Kutlama, Anma, Tören, Cenaze !..

Dünya Madenciler gününü kutluyoruz!Zaten en iyi yaptığımız şeyler; “kutlamalar” ve cenaze...

R. Bülend Kırmacı r.b.kirmaci@gmail.com

Dünya Madenciler gününü kutluyoruz!

Zaten en iyi yaptığımız şeyler; “kutlamalar” ve cenaze törenleridir…

İnsanımızı; en başta da madencilerimizi umursamıyoruz.. Yedi dakikada bir emekçi ölüyor…

Türkiye’nin, çevresel değerleri gözeten, enerji üretim seçeneklerini güçlendiren ulusal bir madencilik politikası yok!

Özelleştirme sonucunda öyle kritik madenler var ki; tamamen yabancıların eline geçmiş; ihraç için izin almanız gerekiyor..

Nikel lazım mı? git İngilize yalvar, yine de alamazsın ve de satamazsın!

Bir yanda altın arama ruhsatları havada uçuşuyor; teşviki 800 kat artmış… Diğer yanda altın ithalatı bütçe dengelemesinde kaldıraç işlevi görüyor.

Siyanürle zehirlediğimiz kendi geleceğimiz!

Dünya lideri olduğumuz Bor madeni kimilerinin iştahını kabartmış durumda… Oysa, borsasını al Türkiye’ye de kur değil mi?.. Nerede o öngörü / o feraset?

Bunun gibi trona, toryuma ne kadar sahip çıkabileceğimiz de meçhul…

Sonuçta dev gibi bir maden denizinde konserveye talim eden ve ağını boş çeken balıkçılarız.

Ekonomide dışa bağımlılığın artması da boşuna değil. Ekonomide teknolojik yatırım yok ki!

Maden ocaklarımız can pazarı..

İş yeri güvenliği ve işçi sağlığı hak getire. İnsafsız bir sömürü düzeni; taşeronun insafına terk edilen canlar!..

Madencilik sendikanın da çok güçlü olduğu bir sektör(idi) ama gelin görün ki, o eski sendikacılardan da eser yok.

Çalışma yaşamında hak kayıpları artıyor, üretimde ayıplı düzen almış başını gidiyor.

Züğürt Ağalık bizimkisi! Var da yemiyoruz değil, var ama, kendimiz için değerlendiremiyoruz!

Bu kadarla da kalmayacak…

Dahası, önümüzdeki 25 yılda Dünya, enerji ve tarım ekseninde, açlar ve toklar diye iki kere daha bölünecek!

Bu gidişle bizim payımıza yine “anma” günlerinde avunma, cenazede ağlama, düşecek.

Türkiye, ulusal madencilik politikasını belirleyecek, madenler dahil varlıklarını toplumsal önceliklere göre düzenleyecek, siyasete muhtaç.

İhtiyaç bu, da!!

Bu da, eski siyasilere “maden bulmuş gibi” saplanmayı değil, hak ve eşitlik temelinde yeni bir yaklaşımı keşfetmeyi gerektiriyor.

">

Dünya Madenciler gününü kutluyoruz!

Zaten en iyi yaptığımız şeyler; “kutlamalar” ve cenaze törenleridir…

İnsanımızı; en başta da madencilerimizi umursamıyoruz.. Yedi dakikada bir emekçi ölüyor…

Türkiye’nin, çevresel değerleri gözeten, enerji üretim seçeneklerini güçlendiren ulusal bir madencilik politikası yok!

Özelleştirme sonucunda öyle kritik madenler var ki; tamamen yabancıların eline geçmiş; ihraç için izin almanız gerekiyor..

Nikel lazım mı? git İngilize yalvar, yine de alamazsın ve de satamazsın!

Bir yanda altın arama ruhsatları havada uçuşuyor; teşviki 800 kat artmış… Diğer yanda altın ithalatı bütçe dengelemesinde kaldıraç işlevi görüyor.

Siyanürle zehirlediğimiz kendi geleceğimiz!

Dünya lideri olduğumuz Bor madeni kimilerinin iştahını kabartmış durumda… Oysa, borsasını al Türkiye’ye de kur değil mi?.. Nerede o öngörü / o feraset?

Bunun gibi trona, toryuma ne kadar sahip çıkabileceğimiz de meçhul…

Sonuçta dev gibi bir maden denizinde konserveye talim eden ve ağını boş çeken balıkçılarız.

Ekonomide dışa bağımlılığın artması da boşuna değil. Ekonomide teknolojik yatırım yok ki!

Maden ocaklarımız can pazarı..

İş yeri güvenliği ve işçi sağlığı hak getire. İnsafsız bir sömürü düzeni; taşeronun insafına terk edilen canlar!..

Madencilik sendikanın da çok güçlü olduğu bir sektör(idi) ama gelin görün ki, o eski sendikacılardan da eser yok.

Çalışma yaşamında hak kayıpları artıyor, üretimde ayıplı düzen almış başını gidiyor.

Züğürt Ağalık bizimkisi! Var da yemiyoruz değil, var ama, kendimiz için değerlendiremiyoruz!

Bu kadarla da kalmayacak…

Dahası, önümüzdeki 25 yılda Dünya, enerji ve tarım ekseninde, açlar ve toklar diye iki kere daha bölünecek!

Bu gidişle bizim payımıza yine “anma” günlerinde avunma, cenazede ağlama, düşecek.

Türkiye, ulusal madencilik politikasını belirleyecek, madenler dahil varlıklarını toplumsal önceliklere göre düzenleyecek, siyasete muhtaç.

İhtiyaç bu, da!!

Bu da, eski siyasilere “maden bulmuş gibi” saplanmayı değil, hak ve eşitlik temelinde yeni bir yaklaşımı keşfetmeyi gerektiriyor.

Tüm yazılarını göster