14 yaşında başından vurulmasının sebebi: Kız çocuklarının okumasını istemesi…
Adı: Malala ve artık “umudun” sembolü; inançlı, vicdanlı insanların kalplerinde bir inci.
Din kisvesinde bağnazlık, kendini kullandırarak siyasallaşmakta çok yetkin.
Bağnazlığın türevleri bir zaviyeden merkeze yerleştikten sonra,
Dünyevi bütün fikirleri sınırlıyor, toplumu, yerel yasalara göre kristalize edebiliyor.
Pakistan’da Malala’ya kurşunu sıkan, devlet içinde devlet olan; Taliban…
Üç öğün insanlığın düşmanı olanlar; gündüz uyuşturucu tarlasında, öğlen avda, gece talimde.
Pakistan, ürkek laiklikten aksak demokrasiye yol aldı.
Toplumsal ilişkiler ve işleyiş ulemalarca dengelenir.
Darbeler de dahil, dış karışmaya açılması ve içinin karıştırılması, biraz da bundandır.
Pakistan’ın Malala’dan önceki kurbanı, Bayan Butto idi…
Batı’da öğrenim görmüş, İslam Dünyasının seçilmiş ilk kadın hükümet başkanı sıfatı,
Yolsuzlukların azalmasına ve/ya gelir dağılımı çarpıklıklarının giderilmesine yetmedi…
“Birey değil kul, toplum değil cemaat, Millet değil ümmet” demek ve
Libya’da “kabileler koalisyonu”, İran’da Mollalar Kurultayı gibi, sistemi, ulemalarca dengelemek;
Karikatür krizinde, film skandalında kısmen kendi ortaçağına dönmekte olan Batı’ya, “gel sana mendil açayım” demektir…
Oysa, iyi bir eğitim alan, geçerli mesleklerin sahibi olan kızlar da dahil hiçbir ulusun evlatları, bu duyguyu kabullenemez.
Buna karşılık, kız çocuklarının okullaşmasına yönelik engeller, ilk buyruğu “Oku” diye başlayan yüce dinimize, feodalite tarafından adeta “sığdırılmıştır”.
Ve emperyalizm maşası PKK teröristleri daha geçen gün 3 bayan öğretmenimizi kaçırmıştır.
Buralarda birileri çıkıp, “kız çocukları evlenebilir” diye “fetva” verse de, biz, bütün bu olumsuzlukların aşılması gerektiğinin henüz idraki içindeyiz.
Fakat, başka yerlerde, “gericiliğe” övgü, 11 Eylül’den sonra ‘medeniyetlerin çatıştırılmasıyla’ beraber, ısrarla sürüyor.
Hiçbir kadın yargıcın görev yapmadığı ve mahkemelerde kadınların yarım porsiyon tanıklık hakları olan, İran’da, son sekiz yılda, ergenlik çağı öncesindeki 43 çocuk idam edilmiş, 100 çocuk da infazlarını beklemekte…
Bunun gibi kimi yerlerde, ceza ehliyeti yaşı kızlar için 9, erkekler için 15. Bu, bilinen bütün uluslararası anlaşmalara aykırı… Öte yandan “araba kullanmak” gibi çok “masum” bir hak, halen Suudi kadınlar için ırak…
Oysa, büyük bilgelerin, bir zamanlar parlayan ilimin coğrafyasında;
Aklı ön planda tutan, çağdaş eğitimin ailelerden başladığı, demokratik değerleri benimsemiş toplumsal yapılara sahip olunabilse; ne bağnazlık öldürürdü, ne emperyalizm ezebilirdi…
Yine de ne dersiniz, Malala’nın bu çabası “maya” tutar mı?..
Kız çocuklarının daha iyi eğitim alması ve çalışma yaşamına atılması olanaklı olur mu?
Ve, hemen her yerde, umut, nefreti yener mi?
">
14 yaşında başından vurulmasının sebebi: Kız çocuklarının okumasını istemesi…
Adı: Malala ve artık “umudun” sembolü; inançlı, vicdanlı insanların kalplerinde bir inci.
Din kisvesinde bağnazlık, kendini kullandırarak siyasallaşmakta çok yetkin.
Bağnazlığın türevleri bir zaviyeden merkeze yerleştikten sonra,
Dünyevi bütün fikirleri sınırlıyor, toplumu, yerel yasalara göre kristalize edebiliyor.
Pakistan’da Malala’ya kurşunu sıkan, devlet içinde devlet olan; Taliban…
Üç öğün insanlığın düşmanı olanlar; gündüz uyuşturucu tarlasında, öğlen avda, gece talimde.
Pakistan, ürkek laiklikten aksak demokrasiye yol aldı.
Toplumsal ilişkiler ve işleyiş ulemalarca dengelenir.
Darbeler de dahil, dış karışmaya açılması ve içinin karıştırılması, biraz da bundandır.
Pakistan’ın Malala’dan önceki kurbanı, Bayan Butto idi…
Batı’da öğrenim görmüş, İslam Dünyasının seçilmiş ilk kadın hükümet başkanı sıfatı,
Yolsuzlukların azalmasına ve/ya gelir dağılımı çarpıklıklarının giderilmesine yetmedi…
“Birey değil kul, toplum değil cemaat, Millet değil ümmet” demek ve
Libya’da “kabileler koalisyonu”, İran’da Mollalar Kurultayı gibi, sistemi, ulemalarca dengelemek;
Karikatür krizinde, film skandalında kısmen kendi ortaçağına dönmekte olan Batı’ya, “gel sana mendil açayım” demektir…
Oysa, iyi bir eğitim alan, geçerli mesleklerin sahibi olan kızlar da dahil hiçbir ulusun evlatları, bu duyguyu kabullenemez.
Buna karşılık, kız çocuklarının okullaşmasına yönelik engeller, ilk buyruğu “Oku” diye başlayan yüce dinimize, feodalite tarafından adeta “sığdırılmıştır”.
Ve emperyalizm maşası PKK teröristleri daha geçen gün 3 bayan öğretmenimizi kaçırmıştır.
Buralarda birileri çıkıp, “kız çocukları evlenebilir” diye “fetva” verse de, biz, bütün bu olumsuzlukların aşılması gerektiğinin henüz idraki içindeyiz.
Fakat, başka yerlerde, “gericiliğe” övgü, 11 Eylül’den sonra ‘medeniyetlerin çatıştırılmasıyla’ beraber, ısrarla sürüyor.
Hiçbir kadın yargıcın görev yapmadığı ve mahkemelerde kadınların yarım porsiyon tanıklık hakları olan, İran’da, son sekiz yılda, ergenlik çağı öncesindeki 43 çocuk idam edilmiş, 100 çocuk da infazlarını beklemekte…
Bunun gibi kimi yerlerde, ceza ehliyeti yaşı kızlar için 9, erkekler için 15. Bu, bilinen bütün uluslararası anlaşmalara aykırı… Öte yandan “araba kullanmak” gibi çok “masum” bir hak, halen Suudi kadınlar için ırak…
Oysa, büyük bilgelerin, bir zamanlar parlayan ilimin coğrafyasında;
Aklı ön planda tutan, çağdaş eğitimin ailelerden başladığı, demokratik değerleri benimsemiş toplumsal yapılara sahip olunabilse; ne bağnazlık öldürürdü, ne emperyalizm ezebilirdi…
Yine de ne dersiniz, Malala’nın bu çabası “maya” tutar mı?..
Kız çocuklarının daha iyi eğitim alması ve çalışma yaşamına atılması olanaklı olur mu?
Ve, hemen her yerde, umut, nefreti yener mi?