Tayfun Talipoğlu Müge Anlı" yı aradı ve senin programın, iletişim fakültelerinde ders olarak okutulmalı dedi. Gerçekten hoş bir hareketti, çünkü Talipoğlu" nun da dediği gibi maalesef medyada herkes birbirini kıskanır ve haklarında iyi konuşmaz, çok azdır birbirine destek olan insanlar, onlar da ortak çıkarları söz konusu olursa bir araya gelirler.
Programın başarısına gelince, ve Müge Anlı burada çok önemli bir yerde duruyor. Zaman zaman konuklarına sert davrandığını düşünsem de,genel anlamda çok başarılı bir sunum yapıyor. Özellikle bu son dönemde, çocuğunu, evliyken beraber olduğu sevgilisiyle gördü diye öldürten kadınla ilgili programı hakikaten muhteşemdi. Resmen olayın aydınlanması için günlerce uğraştı ve polise çok yardımcı oldu, adeta sorgu hakimi gibi, katilleri konuşturdu. Helal olsun daha diyecek bir şey yok, inadına, sabrına , hakikaten tüm ekibiyle beraber hepsine bravo.
Son zamanlarda, bazı köşe yazarlarımız bu vahşi cinayetlerin arttığına, toplum olarak cinnet halinde olduğumuza dikkat çekiyor. Belki doğru, belki de olaya daha farklı bakmak lazım. Eskiden bu kadar çok bağımsız medya yoktu. Şimdi, gerek televizyon programları olsun, gerek internet siteleri olsun hepsi çok daha şeffaf ve çok daha çabuk haber veriyor.
Bir anlamda güzel, eskiden de bu korkunç olaylar oluyordu ama olaylar medya tarafından böyle görülmüyordu. Dolayısıyla, her devirde, cinayet işleyen, sevgililerinin canlı canlı kafasını kesenler, kendi çocuklarını öldürtenler belki de yine vardı ama bizim haberimiz olmuyordu..
Tabii ki bunlar doğal demiyorum ama toplum içinde de bir panik havası ve karamsarlığa dönüşmesi kötü olur diye düşünüyorum.
Sadece bazı konularda , biraz daha dikkatli davranmak gerekir.
Değer yargılarımızı bir kez daha gözden geçirmek gerekir.
Mesela; çocuklarımıza bilgisayar oyunları alıyoruz, oyunlara bir bakıyorum Hd görüntülü öldürme oyunları, katiller, mafyalar falan rezalet ..Ne yapıyorsun oyunda, işte ellerde koca silahlar, çat çat önüne geleni vuruyor, yerlerde kan gölü görüntüler
Bunun adı oyun..
Bu gün sevgili arkadaşım Deniz Alganer bana bir mail göndermiş; Ebru" cum biz çocukluğumuzda şeker kız Candy" yi seyreder, onun aşklarına ağlardık diyor
Ya ne kadar doğru anlatmış bir iki kelimeyle, Cindrella ve Şeker Kız Candy seyreden jenerasyon, aşka inanan, aşkın kutsallığına inanan ve beyaz atlı prensini bekleyen romantik ve çağdışı bir kuşak olarak yerimizde sayıyoruz Deniz" cim. Gerçi geç de olsa, sen de ben de beyaz atlı prensimizi bulduk ama biraz çağ dışı ve çocuksu kaldığımız doğru..
Şimdi 20 li yaşlarda olan genç kızlara bakıyorum, bir çoğu benim gibi giyiniyor ve makyaj yapıyor yani genç kızdan ziyade, kadın gibi gözüküyor. Sanki hayatlarının bir dönemini atlamış gibiler. Genç kızlık dönemi yok çünkü hemen kadın olmuşlar
Geri kafalı gibi konuşmak istemiyorum ama mesela yurt dışından gelen copywright dergilerde, işte sevgilinizi elinizde tutmanın yolları falan bir takım bizim toplum yapımıza uymayan konular doğal olarak Türkçe" ye çevriliyor, 14, 15 yaşındaki bir çocuk bunu okuyor ve o davranışı normal olarak algılıyor.
Bunlar küçük ve önemsiz gibi gözüküyor ama bence bilinçaltına direkt mesaj olarak gidiyor. Benzer bir olayı internet sitelerinin birinde gördüm 14 yaşındaki bir kız, porno sitelerine girdiğini ve bu işi sürekli yaptığını anlatıyor.
Keza diğer bir haber de anneleri arka odada çay yaparken, kamera önünde soyunan kızlar bu görüntülerini internet üzerinden paylaşıyor..
Bu ve bunun gibi pek çok insan ruhuna ters gelen hareket var şimdi burada saymakla bitmez.
Yasaklamaya , baskıya karşı bir insan olmakla beraber, belki de insanlara vaktinden önce bazı şeyleri engellememiz lazım, yani genç kız, genç kız gibi yetişmeli.
Teknoloji kullanımı muhteşem dünya ile entegrasyonda, işlerin ilerleyişinde.
Cep telefonu büyük bir kolaylık ama çocuğunu , para karşılığı birlikte olduğu erkeğe öldürten kadının, sevgilisiyle haberleşmesi için değil
Her evde 2şer üçer tane araba var ama gidecek yolumuz kalmadı. Trafik sıkışıklığından arabalarımızı kullanamıyoruz.
Mutfağımızda her şey makineleşti evlerimizde yardımcılar var artık, sevdiğimize ellerimizle hazırladığımız içine sevgi kattığımız yemeklerimiz yok..Her şey hazır.
Her evde bir sürü televizyon ve bir sürü kanal var, herkes kendi odasında, istediği kanalı ve programı seyrediyor, genellikle erkekler Kurtlar Vadisi" ni kadınlar evlilik programlarını..
Sonra her şeyim var ama niye mutsuzuz diye psikologlara gidiyoruz, onlarda saatlerine bakıyor ve 1 saatimiz doldu, anlatacaklarınızı haftaya saklayın, sırada bekleyen hastalar var deyip kibarca bizi yolluyor..
Olsun biz yine mutlu oluyoruz, oh ne güzel deşarj olduk diye
Bu senaryolar parası pulu olan aileler için, parası olmayanlar da, 20 lira için Müge Anlı" nın programında olduğu gibi bedenini satıyor
Sonra çocuğunu döverek öldürtüyor..
İnsan gerçekten üzülüyor niye biz bu hale geldik, ne zaman bu kadar yozlaştık diye ama inşallah bu program ve bunun gibi bir çok program olur da, biz de hatalarımızı açık seçik görme şansını kazanır , bu hataların nedenlerini düşünür ve onlardan ders alırız.
Neden olmasın her şeyi düzeltmek ve yeniden başlamak bizim elimizde, tıpkı yeni doğan gün gibi her şeye yeniden başlayabiliriz yeter ki isteyelim.
">
Tayfun Talipoğlu Müge Anlı" yı aradı ve senin programın, iletişim fakültelerinde ders olarak okutulmalı dedi. Gerçekten hoş bir hareketti, çünkü Talipoğlu" nun da dediği gibi maalesef medyada herkes birbirini kıskanır ve haklarında iyi konuşmaz, çok azdır birbirine destek olan insanlar, onlar da ortak çıkarları söz konusu olursa bir araya gelirler.
Programın başarısına gelince, ve Müge Anlı burada çok önemli bir yerde duruyor. Zaman zaman konuklarına sert davrandığını düşünsem de,genel anlamda çok başarılı bir sunum yapıyor. Özellikle bu son dönemde, çocuğunu, evliyken beraber olduğu sevgilisiyle gördü diye öldürten kadınla ilgili programı hakikaten muhteşemdi. Resmen olayın aydınlanması için günlerce uğraştı ve polise çok yardımcı oldu, adeta sorgu hakimi gibi, katilleri konuşturdu. Helal olsun daha diyecek bir şey yok, inadına, sabrına , hakikaten tüm ekibiyle beraber hepsine bravo.
Son zamanlarda, bazı köşe yazarlarımız bu vahşi cinayetlerin arttığına, toplum olarak cinnet halinde olduğumuza dikkat çekiyor. Belki doğru, belki de olaya daha farklı bakmak lazım. Eskiden bu kadar çok bağımsız medya yoktu. Şimdi, gerek televizyon programları olsun, gerek internet siteleri olsun hepsi çok daha şeffaf ve çok daha çabuk haber veriyor.
Bir anlamda güzel, eskiden de bu korkunç olaylar oluyordu ama olaylar medya tarafından böyle görülmüyordu. Dolayısıyla, her devirde, cinayet işleyen, sevgililerinin canlı canlı kafasını kesenler, kendi çocuklarını öldürtenler belki de yine vardı ama bizim haberimiz olmuyordu..
Tabii ki bunlar doğal demiyorum ama toplum içinde de bir panik havası ve karamsarlığa dönüşmesi kötü olur diye düşünüyorum.
Sadece bazı konularda , biraz daha dikkatli davranmak gerekir.
Değer yargılarımızı bir kez daha gözden geçirmek gerekir.
Mesela; çocuklarımıza bilgisayar oyunları alıyoruz, oyunlara bir bakıyorum Hd görüntülü öldürme oyunları, katiller, mafyalar falan rezalet ..Ne yapıyorsun oyunda, işte ellerde koca silahlar, çat çat önüne geleni vuruyor, yerlerde kan gölü görüntüler
Bunun adı oyun..
Bu gün sevgili arkadaşım Deniz Alganer bana bir mail göndermiş; Ebru" cum biz çocukluğumuzda şeker kız Candy" yi seyreder, onun aşklarına ağlardık diyor
Ya ne kadar doğru anlatmış bir iki kelimeyle, Cindrella ve Şeker Kız Candy seyreden jenerasyon, aşka inanan, aşkın kutsallığına inanan ve beyaz atlı prensini bekleyen romantik ve çağdışı bir kuşak olarak yerimizde sayıyoruz Deniz" cim. Gerçi geç de olsa, sen de ben de beyaz atlı prensimizi bulduk ama biraz çağ dışı ve çocuksu kaldığımız doğru..
Şimdi 20 li yaşlarda olan genç kızlara bakıyorum, bir çoğu benim gibi giyiniyor ve makyaj yapıyor yani genç kızdan ziyade, kadın gibi gözüküyor. Sanki hayatlarının bir dönemini atlamış gibiler. Genç kızlık dönemi yok çünkü hemen kadın olmuşlar
Geri kafalı gibi konuşmak istemiyorum ama mesela yurt dışından gelen copywright dergilerde, işte sevgilinizi elinizde tutmanın yolları falan bir takım bizim toplum yapımıza uymayan konular doğal olarak Türkçe" ye çevriliyor, 14, 15 yaşındaki bir çocuk bunu okuyor ve o davranışı normal olarak algılıyor.
Bunlar küçük ve önemsiz gibi gözüküyor ama bence bilinçaltına direkt mesaj olarak gidiyor. Benzer bir olayı internet sitelerinin birinde gördüm 14 yaşındaki bir kız, porno sitelerine girdiğini ve bu işi sürekli yaptığını anlatıyor.
Keza diğer bir haber de anneleri arka odada çay yaparken, kamera önünde soyunan kızlar bu görüntülerini internet üzerinden paylaşıyor..
Bu ve bunun gibi pek çok insan ruhuna ters gelen hareket var şimdi burada saymakla bitmez.
Yasaklamaya , baskıya karşı bir insan olmakla beraber, belki de insanlara vaktinden önce bazı şeyleri engellememiz lazım, yani genç kız, genç kız gibi yetişmeli.
Teknoloji kullanımı muhteşem dünya ile entegrasyonda, işlerin ilerleyişinde.
Cep telefonu büyük bir kolaylık ama çocuğunu , para karşılığı birlikte olduğu erkeğe öldürten kadının, sevgilisiyle haberleşmesi için değil
Her evde 2şer üçer tane araba var ama gidecek yolumuz kalmadı. Trafik sıkışıklığından arabalarımızı kullanamıyoruz.
Mutfağımızda her şey makineleşti evlerimizde yardımcılar var artık, sevdiğimize ellerimizle hazırladığımız içine sevgi kattığımız yemeklerimiz yok..Her şey hazır.
Her evde bir sürü televizyon ve bir sürü kanal var, herkes kendi odasında, istediği kanalı ve programı seyrediyor, genellikle erkekler Kurtlar Vadisi" ni kadınlar evlilik programlarını..
Sonra her şeyim var ama niye mutsuzuz diye psikologlara gidiyoruz, onlarda saatlerine bakıyor ve 1 saatimiz doldu, anlatacaklarınızı haftaya saklayın, sırada bekleyen hastalar var deyip kibarca bizi yolluyor..
Olsun biz yine mutlu oluyoruz, oh ne güzel deşarj olduk diye
Bu senaryolar parası pulu olan aileler için, parası olmayanlar da, 20 lira için Müge Anlı" nın programında olduğu gibi bedenini satıyor
Sonra çocuğunu döverek öldürtüyor..
İnsan gerçekten üzülüyor niye biz bu hale geldik, ne zaman bu kadar yozlaştık diye ama inşallah bu program ve bunun gibi bir çok program olur da, biz de hatalarımızı açık seçik görme şansını kazanır , bu hataların nedenlerini düşünür ve onlardan ders alırız.
Neden olmasın her şeyi düzeltmek ve yeniden başlamak bizim elimizde, tıpkı yeni doğan gün gibi her şeye yeniden başlayabiliriz yeter ki isteyelim.