Savaş hiç bir zaman ucuz olmuyor. Şu saatlerde Başkan Bush ABD Senatosu'ndan BM ve/veya başka müttefik gerekmezsizin, tek başına Irak'a müdahale için yetki aldı. Wall Street uzmanları, ellerinde kalem kağıt, savaş maliyetleri üzerinde hesap kitap yapmaktalar. 1990-91 senesinde yapılan Körfez savaşının maliyeti 61 milyar dolar olmuştu. Bugünkü fiyatlarla 81 milyar dolar. İkinci Dünya savaşının Amerika'ya maliyeti 40'li yılların dolarları ile 300 milyar dolara ulaşmıştı. Bugünkü parayla 3 trilyon dolar. Beyaz Saray'ın tahminlerine göre Irak savaşının maliyeti 100-200 milyar dolar arasında olacak.
ABD Hükümeti Rakamda Anlaşamıyor :
Hazine Bakanı O'Neill maliyet telaffuz etmek istemiyor, "Hürriyetin fiyatı olmaz" şeklinde politik konuşuyor. Yine Amerikan Hazine Bakanı'nın görüşüne göre ekonomi ve bütçe savaş yükünü kaldıracak güçte. Bütçe ve Gelirler Müdürlüğü sorumluları ise hükümetin ciddi bir maliyet tahmini olmadığını söylüyor. Öte yandan Pentagon her hangi bir maliyet tahmini yapmadığını çünkü savaş planlarında böyle bir tahminin yeri olmadığını belirtiyorlar. Kongre Bütçe Direktörü ise bu tür çatışmaların askeri maliyetini ve müdahale sonrası maliyetini tahmin etmenin çok zor olduğunu ifade ediyor. Değişik varsayımlar altında seri bir zafer, 50 ila 75 milyar dolar arası öngörülüyor. Kongre Bütçe Ofisine göre cepheye gönderilecek tugay sayısına ve uygulanacak savaş statejilerine göre, askerlerin sevkiyatı için 9-13 milyar dolar, sıcak çatışma için ise ayda 6-9 milyar dolar harcama gerekmekte.. Askerlerin Amerika'ya geri dönme maliyeti ise 1 ila 4 milyar dolar arasında olacak.
Ayrıca başka bir olguya da değinmekte yarar var. Amerikan hükümeti 11 Eylül saldırılarından sonra terörizme karşı 100 milyar dolar ödenek tahsis ettiği için, Pentagon'nun Saddam'a karşı yaptığı hazırlıklar sırasında önceden tedarik ettiği malzeme ve ekipman, savaş maliyetini düşürebilir.
Wall Street Huzursuz :
İki sene gibi kısa bir süre içinde finansal rüzgarlar nasıl ters döndü! Sadece birkaç bin oy farkla seçimi kazanan Bush ve kaybeden Gore, seçim kampanyaları boyunca 'Benim bütçe fazlam seninkinden iyidir' türküsü söylerken, bugün bütçe açıkları gerçek oldu. Ekonomik havanın çok seri bir şekilde ters dönmesinde en büyük etken frene basan Amerikan ekonomisi. Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi, Japonya ve Avrupa'nın anemik büyümeleri, Amerikan ve Dünya ekonomisini olumsuz etkilemekte. Wall Street uzmanlarına göre, Irak savaşı olsa da olmasa da Amerikan ekonomisi 2003 mali yılında bütçe açığı verecek. 1 Ekim'de başlayan 2003 mali yılı için 225 milyar dolarlık bir açık öngörülmekte. 2001 mali yılında 127 milyar dolar fazla vererek rekor kıran Amerikan bütçesi, 2002 mali yılını 165 milyar dolar açıkla kapattı. Toplam 392 milyar dolarlık bu salınımın mertebesi, Türk ekonomisinin yıllık 200 milyar dolarlık büyüklüğü ile karşılaştırılınca, daha net ortaya çıkmakta. Eğer Irak savaşı gerçekleşirse 2003 yılı bütçe açığının 300 milyarı geçmesi beklenmekte. Anlaşılan Amerikan Hazinesi önümüzdeki günlerde bono piyasalarını daha sık ziyaret edecek. ( Meraklısına Not : Yeni borçlanma = Bono arzının artması. Arzın artması = fiyatların düşmesi. Bono fiyatlarının düşmesi = Bono faizlerinin yükselmesi.)
Vergiler :
Irak'la muhtemel bir savaşın devlet harcamalarını arttıracağı kesin. Acaba Amerikan bütçesinin gelirleri bölümünde yani vergiler tarafında neler beklenebilir ? İşte bunun cevabı biraz karmaşık. Çünkü burada esas tahmin edilmesi gereken, savaşın ekonomi üzerinde yapacağı etkiler. Wall Street uzmanlara göre savaş, Amerikan ekonomisinde büyümeyi yarım puan düşürecek. Ayrıca özel ve tüzel kişilerin vergileri işsizlik ve karların azalması nedeni ile azalacak. Şu ana kadar vergi gelirlerinde en büyük düşüşe neden olan kalem stopaj vergilerinin azalması. Geçtiğimiz yıllarda yükselen ABD borsalarında yaşanan inanılmaz fiyat artışları stopaj vergi gelirlerini çok arttırmıştı. Uzun sürecek bir savaş yatırımcıları ve tüketicileri kararsız kılmaya ve huzursuz etmeye aday. Amerikan hükümeti ise konuya daha iyimser yaklaşıyor. Hükümet senaryosuna göre savaş başladıktan sonra seri ve kısa bir Amerikan zaferinin kazanılması, petrol fiyatlarında ucuzluğa yol açacağı ve yatırımcıların güvenini yeniden kazanacağı için, piyasalara doping etkisi yapacak.
Riskler :
Amerikan ekonomisinin dünyayı içinde bulunduğu resesyondan dozer gibi çekip çıkarması ümit edilmekte. Bu hareketi ateşleyecek olan kesim ise Amerikan tüketicisi. Ne ki o tüketici biraz da 'Kayserili'nin merkebine" benzer durumda . Tam alışmışken ölüverecek. Zaten geçen Cuma açıklanan 'Tüketici Güven Endeksi' son ayların en düşük seviyesinde. Yazımızın sonuna gelmişken bütün bunlardan bize ne ? sorusunu sormakta haklısınız. Türkiye'ye komşu bir ülkede savaş çıkmasının getireceği sıkıntılar malum , ancak hemen göze batmayacak başka orta vadeli riskler de Türk ekonomisi açısından anlamlı. Savaşın uzun sürmesi halinde açık veren Amerikan bütçesi finansman ihtiyacını yeni vergiler ve borçlanma yolu ile karşılamak zorunda. Güçlü bir büyüme temposu tutturamayan Amerikan ekonomisinin global ekonomik yavaşlamayı hızlandıracak gücü kalmayabilir. Yeni borçlanmalar yüksek faizlere yol açabilir. Yüksek faiz politikası doları güçlendirebilir. Seçim sonrası 18 ayı sıkıntı içinde geçirmesi beklenen Türk ekonomisinin durumunu iyileştirmesi için bazı parametrelerin yerine oturması lazım. Birinci parametre ihracatın giderek artması. Azalan dünya talebi karşısında ihracat ivmesini korumak zor. İkinci parametre Türk ekonomisinin büyümesi için gerekli olan dış kaynak transferinin (gerek borçlanma gerekse yabancı sermaye) artan faizler karşısında maliyet ve caziplik açısından daha da zorlaşacağı. Son parametre ise dolar kurunun istikrarlı bir yapıya kavuşması ki , böylece Türkiye'de iç talep canlansın.
Unutulmaması gereken gerçek şu: Bütün dünya finansal olarak enterkonekte elektrik sistemi gibi birbirine bağlı. Türk ekonomisi de bu sistem içinde adeta ufak bir 'hane'. Bu elektrik sisteminde ani voltaj hareketleri Türkiye gibi küçük hanelerdeki bütün ampulleri patlatıyor, cihazları yakıyor. Son bir kaç sene içinde Türk ekonomisi bu tür tecrübeleri yeterince yaşadı. Dikkatli olalım !!!
Savaş hiç bir zaman ucuz olmuyor. Şu saatlerde Başkan Bush ABD Senatosu'ndan BM ve/veya başka müttefik gerekmezsizin, tek başına Irak'a müdahale için yetki aldı. Wall Street uzmanları, ellerinde kalem kağıt, savaş maliyetleri üzerinde hesap kitap yapmaktalar. 1990-91 senesinde yapılan Körfez savaşının maliyeti 61 milyar dolar olmuştu. Bugünkü fiyatlarla 81 milyar dolar. İkinci Dünya savaşının Amerika'ya maliyeti 40'li yılların dolarları ile 300 milyar dolara ulaşmıştı. Bugünkü parayla 3 trilyon dolar. Beyaz Saray'ın tahminlerine göre Irak savaşının maliyeti 100-200 milyar dolar arasında olacak.
ABD Hükümeti Rakamda Anlaşamıyor :
Hazine Bakanı O'Neill maliyet telaffuz etmek istemiyor, "Hürriyetin fiyatı olmaz" şeklinde politik konuşuyor. Yine Amerikan Hazine Bakanı'nın görüşüne göre ekonomi ve bütçe savaş yükünü kaldıracak güçte. Bütçe ve Gelirler Müdürlüğü sorumluları ise hükümetin ciddi bir maliyet tahmini olmadığını söylüyor. Öte yandan Pentagon her hangi bir maliyet tahmini yapmadığını çünkü savaş planlarında böyle bir tahminin yeri olmadığını belirtiyorlar. Kongre Bütçe Direktörü ise bu tür çatışmaların askeri maliyetini ve müdahale sonrası maliyetini tahmin etmenin çok zor olduğunu ifade ediyor. Değişik varsayımlar altında seri bir zafer, 50 ila 75 milyar dolar arası öngörülüyor. Kongre Bütçe Ofisine göre cepheye gönderilecek tugay sayısına ve uygulanacak savaş statejilerine göre, askerlerin sevkiyatı için 9-13 milyar dolar, sıcak çatışma için ise ayda 6-9 milyar dolar harcama gerekmekte.. Askerlerin Amerika'ya geri dönme maliyeti ise 1 ila 4 milyar dolar arasında olacak.
Ayrıca başka bir olguya da değinmekte yarar var. Amerikan hükümeti 11 Eylül saldırılarından sonra terörizme karşı 100 milyar dolar ödenek tahsis ettiği için, Pentagon'nun Saddam'a karşı yaptığı hazırlıklar sırasında önceden tedarik ettiği malzeme ve ekipman, savaş maliyetini düşürebilir.
Wall Street Huzursuz :
İki sene gibi kısa bir süre içinde finansal rüzgarlar nasıl ters döndü! Sadece birkaç bin oy farkla seçimi kazanan Bush ve kaybeden Gore, seçim kampanyaları boyunca 'Benim bütçe fazlam seninkinden iyidir' türküsü söylerken, bugün bütçe açıkları gerçek oldu. Ekonomik havanın çok seri bir şekilde ters dönmesinde en büyük etken frene basan Amerikan ekonomisi. Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi, Japonya ve Avrupa'nın anemik büyümeleri, Amerikan ve Dünya ekonomisini olumsuz etkilemekte. Wall Street uzmanlarına göre, Irak savaşı olsa da olmasa da Amerikan ekonomisi 2003 mali yılında bütçe açığı verecek. 1 Ekim'de başlayan 2003 mali yılı için 225 milyar dolarlık bir açık öngörülmekte. 2001 mali yılında 127 milyar dolar fazla vererek rekor kıran Amerikan bütçesi, 2002 mali yılını 165 milyar dolar açıkla kapattı. Toplam 392 milyar dolarlık bu salınımın mertebesi, Türk ekonomisinin yıllık 200 milyar dolarlık büyüklüğü ile karşılaştırılınca, daha net ortaya çıkmakta. Eğer Irak savaşı gerçekleşirse 2003 yılı bütçe açığının 300 milyarı geçmesi beklenmekte. Anlaşılan Amerikan Hazinesi önümüzdeki günlerde bono piyasalarını daha sık ziyaret edecek. ( Meraklısına Not : Yeni borçlanma = Bono arzının artması. Arzın artması = fiyatların düşmesi. Bono fiyatlarının düşmesi = Bono faizlerinin yükselmesi.)
Vergiler :
Irak'la muhtemel bir savaşın devlet harcamalarını arttıracağı kesin. Acaba Amerikan bütçesinin gelirleri bölümünde yani vergiler tarafında neler beklenebilir ? İşte bunun cevabı biraz karmaşık. Çünkü burada esas tahmin edilmesi gereken, savaşın ekonomi üzerinde yapacağı etkiler. Wall Street uzmanlara göre savaş, Amerikan ekonomisinde büyümeyi yarım puan düşürecek. Ayrıca özel ve tüzel kişilerin vergileri işsizlik ve karların azalması nedeni ile azalacak. Şu ana kadar vergi gelirlerinde en büyük düşüşe neden olan kalem stopaj vergilerinin azalması. Geçtiğimiz yıllarda yükselen ABD borsalarında yaşanan inanılmaz fiyat artışları stopaj vergi gelirlerini çok arttırmıştı. Uzun sürecek bir savaş yatırımcıları ve tüketicileri kararsız kılmaya ve huzursuz etmeye aday. Amerikan hükümeti ise konuya daha iyimser yaklaşıyor. Hükümet senaryosuna göre savaş başladıktan sonra seri ve kısa bir Amerikan zaferinin kazanılması, petrol fiyatlarında ucuzluğa yol açacağı ve yatırımcıların güvenini yeniden kazanacağı için, piyasalara doping etkisi yapacak.
Riskler :
Amerikan ekonomisinin dünyayı içinde bulunduğu resesyondan dozer gibi çekip çıkarması ümit edilmekte. Bu hareketi ateşleyecek olan kesim ise Amerikan tüketicisi. Ne ki o tüketici biraz da 'Kayserili'nin merkebine" benzer durumda . Tam alışmışken ölüverecek. Zaten geçen Cuma açıklanan 'Tüketici Güven Endeksi' son ayların en düşük seviyesinde. Yazımızın sonuna gelmişken bütün bunlardan bize ne ? sorusunu sormakta haklısınız. Türkiye'ye komşu bir ülkede savaş çıkmasının getireceği sıkıntılar malum , ancak hemen göze batmayacak başka orta vadeli riskler de Türk ekonomisi açısından anlamlı. Savaşın uzun sürmesi halinde açık veren Amerikan bütçesi finansman ihtiyacını yeni vergiler ve borçlanma yolu ile karşılamak zorunda. Güçlü bir büyüme temposu tutturamayan Amerikan ekonomisinin global ekonomik yavaşlamayı hızlandıracak gücü kalmayabilir. Yeni borçlanmalar yüksek faizlere yol açabilir. Yüksek faiz politikası doları güçlendirebilir. Seçim sonrası 18 ayı sıkıntı içinde geçirmesi beklenen Türk ekonomisinin durumunu iyileştirmesi için bazı parametrelerin yerine oturması lazım. Birinci parametre ihracatın giderek artması. Azalan dünya talebi karşısında ihracat ivmesini korumak zor. İkinci parametre Türk ekonomisinin büyümesi için gerekli olan dış kaynak transferinin (gerek borçlanma gerekse yabancı sermaye) artan faizler karşısında maliyet ve caziplik açısından daha da zorlaşacağı. Son parametre ise dolar kurunun istikrarlı bir yapıya kavuşması ki , böylece Türkiye'de iç talep canlansın.
Unutulmaması gereken gerçek şu: Bütün dünya finansal olarak enterkonekte elektrik sistemi gibi birbirine bağlı. Türk ekonomisi de bu sistem içinde adeta ufak bir 'hane'. Bu elektrik sisteminde ani voltaj hareketleri Türkiye gibi küçük hanelerdeki bütün ampulleri patlatıyor, cihazları yakıyor. Son bir kaç sene içinde Türk ekonomisi bu tür tecrübeleri yeterince yaşadı. Dikkatli olalım !!!