KPSS ve Öğretmen Adayları

Hemen hemen her gün medyada ataması yapılmayan öğretmenlerle ilgili haberlerle karşılaşmak...

Hasan Güneş hgunes0202@gmail.com

Hemen hemen her gün medyada ataması yapılmayan öğretmenlerle ilgili haberlerle karşılaşmak mümkündür. En son haber Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu (AYOP) üyelerinin, çeşitli kentlerde protesto gösterisi yaptığı ile ilgilidir. Örneğin, İzmir’de atama bekleyen yaklaşık yüz öğretmen adayı Konak Bahri Baba Parkı toplanıp ellerinde çeşitli pankartlar ve dövizlerle sloganlar atarak yürüdü. Yürüyüşün ardından eski Sümerbank binası önünde toplanan grup yanlarında getirdikleri kpss hazırlık kitaplarıyla kula yapmışlar.

Bu gidişle gösteriler devam edeceğe benziyor. Dört yılda verilen eğitim yetmiyormuş gibi gençlerin geleceği tartışma görecek dört saatlik sınava ipotek edilmektedir. Her başarısız sınavda, öğretmen adayları duygusal olumsuzluklar yaşamaktadır.

KPSS’yi kaybeden aday öğretmenler topluma/topluluklara yoğunlaşmakta güçlük yaşamaktadırlar. Öğretmen adayları, kendi kararlarını vermede güçlük çekmekte ve dışa bağımlı olabilmektedirler.

Yine aday öğretmenler kendine yetebilme-yetersizlik gösterebilmektedirler. Diğer taraftan özgüven eksikliği yaşayabilmektedirler. Sınavlarda başarızlık öz saygı yitimine yol açabilmektedir.
Bütün bu psikolojik olumsuzluklar, gençlerin sosyal ilişkilere girmelerini de olumsuz etkilemektedir.

Öğretmen adaylarının öğrencilik yaşantısı da sorunsuz değildir. Derslere karşı ilgisizlik, öğretmenlik mesleğinin gereklerine zamanında yoğunlaşmamayla sonuçlanmaktadır.
Diğer taraftan, sınavda başarısız olan öğrencilerin devlete ve ailesine bireysel maliyetine baktığımızda karamsarlığa düşmemek elde değil.

Atama bekleyen öğretmen adaylarının 350.000 civarında olduğu göz önünde bulundurulduğunda durumun pek de iç açıcı olmadığını görmekteyiz. Bütün bu olumsuz anlatımlarda, eğitim tarihimizde yaşanan hataların önemli bir yeri bulunmaktadır. Hataların en büyük payı hükümetlere ve YÖK sistemine aittir. Özellikle Refah-Yol hükümetinin döneminde mesleği öğretmenlik olmayan üniversite mezunları öğretmen olarak atanmışlardır. Ayrıca Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarının atanmasıyla bu süreç olumsuz etkilenmiştir. Diğer yandan, hükümetler ve YÖK, mevcut eğitim fakültelerindeki bölümleri güçlendirme yoluna gitmeyerek, birbirine yakın illerde bulunan üniversitelerde aynı bölümleri açarak taleplerin artmasına yol açmıştır. Bütün bu olumsuzlukların çözümü ülke gerçeklerine uygun insan gücü planlamasıyla mümkündür.

">

Hemen hemen her gün medyada ataması yapılmayan öğretmenlerle ilgili haberlerle karşılaşmak mümkündür. En son haber Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu (AYOP) üyelerinin, çeşitli kentlerde protesto gösterisi yaptığı ile ilgilidir. Örneğin, İzmir’de atama bekleyen yaklaşık yüz öğretmen adayı Konak Bahri Baba Parkı toplanıp ellerinde çeşitli pankartlar ve dövizlerle sloganlar atarak yürüdü. Yürüyüşün ardından eski Sümerbank binası önünde toplanan grup yanlarında getirdikleri kpss hazırlık kitaplarıyla kula yapmışlar.

Bu gidişle gösteriler devam edeceğe benziyor. Dört yılda verilen eğitim yetmiyormuş gibi gençlerin geleceği tartışma görecek dört saatlik sınava ipotek edilmektedir. Her başarısız sınavda, öğretmen adayları duygusal olumsuzluklar yaşamaktadır.

KPSS’yi kaybeden aday öğretmenler topluma/topluluklara yoğunlaşmakta güçlük yaşamaktadırlar. Öğretmen adayları, kendi kararlarını vermede güçlük çekmekte ve dışa bağımlı olabilmektedirler.

Yine aday öğretmenler kendine yetebilme-yetersizlik gösterebilmektedirler. Diğer taraftan özgüven eksikliği yaşayabilmektedirler. Sınavlarda başarızlık öz saygı yitimine yol açabilmektedir.
Bütün bu psikolojik olumsuzluklar, gençlerin sosyal ilişkilere girmelerini de olumsuz etkilemektedir.

Öğretmen adaylarının öğrencilik yaşantısı da sorunsuz değildir. Derslere karşı ilgisizlik, öğretmenlik mesleğinin gereklerine zamanında yoğunlaşmamayla sonuçlanmaktadır.
Diğer taraftan, sınavda başarısız olan öğrencilerin devlete ve ailesine bireysel maliyetine baktığımızda karamsarlığa düşmemek elde değil.

Atama bekleyen öğretmen adaylarının 350.000 civarında olduğu göz önünde bulundurulduğunda durumun pek de iç açıcı olmadığını görmekteyiz. Bütün bu olumsuz anlatımlarda, eğitim tarihimizde yaşanan hataların önemli bir yeri bulunmaktadır. Hataların en büyük payı hükümetlere ve YÖK sistemine aittir. Özellikle Refah-Yol hükümetinin döneminde mesleği öğretmenlik olmayan üniversite mezunları öğretmen olarak atanmışlardır. Ayrıca Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarının atanmasıyla bu süreç olumsuz etkilenmiştir. Diğer yandan, hükümetler ve YÖK, mevcut eğitim fakültelerindeki bölümleri güçlendirme yoluna gitmeyerek, birbirine yakın illerde bulunan üniversitelerde aynı bölümleri açarak taleplerin artmasına yol açmıştır. Bütün bu olumsuzlukların çözümü ülke gerçeklerine uygun insan gücü planlamasıyla mümkündür.

Tüm yazılarını göster