Hikaye malum. Dünyanın dört bir yanından alimler Hoca Nasreddin’i sınamaya gelmiş.
Alimler sormuş: Söyle bakalım Hoca, bu dünyanın tam orta yeri neresidir?
Hazırcevaplığı ile meşhur Hoca, hiç düşünmeden yapıştırmış cevabı:
- Eyy alimler, şu cami duvarının gölgesinde kazığa bağlı eşeğimi görüyor musunuz ?
-Eee, görüyoruz; ne var bunda...
-İşte eşeğimin kuyruğunun değdiği o yer dünyanın merkezidir.
Hoca'nın bu cevabı üzerine, alimler şöyle bir geriye kaykılmış:
-Yapma Hoca, biz bunca yolu saçma sapan bir cevap için mi teptik?
Yerinden doğrulan Hoca, yüksek tondan etrafındaki ulemayı azarlamış:
-Bre münafıklar bana inanmıyorsanız buyurun kendiniz ölçün!..
Kıssadan hisse...
Seçim sonuçları da aynen böyle değil mi?
Kılıçdaroğlu ne diyor?
"Biz kazandık; AKP kaybetti..."
Aslında şunu demek istiyor: "Bana inanmıyorsanız buyurun oyları kendiniz sayın!.."
Fakat, insan kendi kendine sormadan edemiyor: Sayın Kılıçdaroğlu saymasına sayalım da, sizin kurultay delegelerini nasıl sayacağız?
DÜNYADA ESEN RÜZGARI YAKALAMAK GEREK
Türkiye’de iktidar olmak için rüzgarı doğru okumak; dümeni ona göre yönetmek gerekiyor.
Batı’da komşumuz Yunanistan halen krizden çıkabilmiş değil, solcular iktidarda olsa da Türk düşmanlığı sebebi mevcudiyetleri olarak değişmez. Romanya ve Bulgaristan Türkiye için ne kar ne zarar gidelim Brüksel’e kadar.
Ama... Avusturya’nın sağcı çaylak cumhurbaşkanı tam bir Türk/ İslam düşmanı.Osmanlı’dan geri alınan Tuna boylarına yerleştirilmiş Alman kolonyalist ataları gibi, Türklere kesin olarak düşmanca tavır koyuyor.
Avusturya’nın bu ısrarlı tutumu sonunda, Viyana’ya siyasi kültür olarak Berlin’den daha yakın olan Münih’e sıçradı.
CSU Başkanı ve koalisyon ortağı Herr Seehofer de, Merkel’le nikahı bozdu. Zorlamayla kurulan ve pamuk ipine bağlı Alman koalisyonu sallantıda.
Almanya’da göçmen politikası şemsiyesi altında Türk/İslam düşmanlığı yükselişte.
Orta Avrupa’da Polonya + Macaristan + Çek + Slovakya = Visegrad dörtlüsü de'kültürlerini koruma' adı altında AB içinde alt ve ayrı bir birlik kurmuş vaziyetteler.
Doğal olarak Visegrad dörtlüsünün ortak düşmanları göçmenler ve onların uzantısı Türkler.
O DİZ ÇÖKME NEYDİ?
Bir resim bin söze değermiş. Demokrasinin beşiği İngiltere’nin Başbakanı'nın burjuva genç kızlarının rüyasını süsleyen paparazzi İngiliz Prensinin önünde diz çöküşü neydi öyle.
O ne aşağılayıcı bir görüntü.
Ve bu İngiltere ki Monarşiyi tercih eden oylarla AB’den ayrılma kararı aldı.
YA TRUMP?
Amerika’da bulanık bir yönetim gösteren popülist bir başkan var. Her gün fikir değiştiriyor; fakat bir yandan da dünya ticaretini dinamitliyor.
Dün Meksika’da solcu ama popülist bir lider iktidara geldi.
Seçim vaatleri şöyle: Asgari ücret ve emekli maaşlarını arttırmak, mafyayı bitirmek, sağlık hizmetlerini halkın geneline yaymak...
DOĞU İMPARATORLUKLARI BİLDİĞİNİZ GİBİ
Çin Başkanı Xi, Komünist Parti Kurultayı'nda kendini ömür boyu başkan seçtirdi. Putin, zaten ömrünün sonuna kadar Kremlin’de. Japonya 30 yıl önce girdiği krizden hala çıkamamış durumda. Kore, Almanya vari bir birleşme için hazırlanıyor.
Peki, bunları neden anlatıyorum?
Maksadım masal anlatmak değil.
CHP yönetiminin, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere sığındıkları siperden başlarını kaldırıp bakmaları gerek. Dünyada neler oluyor, dinamikler nasıl şekilleniyor, ne tür rüzgarlar esiyor.
Birkaç sene önce Kılıçdaroğlu ABD'yi ziyaret etmişti.
Fakat bu ziyaretten yüksek beklentilerin aksine bir şey çıkmadı.
Zaman zaman başta medya mensupları olmak üzere, CHP ve sempatizanlarının muhalefet görevini iktidarı Batı’ya şikayet etmek ve Batı’dan medet ummak sandıklarını görüyorum.
Örnek mi istiyorsunuz?
Zarrab davasını açan, medya maymunu savcıyı milli kahramana dönüştürenleri hatırlayalım.
Bu nedenle önce Batı’yı ve dünyayı tanıyalım. Kimin hangi safta olduğunu bilelim, ona göre önce iktidar, sonra muktedir olalım.
Hatırlatmakta fayda var: Dünyanın merkezi, omurgası Kemal Bey’in hemşerilerinden oluşan Kurultay delegelerinin üstüne basan sol tabanının altı değil.
Not: Sürç-i lisan ettiysek affola.
ENGİN CİVAN