Kemal Bey’in hazin sonu

Haber3.com yazarı Koray Yücel yazdı: Kemal Bey’in hazin sonu

Koray Yücel yucel.koray@gmail.com

CHP eski liderinin, attığı imzayı inkar ederek Zafer Partisinin Lideri Sayın Ümit Özdağ üstünden yarattığı polemik ne kadar hazin değil mi?

İnsanlar güvenip oy veriyorlar ve güvendikleri insanın ne kadar güvenilmez biri olduğunu bizzat kendi ağzından dinliyorlar.

İmzaladığı belgeyi insanların gözünün içine baka, baka inkar etmeyi, aslında belgede gayet açık ve sarih olan ifadeleri “ben aslında öyle demedim “ diyerek çarpıtma yoluna gitmeyi tercih ediyor.

Peki partinin diğer yetkilileri ne yapıyor…..

Başından beri her şeyden haberleri olduğu halde, bu sürece ortak oldukları halde “Bizden habersiz bak neler yapmış” diyerek bilmeze duymaza yatıyor ve Kemal beyi iyot gibi açıkta bırakıyorlar, yalnız bırakıyorlar.

Neresinden tutarsan tut elinde kalıyor.

Al birini vur diğerlerine.

İnsanların bir kısmı söz konusu protokolü açıkladığı için Ümit hocaya kızmışlardı.

Ne gerek vardı, ya da hoca bunu neden açıkladı iki kişi arasında olan bir belgeydi demişlerdi.

Oysa geldiğimiz noktaya bakın.

Meğer Ümit hoca ne kadar da haklıymış bu belgeyi imzalatmakta.

Meğer bu belgenin yazılı olduğu kağıt Kemal beyin ve onun yönetimindekilerin gerçek yüzünü ortaya koyan turnusol kağıdıymış.

Meğer Kemal bey cumhurbaşkanı olsaydı eğer, bu belgenin gereği olan verdiği sözleri yerine getirmeyecekmiş.

Meğer atı alan Üsküdar’ı geçti diyecekmiş, tıpkı Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi.

Meğer milyonlarca insan rüzgar nereden esiyorsa oraya eğilen ilkesiz bir adama ve onun saz arkadaşlarına oy vermişler.

Meğer ülke bu hale nasıl gelmiş sorusunun cevabı sadece iktidar değil aynı zamanda karşısındaki bu ilkesiz yapıymış.

Meğer yağmurdan kaçarken doluya tutulacakmışız.

Bir de utanmadan, “belge iki kişinin namusuna emanetti ama hoca bunu niye açıkladı” diyerek Ümit Özdağ’ı toplum gözünde değersizleştirmeye çalıştılar.

Ellerindeki yazar-çizer takımları ve medya unsurları ile bunu kısmen de gerçekleştirmeyi başarmışlardı.

Bu konu kamuoyunda tartışıldığında, tartışma “ama hoca da bu belgeyi açıklamamalıydı” cümlesi ile bitiyor hocanın güvenilmezliğine vurgu yapılıyordu.

Sanki hocaya oy veren milyonlarca kişiye karşı hocanın bir sorumluluğu yokmuş gibi.

Adeta niye şeffaf siyaset yapıyor diye suçlanmasını sağlayan algı bombardımanına tabi tutuyorlardı.

Ama her zaman olduğu gibi su aktı yolunu buldu.

Gerçeklerin bir gün açığa çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.

İlahi adalet er geç tahakkuk eder.

Tayyip Erdoğan “Allah her kese böyle bir muhalefet nasip etsin” derken ne kadar haklıymış demekten insan kendini alamıyor.

">

CHP eski liderinin, attığı imzayı inkar ederek Zafer Partisinin Lideri Sayın Ümit Özdağ üstünden yarattığı polemik ne kadar hazin değil mi?

İnsanlar güvenip oy veriyorlar ve güvendikleri insanın ne kadar güvenilmez biri olduğunu bizzat kendi ağzından dinliyorlar.

İmzaladığı belgeyi insanların gözünün içine baka, baka inkar etmeyi, aslında belgede gayet açık ve sarih olan ifadeleri “ben aslında öyle demedim “ diyerek çarpıtma yoluna gitmeyi tercih ediyor.

Peki partinin diğer yetkilileri ne yapıyor…..

Başından beri her şeyden haberleri olduğu halde, bu sürece ortak oldukları halde “Bizden habersiz bak neler yapmış” diyerek bilmeze duymaza yatıyor ve Kemal beyi iyot gibi açıkta bırakıyorlar, yalnız bırakıyorlar.

Neresinden tutarsan tut elinde kalıyor.

Al birini vur diğerlerine.

İnsanların bir kısmı söz konusu protokolü açıkladığı için Ümit hocaya kızmışlardı.

Ne gerek vardı, ya da hoca bunu neden açıkladı iki kişi arasında olan bir belgeydi demişlerdi.

Oysa geldiğimiz noktaya bakın.

Meğer Ümit hoca ne kadar da haklıymış bu belgeyi imzalatmakta.

Meğer bu belgenin yazılı olduğu kağıt Kemal beyin ve onun yönetimindekilerin gerçek yüzünü ortaya koyan turnusol kağıdıymış.

Meğer Kemal bey cumhurbaşkanı olsaydı eğer, bu belgenin gereği olan verdiği sözleri yerine getirmeyecekmiş.

Meğer atı alan Üsküdar’ı geçti diyecekmiş, tıpkı Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi.

Meğer milyonlarca insan rüzgar nereden esiyorsa oraya eğilen ilkesiz bir adama ve onun saz arkadaşlarına oy vermişler.

Meğer ülke bu hale nasıl gelmiş sorusunun cevabı sadece iktidar değil aynı zamanda karşısındaki bu ilkesiz yapıymış.

Meğer yağmurdan kaçarken doluya tutulacakmışız.

Bir de utanmadan, “belge iki kişinin namusuna emanetti ama hoca bunu niye açıkladı” diyerek Ümit Özdağ’ı toplum gözünde değersizleştirmeye çalıştılar.

Ellerindeki yazar-çizer takımları ve medya unsurları ile bunu kısmen de gerçekleştirmeyi başarmışlardı.

Bu konu kamuoyunda tartışıldığında, tartışma “ama hoca da bu belgeyi açıklamamalıydı” cümlesi ile bitiyor hocanın güvenilmezliğine vurgu yapılıyordu.

Sanki hocaya oy veren milyonlarca kişiye karşı hocanın bir sorumluluğu yokmuş gibi.

Adeta niye şeffaf siyaset yapıyor diye suçlanmasını sağlayan algı bombardımanına tabi tutuyorlardı.

Ama her zaman olduğu gibi su aktı yolunu buldu.

Gerçeklerin bir gün açığa çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.

İlahi adalet er geç tahakkuk eder.

Tayyip Erdoğan “Allah her kese böyle bir muhalefet nasip etsin” derken ne kadar haklıymış demekten insan kendini alamıyor.

Tüm yazılarını göster