Özellikle her bayram ziyaretinde konu edilir ve hatırlanır. Ve ağzı birliği edilmişçesine “Nerede o eski bayramlar” diyerek iç geçirilir. Yaşadığımız günleri düşündükçe iç geçirenler pek haksız sayılmazlar diyebiliriz.
1973 doğumlu birisi ne kadar eskiyi hatırlayabilirse o kadarını hatırlıyorum. Yani, benden büyüklerle hatıra yarışmasına giremem. Ama kendi hatıralarım o kadar güzel ayrıntılarla dolu ki!
Çocukluğum Mersin’de etrafı portakal bahçeleri ile çevrilmiş bir mahallede geçti. Genelde geçimini topraktan kazanan çiftçi aileler yaşardı mahallemizde. Samimiyet ve dostluk bu mahallenin yazısız kuralıydı.
Bizim çocukluğumuzda imkânlar ölçüsünde yeni elbiseler, ayakkabılar alınırdı ve o “yeniler” sadece bayram sabahı giyilirdi. Büyük bir heyecandı. Hatta kimilerimiz yeni ayakkabılarını başucuna koyup yatarlardı. Sabaha kadar gözüne uyku girmeyenleri duyardım.
Mutlu günlerdir çocuklar için bayram günleri.
Kutsal kitabı olan dinlere göre, Allahın emri olduğuna inanılarak her dinin kendi inananlarına sunduğu bayramlar vardır: Hıristiyanlar için Paskalya bayramı, Museviler için büyük Oruç günü bu dinlere inananlar için kutsal sayılır ve özenle kutlanır. Malum, İslam dünyası Ramazan ve Kurban bayramı olmak üzere iki kutsal bayramı yaşıyor.
Ramazan bayramlarının simgesi tatlılar ve şekerler olmuş. Kurban bayramlarında ise Allahın haram saymadığı hayvanlar kesiliyor.
Kurban bayramlarında biz çocukken de kurbanlar kesilirdi. Kurban bayramlarında eskiden de dini ve toplumsal adetler yerine getirildi. Ama hiçbir zaman insanlar bu kadar vahşeti içine sindirmezdi. Ağaca bağlayarak ayakları kesilen hayvan acı çektirilerek katledilmezdi. Arabalarla sürüklenmezdi zavallı hayvanlar.
Bir Kurban bayramı daha bitti ama; ekranlara yansıyanlar, haberlere konu olanlar ve tartışılanlar hep aynı görüntüler.
İnsanlar içindeki vahşi duyguları Kurban bayramlarında dışa mı vuruyor bilemiyorum. Her eline bıçak alan kasabım diyerek çıkıyor yola. Yollar kan gölüne dönüyor. Oysa belediyeler bu iş için özel kesimhaneler oluşturuyor. Özel kesimhanelerde bilgili, bilinçli ve kurbanı murdar etmeden kesebilecek kasaplar yer alıyor.
Her eline bıçak alanı kasap sanmayın. Daha önce sadece elini kesmiş birisi, İslami kurallara göre bir kurbanı nasıl kesebilir? Bırakın içindeki vahşet duygusu kendisini paralasın; siz acemi kasaplara, öfkesini yenemeyen zavallılara kurban etmeyin bayramınızı.
Zavallı hayvanlar acı çekerek can vermesinler.
Ama yok.
Yetkililer yıllardır televizyonlardan bangır bangır bağırsa da, zabıtalar, polisler tarafından türlü cezalar kesilse de, yine acemi kasaplar, kesilmeyi anlayan hayvanın heyecanını anlayamayan eli bıçaklılar sokaklarda terör estiriyor. Bu vahşettir.
Bu görüntüler çocukların zihninde iyi hatıralar bırakmayacak. Yarın bu çocuklar büyüdüklerinde hiç kimse kurban kesmenin gerekliliğini kendilerine anlatamayacak.
Hep bağıran hayvanlar, eziyet çekerek kesilen kurbanlar ve sokaklardaki kanlar hatırlanacak.
İslam dini murdar etmeden kesin diyor. İslam’ın kurallarını hiçe sayan ey gafiller… Çocuklarınızın psikolojini düşünün bari. Sonra nerede o eski bayramlar dersiniz. Sonra bayram tatil günleri olarak hatırlanıyor diyerek iç çekersiniz.
İyisi mi işi uzmanına yaptırın. Hijyen olsun, düzenli olsun. Kuralına göre olsun.
Kimse size kurban kesmeyin demiyor ki!
Kim istiyorsa kessin kurbanını, Ama bir şartla!
İslam’ın emri, İslami kurallara göre olmalı.
http://yolagiden.blogspot.com/
">
Özellikle her bayram ziyaretinde konu edilir ve hatırlanır. Ve ağzı birliği edilmişçesine “Nerede o eski bayramlar” diyerek iç geçirilir. Yaşadığımız günleri düşündükçe iç geçirenler pek haksız sayılmazlar diyebiliriz.
1973 doğumlu birisi ne kadar eskiyi hatırlayabilirse o kadarını hatırlıyorum. Yani, benden büyüklerle hatıra yarışmasına giremem. Ama kendi hatıralarım o kadar güzel ayrıntılarla dolu ki!
Çocukluğum Mersin’de etrafı portakal bahçeleri ile çevrilmiş bir mahallede geçti. Genelde geçimini topraktan kazanan çiftçi aileler yaşardı mahallemizde. Samimiyet ve dostluk bu mahallenin yazısız kuralıydı.
Bizim çocukluğumuzda imkânlar ölçüsünde yeni elbiseler, ayakkabılar alınırdı ve o “yeniler” sadece bayram sabahı giyilirdi. Büyük bir heyecandı. Hatta kimilerimiz yeni ayakkabılarını başucuna koyup yatarlardı. Sabaha kadar gözüne uyku girmeyenleri duyardım.
Mutlu günlerdir çocuklar için bayram günleri.
Kutsal kitabı olan dinlere göre, Allahın emri olduğuna inanılarak her dinin kendi inananlarına sunduğu bayramlar vardır: Hıristiyanlar için Paskalya bayramı, Museviler için büyük Oruç günü bu dinlere inananlar için kutsal sayılır ve özenle kutlanır. Malum, İslam dünyası Ramazan ve Kurban bayramı olmak üzere iki kutsal bayramı yaşıyor.
Ramazan bayramlarının simgesi tatlılar ve şekerler olmuş. Kurban bayramlarında ise Allahın haram saymadığı hayvanlar kesiliyor.
Kurban bayramlarında biz çocukken de kurbanlar kesilirdi. Kurban bayramlarında eskiden de dini ve toplumsal adetler yerine getirildi. Ama hiçbir zaman insanlar bu kadar vahşeti içine sindirmezdi. Ağaca bağlayarak ayakları kesilen hayvan acı çektirilerek katledilmezdi. Arabalarla sürüklenmezdi zavallı hayvanlar.
Bir Kurban bayramı daha bitti ama; ekranlara yansıyanlar, haberlere konu olanlar ve tartışılanlar hep aynı görüntüler.
İnsanlar içindeki vahşi duyguları Kurban bayramlarında dışa mı vuruyor bilemiyorum. Her eline bıçak alan kasabım diyerek çıkıyor yola. Yollar kan gölüne dönüyor. Oysa belediyeler bu iş için özel kesimhaneler oluşturuyor. Özel kesimhanelerde bilgili, bilinçli ve kurbanı murdar etmeden kesebilecek kasaplar yer alıyor.
Her eline bıçak alanı kasap sanmayın. Daha önce sadece elini kesmiş birisi, İslami kurallara göre bir kurbanı nasıl kesebilir? Bırakın içindeki vahşet duygusu kendisini paralasın; siz acemi kasaplara, öfkesini yenemeyen zavallılara kurban etmeyin bayramınızı.
Zavallı hayvanlar acı çekerek can vermesinler.
Ama yok.
Yetkililer yıllardır televizyonlardan bangır bangır bağırsa da, zabıtalar, polisler tarafından türlü cezalar kesilse de, yine acemi kasaplar, kesilmeyi anlayan hayvanın heyecanını anlayamayan eli bıçaklılar sokaklarda terör estiriyor. Bu vahşettir.
Bu görüntüler çocukların zihninde iyi hatıralar bırakmayacak. Yarın bu çocuklar büyüdüklerinde hiç kimse kurban kesmenin gerekliliğini kendilerine anlatamayacak.
Hep bağıran hayvanlar, eziyet çekerek kesilen kurbanlar ve sokaklardaki kanlar hatırlanacak.
İslam dini murdar etmeden kesin diyor. İslam’ın kurallarını hiçe sayan ey gafiller… Çocuklarınızın psikolojini düşünün bari. Sonra nerede o eski bayramlar dersiniz. Sonra bayram tatil günleri olarak hatırlanıyor diyerek iç çekersiniz.
İyisi mi işi uzmanına yaptırın. Hijyen olsun, düzenli olsun. Kuralına göre olsun.
Kimse size kurban kesmeyin demiyor ki!
Kim istiyorsa kessin kurbanını, Ama bir şartla!
İslam’ın emri, İslami kurallara göre olmalı.
http://yolagiden.blogspot.com/