Türkiye gündemi o kadar keyifsiz, yaşanan olaylar o kadar gergin ki, gerçekten insan yazmakta zorlanıyor.
Eli boşa gidiyor açık söyleyeyim. Siyasi anlamda, hiçbir zaman, körü körüne taraf tutan, şekillere göre duruşumu belirleyen biri olmadığım için, her kesimde, haklı ve haksız bulduğum davranışlar olabiliyor.
Mesela, Sabih Kanadoğlu" nun, basına yaptığı açıklamayı dinlerken, saygın ve kararlı duruşunu, fikirlerini cesaretle savunmasını, çok saygı değer buldum.
Eski Cumhuriyet Başsavcısı" na yakıştırılan iddiaları da, hiç gerçekçi bulmadım. Danıştay saldırısını planlamak ve Cumhuriyet Gazetesi" ne bombalı saldırı düzenlemek gibi, iddiaların doğruluğuna inanmak çok zor. Ama yargının, adaletin tarafsızlığına inandığım için,
eninde sonunda, aklanacağına inanıyorum.
Bir diğer enteresan haber, bu gün , Yalçın Küçük" ün, bebek katili, terörist Abdullah Öcalan ile karşılıklı yemek yerken çekilen fotoğrafları, diğeri de onu, "Kürt halkının Atatürk" ü" olarak gördüğü haberleriydi. Pes yani!
Bütün gazeteciler, Küçük" ün, söylemlerini, davranışlarını; " delidir ne yapsa yeridir" şeklinde yorumluyor ama bu benzetme ve söylem; bence deliliğin arkasına, saklanamayacak kadar anlamsız ve talihsiz bir açıklama olmuş.
Küçük, A.K.P iktidarını eleştirmesi dolayısıyla, bir grup Cumhuriyetçi kesim tarafından çok beğeniliyor ama bu sözleri sarf eden birinin ne kadar, Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olduğunu da, bir gözden geçirmek lazım.
Tüm bu hararetli gündem, Filistin ve İsrail arasındaki savaşın, sıcak gündemini, biraz da olsa ikinci plana itti.
Geçen gün, harıl harıl üniversite sınavına hazırlanan oğlum, elinde birkaç tane gazete ile içeri girdi. Ders kitapları ve testler dışında, eline kitap almayan çocuğun, tüm gazeteleri toplayıp eve geldiğini görünce, açıkçası hayretler içinde kaldım, " hayrola çocuğum, ödev falan mı verdiler sana" dedim.
"Yok anne, Ergenekon" da göz altına alınan paşaları görmedin mi, takip etmiyor musun yoksa gündemi" diyerek bir de beni azarladı. Bir taraftan hoşuma gitti, bir taraftan çocuk, gündem hakkında endişeye düşmüş, umutsuzluğa kapılmış diye üzüldüm. Çocuklarımıza nasıl bir gelecek hazırlıyoruz acaba diye, içimden rahatsız oldum. Çünkü bu genç beyinler, her şeyi bizlerden daha iyi muhakeme edebiliyor.
Bazen ortaya çıkan problemlerin, çözülmesi halinde, daha faydalı olacağına ve demokrasi adına daha verimli olacağına inanıyorum. Pozitif bakış açısına sahip olduğum için.
İnşallah bu sıcak gündemde, ileride gerçekleşecek daha aydınlık günlerin işareti olmuştur, diyerek hayıra yormak istiyorum. Elden başka bir şey gelmiyor zira.
">
Türkiye gündemi o kadar keyifsiz, yaşanan olaylar o kadar gergin ki, gerçekten insan yazmakta zorlanıyor.
Eli boşa gidiyor açık söyleyeyim. Siyasi anlamda, hiçbir zaman, körü körüne taraf tutan, şekillere göre duruşumu belirleyen biri olmadığım için, her kesimde, haklı ve haksız bulduğum davranışlar olabiliyor.
Mesela, Sabih Kanadoğlu" nun, basına yaptığı açıklamayı dinlerken, saygın ve kararlı duruşunu, fikirlerini cesaretle savunmasını, çok saygı değer buldum.
Eski Cumhuriyet Başsavcısı" na yakıştırılan iddiaları da, hiç gerçekçi bulmadım. Danıştay saldırısını planlamak ve Cumhuriyet Gazetesi" ne bombalı saldırı düzenlemek gibi, iddiaların doğruluğuna inanmak çok zor. Ama yargının, adaletin tarafsızlığına inandığım için,
eninde sonunda, aklanacağına inanıyorum.
Bir diğer enteresan haber, bu gün , Yalçın Küçük" ün, bebek katili, terörist Abdullah Öcalan ile karşılıklı yemek yerken çekilen fotoğrafları, diğeri de onu, "Kürt halkının Atatürk" ü" olarak gördüğü haberleriydi. Pes yani!
Bütün gazeteciler, Küçük" ün, söylemlerini, davranışlarını; " delidir ne yapsa yeridir" şeklinde yorumluyor ama bu benzetme ve söylem; bence deliliğin arkasına, saklanamayacak kadar anlamsız ve talihsiz bir açıklama olmuş.
Küçük, A.K.P iktidarını eleştirmesi dolayısıyla, bir grup Cumhuriyetçi kesim tarafından çok beğeniliyor ama bu sözleri sarf eden birinin ne kadar, Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olduğunu da, bir gözden geçirmek lazım.
Tüm bu hararetli gündem, Filistin ve İsrail arasındaki savaşın, sıcak gündemini, biraz da olsa ikinci plana itti.
Geçen gün, harıl harıl üniversite sınavına hazırlanan oğlum, elinde birkaç tane gazete ile içeri girdi. Ders kitapları ve testler dışında, eline kitap almayan çocuğun, tüm gazeteleri toplayıp eve geldiğini görünce, açıkçası hayretler içinde kaldım, " hayrola çocuğum, ödev falan mı verdiler sana" dedim.
"Yok anne, Ergenekon" da göz altına alınan paşaları görmedin mi, takip etmiyor musun yoksa gündemi" diyerek bir de beni azarladı. Bir taraftan hoşuma gitti, bir taraftan çocuk, gündem hakkında endişeye düşmüş, umutsuzluğa kapılmış diye üzüldüm. Çocuklarımıza nasıl bir gelecek hazırlıyoruz acaba diye, içimden rahatsız oldum. Çünkü bu genç beyinler, her şeyi bizlerden daha iyi muhakeme edebiliyor.
Bazen ortaya çıkan problemlerin, çözülmesi halinde, daha faydalı olacağına ve demokrasi adına daha verimli olacağına inanıyorum. Pozitif bakış açısına sahip olduğum için.
İnşallah bu sıcak gündemde, ileride gerçekleşecek daha aydınlık günlerin işareti olmuştur, diyerek hayıra yormak istiyorum. Elden başka bir şey gelmiyor zira.