Tartışılan bir konu hakkında tersini veya farklı bir konuyu anlatmak için madalyonu ters çevirelim öyle bakalım diye başlayan sözleri her daim duymuşuzdur.
Bazı olgular vardır. Madalyon ters çevrilip o cepheden bakılırsa doğrusunun görüldüğü olmuştur. Fikir olarak madalyonun bir yüzü kimilerine göre doğru, diğer yüzü ise diğerlerine göre doğrudur. Bu tartışılır. Lakin işin icraata dökülmesi ile doğru ve yanlış açık seçik ortaya çıkar. Çünkü doğru tektir. Siyasette de, ekonomide de, hayatın bütün alanlarında bu böyledir.
Şahsi olarak yaptığımız hatalar istisnalar hariç büyük kitleleri fazla bağlamaz. Ülkemizi ilgilendiren konularda karar alma mekanizmasında isek işte o zaman vebal büyük olur.
Atatürk'ten sonraki yönetimleri ele aldığımızda aynı tas aynı hamam olduğunu gözlemleriz. Gelmişler yönetmişler gitmişler. Yönetimleri ele aldığımızda vatandaşımızın ekonomik seviyesi yüksek, huzur, refah ve kardeşlik içinde yaşatan bir irade olmamıştır. Gelen vatandaşımız yerine koltuğunu düşünmüştür. Dış güçlere bağımlı yaşamaktan ülkemize bir arpa boyu yol aldıramamışlardır.
Bugünkü siyasilere baktığımızda da ortaya koydukları vaatler sadece kulağımızın pasını açar. Gözle bir şey göremeyiz, elle dokunamayız.
Bir doktor hastaya doğru teşhisi koyacak ki tedaviyi de yapabilsin. Teşhisi koyamayan bir doktorun hastasını tedavi etmesi de mümkün değildir. Ülkemizde de sistemin kökten yanlış olmasından dolayı ne yapılırsa yapılsın doğruyu bulup o yoldan ilerlemek mümkün değildir.
Ekonomik bağımsızlığı sağlamadıktan sonra siz ne yaparsanız yapın trenin diğer vagonlarının ön vagonun arkasından gelmesini bekleyemezsiniz.
Sistem düzeltilmedikçe ülkemizde iyileşme beklemek havada uçan kuşu veya okyanustaki balığı elle yakalamaya çalışmaya benzer. Temel taşlardan yola çıkacak olursak ekonomimiz, Atatürk ve dini değerlerimiz hassas ve önemli konulardır. Ekonomi ön vagon olması hasebiyle bu ekonomik sistemle ülkemizi düzlüğe çıkararak, vatandaşımızı rahata ve huzura kavuşturmak imkânsızdır. Ülkemizin kolonları Atatürk olgusuna çok ama çok iyi sahip çıkmaktan başka çaremiz yoktur. Biz Atamızı merkezimize alacağımıza ondan uzaklaşırsak vatanımızı kaybederiz. Merkezimize alırsak millet oluruz. Bir oluruz, birlik oluruz. Dış ve iç düşmanlarımızı titretiriz. Dünya lideri oluruz. Diğer önemli bir kolonumuz olan din konusunda da dini kullanmak yerine Kur'an-ı Kerimin anlattığı, Peygamberimiz ve İmam Ali'nin yaşadığı dini yaşadığımızda, sahte dincilere fırsat vermediğimizde huzur ve refahı üst düzeyde sağlarız.
Kısacası bu sistem ve bu anlayışla kayıkçı kavgasından öteye gidemeyen siyasetçilerle madalyonun ön yüzüne de baksak, terste çevirsek, hatta madalyon dik de gelse değişen bir şey olmaz.
İşin özü "Atatürk Vatandır” ”Vatan olmadan din olmaz."diyerek "Milli Ekonomi Modelini" dünya insanlığına armağan eden merhum Haydar Baş hocamızın miraslarına sahip çıkarak çizdiği yoldan ilerlersek huzur ve refah içinde Aya'da gideriz. Yeni gezegenlerde keşfederiz. Uzaya üstte kurarız. Dünya'ya da hükmederiz.
Günümüzde Haydar Baş hocamızın mirasına sahip çıkarak doğru olguları ortaya koyarak ülkemizi düzlüğe çıkaracak kadroda Hüseyin Baş liderliğindeki Bağımsız Türkiye Partisi kadroları olduğu ortadadır.
">
Tartışılan bir konu hakkında tersini veya farklı bir konuyu anlatmak için madalyonu ters çevirelim öyle bakalım diye başlayan sözleri her daim duymuşuzdur.
Bazı olgular vardır. Madalyon ters çevrilip o cepheden bakılırsa doğrusunun görüldüğü olmuştur. Fikir olarak madalyonun bir yüzü kimilerine göre doğru, diğer yüzü ise diğerlerine göre doğrudur. Bu tartışılır. Lakin işin icraata dökülmesi ile doğru ve yanlış açık seçik ortaya çıkar. Çünkü doğru tektir. Siyasette de, ekonomide de, hayatın bütün alanlarında bu böyledir.
Şahsi olarak yaptığımız hatalar istisnalar hariç büyük kitleleri fazla bağlamaz. Ülkemizi ilgilendiren konularda karar alma mekanizmasında isek işte o zaman vebal büyük olur.
Atatürk'ten sonraki yönetimleri ele aldığımızda aynı tas aynı hamam olduğunu gözlemleriz. Gelmişler yönetmişler gitmişler. Yönetimleri ele aldığımızda vatandaşımızın ekonomik seviyesi yüksek, huzur, refah ve kardeşlik içinde yaşatan bir irade olmamıştır. Gelen vatandaşımız yerine koltuğunu düşünmüştür. Dış güçlere bağımlı yaşamaktan ülkemize bir arpa boyu yol aldıramamışlardır.
Bugünkü siyasilere baktığımızda da ortaya koydukları vaatler sadece kulağımızın pasını açar. Gözle bir şey göremeyiz, elle dokunamayız.
Bir doktor hastaya doğru teşhisi koyacak ki tedaviyi de yapabilsin. Teşhisi koyamayan bir doktorun hastasını tedavi etmesi de mümkün değildir. Ülkemizde de sistemin kökten yanlış olmasından dolayı ne yapılırsa yapılsın doğruyu bulup o yoldan ilerlemek mümkün değildir.
Ekonomik bağımsızlığı sağlamadıktan sonra siz ne yaparsanız yapın trenin diğer vagonlarının ön vagonun arkasından gelmesini bekleyemezsiniz.
Sistem düzeltilmedikçe ülkemizde iyileşme beklemek havada uçan kuşu veya okyanustaki balığı elle yakalamaya çalışmaya benzer. Temel taşlardan yola çıkacak olursak ekonomimiz, Atatürk ve dini değerlerimiz hassas ve önemli konulardır. Ekonomi ön vagon olması hasebiyle bu ekonomik sistemle ülkemizi düzlüğe çıkararak, vatandaşımızı rahata ve huzura kavuşturmak imkânsızdır. Ülkemizin kolonları Atatürk olgusuna çok ama çok iyi sahip çıkmaktan başka çaremiz yoktur. Biz Atamızı merkezimize alacağımıza ondan uzaklaşırsak vatanımızı kaybederiz. Merkezimize alırsak millet oluruz. Bir oluruz, birlik oluruz. Dış ve iç düşmanlarımızı titretiriz. Dünya lideri oluruz. Diğer önemli bir kolonumuz olan din konusunda da dini kullanmak yerine Kur'an-ı Kerimin anlattığı, Peygamberimiz ve İmam Ali'nin yaşadığı dini yaşadığımızda, sahte dincilere fırsat vermediğimizde huzur ve refahı üst düzeyde sağlarız.
Kısacası bu sistem ve bu anlayışla kayıkçı kavgasından öteye gidemeyen siyasetçilerle madalyonun ön yüzüne de baksak, terste çevirsek, hatta madalyon dik de gelse değişen bir şey olmaz.
İşin özü "Atatürk Vatandır” ”Vatan olmadan din olmaz."diyerek "Milli Ekonomi Modelini" dünya insanlığına armağan eden merhum Haydar Baş hocamızın miraslarına sahip çıkarak çizdiği yoldan ilerlersek huzur ve refah içinde Aya'da gideriz. Yeni gezegenlerde keşfederiz. Uzaya üstte kurarız. Dünya'ya da hükmederiz.
Günümüzde Haydar Baş hocamızın mirasına sahip çıkarak doğru olguları ortaya koyarak ülkemizi düzlüğe çıkaracak kadroda Hüseyin Baş liderliğindeki Bağımsız Türkiye Partisi kadroları olduğu ortadadır.