Kız ve erkek ayrı mı okusun?

Hafta içinde iş, güç, dünyevi meseleler derken kendi işimize gücümüze bakıyor, Pazar günleri...

Ebru Eğinlioğlu eeginlioglu@gmail.com

Hafta içinde iş, güç, dünyevi meseleler derken kendi işimize gücümüze bakıyor, Pazar günleri de,  boş vakit olunca bir saatten sonra, haliyle ne olacak bu memleketin hali türünden, mevzulara ve derin düşüncelere dalıyoruz.

Sağolsun iktidar partisi de bizi bu konularda hiç boş bırakmıyor, habire malzeme üretiyor.

En son duyduğum bir habere göre, Muş ve Bitlis’ te referandum çalışmalarını sürdüren Nimet Çubukçu, kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı okumasının konu edilmemesi gerektiğini, bu uygulamanın Cumhuriyet’ in kuruluşundan beri var olduğunu, büyütülmemesi gerektiğini savunmuş.

Tabii Cumhuriyet’ in kuruluşundan 80 küsur yıl sonra bence de,  hala bunun konu edilmesi çok üzücü ve vahim gerçekten…..

Bu konuyu,  o bölgelerde kızlar okutulmuyor, bari okulları ayrı ayrı yapalım da okula gitsinler gibi kötünün iyisi bir gerekçeye dayandırmaya da hiç  gerek yok.

Zaten bizim siyasilerimizdeki, ülkenin önünü tıkayan icraatlerden biri de, ben yapayım da olsun, ‘gerisini bizden sonrakiler düşünsün’ mantığı….

Daha da açık bir lisanla, ‘dostlar alışverişte görsün’ hali…

Onun için de 2 ileri 1 geri yapıp, yerimizde sayıyoruz.

Ben kız okulunda liseyi okumuş olduğumdan, bunun ne kadar kötü bir şey olduğunu çok iyi biliyorum.

Çok açık ve net bir şekilde de, neler yaşadığımızı anlatacağım.

Nişantaşı Kız Lisesi, 90 lı yıllarda, Maçka’ nın en düzgün ve civarda oturan pek çok genç kızın eğitim aldığı bir kurumdu.

İnanılmaz sıkı bir disiplin anlayışına sahipti.

Şimdiki gibi, giyinmek ne mümkün.

Saçlar uzunsa, iki yandan örgülü, ya da kısacık. Etekler, dizin altında, ayakkabılar, düz makosen, yakalar; dantelsiz v.s yani son derece renksiz, sıradan önlük ya da formalar giyerdik. Renklerde, ya lacivert, ya siyah olurdu.

Hatta neredeyse, öğrenciler arasındaki maddi farklar açığa çıkmasın diye okulun son günü bile kıyafetle gidilmezdi.

Öğretmenlerle konuşurken, şimdiki gibi karşı durmak, kendi savunmak ne mümkün, ezik bir şekilde, hakkımız yense bile susup otururduk.

Tüm bunlara rağmen, öylesine kuralları hiçe sayan kızlar vardı ki; hemen yan binada bulunan Maçka Teknik Lisesi’ nde ki , sırf erkek olan okulun öğrencileriyle bir buluşmaları haberleşmeleri vardı ki. Ben ve benim gibi saflar ağzı açık izlerdik.

Duvarın üstünden, yan bahçeye atlayan kızlar, ıslıkla anlaşan kızlar. Okul çıkışında, acele makyaj yapıp, etekleri diz üstüne kıvıran öğrenciler yüzünden, ben son derece tedirgin bir şekilde evime giderdim.

Okul çıkışlarında, kapının önüne ya erkek lisesinin öğrencileri, ya da kızların, erkek arkadaşları sıraya dizilir, onların arasından geçmek mümkün olmazdı.

Kaç kere, okuldan eve dönerken, bu erkek öğrencilerin eteğimi havaya kaldırdığını hatırlarım.

O yaşlarda bunu ailenize de anlatamıyor, utanıyorsunuz, okul yolunu değiştirmek mümkün değil, çünkü iki okul yan yana ve aynı saatlerde ders bitiyor.

Benim için bu durumlar çok rahatsız ediciydi.

Sonra öğrencilik yaşlarında, kızlar ve erkekler ayrı okursa, arkadaşlık kavramından da uzaklaşıyor. Yetişkin olduğu zaman ya çekingen ya da bastırılmışlığın getirdiği karşı cinse aşırı ilgi oluyor.

Bir sürü saçmalığı ve yanlışlığı var.

Dolayısıyla, hala daha okula giderken, karşı cinsi, cinsel obje olarak görecek kızlar, okumasın evinde otursun, sonra da evlensin daha iyi.

Yok biz gerçekten insanların, eğitimli ve sağlıklı bireyler olarak yetişmesini istiyoruz, bunda da samimiyiz, oy kaybının da bir önemi yok diyorsanız.

O zaman, çağdaş ve sağlıklı insanların yetiştiği modelleri örnek alın ve uygulayın.

Öykündüğünüz Avrupa Ülkeleri’ nde insanlar çocuklarına 2-3 lisan öğretirken, biz hala daha kız, erkek ayrı okusun tartışmaları yapıyoruz.

Hem de Cumhuriyeti örnek göstere, göstere……

 

">

Hafta içinde iş, güç, dünyevi meseleler derken kendi işimize gücümüze bakıyor, Pazar günleri de,  boş vakit olunca bir saatten sonra, haliyle ne olacak bu memleketin hali türünden, mevzulara ve derin düşüncelere dalıyoruz.

Sağolsun iktidar partisi de bizi bu konularda hiç boş bırakmıyor, habire malzeme üretiyor.

En son duyduğum bir habere göre, Muş ve Bitlis’ te referandum çalışmalarını sürdüren Nimet Çubukçu, kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı okumasının konu edilmemesi gerektiğini, bu uygulamanın Cumhuriyet’ in kuruluşundan beri var olduğunu, büyütülmemesi gerektiğini savunmuş.

Tabii Cumhuriyet’ in kuruluşundan 80 küsur yıl sonra bence de,  hala bunun konu edilmesi çok üzücü ve vahim gerçekten…..

Bu konuyu,  o bölgelerde kızlar okutulmuyor, bari okulları ayrı ayrı yapalım da okula gitsinler gibi kötünün iyisi bir gerekçeye dayandırmaya da hiç  gerek yok.

Zaten bizim siyasilerimizdeki, ülkenin önünü tıkayan icraatlerden biri de, ben yapayım da olsun, ‘gerisini bizden sonrakiler düşünsün’ mantığı….

Daha da açık bir lisanla, ‘dostlar alışverişte görsün’ hali…

Onun için de 2 ileri 1 geri yapıp, yerimizde sayıyoruz.

Ben kız okulunda liseyi okumuş olduğumdan, bunun ne kadar kötü bir şey olduğunu çok iyi biliyorum.

Çok açık ve net bir şekilde de, neler yaşadığımızı anlatacağım.

Nişantaşı Kız Lisesi, 90 lı yıllarda, Maçka’ nın en düzgün ve civarda oturan pek çok genç kızın eğitim aldığı bir kurumdu.

İnanılmaz sıkı bir disiplin anlayışına sahipti.

Şimdiki gibi, giyinmek ne mümkün.

Saçlar uzunsa, iki yandan örgülü, ya da kısacık. Etekler, dizin altında, ayakkabılar, düz makosen, yakalar; dantelsiz v.s yani son derece renksiz, sıradan önlük ya da formalar giyerdik. Renklerde, ya lacivert, ya siyah olurdu.

Hatta neredeyse, öğrenciler arasındaki maddi farklar açığa çıkmasın diye okulun son günü bile kıyafetle gidilmezdi.

Öğretmenlerle konuşurken, şimdiki gibi karşı durmak, kendi savunmak ne mümkün, ezik bir şekilde, hakkımız yense bile susup otururduk.

Tüm bunlara rağmen, öylesine kuralları hiçe sayan kızlar vardı ki; hemen yan binada bulunan Maçka Teknik Lisesi’ nde ki , sırf erkek olan okulun öğrencileriyle bir buluşmaları haberleşmeleri vardı ki. Ben ve benim gibi saflar ağzı açık izlerdik.

Duvarın üstünden, yan bahçeye atlayan kızlar, ıslıkla anlaşan kızlar. Okul çıkışında, acele makyaj yapıp, etekleri diz üstüne kıvıran öğrenciler yüzünden, ben son derece tedirgin bir şekilde evime giderdim.

Okul çıkışlarında, kapının önüne ya erkek lisesinin öğrencileri, ya da kızların, erkek arkadaşları sıraya dizilir, onların arasından geçmek mümkün olmazdı.

Kaç kere, okuldan eve dönerken, bu erkek öğrencilerin eteğimi havaya kaldırdığını hatırlarım.

O yaşlarda bunu ailenize de anlatamıyor, utanıyorsunuz, okul yolunu değiştirmek mümkün değil, çünkü iki okul yan yana ve aynı saatlerde ders bitiyor.

Benim için bu durumlar çok rahatsız ediciydi.

Sonra öğrencilik yaşlarında, kızlar ve erkekler ayrı okursa, arkadaşlık kavramından da uzaklaşıyor. Yetişkin olduğu zaman ya çekingen ya da bastırılmışlığın getirdiği karşı cinse aşırı ilgi oluyor.

Bir sürü saçmalığı ve yanlışlığı var.

Dolayısıyla, hala daha okula giderken, karşı cinsi, cinsel obje olarak görecek kızlar, okumasın evinde otursun, sonra da evlensin daha iyi.

Yok biz gerçekten insanların, eğitimli ve sağlıklı bireyler olarak yetişmesini istiyoruz, bunda da samimiyiz, oy kaybının da bir önemi yok diyorsanız.

O zaman, çağdaş ve sağlıklı insanların yetiştiği modelleri örnek alın ve uygulayın.

Öykündüğünüz Avrupa Ülkeleri’ nde insanlar çocuklarına 2-3 lisan öğretirken, biz hala daha kız, erkek ayrı okusun tartışmaları yapıyoruz.

Hem de Cumhuriyeti örnek göstere, göstere……

 

Tüm yazılarını göster