seferde yazmaya karar vermiştim. Çünkü, yazımın  üzerinde çok oynarsam doğallığı bozulur diye düşünürüm.

Oysa ben o anda içimden geçenleri sizinle paylaşmak istiyorum, böylesi benim için vazgeçilmez oluyor. Bir yerden girip, başka yerden çıkabiliyorum. Yazamazsam, doğum sancısı çeker gibi oluyorum, ne yediğimden, ne içtiğimden bir lezzet alıyorum, cümleler boğazımda düğümleniyor ama bir türlü çıkmıyor ve ben rahatlayamıyorum. Ne zaman ki, kilitler çözülüyor, ben de rahatlıyorum. Dışavurum sürecim tamamlanıyor.....

Sabah kalkıyorum falanca medya sitesi, yazarın yazısını koymuş, efendim hanımefendi ya da beyefendi şikayet etmiş, yazar kirliliğinden, isim vermeden şikayetler, laf geçirmeler falan.  Ne gerek var, beğenmiyorsanız okumayın....Hayır, beni hedef alıyorlar demiyorum,  kimbilir kime kızmışlar, kimden yaraları var da gocunuyorlar. Çok gereksiz, böyle  isim vermeden içlerini boşaltıp, kurşunları havaya boşluğa sıkıyorlar.  Açıkça şuna kızdım, buna sinir oluyorum desenize. Bana ne ama.

Yazık kendilerine gerçekten, böyle sokak köpekleri, korudukları alana bir yabancı girince, havaya tırsık tırsık havlar, bir taraftan korkudan titrer de kuyruğu dik tutma telaşına girip efelenirler ya, bunlarınki de o hesap. Kime kızdınız, kimle derdiniz, isim de vermeden, karşı taraf pirim yapmasın diye.... Allah akıl fikir versin.

Negatif enerji yükleniyorlar, en büyük zarar da kendilerine....

Ben de dile getirince bana da geçti negatif enerji, artık gün içinde daha çok çalışmam gerek bunu atabilmek için.

Her neyse, yaşam o kadar da kalıcı ve kıskançlıklarla, hırslarla gidilecek kadar uzun bir zaman diliminde  yer almıyor. Hepimiz kiracıyız.  Bu günden 100 yıl üzerine koyun, bir mucize olmadıktan sonra hiç birimiz yokuz. Hele 500 yıl sonra izlerimiz bile silinecek. Torunlarımızın, torunlarının, torunları falan bizi hatırlarmı? Hiç sanmıyorum. Artık o zaman telepatiyle mi anlaşılacak, ya da Mars' ta mı yaşanır bilmem.

Mesela küçük, küçük en küçük torunlardan biri;'' ya benim büyük büyük babaannemin babaannesi zamanında çok modern bir kadınmış, internet denen telepatinin babası bir sistemde, yazarmış '' diye bahseder mi acaba??? Kim bilir belki....Hiç fena olmaz.

Onun için yaşamınızı nefret, kıskançlık gibi negatif duygularla beslemeyin. Kimse için değmez.

Değerli bir okurum demiş ki, yorumlarda; siz her halde kendinizi çok beğeniyorsunuz gibi bir laf etmiş. Ona da kısaca bir cevap vereyim. Güzel olmak kötü bir şey değil , mutlu olunacak bir şey tabii ki.

Ben kendimi fiziksel olarak değil ama ruhsal ve akılsal olarak çok severim diye cevap vereyim. Güzellik çok göreceli, kime göre güzellik ölçüleri  tartışılır. Kaldı ki, bu günün şartlarında herkes güzel, ameliyatlar, bu sektöre yapılan yatırımlarla artık güzel olmayanı dövüyorlar neredeyse....

İnsan ruhunun güzelliğini ve enerjisini fiziksel bir beden görüntüsüne indirgemek yalnış olur. Bedenden ruhu çekip aldığınızda, cansız bedenin ne kadar donuk olduğunu görürüz, bedene ışığını, aydınlığını, güzelliğini veren ruhtur, diğeri bir araçtır. Eğer beden de bir güzellik görüyorsak, bunun kaynağını ruhta aramak daha doğrudur. Diğeri bizi aydınlatan  ruha haksızlık ve onun enerjisini bedenle sınırlamak olur.....

Bedeni süsleyebiliyoruz, o halde ruhumuzu neden süslemeyelim.

Güzel sözlerle, güzel işlerle, hepimiz için güzel bir hafta olması dileğiyle.....

Tüm yazılarını göster