Bir gece Başbakanlık konutunda oturuyoruz. Rahmetli Turgut Bey (Özal) alışılmış PTT (pijama, terlik, televizyon) modunda…
Etrafta koltuk takımlarına yerleşmiş değişik beyinler var. Rahmetlinin huyudur, ortaya bir soru atar sonra da kendince eğlenir.
O gece de şöyle bir soru sordu: “Söyleyin bakalım, Alman mucizesinin ardında yatan nedir?”
Her kafadan farklı yorumlar yükseldi.
Turgut Bey hiçbirine itibar etmedi.
“Hayır” dedi ve ekledi: “Alman mucizesini mucize yapan, Almanların bağımsız Merkez Bankası kurumudur.”
Malum, iki dünya savaşı geçirmiş ve ikisinden de mağlup çıkmış Almanya, dünya iktisat tarihine “modern hiper enflasyon” örneğini bağışlamış bir ülkedir.
Almanya, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e bu topraklar için kritik ülke olma özelliğini her daim taşımıştır.
1960’lı yıllarda Alman ekonomi mucizesi devam ederken, 2. Dünya Savaşı’nda yitirilen iş gücünü ikame etmek için Anadolu’dan milyonlarca köylü Almanya’ya çalışmaya gitmiştir.
Sonuç olarak, milyonlarca Anadolu köylüsü Almanya’ya yerleşmişti. Almanya, Türkiye’nin en büyük ticaret partneri olarak konumunu halen korumaktadır.
Almanya; ekonomik, politik ve siyasi konularda Türkiye için belki de en önemli ülkedir.
Yaklaşık 5 yıl önce Almanya’ya yaptığım ziyarette, Almanya’nın gençliğimizde hayranlıkla izlediğimiz Almanya olmadığını, bu satırlarda dile getirmiştim. Şimdi de aynı görüştüreyim.
Dış politikaya gelince…
Almanya, genelde sosyal demokratlar tarafından yönetilen bir ülke.
Türkiye de merkez sağ hükümetler tarafından yönetilen bir ülke.
Almanların; Kürtler konusunda, FETÖ konusunda, silah ambargoları konusunda Türkiye’yle iş birliği yapmadıkları da aşikar.
Evet, ekonomik ilişkiler sağlam, fakat politik uygulamalarda gerginlik var.
Tabii ki bugünkü konumuz farklı ve daha ziyade Rusya - Almanya ilişkilerini içeriyor.
Şu bir gerçek ki, Almanya’nın geçireceği değişim mutlaka Türkiye’yi de etkileyecektir.
RUSYA- UKRAYNA ÇATIŞMASI OYUN BOZUCU OLDU
ABD’li demokrat yönetim, Soros rüzgarını da arkasına alıp komedyen Zelenski’ye gaz verince, NATO üyeliğine reaksiyon olarak Putin de hamlesini yaptı.
Savaş, Avrupa’da buzluğa atılmış konuları acilen gündeme getirdi. Doğu’da gerekirse saldırgan olabilecek bir Rusya gerçeği var. Batı’da koruyucu kalkan NATO ve güven konusunda çekinceler yaratan bir ABD...
Önce Alman Savunma Bakanı Boris Bey’den başlayalım. Boris Bey genelde Almanya’da tabu olan silahlanma çağrılarını dile getirmekte.
Siyaseten Almanya’da silahlanma konuları ve şahin dış politika genelde çıkmaz sokaktır.
Fakat toplum içerisinde bir yanda aşırı düzensiz göç, bir yanda azalan nüfus, diğer yanda ekonomik küçülme (Almanya 2023’te -0.3 daraldı. 2024 beklentisi de aynı doğrultuda) Boris Bey’in söylemine karşılık verdi.
Şansölye Olaf Schulz şimdilik silahlanma konusunda sessiz ve Savunma Bakanı Boris Pistorius’a fazla yüz vermiyor. Buna karşılık İstihbarat şefi Bruno Kahl, “Batı kararsız kalırsa, Putin NATO’ya saldırmak için neden aramaz!” dedi.
Nihayetinde Almanya bir yol ayrımına doğru yaklaşmakta. Avrupa kendi ordusunu oluşturacak mı, yoksa ABD ve NATO’ya mı güvenecek?
Toplumsal konsensüs büyük toplumsal tartışmalara yol açacak gibi. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra günah çıkarırcasına Almanlar barışçıl bir politika izlediler ve militarizmden uzak durdular.
Benim bütün bu değişim nidalarından çıkardığım sonuç: 19. yüzyılı bitiren 1. Dünya Savaşı ve 20. yüzyılı bitiren 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, 21. yüzyılda tekrar 19. yüzyıla geri dönüyormuşuz gibi iklim oluşmakta.
Bir yanda ideolojiler patinaj yapıyor. Öte yandan küresel kapitalizm kabuk değiştiriyor ve küresel merkantilizme dönüşüyor. Sonuç olarak da 19. yüzyılın kırmızı çizgileri tekrardan çizilmeye başlanıyor.
TÜRKİYE’YE ETKİLER NE OLUR?
Tarihsel olarak Rusya ve Fransa müttefik fakat Rusya ve Almanya rakiptir. Almanya bir Arjantin değil. Efsane panzerleri, denizaltıları, jet uçakları ve ilk füze imalatçısı olarak şayet silahlanırsa, makro dengeler değişir.
ABD ve Türkiye müttefik fakat dost değildir. Türkiye ve Rusya dost fakat müttefik değildir. Ayrıca TSK da her zaman Rusya’ya karşı temkinli ve çekingendir.
Almanya’nın nasıl pozisyon alacağı Türkiye’yi derinden etkiler.
Bir de çok kötü bir tecrübemiz var. İttihat ve Terakki’nin romantik bir şekilde Rusya’ya karşı Almanların yanında yer alması da sadece yüzbinlerce Türk askerinin şehit olmasına yol açmamış, Osmanlı’nın çöküşünü de hızlandırmıştır.
Bugün hala derin devletin içinde bir İttihat Terakki damarı mevcut ve umudum o ki bu damar tekrar şah damarı olmaz.
Almanya’yı yakından takip edelim.
Avrupa’da taşların yerinden oynaması için şartlar oluşmakta. Bu gelişmelerin Türkiye’ye etkisi büyük olur.
">
Bir gece Başbakanlık konutunda oturuyoruz. Rahmetli Turgut Bey (Özal) alışılmış PTT (pijama, terlik, televizyon) modunda…
Etrafta koltuk takımlarına yerleşmiş değişik beyinler var. Rahmetlinin huyudur, ortaya bir soru atar sonra da kendince eğlenir.
O gece de şöyle bir soru sordu: “Söyleyin bakalım, Alman mucizesinin ardında yatan nedir?”
Her kafadan farklı yorumlar yükseldi.
Turgut Bey hiçbirine itibar etmedi.
“Hayır” dedi ve ekledi: “Alman mucizesini mucize yapan, Almanların bağımsız Merkez Bankası kurumudur.”
Malum, iki dünya savaşı geçirmiş ve ikisinden de mağlup çıkmış Almanya, dünya iktisat tarihine “modern hiper enflasyon” örneğini bağışlamış bir ülkedir.
Almanya, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e bu topraklar için kritik ülke olma özelliğini her daim taşımıştır.
1960’lı yıllarda Alman ekonomi mucizesi devam ederken, 2. Dünya Savaşı’nda yitirilen iş gücünü ikame etmek için Anadolu’dan milyonlarca köylü Almanya’ya çalışmaya gitmiştir.
Sonuç olarak, milyonlarca Anadolu köylüsü Almanya’ya yerleşmişti. Almanya, Türkiye’nin en büyük ticaret partneri olarak konumunu halen korumaktadır.
Almanya; ekonomik, politik ve siyasi konularda Türkiye için belki de en önemli ülkedir.
Yaklaşık 5 yıl önce Almanya’ya yaptığım ziyarette, Almanya’nın gençliğimizde hayranlıkla izlediğimiz Almanya olmadığını, bu satırlarda dile getirmiştim. Şimdi de aynı görüştüreyim.
Dış politikaya gelince…
Almanya, genelde sosyal demokratlar tarafından yönetilen bir ülke.
Türkiye de merkez sağ hükümetler tarafından yönetilen bir ülke.
Almanların; Kürtler konusunda, FETÖ konusunda, silah ambargoları konusunda Türkiye’yle iş birliği yapmadıkları da aşikar.
Evet, ekonomik ilişkiler sağlam, fakat politik uygulamalarda gerginlik var.
Tabii ki bugünkü konumuz farklı ve daha ziyade Rusya - Almanya ilişkilerini içeriyor.
Şu bir gerçek ki, Almanya’nın geçireceği değişim mutlaka Türkiye’yi de etkileyecektir.
RUSYA- UKRAYNA ÇATIŞMASI OYUN BOZUCU OLDU
ABD’li demokrat yönetim, Soros rüzgarını da arkasına alıp komedyen Zelenski’ye gaz verince, NATO üyeliğine reaksiyon olarak Putin de hamlesini yaptı.
Savaş, Avrupa’da buzluğa atılmış konuları acilen gündeme getirdi. Doğu’da gerekirse saldırgan olabilecek bir Rusya gerçeği var. Batı’da koruyucu kalkan NATO ve güven konusunda çekinceler yaratan bir ABD...
Önce Alman Savunma Bakanı Boris Bey’den başlayalım. Boris Bey genelde Almanya’da tabu olan silahlanma çağrılarını dile getirmekte.
Siyaseten Almanya’da silahlanma konuları ve şahin dış politika genelde çıkmaz sokaktır.
Fakat toplum içerisinde bir yanda aşırı düzensiz göç, bir yanda azalan nüfus, diğer yanda ekonomik küçülme (Almanya 2023’te -0.3 daraldı. 2024 beklentisi de aynı doğrultuda) Boris Bey’in söylemine karşılık verdi.
Şansölye Olaf Schulz şimdilik silahlanma konusunda sessiz ve Savunma Bakanı Boris Pistorius’a fazla yüz vermiyor. Buna karşılık İstihbarat şefi Bruno Kahl, “Batı kararsız kalırsa, Putin NATO’ya saldırmak için neden aramaz!” dedi.
Nihayetinde Almanya bir yol ayrımına doğru yaklaşmakta. Avrupa kendi ordusunu oluşturacak mı, yoksa ABD ve NATO’ya mı güvenecek?
Toplumsal konsensüs büyük toplumsal tartışmalara yol açacak gibi. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra günah çıkarırcasına Almanlar barışçıl bir politika izlediler ve militarizmden uzak durdular.
Benim bütün bu değişim nidalarından çıkardığım sonuç: 19. yüzyılı bitiren 1. Dünya Savaşı ve 20. yüzyılı bitiren 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, 21. yüzyılda tekrar 19. yüzyıla geri dönüyormuşuz gibi iklim oluşmakta.
Bir yanda ideolojiler patinaj yapıyor. Öte yandan küresel kapitalizm kabuk değiştiriyor ve küresel merkantilizme dönüşüyor. Sonuç olarak da 19. yüzyılın kırmızı çizgileri tekrardan çizilmeye başlanıyor.
TÜRKİYE’YE ETKİLER NE OLUR?
Tarihsel olarak Rusya ve Fransa müttefik fakat Rusya ve Almanya rakiptir. Almanya bir Arjantin değil. Efsane panzerleri, denizaltıları, jet uçakları ve ilk füze imalatçısı olarak şayet silahlanırsa, makro dengeler değişir.
ABD ve Türkiye müttefik fakat dost değildir. Türkiye ve Rusya dost fakat müttefik değildir. Ayrıca TSK da her zaman Rusya’ya karşı temkinli ve çekingendir.
Almanya’nın nasıl pozisyon alacağı Türkiye’yi derinden etkiler.
Bir de çok kötü bir tecrübemiz var. İttihat ve Terakki’nin romantik bir şekilde Rusya’ya karşı Almanların yanında yer alması da sadece yüzbinlerce Türk askerinin şehit olmasına yol açmamış, Osmanlı’nın çöküşünü de hızlandırmıştır.
Bugün hala derin devletin içinde bir İttihat Terakki damarı mevcut ve umudum o ki bu damar tekrar şah damarı olmaz.
Almanya’yı yakından takip edelim.
Avrupa’da taşların yerinden oynaması için şartlar oluşmakta. Bu gelişmelerin Türkiye’ye etkisi büyük olur.