Kıbrıs ve Barış!

Kıbrıs ve Barış!

R. Bülend Kırmacı r.b.kirmaci@gmail.com

Kıbrıs'a gerçek ve kalıcı bir barış "gönderdik"...
BM'nin ateşkes(leri), eninde sonunda, Ada'yı Rum çetelerine peşkeş çekecekti...

Büyük uygarlığımız, 74'de kılıcı çekti: Gerçekten, '500 yıllık müktesabatıyla' Ada'da Türk varlığı nicedir özgürdür...

O arada Rumlar da özgürdür...

TBMM orduları bu kutlu barış harekatı ile Yunanistan'daki darbecileri de devirmiştir...

Tarih bir veçhesiyle tekrar etmiş; kurtuluş savaşı sırasında emperyalistlerin aklıyla iş tutanlar; on yıllar sonra Akdeniz'de tekrar gömülmüştür...

'Harekat' Ada'yı yaşam hakkı temelinde ve kaçınılmaz olarak insanca "bölmüş" 
ve Türkiye'de de, Türk-Kürt demeden halkı birleştirmiştir...

Kıbrıs Barış Harekatı binlerce mücahit ve şehidin ve Kıbrıs Türk toplumundan yediden yetmişe, Akritas Planına göre, 'katledilmiş' halkın aziz hatırasına emanet bir zafer iken;

"Neler yaptık bu vatan için neler; kimimiz öldük, kimimiz şiirler döktük" dercesine, bir muhasebeyi de beraberinde getirmiştir; getirmelidir...

Üstelik şimdiye kadar pek de yapılmayan bir muhasebedir bu!..

Örneğin harekat sonrası hangi üst düzey siyasiler, gazeteciler ve iş adamları hangi kolullarda KKTC'de taşınmaz mal varlığı edilmişlerdir?

Deyim yerindeyse bu "seçkinler" hangi villaların, arazilerin, bağ ve bahçelerin sahibi haline ve de hangi koşullarda gelmişlerdir?

Türkiye’den kimler hangi iş deneyimleri ile turizm yatırımlarının büyük ve küçük ortağı olabilmişlerdir?..

Ve aradan geçen yarım asır içinde Kıbrıs Türk Devletinin eğitim, tarım, turizm yolunda kalkınmasına büyük emek verenleri saygıyla anarken;

KKTC' nin, katma değer, teknoloji ve sanayi üretiminde en azından Kıbrıs Rum Kesimi'ni 'sollamamasının' nedeni hangi yanlış siyasetlerin eseridir; işte bütün bunların sorgulanması da gerekmez mi?

Evet Kıbrıs'a götürdüğümüz barıştan daha ileri bir çözüm henüz geçerli değildir. 

Öte yandan, bir denizin ayırdığı ve ama tarihin ve coğrafyanın dost olmaya mahkum ettiği Türk ve Yunan halklarının, emperyalizmden uzaklaşarak birbirlerine yakınlaşacaklarına da inanırım.

Nihayet öğretmenim Ecevit'i, Dr.Küçük ve Rauf R. Denktaş'ı ve omuzdaşlarını ve tüm şehitlerimizi şükranla anarken;

Kıbrıs Türk uygarlığına özgürlük ve bağımsızlık içinde ebedi saadetler dilerim. 

">

Kıbrıs'a gerçek ve kalıcı bir barış "gönderdik"...
BM'nin ateşkes(leri), eninde sonunda, Ada'yı Rum çetelerine peşkeş çekecekti...

Büyük uygarlığımız, 74'de kılıcı çekti: Gerçekten, '500 yıllık müktesabatıyla' Ada'da Türk varlığı nicedir özgürdür...

O arada Rumlar da özgürdür...

TBMM orduları bu kutlu barış harekatı ile Yunanistan'daki darbecileri de devirmiştir...

Tarih bir veçhesiyle tekrar etmiş; kurtuluş savaşı sırasında emperyalistlerin aklıyla iş tutanlar; on yıllar sonra Akdeniz'de tekrar gömülmüştür...

'Harekat' Ada'yı yaşam hakkı temelinde ve kaçınılmaz olarak insanca "bölmüş" 
ve Türkiye'de de, Türk-Kürt demeden halkı birleştirmiştir...

Kıbrıs Barış Harekatı binlerce mücahit ve şehidin ve Kıbrıs Türk toplumundan yediden yetmişe, Akritas Planına göre, 'katledilmiş' halkın aziz hatırasına emanet bir zafer iken;

"Neler yaptık bu vatan için neler; kimimiz öldük, kimimiz şiirler döktük" dercesine, bir muhasebeyi de beraberinde getirmiştir; getirmelidir...

Üstelik şimdiye kadar pek de yapılmayan bir muhasebedir bu!..

Örneğin harekat sonrası hangi üst düzey siyasiler, gazeteciler ve iş adamları hangi kolullarda KKTC'de taşınmaz mal varlığı edilmişlerdir?

Deyim yerindeyse bu "seçkinler" hangi villaların, arazilerin, bağ ve bahçelerin sahibi haline ve de hangi koşullarda gelmişlerdir?

Türkiye’den kimler hangi iş deneyimleri ile turizm yatırımlarının büyük ve küçük ortağı olabilmişlerdir?..

Ve aradan geçen yarım asır içinde Kıbrıs Türk Devletinin eğitim, tarım, turizm yolunda kalkınmasına büyük emek verenleri saygıyla anarken;

KKTC' nin, katma değer, teknoloji ve sanayi üretiminde en azından Kıbrıs Rum Kesimi'ni 'sollamamasının' nedeni hangi yanlış siyasetlerin eseridir; işte bütün bunların sorgulanması da gerekmez mi?

Evet Kıbrıs'a götürdüğümüz barıştan daha ileri bir çözüm henüz geçerli değildir. 

Öte yandan, bir denizin ayırdığı ve ama tarihin ve coğrafyanın dost olmaya mahkum ettiği Türk ve Yunan halklarının, emperyalizmden uzaklaşarak birbirlerine yakınlaşacaklarına da inanırım.

Nihayet öğretmenim Ecevit'i, Dr.Küçük ve Rauf R. Denktaş'ı ve omuzdaşlarını ve tüm şehitlerimizi şükranla anarken;

Kıbrıs Türk uygarlığına özgürlük ve bağımsızlık içinde ebedi saadetler dilerim. 

Tüm yazılarını göster