Liderler hitabet sanatında ne kadar başarılı?

Geçen gün Konya’ da ki Şeb-i Aruz Törenleri’ ni ekrandan izliyorum. İki liderin yani Chp Genel...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

Geçen gün Konya’ da ki Şeb-i Aruz Törenleri’ ni ekrandan izliyorum. İki liderin yani Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ nun ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ ın konuşmaları dikkatimi çekti.

Birinin konuşmasının içeriğini hatırlamıyorum, diğerinin konuşmasından satırbaşları aklımda kaldı.

Sayın Kılıçdaroğlu konuşmasını kağıttan okudu. Son cümlesi  ‘Dün dünde kaldı cancağızım bu gün yeni şeyler söylemek lazım.’ Dı.

Tayyip Bey ise doğaçlama ve son derece yürekten konuşuyormuş edasını yansıtıyordu. Söylediklerinde ne kadar samimiydi, ne kadar inanarak söylüyordu. Orasını Allah bilir.

Ama hitabet yeteneğinin çok iyi olduğunu söyleyebilirim. En azından bu konuda yeni spiker ve sunucular yetiştiren bir profesyonel olarak.

Dikkatimi çeken diğer nokta; Başbakan konuşmasını tamamlayıp yerine geçerken, herkesin ayağa kalkıp alkışlaması ama Sayın Kılıçdaroğlu ve yanında oturan birkaç kişinin hiç yerinden kıpırdamamasıydı.

Herkes ayağa kalkacak diye bir şey yok tabii ki. Bu bir tercih meselesi, kaldı ki; saygı göstermek zorla yapılacak bir hal değilken, kimseyi niye ayağa kalkmadın diye eleştiremezsiniz. Ama bu ayrıntı bile benim dikkatimden kaçmadı.

Toplum içerisinde, siyasi arenada hitabet sanatını doğru kullanmak çok önemli.

Tabii ki önceden hazırlık yaparak konuşmak da olabilir ama ben tüm parti liderleri için söylüyorum; uzmanlık gerektirmeyen konularda, doğaçlama konuşma yapmak karşı tarafa daha güzel  verilmek istenen mesajların geçmesini sağlıyor.

Yıllarca Süleyman Demirel’ in hitabet yeteneği konuşuldu, pek çok sanatçı taklitlerini yaptı, hatta pek çok sözü ise hala daha kullanılıyor.

Tayyip bey, prompter kullanıyor mu bilmiyorum, bazı konuşmalarında öyle olduğu söyleniyor. Yok eğer kullanmıyorsa, halkın nabzını tutacak konuşmalar yapmayı iyi başarıyor.

Dolayısıyla, icraatlerini beğenmiyor olabiliriz ama  özgüveni ve halka seslenişi son derece yerindeydi.

Mesela Mevlana’ yı anarken, hoş görüden, ortalığı karıştırmaktan kaçınmamız gerektiğinden, siyasi koltuk ve mevkilerin geçiciliğinden, kefenin cebi olmadığından filan  bahsetti.

Bunlar  içten gelen güzel sözlerdi, ne kadar gerçekçi olduğunuysa zaman içinde göreceğiz inşallah…..     

">

Geçen gün Konya’ da ki Şeb-i Aruz Törenleri’ ni ekrandan izliyorum. İki liderin yani Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ nun ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ ın konuşmaları dikkatimi çekti.

Birinin konuşmasının içeriğini hatırlamıyorum, diğerinin konuşmasından satırbaşları aklımda kaldı.

Sayın Kılıçdaroğlu konuşmasını kağıttan okudu. Son cümlesi  ‘Dün dünde kaldı cancağızım bu gün yeni şeyler söylemek lazım.’ Dı.

Tayyip Bey ise doğaçlama ve son derece yürekten konuşuyormuş edasını yansıtıyordu. Söylediklerinde ne kadar samimiydi, ne kadar inanarak söylüyordu. Orasını Allah bilir.

Ama hitabet yeteneğinin çok iyi olduğunu söyleyebilirim. En azından bu konuda yeni spiker ve sunucular yetiştiren bir profesyonel olarak.

Dikkatimi çeken diğer nokta; Başbakan konuşmasını tamamlayıp yerine geçerken, herkesin ayağa kalkıp alkışlaması ama Sayın Kılıçdaroğlu ve yanında oturan birkaç kişinin hiç yerinden kıpırdamamasıydı.

Herkes ayağa kalkacak diye bir şey yok tabii ki. Bu bir tercih meselesi, kaldı ki; saygı göstermek zorla yapılacak bir hal değilken, kimseyi niye ayağa kalkmadın diye eleştiremezsiniz. Ama bu ayrıntı bile benim dikkatimden kaçmadı.

Toplum içerisinde, siyasi arenada hitabet sanatını doğru kullanmak çok önemli.

Tabii ki önceden hazırlık yaparak konuşmak da olabilir ama ben tüm parti liderleri için söylüyorum; uzmanlık gerektirmeyen konularda, doğaçlama konuşma yapmak karşı tarafa daha güzel  verilmek istenen mesajların geçmesini sağlıyor.

Yıllarca Süleyman Demirel’ in hitabet yeteneği konuşuldu, pek çok sanatçı taklitlerini yaptı, hatta pek çok sözü ise hala daha kullanılıyor.

Tayyip bey, prompter kullanıyor mu bilmiyorum, bazı konuşmalarında öyle olduğu söyleniyor. Yok eğer kullanmıyorsa, halkın nabzını tutacak konuşmalar yapmayı iyi başarıyor.

Dolayısıyla, icraatlerini beğenmiyor olabiliriz ama  özgüveni ve halka seslenişi son derece yerindeydi.

Mesela Mevlana’ yı anarken, hoş görüden, ortalığı karıştırmaktan kaçınmamız gerektiğinden, siyasi koltuk ve mevkilerin geçiciliğinden, kefenin cebi olmadığından filan  bahsetti.

Bunlar  içten gelen güzel sözlerdi, ne kadar gerçekçi olduğunuysa zaman içinde göreceğiz inşallah…..     

Tüm yazılarını göster