24 Haziran seçimleri bitti ve CHP'nin kronik kurultay rahatsızlığı yeniden başladı.
Her seçimden sonra alınan yenilgiden sonra, tartışılan değişim talepleri yeniden yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.
Fakat değişim talebi her defasında, ya geçiştiriliyor, ya farklı algılanıyor ya da sadece bazı isimlerin değiştirilmesi sanılıyor.
Oysa CHP'nin sorunu yapısal…
Teşhis doğru konmuş olsa tedavi belki de en kısa sürede gerçekleşecek.
CHP'nin önündeki en büyük problem; hantal, demode, sorunun farkında olmayan, seçim yenilgilerinden ders çıkaramayan örgüt yapısı ve yönetim anlayışıdır.
CHP'nin sadece genel başkanı değiştirilmemeli.
Yönetim anlayışı da değiştirilmeli.
Delege seçiminden, genel başkan seçimine kadar kapsamlı bir tüzük değişikliği şart.
Genel başkanın yetkileri kısıtlanmalı ve denetimi kolaylaştırılmalı.
Üst üste iki genel seçim yenilgisi alan başkan koltuğu tüzük gereği terk etmeli.
24 Haziran seçimlerinden sonra yüksek sesle dile getirilen değişiklik talepleri göz ardı edilmemeli.
İmza sayısı üzerinden ve günlerdir süren tartışmalar basına malzeme vermekten başka bir şey değildir.
Komiktir.
Basitliktir.
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu ekibine, başarısına ve delege tercihine güveniyorsa işi yokuşa sokmamalı.
Bir önceki “Adalet ve cesaret” temalı kurultayda, mükerrer imza tartışmaları üzerine kendisine verilen 49 imzanın Muharrem İnce lehine tercih edilmesini istediğini açıklaya Kılıçdaroğlu, şimdi neden aynı cesareti göstermiyor?
Aynı adalet anlayışını sergilemiyor?
Genel merkez defalarca saymasına rağmen yeterli imza bulunamadığını açıkladı.
Aradaki fark ise sadece 5 imza…
Komik değil mi gerçekten?
Genel seçim öncesi bir talimatla 15 vekilini İYİ PARTİ’ye gönderen…
Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra Adalet yürüyüşü yapan ama genel seçimden sonra sessizliğe bürünen Kılıçdaroğlu biraz inisiyatif almalı ve çekilmelidir.
En azından kurultay tartışmalarını bitirmeli ve bu görevi istiyorsa ve adaysa güven tazelemelidir.
Halihazırda delege dengesi mevcut genel başkan ve yönetimden yana olduğunu tüm CHP’liler biliyor. Yapın kurultayı, güven tazeleyin, bitsin bu komedi.
Genel seçim yenilgisinden hemen sonra yapılacak bir yerel seçim öncesi kurultay tartışmaları tamamen enerji israfıdır.
İmza toplanmış, toplanmamış, şu kadarmış, bu kadarmış… Mesele bu değil. Mesele başka! Mesele derin!
CHP ve CHP delegesi artık bir karar vermek zorunda.
CHP ya toparlanıp atılım gerçekleştirecek, yeniden yapılanacak ve güçlenerek iktidara hazırlanacak ya da kaderine razı olacak.
CHP bugün gerçekten bütün Türkiye’yi kucaklayan bir partidir?
Ülkenin her köşesinde belediye başkanlıkları var mı?
Her ilden milletvekili çıkarabiliyor mu veya sandıkta bunu zorlayan bir sonuç alabiliyor mu?
Hangi şehirlerde CHP’nin milletvekili yoktur. Parti yönetimi bunun sonuçlarını irdeleyen bir çalışma yaptı mı?
Büyük harflerle HAYIR yazmak yanlış olmaz.
Bırakın seçim yenilgisinin üzerinden bir çalıştay yapmayı, yenilginin sebeplerini araştırmayı, bu konuda mevcut yönetimin ciddi anlamda kafa yorduğuna bile artık kimse inanmıyor.
Böyle bir yönetim anlayışıyla yerel seçimlerde başarı beklemek hayal ötesidir.
CHP'nin sandıktan zafer ile çıkması için gerçek anlamda bir Türkiye partisi olması lazım.
Türkiye partisi olması için de sendikaları, işçiyi, köylüyü, esnafı sadece seçim dönemlerinde hatırlamaması lazım. Ülkenin ulaşılmadık köyü, sıkılmadık el bırakmaması lazım.
Sıktığı eli unutmaması lazım!
Seçim zaferi sadece Marmara, Ege ve Akdeniz'in belirli şehirlerinden gelmez.
CHP’nin kurucu değerlerin ışığında ama yaşadığımız evrensel dünyanın gerçeklerinden uzaklaşmadan Türkiye partisi olması lazım.
İlerici bir anlayışla ve dinamik bir ekiple bu başarılabilir ancak.
Yüzde iki oy artışını başarı olarak sunan bir yönetimle değil!
www.twitter.com/yolagiden
">
24 Haziran seçimleri bitti ve CHP'nin kronik kurultay rahatsızlığı yeniden başladı.
Her seçimden sonra alınan yenilgiden sonra, tartışılan değişim talepleri yeniden yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.
Fakat değişim talebi her defasında, ya geçiştiriliyor, ya farklı algılanıyor ya da sadece bazı isimlerin değiştirilmesi sanılıyor.
Oysa CHP'nin sorunu yapısal…
Teşhis doğru konmuş olsa tedavi belki de en kısa sürede gerçekleşecek.
CHP'nin önündeki en büyük problem; hantal, demode, sorunun farkında olmayan, seçim yenilgilerinden ders çıkaramayan örgüt yapısı ve yönetim anlayışıdır.
CHP'nin sadece genel başkanı değiştirilmemeli.
Yönetim anlayışı da değiştirilmeli.
Delege seçiminden, genel başkan seçimine kadar kapsamlı bir tüzük değişikliği şart.
Genel başkanın yetkileri kısıtlanmalı ve denetimi kolaylaştırılmalı.
Üst üste iki genel seçim yenilgisi alan başkan koltuğu tüzük gereği terk etmeli.
24 Haziran seçimlerinden sonra yüksek sesle dile getirilen değişiklik talepleri göz ardı edilmemeli.
İmza sayısı üzerinden ve günlerdir süren tartışmalar basına malzeme vermekten başka bir şey değildir.
Komiktir.
Basitliktir.
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu ekibine, başarısına ve delege tercihine güveniyorsa işi yokuşa sokmamalı.
Bir önceki “Adalet ve cesaret” temalı kurultayda, mükerrer imza tartışmaları üzerine kendisine verilen 49 imzanın Muharrem İnce lehine tercih edilmesini istediğini açıklaya Kılıçdaroğlu, şimdi neden aynı cesareti göstermiyor?
Aynı adalet anlayışını sergilemiyor?
Genel merkez defalarca saymasına rağmen yeterli imza bulunamadığını açıkladı.
Aradaki fark ise sadece 5 imza…
Komik değil mi gerçekten?
Genel seçim öncesi bir talimatla 15 vekilini İYİ PARTİ’ye gönderen…
Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra Adalet yürüyüşü yapan ama genel seçimden sonra sessizliğe bürünen Kılıçdaroğlu biraz inisiyatif almalı ve çekilmelidir.
En azından kurultay tartışmalarını bitirmeli ve bu görevi istiyorsa ve adaysa güven tazelemelidir.
Halihazırda delege dengesi mevcut genel başkan ve yönetimden yana olduğunu tüm CHP’liler biliyor. Yapın kurultayı, güven tazeleyin, bitsin bu komedi.
Genel seçim yenilgisinden hemen sonra yapılacak bir yerel seçim öncesi kurultay tartışmaları tamamen enerji israfıdır.
İmza toplanmış, toplanmamış, şu kadarmış, bu kadarmış… Mesele bu değil. Mesele başka! Mesele derin!
CHP ve CHP delegesi artık bir karar vermek zorunda.
CHP ya toparlanıp atılım gerçekleştirecek, yeniden yapılanacak ve güçlenerek iktidara hazırlanacak ya da kaderine razı olacak.
CHP bugün gerçekten bütün Türkiye’yi kucaklayan bir partidir?
Ülkenin her köşesinde belediye başkanlıkları var mı?
Her ilden milletvekili çıkarabiliyor mu veya sandıkta bunu zorlayan bir sonuç alabiliyor mu?
Hangi şehirlerde CHP’nin milletvekili yoktur. Parti yönetimi bunun sonuçlarını irdeleyen bir çalışma yaptı mı?
Büyük harflerle HAYIR yazmak yanlış olmaz.
Bırakın seçim yenilgisinin üzerinden bir çalıştay yapmayı, yenilginin sebeplerini araştırmayı, bu konuda mevcut yönetimin ciddi anlamda kafa yorduğuna bile artık kimse inanmıyor.
Böyle bir yönetim anlayışıyla yerel seçimlerde başarı beklemek hayal ötesidir.
CHP'nin sandıktan zafer ile çıkması için gerçek anlamda bir Türkiye partisi olması lazım.
Türkiye partisi olması için de sendikaları, işçiyi, köylüyü, esnafı sadece seçim dönemlerinde hatırlamaması lazım. Ülkenin ulaşılmadık köyü, sıkılmadık el bırakmaması lazım.
Sıktığı eli unutmaması lazım!
Seçim zaferi sadece Marmara, Ege ve Akdeniz'in belirli şehirlerinden gelmez.
CHP’nin kurucu değerlerin ışığında ama yaşadığımız evrensel dünyanın gerçeklerinden uzaklaşmadan Türkiye partisi olması lazım.
İlerici bir anlayışla ve dinamik bir ekiple bu başarılabilir ancak.
Yüzde iki oy artışını başarı olarak sunan bir yönetimle değil!
www.twitter.com/yolagiden