Bu yazı klasik bir köşe yazısı değildir. Eğer beni takip eden , yazdıklarımdan keyif alan birileri varsa, onları saygı ve sevgilerimle sarıp sarmalıyorum. Kısa bir an için kötü birisi olacağım..Köşemi , kıskanç, iktidarsız muhteris, ruh hastası, bir avuç zavallıya haddini bildirmeye ayıracağım, çevreye verdiğim geçici zarardan dolayı özür dilerim.
Bir lunapark düşünün, genellikle yurt dışında ve filmlerde olanından, kızın teki, ya da kırmızı burunlu koca bir palyaço, veya tatlı bir oyuncak her neyse artık. Yüksek bir yerde oturuyor, karşısına geçmiş bir sürü tanımadık insan, onu, altındaki suya düşürmeye çalışıyor.
Benim durumumda biraz buna benziyor. Hedefteki kıza…
Zaman zaman bir avuç ruh hastasından, pardon düzeltiyorum, ruh bir değer ifade eder. İyi ya da kötü. Sadece iç güdüleriyle hareket eden, bazı looserlardan içlerindeki nefreti kusan mailler alıyorum. Tam tersi, aşırı derecede beni yücelten mailler de tabii. Onları konu etmiyordum, şimdi etmiş oldum J
Bence her iki uç da, sağlığa zarar. Yani bir yazarı beğenebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz ama hiçbir zaman onun gerçek dünyasını bilemezsiniz, o küçük pencereden size neyi yansıtıyorsa, o kadarını bilebilirsiniz. Bu kadar uçlarda duygular hissetmeye gerek yok.
Çok sunucu bilirim, ekran önünde çok sıcak ama ekran gerisinde tam tersi snob ve umarsız…
Her neyse, bir önceki yazımda yarı şaka yarı ciddi, bilgilendirme amaçlı yazdığım yazıma anlamsız bir yorum gelmiş, benim gazeteciliğimi, anlayışımı sorguluyor. Yıllar önce, şahsi internet sitem için yaptığım bir röportajı konu ediyor falan çok ayrıntıya girmeyeceğim. Köşe yazarlığımı eleştiriyor. Wiki pedi yazarı olmalıymışım. Bu arada, özel yaşantıma da girerek bana hakaret içeren bir yorum yazıyor.
Aslında cevap vermemek de bir cevaptır ama bana uygun bir cevap tarzı değil.
Biraz ellerinde malzeme olsun.
1) Aklı başında, normal zeka ve ahlak yapısına sahip birisi, beğenmediği bir yazarı okur mu?
2) Hadi okudu diyelim, bilgi içeren bir köşe yazısına , içindeki nefreti ve pisliği kusan bir yorum yapabilir mi?
3) Hadi böyle düşünceler aklından geçti diyelim, bu nefretini kusmaya hiç üşenmez mi? Siteye üye olacaksın v.s
4) Bunları da yaptın, peki niye nick name kullanırsın da, ismini vermezsin?
5) Ve nasıl olur da, her kimsen seni bulup, yargı yoluyla hesabını göreceğimi düşünemezsin?
Yani bu kadar mı aptalsın, ya da bu kadar mı acizsin? Hangisi sin sen, seç istersen?
Tabii böyle deforme insanların bana göre haklı oldukları taraflar da var.
O da, ne kadar farkındalar bilmiyorum ama doğru insanı böyle hastalıklı bir şekilde kıskanıyorlar. Niye kıskandıklarını bilmeseler de, kıskandıkları insanın ışığı onların, hiç erişemeyeceği ve uzanamayacakları bir ışık olduğu için o auranın içinde olmayı istiyorlar. Artık ne şekilde olursa olsun. Işığın yansımasını görüp de, bu hale geliyorlarsa vah yazık. Bir de kendini görseler ne olur acaba?
Böyle looserlara biraz malzeme vermek iyi gelir. Onlar kendi çaplarında oyalanırken, siz işinize gücünüze bakarsınız.
Benim hayatın içinde bir felsefem vardır; İnsan yaşamı , ruhunu mutlu etmek için yaşar. Hiçbir yer , hiçbir koltuk, hiçbir köşe kalıcı değildir. Köşe yazarlığım eleştirilebilir, beğenenler olur, beğenmeyenler çok doğal. Her an çekip gidebilirim. Ama kişiliğime, şahsıma hakaret amaçlı en ufak bir eleştiri kabul etmem ne gerekiyorsa sonuna kadar yaparım. Hiç boşuna uğraşmayın, böyle beni sevdiğim işten soğutamazsınız, tam tersi demek ki işimi ne kadar iyi yapıyorum ki, bu kadar kıskanılıyorum diye düşünürüm. Tıpkı şimdi olduğu gibi…
Not: Bu arada yaptığım araştırma sonucu, bana hakaret dolu yorum yazan kişi, aslında bir başkasının mail adresini ve ismini kullanıyormuş...Yani sahte bir kimlik kullanıyormuş...
">
Bu yazı klasik bir köşe yazısı değildir. Eğer beni takip eden , yazdıklarımdan keyif alan birileri varsa, onları saygı ve sevgilerimle sarıp sarmalıyorum. Kısa bir an için kötü birisi olacağım..Köşemi , kıskanç, iktidarsız muhteris, ruh hastası, bir avuç zavallıya haddini bildirmeye ayıracağım, çevreye verdiğim geçici zarardan dolayı özür dilerim.
Bir lunapark düşünün, genellikle yurt dışında ve filmlerde olanından, kızın teki, ya da kırmızı burunlu koca bir palyaço, veya tatlı bir oyuncak her neyse artık. Yüksek bir yerde oturuyor, karşısına geçmiş bir sürü tanımadık insan, onu, altındaki suya düşürmeye çalışıyor.
Benim durumumda biraz buna benziyor. Hedefteki kıza…
Zaman zaman bir avuç ruh hastasından, pardon düzeltiyorum, ruh bir değer ifade eder. İyi ya da kötü. Sadece iç güdüleriyle hareket eden, bazı looserlardan içlerindeki nefreti kusan mailler alıyorum. Tam tersi, aşırı derecede beni yücelten mailler de tabii. Onları konu etmiyordum, şimdi etmiş oldum J
Bence her iki uç da, sağlığa zarar. Yani bir yazarı beğenebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz ama hiçbir zaman onun gerçek dünyasını bilemezsiniz, o küçük pencereden size neyi yansıtıyorsa, o kadarını bilebilirsiniz. Bu kadar uçlarda duygular hissetmeye gerek yok.
Çok sunucu bilirim, ekran önünde çok sıcak ama ekran gerisinde tam tersi snob ve umarsız…
Her neyse, bir önceki yazımda yarı şaka yarı ciddi, bilgilendirme amaçlı yazdığım yazıma anlamsız bir yorum gelmiş, benim gazeteciliğimi, anlayışımı sorguluyor. Yıllar önce, şahsi internet sitem için yaptığım bir röportajı konu ediyor falan çok ayrıntıya girmeyeceğim. Köşe yazarlığımı eleştiriyor. Wiki pedi yazarı olmalıymışım. Bu arada, özel yaşantıma da girerek bana hakaret içeren bir yorum yazıyor.
Aslında cevap vermemek de bir cevaptır ama bana uygun bir cevap tarzı değil.
Biraz ellerinde malzeme olsun.
1) Aklı başında, normal zeka ve ahlak yapısına sahip birisi, beğenmediği bir yazarı okur mu?
2) Hadi okudu diyelim, bilgi içeren bir köşe yazısına , içindeki nefreti ve pisliği kusan bir yorum yapabilir mi?
3) Hadi böyle düşünceler aklından geçti diyelim, bu nefretini kusmaya hiç üşenmez mi? Siteye üye olacaksın v.s
4) Bunları da yaptın, peki niye nick name kullanırsın da, ismini vermezsin?
5) Ve nasıl olur da, her kimsen seni bulup, yargı yoluyla hesabını göreceğimi düşünemezsin?
Yani bu kadar mı aptalsın, ya da bu kadar mı acizsin? Hangisi sin sen, seç istersen?
Tabii böyle deforme insanların bana göre haklı oldukları taraflar da var.
O da, ne kadar farkındalar bilmiyorum ama doğru insanı böyle hastalıklı bir şekilde kıskanıyorlar. Niye kıskandıklarını bilmeseler de, kıskandıkları insanın ışığı onların, hiç erişemeyeceği ve uzanamayacakları bir ışık olduğu için o auranın içinde olmayı istiyorlar. Artık ne şekilde olursa olsun. Işığın yansımasını görüp de, bu hale geliyorlarsa vah yazık. Bir de kendini görseler ne olur acaba?
Böyle looserlara biraz malzeme vermek iyi gelir. Onlar kendi çaplarında oyalanırken, siz işinize gücünüze bakarsınız.
Benim hayatın içinde bir felsefem vardır; İnsan yaşamı , ruhunu mutlu etmek için yaşar. Hiçbir yer , hiçbir koltuk, hiçbir köşe kalıcı değildir. Köşe yazarlığım eleştirilebilir, beğenenler olur, beğenmeyenler çok doğal. Her an çekip gidebilirim. Ama kişiliğime, şahsıma hakaret amaçlı en ufak bir eleştiri kabul etmem ne gerekiyorsa sonuna kadar yaparım. Hiç boşuna uğraşmayın, böyle beni sevdiğim işten soğutamazsınız, tam tersi demek ki işimi ne kadar iyi yapıyorum ki, bu kadar kıskanılıyorum diye düşünürüm. Tıpkı şimdi olduğu gibi…
Not: Bu arada yaptığım araştırma sonucu, bana hakaret dolu yorum yazan kişi, aslında bir başkasının mail adresini ve ismini kullanıyormuş...Yani sahte bir kimlik kullanıyormuş...