Muhafız Alayı ! İstikamet Güney Doğu ! Marş, Marş !

Aydın Özdalga yazıyor... Güneydoğu’da PKK terörü 25 yıldır durmuyor. Son aylarda ise yeniden...

Aydın Özdalga aozdalga@gmail.com
Aydın Özdalga yazıyor...

Güneydoğu’da PKK terörü 25 yıldır durmuyor. Son aylarda ise yeniden tırmanışa geçti. Güne, “ Acaba bugün kaç şehit vereceğiz ? “ kaygısıyla başlıyoruz...
 
Yazının ana fikrini baştan belirteyim:
 
Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden bu terör örgütüne karşı, TSK’nın elindeki güçü tam olarak kullandığından kuşkuluyum.
 
Normal koşullarda, böylesine büyük bir saldırı karşısında olan bir ülke, elindeki askeri gücün en büyük kısmını burada kullanması gerekmez mi ?
 
Hele ki bu ordu dünyanın en güçlü 10 ordusundan biriyse..
 
Peki, TSK varolan gücünün en büyük kısmını güneydoğu’da kullanıyor mu ?
 
Benim yanıtım, “ Hayır, varolan askeri gücümüzü yeteri oranda kullanmıyoruz. “
 
Amacım bu konuyu tartışmaya açmak.
 
Bu tartışmaya, sembolik ama çok anlamlı bir unsurla, Muhafız Alayı ile başlamak istiyorum.
 
Size önce kısaca Muhafız Alayını anlatayım...
 
Muhafız Alayı, Kurtuluş savaşı döneminde, Çankaya’da oturan Atatürk’ü korumak üzere kuruldu. O dönem için doğru bir karardı. Yunanlılar nerdeyse Ankara’nın kapısına dayanmıştı. Padişahlığa başkaldırmış Mustafa Kemal, suikastçıların tehdidi altındaydı. Yani böyle bir askeri birlik gereklliydi.
 
Muhafız Alayı Cumhuriyet sonrasında giderek gelişti ve büyüdü. Bugün  Çankaya Köşkü içinde yeralan Muhafız Alayında, 2.500 asker var. Bu askerler, Türk ordusunun en seçkin subay, astsubay ve erleri. Hepsi özel olarak seçilmiş, boyları en az 1.75 olan mehmetçikler, nerdeyse komando düzeyinde muharebe eğitimi almış askerler.
 
Peki bu kadar güçlü bir alay ne yapar ?
 
Muhafız Alayı’nın İki temel görevi var. Biri Cumhurbaşkanını ve o bölgede lojmanı olan Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını korumak. Diğeri ise bir “ Gösteri Alayı “ olarak, Türkiye’ye gelen yabancı konuklara bir tür 19 Mayıs gösterisi yapmak !
 
Evet, TC Güneydoğu’da can çekişirken, mehmetçikler teker teker toğrağa düşerken, TSK’nın en seçkin birliği Başkentte VİP koruması ve yabancı konuklara gösteri yapıyor !
 
Eğer ben Genelkurmay başkanı olsam, ilk icraatım “ Muhafız Alayı, istikamet Güneydoğu, Marş Marş ! “ emrini vermek olurdu..
 
Güneydoğu’da TC çökerken, TSK’nın Çankaya Köşkünü ve Komutanları korumak için böyle seçkin bir alayı tahsis etme lüksü ve hakkı yoktur !
 
Bu alayın yeri başkent Ankara değil, Güneydoğu dağlarını bekleyen arkadaşlarının yanıdır.
 
Şimdi, “ İyi ama, 25 yıldır bitmeyen PKK terörünü, 2.500 kişilik Muhafız alayı mı  bitirecek ? “ diyebilirsiniz.
 
Ve böyle derseniz de, çok haklı olursunuz.
 
Zaten ben de “ Muhafız Alayı gelecek, PKK bitecek “ demiyorum ki...
 
Muhafız Alayı, “ PKK’ya karşı tüm askeri güç kullanılmıyor “ tezim için bir simge...
 
Gelelim TSK’nın Güneydoğu’da asıl  kullanması gereken güce..
 
TSK’nın asıl gücü olan Kara Kuvvetlerinin 3 temel gücü var: 1. Ordu, 2. Ordu ve 3. Ordu.
 
İstanbul merkezli ve en güçlü olan 1. Ordunun temel görevi, Trakyadan gelecek muhtemel bir saldırıya karşı ülkeyi savunmak. Bu potansiyal saldırı soğuk savaş döneminde Bulgaristan ve Rusya idi. Oysa bu tehdit artık yok. Bir diğer tehdit ise Yunanistandı. AB’ye girmiş, ekonomisi çökmüş Yunanistan da artık bir tehdit değil.
 
O zaman 1. Ordunun temel askeri ve ateş gücü neden hala Trakya ve Marmarada konuşlanır ? Bu gücü Güneydoğu’ya taşımak gerekmez mi ?
 
Eğer bu tez doğru değilse, bunun nasıl bir stratejik açıklaması var, bilenler anlatsın, gerçekten çok merak ediyorum.
 
Erzincan merkezli 3. Ordu, temel olarak doğu sınırını Rusya’ya karşı korumakla görevli. Kısmen de yakın bölgedeki terör olaylarına karşı sorumlu. Artık Rusya tehditi kalmadığına göre, 3. Ordunun temel askeri ve ateş gücünün de Güneydoğu’ya kaydırılması gerekmez mi ?
 
Bugün PKK terörüne karşı temel görev Malatya’da konuşlu 2. Ordu ve Jandarma Asayiş Kolordusunun sırtında. Çok geniş ve dağlık bir bölgedeki terör olaylarına tamamen ayrılan tek gücümüz 2. Ordu ve Jandarma asayiş Kolordusu.
 
Tarihinin en büyük tehditi ile karşı karşıya olan bir devletin, bu tehdite karşı askeri gücünün en iyi ihtimalle üçte biri ile mücadele edmesini anlamak mümkün değil.
 
Bugün trakyada, marmarada, iç anadoluda, egede, akdenizde boşta duran askeri personel ve ateş güçünü ne zaman kullanacağız ? Güneydoğu gittikten sonra mı ?
 
İnanın, ülkenin diğer  bölgelerinde sadece rutin eğitim yapıp, boş vakitlerinde   mıntıka temizliği yapıp, izmarit toplayan mehmetçikleri görünce kahroluyorum !
 
Bırakın atıl duran kara kuvvetleri gücünü, bana kalırsa deniz kuvvetlerinin gemileri bile kıçtan kara bağlanıp, bahriyeli askerler bile güneydoğuya sevkedilmeli.
 
Gerekiyorsa, tüm orduevleri bile kapatılıp; garsonluk yapan mehmetçikler bile bölgeye gönderilmeli.
 
Sabaha kadar karanlık dağlarda, mevzilerde vatanı bekleyen Mehmetçikler, ülkesinin tüm askeri gücünün yanında olduğunu bilse, mücadele gücü artmaz mı ?
 
Arkadaşı İstanbul’da Kalender Orduevinde garson olan Güneydoğudaki Mehmetçik, kaderine isyan etmez mi ?
 
Son saldırıda karakolda 100 değil, 200 asker olsaydı, karakol ağır silahlarla güçlendirilmiş olsaydı, şehit sayısı daha az olmaz mıydı ?
 
Kanımca, Temel görevi TC’yi korumak olan TSK, varolan tüm askeri ve ateş gücünü Güneydoğuya kaydırmalıdır.
 
Unutmayalım, “ Hattı müdafa değil, sathı müdafa vardır ve bu satıh bugün Güneydoğudur ! “
 
MUHAFIZ ALAYI ! İSTİKAMET GÜNEY DOĞU ! MARŞ MARŞ !  
 
Aydın Özdalga
 
">
Aydın Özdalga yazıyor...

Güneydoğu’da PKK terörü 25 yıldır durmuyor. Son aylarda ise yeniden tırmanışa geçti. Güne, “ Acaba bugün kaç şehit vereceğiz ? “ kaygısıyla başlıyoruz...
 
Yazının ana fikrini baştan belirteyim:
 
Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden bu terör örgütüne karşı, TSK’nın elindeki güçü tam olarak kullandığından kuşkuluyum.
 
Normal koşullarda, böylesine büyük bir saldırı karşısında olan bir ülke, elindeki askeri gücün en büyük kısmını burada kullanması gerekmez mi ?
 
Hele ki bu ordu dünyanın en güçlü 10 ordusundan biriyse..
 
Peki, TSK varolan gücünün en büyük kısmını güneydoğu’da kullanıyor mu ?
 
Benim yanıtım, “ Hayır, varolan askeri gücümüzü yeteri oranda kullanmıyoruz. “
 
Amacım bu konuyu tartışmaya açmak.
 
Bu tartışmaya, sembolik ama çok anlamlı bir unsurla, Muhafız Alayı ile başlamak istiyorum.
 
Size önce kısaca Muhafız Alayını anlatayım...
 
Muhafız Alayı, Kurtuluş savaşı döneminde, Çankaya’da oturan Atatürk’ü korumak üzere kuruldu. O dönem için doğru bir karardı. Yunanlılar nerdeyse Ankara’nın kapısına dayanmıştı. Padişahlığa başkaldırmış Mustafa Kemal, suikastçıların tehdidi altındaydı. Yani böyle bir askeri birlik gereklliydi.
 
Muhafız Alayı Cumhuriyet sonrasında giderek gelişti ve büyüdü. Bugün  Çankaya Köşkü içinde yeralan Muhafız Alayında, 2.500 asker var. Bu askerler, Türk ordusunun en seçkin subay, astsubay ve erleri. Hepsi özel olarak seçilmiş, boyları en az 1.75 olan mehmetçikler, nerdeyse komando düzeyinde muharebe eğitimi almış askerler.
 
Peki bu kadar güçlü bir alay ne yapar ?
 
Muhafız Alayı’nın İki temel görevi var. Biri Cumhurbaşkanını ve o bölgede lojmanı olan Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını korumak. Diğeri ise bir “ Gösteri Alayı “ olarak, Türkiye’ye gelen yabancı konuklara bir tür 19 Mayıs gösterisi yapmak !
 
Evet, TC Güneydoğu’da can çekişirken, mehmetçikler teker teker toğrağa düşerken, TSK’nın en seçkin birliği Başkentte VİP koruması ve yabancı konuklara gösteri yapıyor !
 
Eğer ben Genelkurmay başkanı olsam, ilk icraatım “ Muhafız Alayı, istikamet Güneydoğu, Marş Marş ! “ emrini vermek olurdu..
 
Güneydoğu’da TC çökerken, TSK’nın Çankaya Köşkünü ve Komutanları korumak için böyle seçkin bir alayı tahsis etme lüksü ve hakkı yoktur !
 
Bu alayın yeri başkent Ankara değil, Güneydoğu dağlarını bekleyen arkadaşlarının yanıdır.
 
Şimdi, “ İyi ama, 25 yıldır bitmeyen PKK terörünü, 2.500 kişilik Muhafız alayı mı  bitirecek ? “ diyebilirsiniz.
 
Ve böyle derseniz de, çok haklı olursunuz.
 
Zaten ben de “ Muhafız Alayı gelecek, PKK bitecek “ demiyorum ki...
 
Muhafız Alayı, “ PKK’ya karşı tüm askeri güç kullanılmıyor “ tezim için bir simge...
 
Gelelim TSK’nın Güneydoğu’da asıl  kullanması gereken güce..
 
TSK’nın asıl gücü olan Kara Kuvvetlerinin 3 temel gücü var: 1. Ordu, 2. Ordu ve 3. Ordu.
 
İstanbul merkezli ve en güçlü olan 1. Ordunun temel görevi, Trakyadan gelecek muhtemel bir saldırıya karşı ülkeyi savunmak. Bu potansiyal saldırı soğuk savaş döneminde Bulgaristan ve Rusya idi. Oysa bu tehdit artık yok. Bir diğer tehdit ise Yunanistandı. AB’ye girmiş, ekonomisi çökmüş Yunanistan da artık bir tehdit değil.
 
O zaman 1. Ordunun temel askeri ve ateş gücü neden hala Trakya ve Marmarada konuşlanır ? Bu gücü Güneydoğu’ya taşımak gerekmez mi ?
 
Eğer bu tez doğru değilse, bunun nasıl bir stratejik açıklaması var, bilenler anlatsın, gerçekten çok merak ediyorum.
 
Erzincan merkezli 3. Ordu, temel olarak doğu sınırını Rusya’ya karşı korumakla görevli. Kısmen de yakın bölgedeki terör olaylarına karşı sorumlu. Artık Rusya tehditi kalmadığına göre, 3. Ordunun temel askeri ve ateş gücünün de Güneydoğu’ya kaydırılması gerekmez mi ?
 
Bugün PKK terörüne karşı temel görev Malatya’da konuşlu 2. Ordu ve Jandarma Asayiş Kolordusunun sırtında. Çok geniş ve dağlık bir bölgedeki terör olaylarına tamamen ayrılan tek gücümüz 2. Ordu ve Jandarma asayiş Kolordusu.
 
Tarihinin en büyük tehditi ile karşı karşıya olan bir devletin, bu tehdite karşı askeri gücünün en iyi ihtimalle üçte biri ile mücadele edmesini anlamak mümkün değil.
 
Bugün trakyada, marmarada, iç anadoluda, egede, akdenizde boşta duran askeri personel ve ateş güçünü ne zaman kullanacağız ? Güneydoğu gittikten sonra mı ?
 
İnanın, ülkenin diğer  bölgelerinde sadece rutin eğitim yapıp, boş vakitlerinde   mıntıka temizliği yapıp, izmarit toplayan mehmetçikleri görünce kahroluyorum !
 
Bırakın atıl duran kara kuvvetleri gücünü, bana kalırsa deniz kuvvetlerinin gemileri bile kıçtan kara bağlanıp, bahriyeli askerler bile güneydoğuya sevkedilmeli.
 
Gerekiyorsa, tüm orduevleri bile kapatılıp; garsonluk yapan mehmetçikler bile bölgeye gönderilmeli.
 
Sabaha kadar karanlık dağlarda, mevzilerde vatanı bekleyen Mehmetçikler, ülkesinin tüm askeri gücünün yanında olduğunu bilse, mücadele gücü artmaz mı ?
 
Arkadaşı İstanbul’da Kalender Orduevinde garson olan Güneydoğudaki Mehmetçik, kaderine isyan etmez mi ?
 
Son saldırıda karakolda 100 değil, 200 asker olsaydı, karakol ağır silahlarla güçlendirilmiş olsaydı, şehit sayısı daha az olmaz mıydı ?
 
Kanımca, Temel görevi TC’yi korumak olan TSK, varolan tüm askeri ve ateş gücünü Güneydoğuya kaydırmalıdır.
 
Unutmayalım, “ Hattı müdafa değil, sathı müdafa vardır ve bu satıh bugün Güneydoğudur ! “
 
MUHAFIZ ALAYI ! İSTİKAMET GÜNEY DOĞU ! MARŞ MARŞ !  
 
Aydın Özdalga
 
Tüm yazılarını göster