Türkiye İstanbul seçimine kitlenmiş, ne ki, geçtiğimiz günlerde dünyanın en büyük demokrasisi sayılan Hindistan’da genel seçimler yapıldı.
600 milyon seçmen oy kullandı. Bir dünya rekoru. Katılım oranı yüzde 60. Bir ülke rekoru.
Hindu milliyetçisi Modi ikinci defa zafere koştu, bu da bir ülke rekoru.
Yazılarımı takip edenler bilir.
Daha önce 'PEM' (Putin- Erdoğan-Modi ) başlığı altında kaleme aldığım analizimde;
'Batı ölçülerine göre demokratik sayılmayan bu liderler niçin kazanıyor?' sorusuna yanıt aramıştım.
http://www.engincivan.net/index.php?option=com_content&view=article&id=266%3Apem-putin-erdoan-modi-&catid=1%%203Alatest-news&Itemid=1
BUGÜN MODİ’YE BAKACAĞIZ
Modi keskin bir Hindu milliyetçisi. Hedef aldığı kitle de Hindistan’da yaşayan Müslümanlar.
Hindistan’daki Müslümanları yabana atmamak gerek. Toplam nüfusları 280 milyon, ayrı devlet olsalar dünyanın en büyük Müslüman ülkesi olacaklar.
Ne ki Modi Müslümanları o kadar dışladı ve ötekileştirdi ki seçimden sonra ortaya çıkan parlamento kompozisyonunda Müslüman Milletvekili sayısı tarihin en düşük seviyesinde.
MODİ NE YAPTI ?
Ulusal politika sahnesine çıkmadan önce Modi kendi eyaletinde iş bitirici bir yerel politikacıydı.
Sosyo-ekonomik politikalarında ana tema fukaralıkla mücadele oldu.
Toplumun alt kesimlerine sağlık sigortası getirdi.
Akan sudan ve modern tuvaletten mahrum milyonlarca kişiye hizmet sundu.
Birinci başbakanlık döneminde 100 milyon, evet, yanlış okumadınız, 100 milyon tuvalet inşa ettirdi.
Hindistan sokaklarını açık lağım olmaktan bir nebze kurtardı.
ELİTLERE SAVAŞ AÇTI
Modi kendisini topluma halktan gelen halk adamı olarak pazarladı.
Kendisini ‘Çayvala’, yani ‘Çaycı Çocuk’ olarak tanımladı. ‘Beyaz Hintlilerin’ ve bürokratların partisi Kongre partisini hezimete uğrattı.
PAKİSTAN FAKTÖRÜ
Ülkede milliyetçilik ateşinin yanmasını sağlayan Pakistan düşmanlığı canlı.
Modi savunma harcamalarına önem veriyor.
Yeni uçak gemileri yaptırmakta, yakın bir arkadaşını Fransa’dan alınacak savaş uçakları işine müdahil ederek arkadaşına birkaç milyar dolar kazanırdı.
Dikkatinizi çekerim Modi F-35 almıyor; Fransız savaş uçağı alıyor. Rusya’yla diyalog içinde S-400 sipariş edecek.
YÜKSELİŞ NEDEN ?
Ben 5 sene önce 3 lideri karşılaştırmıştım.
Bugün bakıyoruz sağda duran, milliyetçiliği önce çıkaran, korunmacı ekonomik tedbirler alan çoğu zaman göçmen politikalarına karşı olan liderlerin sayısı giderek artıyor.
ABD’de Trump, Macaristan’da Orban, Avusturya, Polonya ve Brezilya’da benzer tip liderler iktidara geldi. En son Avustralya’da sağcı ve göçmen karşıtı lider başbakanlığı kazandı.
Öyle gözüküyor ki elitler, üst düzey gelir grupları (tabii ki becerileriyle birlikte ) küreselleşmeden nasiplerini alırken, düşük gelirliler ve toplumun alt katmanları ekonomik yarışta geri düştü.
Geniş kitlelerde memnuniyetsizlik ve huzursuzluk var. İçe dönük söylemler prim yapıyor.
Kapitalizmin son aşması, küresel serbest piyasa modeli mercek altında ve ciddi bir sınavdan geçmekte. Sermayenin, malların ve emeğin serbest dolaşımı yeniden tanımlanıyor ( Bakınız: Brexit )
SON VİRAJDA MODİ’Yİ NE KURTARDI ?
Başbakan olarak Modi’nin ekonomik başarısı fazla değildi hatta bazılarına göre vasattı.
Modi Hindistan ekonomisinde parayı değiştirdi, eski paraları geçersiz saydı ve bu hareket ekonomiye ciddi zarar verdi.
Seçimlere bir kaç ay kala, Hindistan’la Pakistan’nın ‘Kıbrıs’ı’ sayılan Kaşmir bölgesinde bir canlı bomba tüm dengeleri değiştirdi.
Modi acilen duygusal milliyetçi söyleme geçti, şovenist yaklaşım tavan yaptı. Modi Pakistan’da ‘terörist’ kamplarını bombaladı.
Yükselen milliyetçi dalgasıyla, Modi muhalif Kongre partisinin aciz bakışları arasında 1 milyon oy farkıyla iktidar koltuğuna oturdu.
Bu trend devam eder. Zira Trump da ikinci defa seçilirse bizler bu konuda daha çok yazarız diye düşünüyorum.
">
Türkiye İstanbul seçimine kitlenmiş, ne ki, geçtiğimiz günlerde dünyanın en büyük demokrasisi sayılan Hindistan’da genel seçimler yapıldı.
600 milyon seçmen oy kullandı. Bir dünya rekoru. Katılım oranı yüzde 60. Bir ülke rekoru.
Hindu milliyetçisi Modi ikinci defa zafere koştu, bu da bir ülke rekoru.
Yazılarımı takip edenler bilir.
Daha önce 'PEM' (Putin- Erdoğan-Modi ) başlığı altında kaleme aldığım analizimde;
'Batı ölçülerine göre demokratik sayılmayan bu liderler niçin kazanıyor?' sorusuna yanıt aramıştım.
http://www.engincivan.net/index.php?option=com_content&view=article&id=266%3Apem-putin-erdoan-modi-&catid=1%%203Alatest-news&Itemid=1
BUGÜN MODİ’YE BAKACAĞIZ
Modi keskin bir Hindu milliyetçisi. Hedef aldığı kitle de Hindistan’da yaşayan Müslümanlar.
Hindistan’daki Müslümanları yabana atmamak gerek. Toplam nüfusları 280 milyon, ayrı devlet olsalar dünyanın en büyük Müslüman ülkesi olacaklar.
Ne ki Modi Müslümanları o kadar dışladı ve ötekileştirdi ki seçimden sonra ortaya çıkan parlamento kompozisyonunda Müslüman Milletvekili sayısı tarihin en düşük seviyesinde.
MODİ NE YAPTI ?
Ulusal politika sahnesine çıkmadan önce Modi kendi eyaletinde iş bitirici bir yerel politikacıydı.
Sosyo-ekonomik politikalarında ana tema fukaralıkla mücadele oldu.
Toplumun alt kesimlerine sağlık sigortası getirdi.
Akan sudan ve modern tuvaletten mahrum milyonlarca kişiye hizmet sundu.
Birinci başbakanlık döneminde 100 milyon, evet, yanlış okumadınız, 100 milyon tuvalet inşa ettirdi.
Hindistan sokaklarını açık lağım olmaktan bir nebze kurtardı.
ELİTLERE SAVAŞ AÇTI
Modi kendisini topluma halktan gelen halk adamı olarak pazarladı.
Kendisini ‘Çayvala’, yani ‘Çaycı Çocuk’ olarak tanımladı. ‘Beyaz Hintlilerin’ ve bürokratların partisi Kongre partisini hezimete uğrattı.
PAKİSTAN FAKTÖRÜ
Ülkede milliyetçilik ateşinin yanmasını sağlayan Pakistan düşmanlığı canlı.
Modi savunma harcamalarına önem veriyor.
Yeni uçak gemileri yaptırmakta, yakın bir arkadaşını Fransa’dan alınacak savaş uçakları işine müdahil ederek arkadaşına birkaç milyar dolar kazanırdı.
Dikkatinizi çekerim Modi F-35 almıyor; Fransız savaş uçağı alıyor. Rusya’yla diyalog içinde S-400 sipariş edecek.
YÜKSELİŞ NEDEN ?
Ben 5 sene önce 3 lideri karşılaştırmıştım.
Bugün bakıyoruz sağda duran, milliyetçiliği önce çıkaran, korunmacı ekonomik tedbirler alan çoğu zaman göçmen politikalarına karşı olan liderlerin sayısı giderek artıyor.
ABD’de Trump, Macaristan’da Orban, Avusturya, Polonya ve Brezilya’da benzer tip liderler iktidara geldi. En son Avustralya’da sağcı ve göçmen karşıtı lider başbakanlığı kazandı.
Öyle gözüküyor ki elitler, üst düzey gelir grupları (tabii ki becerileriyle birlikte ) küreselleşmeden nasiplerini alırken, düşük gelirliler ve toplumun alt katmanları ekonomik yarışta geri düştü.
Geniş kitlelerde memnuniyetsizlik ve huzursuzluk var. İçe dönük söylemler prim yapıyor.
Kapitalizmin son aşması, küresel serbest piyasa modeli mercek altında ve ciddi bir sınavdan geçmekte. Sermayenin, malların ve emeğin serbest dolaşımı yeniden tanımlanıyor ( Bakınız: Brexit )
SON VİRAJDA MODİ’Yİ NE KURTARDI ?
Başbakan olarak Modi’nin ekonomik başarısı fazla değildi hatta bazılarına göre vasattı.
Modi Hindistan ekonomisinde parayı değiştirdi, eski paraları geçersiz saydı ve bu hareket ekonomiye ciddi zarar verdi.
Seçimlere bir kaç ay kala, Hindistan’la Pakistan’nın ‘Kıbrıs’ı’ sayılan Kaşmir bölgesinde bir canlı bomba tüm dengeleri değiştirdi.
Modi acilen duygusal milliyetçi söyleme geçti, şovenist yaklaşım tavan yaptı. Modi Pakistan’da ‘terörist’ kamplarını bombaladı.
Yükselen milliyetçi dalgasıyla, Modi muhalif Kongre partisinin aciz bakışları arasında 1 milyon oy farkıyla iktidar koltuğuna oturdu.
Bu trend devam eder. Zira Trump da ikinci defa seçilirse bizler bu konuda daha çok yazarız diye düşünüyorum.