Dünya insanlığının ekonomik olarak darboğaza girdiği günlerde çözüm ortaya koyacak bir iradenin olmadığı, bu durum karşısında çaresiz kalındığını aşikârdır.
Ekonomi düzelmeden insanlığın mutlu olması mümkün değildir. Karnı doymayan, üstüne, başına giymeyen, çocuğu aç yatan bir toplum olduk, hızla da daha kötü günlere yelken açmaktayız. Elimizdeki ekonomik malzeme ile de bu durumun düzelmesi mümkün değildir.
Peki, ne yapalım elimiz kolumuz bağlı bekleyeli mi? Bu ekonomik buhrandan çıkışın bir formülü var mı?
İsterseniz var mı, yok mu beraber bakalım,
“İnsan ihtiyaçları sınırlı, doğada kaynaklar sınırsız” tanımını devreye koyarak, insanlığın derdine derman olamayan “ihtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlı” anlayışını otomatikman saf dışı bırakan... İnsanlığa umut olan, uygulanan ülkede topluma ekonomik bağımsızlık kazanılmasını sağlayarak, huzur, refah, birlik ve beraberliği temin eden, dünyada bir tek insan dahi aç kalmayacağının müjdesini veren… Ülkelerin gerektiğinde her türlü mal ve hizmeti üretebilme gücüne sahip olması, iç ve dış harcamalarının borçlanmadan temin edebilmesinin adı ve formülünü ortaya koyan bir ekonomik modeldir.
İnsanoğlu yıllardır “kaynaklar sınırlı” olarak nitelendiren yanlış anlayışa mahkûm edildi. Milli Ekonomi Modeli’nin mimarı Merhum Prof. Dr. Haydar Baş bu yanlış ve insanlığa çözüm olmayan ekonomik anlayışı “Kaynaklar sınırsızdır. Sınırlı olan ihtiyaçlardır” diyerek çürüttü.
Güneş biter mi?
İnsanlığın varoluşundan bu yana yiyecek mi, giyecek mi, ısınma mı bitti…
İhtiyaçları ortaya koyarak kaynakların sınırsız olduğunu çıplak gözle seyrettirdi. İnsanlığa güneş gibi doğan bir ekonomik anlayış ortaya koydu.
Buradan hareketle, bir ekonomik modelden söz etmemiz için öncelikle bu modeli kullanacak olan insanı tam manası ile tarif etmeden hiçbir adım atamayız. Onunla ilgili hiçbir meseleyi çözüme kavuşturamayız.
Milli Ekonomi Modeli, ekonomiye "insan merkezli" bir bakış açısıyla yaklaşan bir modeldir. Oysa kapitalist anlayış insanı anlamak yerine kendi sistemine uygun bir insan tarifi yapmıştır.
"Kaynakların sınırsız, ihtiyaçların sınırlı ama ihtirasların sonsuz" olduğunu tespit ettiğimizde, kapitalist modellerin daha temelden meseleye yanlış yaklaştığını görmek zor olmayacaktır. Çünkü kapitalist anlayışlar, kaynakları sınırlı görürken, insan ihtiyaçlarını sınırsız görmektedirler.
Bireyler, kendi ihtiyaçlarından çok daha fazla bir değer oluşturma kabiliyetindedir.
Ancak var olan ekonomi modelleri insanların kabiliyetlerini devreye koymak yerine, onları devre dışı bıraktığı için sınırsız kaynaklara rağmen insanlığın büyük bir kesimi yokluk içerisindedir.
Artan nüfusun ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklarla karşılanamayacağı yanılgısı, kapitalist anlayışı toplumun çok az bir kesiminin çıkarlarına odaklanmaya yöneltmiştir.
Bu sebeple dünya üzerinde uygulanan ekonomik sistem çok dar bir kitlenin mutluluğu için çabalayan, çoğunluğun ise fakirlik ve açlık çektiği bir modeldir.
Afrika’da insanlar açlıktan ölürken başka ülkelerde yemekler çöpe dökülüyorsa bu yanlış bir ekonomik anlayışın sonucu; ekonominin yanlış tarif edilerek, yanlış uygulanmasındandır.
Milli Ekonomi Modeli ile Afrika’da açlıktan ölen olmayacağı gibi, çöpe yemek döken bir kitlede görmeyeceğiz.
Bu modelde artan dünya nüfusu bir tehlike değildir.
Kaynakların kıt olmadığından yola çıkılarak bu kaynaklardan optimal ve adilane bir şekilde herkesin istifade edeceği bir sistem hayata geçirmek mümkündür. Zaten Milli Ekonomi Modeli'nde yaptığımız da bundan ibarettir.
Kapitalist anlayışların, kendi yapılarından kaynaklanan yanlışlardan dolayı, şu üç meseleyi çözmesi mümkün değildir ve kapitalizmin hâkim olduğu son 150 yıllık dönem de bunun ispatıdır:
1) Gelir dağılımında denge,
2) Sürekli büyümenin yakalanması,
3) Tam istihdamın sürekli sağlanması.
Her üçü de ekonomi politikaları için olmazsa olmaz hedeflerdir. Ancak, kapitalist modeller bunlara ulaşamadığı gibi, artık gelir dağılımında dengesizliği, eksik istihdamı ve belli dönemlerde ekonomilerin krizlere girmesini doğal karşılamaktadır.
Kapitalist anlayışlar kaynakların sınırlı olduğundan yola çıktığı için üretime odaklanmıştır. Elde edilen mal ve hizmetlerin adilane dağıtılması yerine, mutlu bir azınlığın faydasına sunulması da bu mantığın sonucudur.
Milli Ekonomi Modeli tüketim yanlısı bir modeldir
Oysa Milli Ekonomi Modeli "tüketim yanlısı bir model"dir. Tüketim yanlısı olmaktan kastımız, toplumu oluşturan bireylerin tamamının belli bir gelir düzeyine çıkartılmasıdır. En azından "kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettireceği seviye" asgari hedef olarak kabul edilmiştir.
Milli Ekonomi Modeli, ortaya koyduğu hedefleri yakalamada çok önemli iki güce sahiptir. Bunlardan birincisi “para”, bir diğeri ise “devlet”tir.
Para, şu andaki ekonomik anlayışta sadece bir mübadele ve değer saklama aracı olarak görülmüştür.
Oysa paranın çok önemli iki özelliği şu ana kadar ifade edilmemiştir. Birincisi, paranın bir tahrik unsuru olarak işlemci özelliği, bir diğeri de paranın üretilen mal ve hizmetlerin karşılığı olma vasfıdır.
Milli Ekonomi Modeli “Senyoraj Hakkı” kullanılarak para basılması gerektiğini ortaya koyar. Ülkemizde gerçekleşen emek ve üretimin yanında sahip olduğumuz yeraltı kaynaklarının karşılığında para basılması gerektiğini, bunun enflasyon oluşturmayacağını delilleriyle ortaya koyar.
Milli Ekonomi Modeli'nde devlet ise sadece alan el değil, aldığından daha fazlasını verebilme kudretinde olan iradedir.
Milli Paralarla Ticaretin mimarı Haydar Baş’tır
Milli Paralarla ticareti iktisat literatürüne Haydar Baş kazandırmıştır. Haydar Baş “Milli Ekonomi Modeli”nin bir gereği olarak “her ülke kendi parası ile ticaret yapmalıdır” tezini ortaya koyarak “Milli Paralarla Ticaret” anlayışının mimarı olmuştur.
Baş, “Dış ticaret her ülkenin kendi parası ile olduğu takdirde ülkelerin kalkınmaması mümkün değildir. Lakin karşılığı olmayan boyalı kâğıda üretimini teslim edersen gelişmen mümkün değildir. ABD çok büyük -600 milyar dolar- bir cari açığa sahip olmasına rağmen ayaktadır. Çünkü karşılığı olmayan parayı basıp senin üretimini almaktadır. Bu sömürü düzenine ancak Milli Ekonomi Modeli anlayışı son verebilir” sözleri ile dikkatleri üzerine çekmiştir.
Rusya Milli Ekonomi Modeli ile düze çıktı
2013 yılında Putin’in daveti üzerine ülkemizin ender yetiştirdiği ilim ve fikir adamı merhum Prof. Dr. Haydar Baş, Rusya Federasyonu Federal Meclisi’nde (Duma) 3 saat boyunca Milli Ekonomi Modeli’ni dünyaya deklare ederek Kapitalist anlayışı tarihin derinliklerine gömdü. SSCB’nin 1991 yılında dağılmasından bu yana toparlanamayan Rusya, Milli Ekonomi Modeli’ni Putin eliyle ülkesinde uygulayarak düzlüğe çıkmayı başardı.
Dünya üzerinde uygulanan ekonomik modellerin hiçbirinin insanlığa huzur getirmesi mümkün değildir. Bugün dünyada hâkim olan bu görüşler, -mutlu azınlıkları çıkardığımızda- insanlığa dünya hayatını zindan etmektedir. Milli Ekonomi Modeli, sadece ülkemizi değil, dünya insanlığını da huzura, refaha kavuşturarak Dünya barışını da sağlayacaktır.
Bir Rus iktisat profesörünün,"Sosyalizmden biz çektik, kapitalizmden ise dünya çekiyor; bizi ve dünyayı kurtaracak, gelir dağılımını düzeltecek, sürekli büyümeyi ve tam istihdamı sağlayacak İnsanlığın kurtuluşu Milli Ekonomi Modelindedir” sözleri olması gereken gerçeği ortaya koymuştur.
Kısaca Hüseyin Baş’ın “Ekonomik olarak başkaldırış” olarak tanımladığı bir modeldir.
Ülkemiz zor günlerden geçmektedir. Dolar olmuş 10 lira, piyasa çok burhanlı bir dönem yaşıyor. Hammadde bulmak zorlaştı. Dün ürettiğini bugün 3-4 kat fazla fiyata üretmek zorunda kalıyoruz. Her şey ateş pahası oldu.
Toplumun birçoğunun çocuğu aç yatmak zorunda kalıyor. İşte bundan dolayı ekonomik olarak düzelmek istiyorsak Milli Ekonomi Modelini uygulamaktan başka çaremiz kalmamıştır.
Bu başkaldırışa kulak vermek zorundayız.
">Dünya insanlığının ekonomik olarak darboğaza girdiği günlerde çözüm ortaya koyacak bir iradenin olmadığı, bu durum karşısında çaresiz kalındığını aşikârdır.
Ekonomi düzelmeden insanlığın mutlu olması mümkün değildir. Karnı doymayan, üstüne, başına giymeyen, çocuğu aç yatan bir toplum olduk, hızla da daha kötü günlere yelken açmaktayız. Elimizdeki ekonomik malzeme ile de bu durumun düzelmesi mümkün değildir.
Peki, ne yapalım elimiz kolumuz bağlı bekleyeli mi? Bu ekonomik buhrandan çıkışın bir formülü var mı?
İsterseniz var mı, yok mu beraber bakalım,
“İnsan ihtiyaçları sınırlı, doğada kaynaklar sınırsız” tanımını devreye koyarak, insanlığın derdine derman olamayan “ihtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlı” anlayışını otomatikman saf dışı bırakan... İnsanlığa umut olan, uygulanan ülkede topluma ekonomik bağımsızlık kazanılmasını sağlayarak, huzur, refah, birlik ve beraberliği temin eden, dünyada bir tek insan dahi aç kalmayacağının müjdesini veren… Ülkelerin gerektiğinde her türlü mal ve hizmeti üretebilme gücüne sahip olması, iç ve dış harcamalarının borçlanmadan temin edebilmesinin adı ve formülünü ortaya koyan bir ekonomik modeldir.
İnsanoğlu yıllardır “kaynaklar sınırlı” olarak nitelendiren yanlış anlayışa mahkûm edildi. Milli Ekonomi Modeli’nin mimarı Merhum Prof. Dr. Haydar Baş bu yanlış ve insanlığa çözüm olmayan ekonomik anlayışı “Kaynaklar sınırsızdır. Sınırlı olan ihtiyaçlardır” diyerek çürüttü.
Güneş biter mi?
İnsanlığın varoluşundan bu yana yiyecek mi, giyecek mi, ısınma mı bitti…
İhtiyaçları ortaya koyarak kaynakların sınırsız olduğunu çıplak gözle seyrettirdi. İnsanlığa güneş gibi doğan bir ekonomik anlayış ortaya koydu.
Buradan hareketle, bir ekonomik modelden söz etmemiz için öncelikle bu modeli kullanacak olan insanı tam manası ile tarif etmeden hiçbir adım atamayız. Onunla ilgili hiçbir meseleyi çözüme kavuşturamayız.
Milli Ekonomi Modeli, ekonomiye "insan merkezli" bir bakış açısıyla yaklaşan bir modeldir. Oysa kapitalist anlayış insanı anlamak yerine kendi sistemine uygun bir insan tarifi yapmıştır.
"Kaynakların sınırsız, ihtiyaçların sınırlı ama ihtirasların sonsuz" olduğunu tespit ettiğimizde, kapitalist modellerin daha temelden meseleye yanlış yaklaştığını görmek zor olmayacaktır. Çünkü kapitalist anlayışlar, kaynakları sınırlı görürken, insan ihtiyaçlarını sınırsız görmektedirler.
Bireyler, kendi ihtiyaçlarından çok daha fazla bir değer oluşturma kabiliyetindedir.
Ancak var olan ekonomi modelleri insanların kabiliyetlerini devreye koymak yerine, onları devre dışı bıraktığı için sınırsız kaynaklara rağmen insanlığın büyük bir kesimi yokluk içerisindedir.
Artan nüfusun ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklarla karşılanamayacağı yanılgısı, kapitalist anlayışı toplumun çok az bir kesiminin çıkarlarına odaklanmaya yöneltmiştir.
Bu sebeple dünya üzerinde uygulanan ekonomik sistem çok dar bir kitlenin mutluluğu için çabalayan, çoğunluğun ise fakirlik ve açlık çektiği bir modeldir.
Afrika’da insanlar açlıktan ölürken başka ülkelerde yemekler çöpe dökülüyorsa bu yanlış bir ekonomik anlayışın sonucu; ekonominin yanlış tarif edilerek, yanlış uygulanmasındandır.
Milli Ekonomi Modeli ile Afrika’da açlıktan ölen olmayacağı gibi, çöpe yemek döken bir kitlede görmeyeceğiz.
Bu modelde artan dünya nüfusu bir tehlike değildir.
Kaynakların kıt olmadığından yola çıkılarak bu kaynaklardan optimal ve adilane bir şekilde herkesin istifade edeceği bir sistem hayata geçirmek mümkündür. Zaten Milli Ekonomi Modeli'nde yaptığımız da bundan ibarettir.
Kapitalist anlayışların, kendi yapılarından kaynaklanan yanlışlardan dolayı, şu üç meseleyi çözmesi mümkün değildir ve kapitalizmin hâkim olduğu son 150 yıllık dönem de bunun ispatıdır:
1) Gelir dağılımında denge,
2) Sürekli büyümenin yakalanması,
3) Tam istihdamın sürekli sağlanması.
Her üçü de ekonomi politikaları için olmazsa olmaz hedeflerdir. Ancak, kapitalist modeller bunlara ulaşamadığı gibi, artık gelir dağılımında dengesizliği, eksik istihdamı ve belli dönemlerde ekonomilerin krizlere girmesini doğal karşılamaktadır.
Kapitalist anlayışlar kaynakların sınırlı olduğundan yola çıktığı için üretime odaklanmıştır. Elde edilen mal ve hizmetlerin adilane dağıtılması yerine, mutlu bir azınlığın faydasına sunulması da bu mantığın sonucudur.
Milli Ekonomi Modeli tüketim yanlısı bir modeldir
Oysa Milli Ekonomi Modeli "tüketim yanlısı bir model"dir. Tüketim yanlısı olmaktan kastımız, toplumu oluşturan bireylerin tamamının belli bir gelir düzeyine çıkartılmasıdır. En azından "kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettireceği seviye" asgari hedef olarak kabul edilmiştir.
Milli Ekonomi Modeli, ortaya koyduğu hedefleri yakalamada çok önemli iki güce sahiptir. Bunlardan birincisi “para”, bir diğeri ise “devlet”tir.
Para, şu andaki ekonomik anlayışta sadece bir mübadele ve değer saklama aracı olarak görülmüştür.
Oysa paranın çok önemli iki özelliği şu ana kadar ifade edilmemiştir. Birincisi, paranın bir tahrik unsuru olarak işlemci özelliği, bir diğeri de paranın üretilen mal ve hizmetlerin karşılığı olma vasfıdır.
Milli Ekonomi Modeli “Senyoraj Hakkı” kullanılarak para basılması gerektiğini ortaya koyar. Ülkemizde gerçekleşen emek ve üretimin yanında sahip olduğumuz yeraltı kaynaklarının karşılığında para basılması gerektiğini, bunun enflasyon oluşturmayacağını delilleriyle ortaya koyar.
Milli Ekonomi Modeli'nde devlet ise sadece alan el değil, aldığından daha fazlasını verebilme kudretinde olan iradedir.
Milli Paralarla Ticaretin mimarı Haydar Baş’tır
Milli Paralarla ticareti iktisat literatürüne Haydar Baş kazandırmıştır. Haydar Baş “Milli Ekonomi Modeli”nin bir gereği olarak “her ülke kendi parası ile ticaret yapmalıdır” tezini ortaya koyarak “Milli Paralarla Ticaret” anlayışının mimarı olmuştur.
Baş, “Dış ticaret her ülkenin kendi parası ile olduğu takdirde ülkelerin kalkınmaması mümkün değildir. Lakin karşılığı olmayan boyalı kâğıda üretimini teslim edersen gelişmen mümkün değildir. ABD çok büyük -600 milyar dolar- bir cari açığa sahip olmasına rağmen ayaktadır. Çünkü karşılığı olmayan parayı basıp senin üretimini almaktadır. Bu sömürü düzenine ancak Milli Ekonomi Modeli anlayışı son verebilir” sözleri ile dikkatleri üzerine çekmiştir.
Rusya Milli Ekonomi Modeli ile düze çıktı
2013 yılında Putin’in daveti üzerine ülkemizin ender yetiştirdiği ilim ve fikir adamı merhum Prof. Dr. Haydar Baş, Rusya Federasyonu Federal Meclisi’nde (Duma) 3 saat boyunca Milli Ekonomi Modeli’ni dünyaya deklare ederek Kapitalist anlayışı tarihin derinliklerine gömdü. SSCB’nin 1991 yılında dağılmasından bu yana toparlanamayan Rusya, Milli Ekonomi Modeli’ni Putin eliyle ülkesinde uygulayarak düzlüğe çıkmayı başardı.
Dünya üzerinde uygulanan ekonomik modellerin hiçbirinin insanlığa huzur getirmesi mümkün değildir. Bugün dünyada hâkim olan bu görüşler, -mutlu azınlıkları çıkardığımızda- insanlığa dünya hayatını zindan etmektedir. Milli Ekonomi Modeli, sadece ülkemizi değil, dünya insanlığını da huzura, refaha kavuşturarak Dünya barışını da sağlayacaktır.
Bir Rus iktisat profesörünün,"Sosyalizmden biz çektik, kapitalizmden ise dünya çekiyor; bizi ve dünyayı kurtaracak, gelir dağılımını düzeltecek, sürekli büyümeyi ve tam istihdamı sağlayacak İnsanlığın kurtuluşu Milli Ekonomi Modelindedir” sözleri olması gereken gerçeği ortaya koymuştur.
Kısaca Hüseyin Baş’ın “Ekonomik olarak başkaldırış” olarak tanımladığı bir modeldir.
Ülkemiz zor günlerden geçmektedir. Dolar olmuş 10 lira, piyasa çok burhanlı bir dönem yaşıyor. Hammadde bulmak zorlaştı. Dün ürettiğini bugün 3-4 kat fazla fiyata üretmek zorunda kalıyoruz. Her şey ateş pahası oldu.
Toplumun birçoğunun çocuğu aç yatmak zorunda kalıyor. İşte bundan dolayı ekonomik olarak düzelmek istiyorsak Milli Ekonomi Modelini uygulamaktan başka çaremiz kalmamıştır.
Bu başkaldırışa kulak vermek zorundayız.